Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/60 E. 2021/419 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/60 Esas
KARAR NO : 2021/419

DAVA : Marka hakkına tecavüzün tespiti&maddi ve manevi tazminat
DAVA TARİHİ : 05/02/2020
KARAR TARİHİ : 08/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hakkına tecavüzün tespiti&maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; “…” ibareli markaların Müvekkiline ait tanınmış markalardan olduğunu, davalı yanın müvekkili olan firmaya ait … asli unsurlu markalar ile iltibas yaratacak kullanımlar gerçekleştirdiğini, bu itibarla, davalının müvekkili olan firma aleyhine yaratmakta olduğu marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesi ve bu sebeple uğranılan maddi zararların ve markaya ilişkin itibar kaybının tazmininin gerekmekte olduğunu, davalının bu fiilleri ile müvekkilinin uzun soluklu bir çaba, emek ve para harcayarak edindiği ününden, halk nezdindeki kalite ve güven algısından faydalanmak ve bunun üzerinden ticaret yapmak amacıyla gerçekleşmiş kötü niyetli bir kullanım olduğunu, bu bağlamda, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, Sınai Mülkiyet Kanunu Md. 151/2′ deki seçimlik haklardan (a) fıkrasının seçimi ile “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelirin belirlenerek şimdilik 1.000 TL maddi, 5000-TL tazminata hükmedilmesine, Davalı yan aleyhine manevi tazminata hükmedilmesini, Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve hükmün ilanına ve ihtiyadi tedbire karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 18.6.2021 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat istemini 60.128.10 TL olarak talep etmiştir.
SAVUNMA; Davalı davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Davacının … ibareli tanınmış statüdeki markasına yönelik olarak davalı eyleminin tecavüz olup olmadığının tespiti, tecavüzün önlenmesi, durdurulması, şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak SMK 151/2-a kapsamında 1.000 maddi ( Davacı vekili 18.6.2021 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat istemini 60.128.10 TL olarak talep etmiştir ) ve 5.000 TL manevi tazminatın marka hakkına tecavüzün öğrenildiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile tahsili, tedbir kararı verilmesi ve hükmün ilanı kapsamına ilişkindir.
Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava dilekçesi davalıya tebliğ olunmuş, davalı açılan davaya cevap vermemiştir, Mahkememizce dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
… 1.Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla alınan 06/07/2020 tarihli … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle ; Davalının “…” adresinde mukim binasında eğitim-öğretim faaliyetlerine devam ettiği, binanın Belediye Caddesine bakan cephesinde ‘…’ ibareli herhangi bir tabela veya afişe rastlanmadığı, diğer yandan işletmenin ana giriş kapısında “…” ibareli tabela asılı olarak gözlemlendiği, Binanın girişi kısmında bulunan yapılan incelemelerde tanıtım masası üzerinde eğitim kurumunun reklamı amaçlı çeşitli broşürler olduğunun tespit edildiğrii, üzerinde “…” ibaresi ve “…” e-mail adresi bulunduğunu, Binanın giriş kısmında sağ tarafta bulunan idari odalarda ‘…” ibareli broşürlere rastlanıldığını, başka bir idari odada yapılan incelemelerde duvarda asılı vaziyette çerçeve içerisine alınmış … tarafından … adına düzenlenen 2001 yılına ait bir teşekkür belgesi …’nca …’a ithafen teşekkür belgesi tespit edildiğini, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı konulu resmi evraklar gözlemlendiğini, binanın idari kısmında “…” ibareli reklam afişleri tespit edildiğini, derslikler ve etüt salonlarında … ibaresine rastlanılmadığı, yapılan keşif sonucunda “…” tescilli markasının kullanılarak iltibas yaratacak şekilde haksız rekabete yol açıp, davanın tescilli markasından doğan sınai mülkiyet hakkına tecavüzü doğuracak nitelikte delillere dair raporunu sunduğunu beyan etmiştir.
Bilirkişiler mali bilirkişi …, sektör bilirkişi …ve marka vekili …’ın 10/06/2021 tarihli bilirkişi raporlarında özetle : Davacı yana ait … hakim unsurlu markanın tanınmış marka mahiyetinde olduğu, Davalı yanın yaptığı tespit edilen markasal kullanımların davacı yana ait markaya tecavüz teşkil eder mahiyette olduğu, ilgili kullanımların davacı yana ait tanınmış markayı sulandırabileceği, davalı yanın kullanımlarının davacı yan ile haksız rekabet teşkil eder mahiyette olduğu, SMK 151/2-a maddesi uyarınca, Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelirin 60.128,10-TL olarak hesap edildiğini bildirmişlerdir.
Marka Hakkına Tecavüz ve İlkeler
Bir markanın sahibinin izni olmadan, başkası tarafından 6769 sayılı SMK’nın 7. maddesinin 2. fıkrasının a, b ve c bentlerinde ve 3. Madde öngörülen şekilde kullanılması marka hakkına tecavüzdür. Zira SMK’nın 29. Maddesinde maddesin de tecavüz, 7. maddenin ihlâli olarak ifade edilmiştir. 6769 sayılı SMK’nın 7/3. maddesinde: tescilli markanın mal veya ambalajı üzerine konulması; markayı taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi; işareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi; işaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması; işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması; işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması; işaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir.
Hükmün marka sahibine sağladığı yasaklama yetkisi sadece 7/3 hükmünde sayılan hallere münhasır değildir. 6769 sayılı SMK tarafından, tescilli bir markanın ticaret hayatında kullanımı genel olarak hukuka aykırı kabul edilmiş bulunduğundan, tescilli bir markanın aynısı veya benzerinin başka bir kişi tarafından izinsiz olarak ticari yaşamda kullanılması genel olarak yasaklanmıştır.
Hakkın mutlak karakterli olması sebebiyle marka sahibinin yapılmasının önlenmesini talep edebileceği 6769 sayılı SMK’nm 7. maddesinde yazılı eylemleri gerçekleştirenin gerçek veya tüzel kişi olması yahut özel hukuk veya kamu tüzel kişisi olması arasında fark bulunmamaktadır.
6769 sayılı SMK’nın 7/2,b hükmü uyarınca, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması marka hakkına tecavüzdür. Hüküm kapsamında ihlal eyleminin oluşabilmesi için markaların aynı veya benzer olması; ürün ve hizmetlerin aynı veya benzer olması ve tescilli markanın ayırt edicilik seviyesinin, markaların ortalama tüketicilerde bıraktığı genel izlenim itibariyle ilişkilendirme dahil karıştırılma ihtimalini doğuracak düzeyde bulunması gerekir. Somut olayda ise marka hakkına tecavüzün gerçekleştiği hususu hükme dayanak yapılan bilirkişi raporları ile sabittir.
Davacı yan SMK 151/2/a maddesi kapsamında tazminat talep etmiştir.
6769 sayılı SMK’nun 149.maddesi; “(1) Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.
d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması.
e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması.
f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası.
g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi.
(2) Birinci fıkranın (e) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda, söz konusu ürün, cihaz ve makinelerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değerin kabul edilen tazminat miktarını aşması hâlinde, aşan kısım hak sahibince karşı tarafa ödenir.
(3) Birinci fıkranın (g) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda ilanın şeklî ve kapsamı kararda tespit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşer.
(4) Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adları bakımından manevi zararın tazmini talep edilemez.” hükmü amirdir.
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5) Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6) Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü amirdir.
Davacı yan SMK 151/2-a kapsımda; Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. kapsamında tazminat talep etmiştir.
Toplanan deliller HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu, marka tescil belgesi, cirolar, davacı markasının tanınmış marka olması, davacı yanca gönderilen ihtarneme bir bütün olanak incelendiğinde; davacı yanın “…” markasını Türkiye’de ilk olarak 1989 yılında tescil müracaatına konu etmesinin akabinde tanınmışlık kararının verildiği tarihe dek içerisinde … ibaresi geçen 33 adet markasının bulunması, markanın tanıtımının yapılmasına yönelik olarak bir çok medya organına reklam verilmesi, çeşitli kurum, kuruluş, organizasyonlara sponsor olunması, yaptırılmış olan anketlerde markanın eğitim öğretim hizmetleri, basılı yayınlar ve yayıncılık hizmetlerinde yaygın bilinirliğe sahip bir marka olduğunun anlaşıldığı, davacının ( tanınmış marka başvurusunun yapıldığı sırada ) birçok ilde toplam 213 şubede 6000’den fazla öğretmen ile faaliyet göstermesi ve ülke nezdinde biliniyor olması nedeni davacı yanın markasının, tanınmış marka olduğuna dair iddiasını ispat ettiği, Davalı yanın Davacı yanın markasının tanınmış olduğu “…” ve “…” asli unsurlu kullanımlar yaptığı, ilgili kullanımları gören ortalamaz tüketicinin davacı yana ait marka ile davalı yanın “final” ibaresini birebir olarak ihtiva eden kullanımlarını karıştırabileceği , yada davalının davacının izni ile yada aldığı lisans ile faaliyette gösterdiği izlenimi uyanacağı, davalı yanın markasal kullanımlarının davacı yana ait tanınmış markanın asli unsuru olan … ibaresini aynen ihtiva ettiği, ilgili kullanımların davacı yana ait tanınmış markayı sulandırabileceğinden davalı eyleminin marka hakkına tecavüz niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin incelenen ticari defterlerinde; davacı şirketin 2016-2017 Eğitim ve Öğretim Dönemi için Franchıse bedeli olarak davalı 15.606,01-TL tutarlı Faturayı düzenlediğinin tespit edildiği, Dava dosyasında davalı şirkete ilişkin 2017-2018, 2018-2019 ve 2019-2020 Eğitim ve Öğretim Dönemi yıllık eğitim gelirlerlerine ilişkin bilgi bulunmadığı ancak davacının mali kayıtlarının incelendiği ve Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) kapsamında davaya konu döneme ilişkin Eğitim ve Öğretim Franchise Kdv dahil bedelleri de incelenerek SMK 151/2-a maddesi uyarınca, Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelirin 60.128,10-TL olacağı anlaşıldığından davacının talep artırım dilekçesi de nazara alınarak ; 60.128.TL maddi tazminatın 20/10/2017 (ihtarın tebliğ tarihinden ) itibaren işleyecek reeskont faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,Manevi tazminat yönünden davalı tarafın davacıya ait tanınmış markayı izinsiz olarak kullanmış olması, kullanmaya devam etmesi, davacı tarafa ait markanın değeri, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları nazara alınarak 5000TL manevi tazminatın 20/10/2017 (ihtarın tebliğ tarihinden ) itibaren işleyecek reeskont faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, Mahkememizce verilen 6.4.2021 tarihli ihtiyati tedbirin devamına, hükmün ilanında davacının hukuki yararı bulunduğundan karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de günlük yayın yapan bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-marka hakkını ihlal nedeniyle 6769 sayılı SMK 151/2-A maddesine göre 60.128.TL maddi tazminatın ve 5000 TL manevi tazminatın 20/10/2017 (ihtarın tebliğ tarihinden ) itibaren işleyecek reeskont faiz ile birlikte davalıdan tahsiline,
3-Mahkememizce verilen 6.4.2021 tarihli ihtiyati tedbirin devamına,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de günlük yayın yapan bir gazetedebir kez ilanına masrafın davalıdantahsiline,
5-4.448,89 TL ilam harcının peşin ve ıslah harçtan mahsubu ile eksik kalan 3.336,42 TL harcın davalıdan tahsiline,
6- Marka hakkına tecavüzün tespiti talebinin kabulü nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 8.616 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat talebinin kabulü yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 54,40 TL başvuru harcı 102,47 TL peşin harç, 1.010 TL ıslah harcı, 211,5 TL tebligat ve posta gideri, 3.750 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.128,37 TL yargılama giderinin taktiren davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 08/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır