Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/426 E. 2020/421 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/426 Esas
KARAR NO : 2020/421

DAVA : maddi/manevi/itibar tazminatı
DAVA TARİHİ : 23/12/2020
KARAR TARİHİ : 29/12/2020

Mahkememize açılmış bulunan tazminat davasının yapılan ilk tensip incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin fiili zararı ile yoksun kaldığı kar – Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir – olarak 20.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminat ile 10.000,00 TL itibar tazminatının fiil tarihinden bu yana avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline masrafların ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davacının fiili zararı ile yoksun kaldığı kar – Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir – olarak 20.000,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminat ile 10.000,00 TL itibar tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacının huzurdaki davayı aynı zamanda tecavüzün tespiti talepli açtığından, tecavüzün tespiti talebi yönünden dava arabulucuğa tabi olmadığından mahkememizin 2020/414 Esas numarasında yargılamaya devam olunmuş, ancak tazminat istemli talepler yönünden dosya tefrik edilerek mahkememizin 2020/426 esas numarasına kayıtlanmıştır.
07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile; bazı hukuk uyuşmazlıkları yönünden, bir yandan tarafların kendi iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla, yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da, 06.12.2018 tarih ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’ya 5/A maddesi ile, getirilen düzenleme ile, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Davanın konusunun birden fazla olması ve bunlardan bir kısmının bir miktar para alacağına, bir kısmının ise miktara tabi olmaması halinde, yani HMK 110. maddesi anlamında bir dava yığılması ve talepler arasında da HMK 166. maddesi anlamında bağlantı bulunması halinde, uyuşmazlığın ne şekilde çözümleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır, maddi ve manevi tazminat taleplerini bir arada içeren, talep yığılmasının söz konusu olduğu davaların ticari arabuluculuğa tabi olmaksızın mahkemece çözüme kavuşturulması yönündeki görüş arabulucuk müessesinin ruhuna yasanın konuluş amacına aykırıdır.
Bilindiği üzere 18.12.2018 tarih ve 7155 sayılı kanunun Ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olarak Arabuluculuk hakkındaki yasal düzenlemeleri dikkate alındığında; madde 20. düzenlemesinde; 13.1.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
3.Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2)Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”
MADDE 21- 6102 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 12- (1)Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.”
MADDE 26- (1)Bu Kanunun; a) 10, 20 ve 21 inci maddeleri 1/1/2019 tarihinde yürürlüğe girer” şeklinde düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;…. d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükümlerine amirdir. Düzenlemesi getirilmiştir.
Davacının dava dilekçesi kapsamı ve uyuşmazlık konusu incelendiğinde; 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile eklenen 6102 sayılı Kanun’un 5/A maddesi uyarınca “bu Kanunun (TTK) 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı” olarak düzenlendiği, söz konusu düzenlemenin dava şartı olması nedeniyle mahkemece uygulamasının res’en gözetilmesinin zorunlu olduğu, aynı yasanın 23. maddesi ile 6325 sayılı kanuna eklenen 18/A maddesi uyarınca dava şartı olan arabuluculukta davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın aslını ya da arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dava dilekçesine eklemesinin zorunlu olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya son tutanağın bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceğinin düzenlendiği, söz konusu kanunun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği, davanın ise bu tarihten sonra açıldığı, ve dava dileçesi incelendiğinde arabulucuk faaliyetinin olumsuz sonuçlandığına dair bir beyan geçmediği gibi dilekçe ekinde de bu yönde belge bulunmadığı, yani arabulucuk başvurunun olumsuz sonuçlandığına dair belge sunulmadan tazminat talepli dava açıldığı aynı yasanın 18/A-2 fıkrası son cümlesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açılmadığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin düzenlendiği anlaşıldığından ve davacı tarafından açılan tazminat istemli talepleri yönünden davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığı anlaşıldığından tefrik edilen tazminat istemleri yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının tazminat istemlerinin konusunun niteliği gereği talep konusu uyuşmazlıkta zorunlu olarak Arabulucuya başvurması dava şartı olduğundan ve bu şart yerine gelmeden dava açıldığı anlaşıldığından; 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunun 18/A, HMK 115/2 maddeleri gözetilerek davacının tazminat talepleri yönünden DAVA DİLEKÇESİNİN DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca; 54,40 TL başvuru harcı ve 54,40 TL peşin harcın davacıdan tahsiline,
Dair, dosya üzerinde yapılan tensip incelemesi sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren esas hükümle birlikte 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi.29/12/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır