Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/340 E. 2023/151 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/340 Esas
KARAR NO : 2023/151

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/10/2020
KARAR TARİHİ : 12/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının lisans hakkı sahibi olduğu … nolu “…” , … nolu “…” markasının haksız ve izinsiz olarak internet sitesinde kullanmak suretiyle marka hakkına tecavüz edildiği iddiasıyla marka hakkına tecavüzün tespiti , önlenmesi, ref’i, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 1000 TL maddi 1000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili , dava dilekçesinde bildirilen sitelere erişimin engellenmesi , üretip satışa sunulan ürünlere el konulması, muhafaza altına alınması istemiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının tescil ettirmek istediği ancak itirazlar sonucunda tescil işlemlerini tamamlamadığı “…” markasının tescil edilmek istendiği mal ve hizmetler ile davalı müvekkili …” ünvanı altında çok farklı bir alanda faaliyet gösterdiğini; yazılan kelimelerin biçim ve yazılışlarının farklı olduğunu; ayırt edici hiçbir. özelliği olmayan, İngilizce olarak genel ifadeler olan “…” kelimelerini herkesin kullanma hakkına sahip olduğunu; bu kelimeleri sadece davacının kullanmasının kabul edilemeyeceği ve birçok internet sitesinde …, …, …, …kelimelerinin kullanıldığını; müvekkil davalının “…” “…” markası/unvanı ile internet sitesinde, birden çok çeşitte çelik kapı satışı yapıldığını tanımlamak üzere … kelimesini kullanarak çeşitli kapı görselleri bulunduğunu; bu internet sitelerinde ayırt edici olan unsurların “…” ve “…” unvan/markaları olduğunu; davacının dava dilekçesinde bahsettiği “…” markası ile davalı müvekkilinin internet sitelerinde bulunan … kelimesinin farklı biçim ve şekilde olduğunu; müvekkilinin herhangi bir markaya tecavüz iradesi olmadığını ve bu şikayetten haberdar olur olmaz aslında ihtilaf konusu “…” şikayetçi taraf lehine marka olarak kabul edilmemesi gerekmesine rağmen bu kelimeleri internet sitelerinden kaldırıldığını; davacının, tescilli marka korumasından yararlandığını iddia ederek tazminat talep ettiğini; ancak davacının … no.lu marka başvurusu geçerliliğini yitirdiğinden ve … tescil mo.lu marka da … ve …. sınıflardaki mal ve hizmet sınıflarında korunduğundan marka hakkına tecavüzden bahsedilemeyeceğini; davalı müvekkilinin faaliyet alanının ise … sınıf kapsamındaki emtialar olduğunu; haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Davacının lisans hakkı sahibi olduğu … nolu “…” , …nolu “…” markasının haksız ve izinsiz olarak internet sitesinde kullanmak suretiyle marka hakkına tecavüz edildiği iddiasıyla marka hakkına tecavüzün tespiti , önlenmesi, ref’i, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 1000 TL maddi 1000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili , dilekçede bildirilen sitelere erişimin engellenmesi , üretip satışa sunulan ürünlere el konulması, muhafaza altına alınması istemiyle tedbir istemine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 11/02/2023 tarihli bilirkişi raporlarında özetle;… nolu markasının …sınıflarda tescilli olduğu, Davalının markasal kullanımının çelik kapı emtiası üzerinde olduğu; Davacının …. sınıfta “…” emtiasını kapsayan bir marka tescili bulunmadığından dava konusu yapılan markasal kullanımın davacının marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilemeyeceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişiler 24.11.2023 tarihli ek raporlarında; kök rapordaki görüşlerinin aynen korunduğunu bildirmişlerdir.
Toplanan deliller, HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişilerin kök ve ek raporları, marka tescil belgesi bir bütün olarak incelendiğinde;
Tescilli markadan doğan hakka tecavüz edilip edilmediği değerlendirilirken ön şart markasal bir kullanımın olmasıdır. Bir işaret, ticari hayatta üçüncü bir kişi tarafından, üretilen ürün veya sunuları hizmetlerin diğer işletme ürün ya da hizmetlerinden marka işlevi görecek şekilde ayırt edilebilmelerini sağlamak amacıyla kullanılıyorsa, o işaretin marka hukukunun alanında değerlendirilmesi gereken bir kullanımı söz konusudur.
6769 Sayılı SMK mm 6/1 maddesi uyarınca “markanın tescil haklarına giren aynı mal ve hizmetlerle İlgili olan, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve hizmetleri kapsayan ve bu suretle tüketici nezdinde tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere davacı markasına iltibas teşkil edecek şekilde gözde ve kulakta tüketicileri yanıltmasına” neden olacak durumlar 6769 Sayılı SMKnun 7. Maddesi uyarınca marka hakkına tecevüz olarak değerlendirilecektir.
6769 sayılı SMK m.7/II’ye göre; Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahihine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması halinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
6769 Sayılı SMK nun 29/1. maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler sayılmıştır. Buna göre;
a)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak
b)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c)Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerekliği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak ” şeklindeki eylemler marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilmektedir.
Teknik bilirkişilerce davalının kullanımına esas internet sitesi incelenmiş ancak internet sayfalarının güncel durumlarında, herhangi bir ekranda “…” ibaresinin mevcut bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı adına tescilli olan … no.lu … şekil markası … sınıflarda 26.5.2008 yılından itibaren ticaret/hizmet markası olarak tescillidir.
Davacının … nolu … şekil ibareli 6. Sınıf için “Araç tekerlekleri için metal takozlar. Taşıtlar için metalden mamül profil çıtalar emtia sınıfında başvuruya esas markasının ise başvurusu geçersiz olduğu için tescile bağlanmamıştır. Dolayısıyla davacının davalının faaliyet gösterdiği alanda tescillli markasının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan davacı bir şekil markası olarak tescil edilmiş olup, davalının ise kullanımlarında davacı ile iltibas yaratacak şekilde bir kullanımda bulunduğu tespit edilmemiştir.
Yargıtay 11.HD’nin : 2022/1362 esas, 2023/4589 karar ve 4.9.2023 tarihli ilamlarında da işaret edildiği üzere; ..” davacının “…” ibareli … sınıf mallar ile … hizmet sınıfı için tescilli markaları bulunmaktadır. Davalının “…” markası ise .9. sınıf mallar açısından tescilli olup davacının 9. sınıfta mal markası bulunmamaktadır. Somut olayda, davacı …. sınıf hizmet markasına da dayanmıştır. Ancak davacının hizmet markası sadece kendi adına tescilli mallarla ilgili hizmet sınıfı açısından koruma sağlamaktadır. Tescilli olmayan mallar açısından … hizmet sınıfı davacı açısından herhangi bir korumaya mazhar değildir. Daha açık bir anlatımla, davacının … sınıfta hizmet markasının bulunması, … sınıfta sayılan tüm hizmetler açısından davalının mal markasının engellenebileceği anlamına gelmez. Aksinin kabulü halinde, bir marka ile ilgili olarak salt …. sınıfta tescilin bulunması ilgisiz mal emtiaları bakımından koruma sağlanması anlamına gelir. Davalının 9. sınıf mallar açısından …. sınıf hizmet markasının bulunmadığı da dikkate alındığında taraf markaları arasında mal benzerliği bulunmadığı halde davacının hizmet sınıfındaki tesciline dayanılarak yazılı şekilde davalı mal markasından ayıklama yapmak suretiyle hükümsüzlük kararı verilmesi doğru olmamış kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir..” şeklindeki ilamı da gözetildiğinde iltibas riskinin oluşması için öncelikli olarak davacının da davalı ile aynı alanda faaliyet göstermesinin gerektiği, bunun istisnasının tanınmış marka olduğu, davacının markasının tanınmış marka olmadığı gibi faaliyet alanının … Sınıf için bulunduğu dolayısıyla davalının çelik kapı alanında faaliyet göstermesinin davacı markasına tecavüz kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “USUL EKONOMİSİ İLKESİ” başlıklı Madde 30-“(1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” hükmüne amirdir. Dosya kapsamına davacının rapora itirazları ve yeni heyet istemi marka hukukuna yönelik itirazlar kapsamında olup, yeni inceleme isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı yan her ne kadar taraflar arasında tasarım hakkı ihlali kapsamında dava olduğunu ileri sürmüş ise de huzurdaki dava marka hakkına dayalı olarak açılmış bir tazminat davası olduğundan ve dayanak markaya yönelik bir tecavüz söz konusu olmadığından marka koruması ile tasarım korumasının farklı hukuki sonuçlar doğurması nedeniyle davacı vekilinin yeni heyet isteminin reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller, marka tescil belgesi, sunulu kök rapor ve ek rapor içeriği HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğundan ve somut olayda marka hakkını ihlal fiilinin işlendiğine yönelik iddia ispat edilemediğinden bu nedenle davalının tazminat sorumluluğu da bulunmadığından davanın esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-269,85 TL ilam harcının 54,40 TL ilam harcından mahsubu ile eksik kalan 215,45 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1000- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1000- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Reddedilen tecavüzün tespiti talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 25.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 12/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır