Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/310 E. 2022/219 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/310 Esas
KARAR NO : 2022/219

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 02/10/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi&unvan terkini , markanın hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait … markasının dünya çapında ve ülkemizde tanınmış marka statüsünde olup, müvekkili şirketin 100 yılı aşkın bir süredir moda konusunda dergi yayını ve diğer modaya ilişkin kültür ve eğlence alanında, başta menşe memleketi Amerika’da ve eş zamanlı olarak dünya çapında pek çok ülkede faaliyet göstermekte olduğunu, …’un, merkezi …’ta bulunan moda, güzellik, kültür, yaşam ve pist gibi birçok konuyu kapsayan, 23 ulusal ve bölgesel edisyonda aylık olarak yayınlanan bir Amerikan moda ve yaşam tarzı dergisi olduğunu, 1894 yılında kurulan …’un 1909 yılından itibaren yavaş yavaş kendisini ve yayın ağını büyüttüğünü, deniz aşırı ülkelere taşındığını, ilerleyen yıllarda derginin dünyanın bir numaralı moda dergisi haline geldiğini ve halen dünya çapında moda endüstrisini yönetmeye devam ettiğini, müvekkilinin … markasının gerçek hak sahibi olduğunu, bu markanın çok tanınmış bir marka olduğunu, davalının müvekkilinin markasından haberdar olmadığının düşünülemeyeceğini, dava konusu markayı kötü niyetle tescil ettirdiğini, bununla da kalmayıp … no.lu baskın olarak … markasını içerir “…” ibareli yeni bir marka başvurusunda bulunduğunu, her ne kadar davalının markasında bazı ek öğeler olsa da müvekkil şirketin markasını aynen içermesi ve … markasını birebir şekilde tescil ettirmiş oluşu, ilerleyen vakitte ise kademeli olarak bu sefer daha da müvekkili markasına iyice benzer … markasını tescil ettirmeye çalışmasının kötü niyeti gösterdiğini, davalının, müvekkilinin tanınmış … markasıyla bire bir aynı olan işbu davaya konu markayı 2015 yılında tescil ettirdiğini ve ticari faaliyetlerinde kullanmaya başladığını, ek olarak … alan adını ise 17.04.2014 tarihinde oluşturduğunu ve kullanmaya başladığını, 2020 tarihli marka başvurusuna karşı müvekkili şirketin itirazına ilişkin idari sürecin devam ettiğini, ancak davalı şirketin hem kendisine ait internet sitesinde hem de sosyal medya hesaplarında kullanmaya devam ettiğini, davalının müvekkili şirkete ait marka ismini internet ortamında kullanmasının yanı sıra … markasını işletme ve tesislerinde de başta tabela olmak üzere tüm malzemelerinde kullandığının varsayılması gerektiğini, müvekkilinin markasının tekstil hizmetlerinin veya bağlantılı hizmetlerin verilmesi konusunda böylesi kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı adına tescilli… no.lu markasının öncelikle SMK m.9 ve 26/4 uyarınca iptalini, bu asıl talep kabul edilmezse markanın müvekkiline ait tanınmış “…” markasını birebir içermesi, markalar arasında iltibas riski bulunması, “…” markasının tanınmışlığından faydalanma gayesi olduğu ve dahi markanın ayırt edici karakterine zarar verme ihtimali olduğu ve son olarak kötü niyetle tescil edilmiş olduğu gerekçeleri ile hükümsüzlüğünü, davalının hizmet sunmak için tesis ettiği ve müvekkilinin itibarını zedeleyen … alan adının iptalini, davalı şirketin henüz başvuru aşamasında olan ve yine müvekkili markasını birebir içeren … ibareli kullanımı sebebiyle müvekkili şirketin önceki tarihli marka tescillerinden doğan haklarını ihlal ve haksız rekabet oluşturan fiillerinin tespitini, durdurulmasını ve önlenmesini, davalının internet sitesi, “…” isimli facebook ve instagram hesapları dahil herhangi bir platformda tüm “…” kullanımlarının tespitini, durdurulmasını ve önlenmesini, davalının müvekkilinin tanınmış “…” markasını içerir kullanımlarının bulunduğu tabela, iş evrakı, katalog vb. her türlü ürüne el koyularak muhafaza altına alınmasını ve imhasını talep etmiştir.
ASIL DAVADA, SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin markasının, tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından marka sahibi bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanıldığını, bunu gösterir 2015 yılından itibaren olan faturaları sunduklarını, davacı markasının dergi yayını alanında tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin ise tekstil firması olduğunu ve ev tekstil ürünlerinin satışını yaptığını, müvekkilinin kadın/ erkek giyim modası ile bir alakasının olmadığını, … dergisi ile ilintili bir durumun söz konusu olmadığını, giyim sektöründe kullanılmayan markanın … markasının serisi gibi algılanmayacağını, müvekkilinin markasının modaya yön veren bir sektöre ilişkin olmadığını, … kelimesinin moda, popülarite, rağbet anlamlarına geldiğini, bu ibarenin ev tekstil ürünleri satan müvekkili tarafından da kullanılabileceğinin hayatın olağan akışına uygunluk gösterdiğini, müvekkilinin bu anlamları dolayısıyla dava konusu markayı kullanmak istediğini ve tescil ettirdiğini, müvekkilinin marka tescilinde kötü niyet bulunmadığını, 2020 tarihli tescil başvurusunun 2014 tarihli tescilli markasının devamı niteliğinde olduğunu, bu başvurunun müvekkilinin dürüstlük kuralına aykırı davranıp kötü niyetle hareket ettiği şeklinde yorumlanamayacağını, Farklı sektörlerde olan, aralarında aynı/benzer/ilişki kurulabilecek nitelikte mal ve hizmet bulunmayan taraf markaları arasında karıştırılma tehlikesinin olmadığını, davacının sunduğu TPMK ve mahkeme kararlarının 25. sınıfa ilişkin olup, müvekkilinin markasının ise … sınıfta tescilli ve kullanılmakta olduğunu, … sınıfın giyim ya da moda sektörü ile ilgisinin bulunmadığını ve Tarafların tüketiciye ayrı sektörlerde ayrı mal/hizmet sunumu yaptıklarını, müvekkilinin marka kullanımının davacının marka hakkını ihlal ve haksız rekabet teşkil etmediğini, müvekkiline ait markanın Almanya’da da tescilli olduğunu, bunun da ortada herhangi bir ihlal olmadığını gösterdiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizin birleşen 2021/164 esas sayılı dosyasında;
İDDİA:Davacının dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait “…” markasının, merkezi New York’ta bulunan moda, güzellik, kültür, yaşam ve pist gibi birçok konuyu kapsayan bir Amerikan aylık moda ve yaşam tarzı dergisi olduğunu, marka haklarının korunması kapsamında müvekkil tarafından yürütülen araştırmalar sırasında davalılar tarafından müvekkilin “…” markasını bire bir olarak içeren markasal kullanımı tespit ettiklerini, davalıların faaliyetlerinin Türkiye ile de sınırlı olmayıp aynı marka altında İsrail’e de ürün ihracatı yapmakta olduklarını anladıkları, davalı şirketin söz konusu mütecaviz eylemlerini başta…uzantılı internet adresi üzerinden icra ettiklerini,bu nedenle davalı adına kayıtlı … alan adlı internet adreslerinin varlığını, “…” markasını taşıyan ürünlerin … web sitesi aracılığıyla tanıtılıp satıldığının, tek kanaldan yönetildiğinin ve kimler tarafından yürütüldüğünün tespitini, ayrıca aşağıdaki internet sitelerinde, “…” markasının yer alıp almadığını, Davalıların, davacı müvekkillerinin marka haklarının ihlâli ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespiti, durdurulması ve önlenmesine, Davalı “…” isimli şirketin ticari unvanından “…” ibaresinin terkinine karar verilmesine ,Davalıların hizmet sunduğu ve internet siteleri ile sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesine,





Davalılar aleyhinde verilen mahkeme kararının, masrafları mütecaviz davalılar tarafından karşılanmak üzere ilgililere tebliğ edilmesi ve ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde yayın yoluyla kamuya duyurulmasına, Davalıların mütecaviz ürünleri yurtdışına da ihraç etmekte olması sebebiyle, davalılar aleyhinde verilen karara müteakip Türkiye Cumhuriyeti gümrüklerine müzekkere yazılmak suretiyle davalıların mütecaviz ürünlere ilişkin ihracat ve ithalat eylemlerine izin verilmesinin talep edilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafça … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile müvekkili şirkete karşı 02.10.2020 tarihinde benzer nitelikte dava açılmış olduğunu ve bu davanın halen derdest olduğunu, bu sebeple derdestlik itirazlarının bulunduğunu, Davalının … sayı ile tescilli “en …” isimli markanın sahibi olduğunu, tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi bir şekilde kullanıldığını, Davacı tarafından açılmış olan bu davanın, markanın kullanımının üzerinden 5 yılı aşkın sürenin geçmiş olması itibari ile hak düşürücü süre açısından imkansız hale geldiğini ve davacı tarafça sonraki tarihli tescile yönelik “köü niyetli olma haline” ilişkin de delil sunulamamış olduğunu, benzer durumlar için hükümsüzlük davası açma hakkının kaybedileceğinin Yargıtay kararları ile hükme bağlanmış olduğunu, asıl davadaki beyanları tekrar ile birleşen davanın esas yönünden de reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Asıl davada, davalı adına … nolu “…” ibareli markanın kullanmama nedeniyle SMK 9 ve 26/4 gereği iptaline, bu talep kabul edilmezse davacının tanınmış … ibareli markası ile karıştırılma ihtimali nedeniyle kötü niyetli tescili gözetilerek SMK 6/4, 5 – 9 bend ve 25/1 hükümlerine göre hükümsüzlüğü, ayrıca davalının başvuru aşamasında bulunan … nolu … Şekil markasının kullanımının önlenmesi ve tedbir, davalı adına tescilli alan adının iptali kapsamında açıldığı,, Birleşen dosyada uyuşmazlığın; davacının marka hakkının ihlal edildiğinin ayrıca marka ihlaline yönelik olarak tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, davalının ticari ünvanından … ibaresinin terkini,dava dilekçesinde bildirilen internet siteleri ve sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesi, tedbir ve hükmün ilanı kapsamına ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip asıl dava ve birleşen davada davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, her ne kadar derdestlik itirazında bulunulmuş ise de bu itirazlar yerinde görülmemiş, birleşen dava konusunun farklı olduğu anlaşılmış, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … tarafından sunulan 12/09/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Huzurdaki davanın açıldığı tarihte davalı markasının tescil tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, davalının marka tescili gibi fiili marka kullanımının da mevcut olduğu, internette 5 yılı aşkın bir süredir ve faturalarında kullanılmama nedeniyle iptal talebi bakımından yapılan incelemeye göre en geç 02.10.2015 tarihinden beri markasal kullanımının tespit edildiği, her ne kadar işbu Raporda görevlendirme kararı doğrultusunda iltibasa, gerçek hak sahipliğine ve tanınmış markaya dayalı hükümsüzlük iddiası değerlendirilmiş olsa da, davacının, 5 yıllık süreyi geçirmiş olduğundan, istisna teşkil eden kötü niyetli tescil dışındaki hükümsüzlük iddia ve taleplerini ileri süremeyeceği, kötniyetin tayin ve takdiri içsel bir değerlendirmeyi gerektirmekte olup her somut olayın arz ettiği şartlarda mahkemeye ait olduğu, Davalının fiili marka kullanımının tanınmış markaya dayalı olarak davacı markasını ihlal ettiğinin kabulü için kötü niyetin varlığının gerekeceği, aksi halde davacının uzun süre sessiz kalma suretiyle hak kaybından bahsedilebileceği, kötü niyet konusundaki takdirin tamamen mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
… 3.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından talimat yoluyla alınan 27/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Davaya konu … tescil no’lu markanın, davalı tarafından, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süreçte … Sınıfta “perdeler, tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler.” ve yine … Sınıfta “hurçlar, masa örtüleri” emtiası hariç olmak üzere ciddi şekilde kullanıldığı, Davalı kullanımının tescilli marka görseli ile şeklî açıdan farklılık barındırdığı ancak tescile konu ibarenin sözcük olarak kullanımda yer aldığının tespit edildiğini bildirmiştir.
Birleşen dosyada bilirkişi … tarafından sunulan 23/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda; … web sitesinde Ev Tekstil ürünleri tanıtım ve satışı yaptığı nı, web sitesinde kullanılan marka logosunun ekran görüntüsünün alındığını, davalıya ait … linkinden ulaşılan … kullanıcı isimli Facebook hesabında yine kendilerine ait ev tekstil ürünlerinin tanıtımının yapıldığı ve diğer sosyal medya hesapları ve web sitelerinde kullanıldıkları “… “kelimesini de içeren profil fotoğrafı tespit edilerek rapora eklendiğini,Tespiti talep edilen davalıya ait … linkinden ulaşılabilen instagram hesabında da “…” kullanıcı adıyla kendilerine ait ev tekstil ürünlerinin tanıtımını yaptıkları, ve Facebook hesaplarında kullandıkları profil fotoğrafı ile aynı fotoğrafı kullandıklarını, … alışveriş sitesinde …web adresinde “… ürünlerinin tanıtım ve satışlarını yaptıkları, … linki incelendiğinde Hepsiburada online alışveriş sitesinde ” … ” ismiyle yine kendi marklarına ait ürünlerin tanıtım ve satışının yapıldığı, … web sitesinde de “…” mağaza adıyla ürünlerinin tanıtıp ve satışının yapıldığının tespit edildiğini bildirilmiştir.
Bilirkişi …, …, …’ın 31/10/2022 tarihli bilirkişi raporlarında; Davacının …tescil nolu … … tescil nolu …, … tescil nolu …, … tescil nolu … , … tescil nolu …, … tescil nolu …, … tescil nolu … … tescil nolu …, … tescil nolu … , … tescil nolu … markaların Türk Patent nezdinde tescilli hak sahibi olduğu, Davacının … markasının 09/10/2013 tarihinde TANINMIŞ marka olarak kabul edilmesi için yapılan müracaat sonucunda … no ile 11/08/2014 tarihinde “…”nde tanınmış marka olarak kabul edildiği ve sicile kaydedildiği, Davalılardan … LTD. ŞTİ nın … no ile tescilli … markasının Türk Patent nezdinde tescilli hak sahibi olduğu, Davalı adına tescilli ve hükümsüzlüğü talep edilmiş olan … no ile tescilli … markasının 16.04.2015 tarihinde tescil edilmiş olduğu, davanın 11/05/2021 tarihinde açılmış olup hükümsüzlük davası için belirlenen 5 yıllık süreden sonra açılmış olduğu, Davalı adına tescilliği ve hükümsüzlüğü talep edilmiş olan … no ile tescilli … markasının SMK 6/1, 6/3, 6/5 maddeleri uyarınca hükümsülük koşullarının mevcut olduğu, Davalı adına tescilli ve hükümsüzlüğü talep edilmiş olan …no ile tescilli … markasının kötüniyetli olarak tescil edildiği ve SMK6/9 maddeleri uyarınca hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, Davalılardan … TİC. LTD. ŞTİ nin … isimli web istesi , facebook ve instagram sosyal medya hesaplarındaki kullanımlarının davacının tescilli marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, Davalılardan … ŞTİ nin ticaret ünvanındaki … ibaresini markasal olarak kullandığına ilişkin dosya içinde herhangi bir tespit yapılamadığı, Davalılardan …TİC. LTD. ŞTİ.nın kullanımlarının ve eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği, Davalılardan … ANONİM ŞTİ nin ticaret ünvanındaki “…” ticaret ünvanından terkini koşullarının mevcut olduğunu bildirmişlerdir.
Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları, marka tescil belgeleri, alan adı sahiplik belgesi, kesinleşmiş mahkeme ilamları , tanınmışlık kaydı , taraf iddia ve savunmaları kapsamı ile birlikte incelendiğinde:
Unvan terkini talep edilen …’nin 27.7.2020 tarihinde … Ticaret Sicil Müdürlüğüne … no ile tescil edildiği, faaliyet konusunun “Her tür yün, ipek , pamuk, elyaf ve diğer ipliklerden mamul örme ve dokuma kumaşların imali, ithali, ihracı, her türlü dokuma ve dokuma ürünleri imal etmek vb” olduğu görülmüştür.
Diğer davalı …’nin ise ticari sicile 24.10.2014 tarihinde kayıt edildiği anlaşılmıştır.
İptali talep edilen alan adının … olarak 17.4.2014 tarihinde başvuru kaydının oluşturulduğu who’s kaydından anlaşılmış olup, ayrıca rapor kapsamına göre …web sitesi alan adının …TİC.LTD.ŞTİ. firması tarafından kullanıldığı dolayısıyla bu firmaya ait olduğu ve Adres Bilgilerinin:… olduğu tespit edilmiştir.
Türk Patent ve marka kurumunun 22.12.2021 tarihli yazıları ekinde celp edilen marka tescil belgeleri ve şirket birleşme sözleşmesi ve lisans sözleşmesinin gönderildiği anlaşılmıştır.
… ile yapılan anlaşma sonrasında … şirketi bünyesinde şirketlerin birleştiği ve incelenen marka belgelerine göre … nolu … markasının ülkemizde 17.4.1992 yılında … sınıf için tescil edildiği , …, …, …, …,…,…,…,…,…,…,…,…,…,…,… nolu … esas unsurlu markalarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca … tescil nolu … ,… tescil nolu …, …. tescil nolu …, … tescil nolu … , … tescil nolu …, … tescil nolu …, …tescil nolu … … tescil nolu …, … tescil nolu …, … tescil nolu … markaların Türk Patent nezdinde tescilli hak sahibi olduğu, Davacının … no ile … markasının 09/10/2013 tarihinde TANINMIŞ marka olarak kabul edilmesi müracaatı sonucunda markanın 11/08/2014 tarihinde “BASILI YAYIN YAYINCILIK HİZMETLERİ”nde tanınmış marka olduğuna karar verilerek sicile kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Hükümsüzlüğü talep edilen … no ile tescilli … markasının ise Türk Patent nezdinde davalılardan …TİC. LTD. ŞTİ adına tescilli olduğu ve …sınıflar için 6.3.2014 tarihinde başvuru yapılarak,tescilinin 16.4.2015 tarihinde yapıldığı, sicilde ise 31.5.2015 tarihinde ilan edildiği anlaşılmıştır.
SOMUT UYUŞMAZLIKTA UYGULANACAK YASAL MEVZUAT
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 6. maddesinde öngörülen marka tescilinde nisbi red sebepleri şe şekilde düzenlenmiştir.
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa İtiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.”
6769 Sayılı SMK’nın 7. maddesinde öngörülen marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları şu şekilde düzenlenmiştir.
(1)Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2)Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3)Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
6769 Sayılı SMK’nın 25. maddesinde öngörülen marka hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talepleri şu şekilde düzenlenmiştir.
(1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
(2) Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir.
(3) Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez.
(4) Bİr marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz.
6769 Sayılı SMK’nın 29. maddesinde öngörülen marka hakkına tecavüz sayılan fiiller şu şekilde düzenlenmiştir.
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c)Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
KÖTÜNİYET İDDİASINA DAYALI TALEPLERİN İNCELENMESİ
“Kötü niyet” ifadesi ile anlatılmak istenilen, “iyiniyetli olmamak” yani markanın varlığını bilmek veya öğrenebilecek durumda bulunmaktır. Bunun dışında, mutlaka, bir hilenin, aldatmanın, dolanmanın varlığının bulunup bulunmadığının araştırılmasına ayrıca gerek yoktur.
Bilindiği üzere, hukukumuzda markaların korunması tescile dayalı olup tescilde ülkesellik prensibi ilke olarak geçerli kabul edilmektedir. Fakat bu durumun bazı istisnaları söz konusu olup markanın kötüniyetle tescil edilmiş olması bunlardan biridir. Marka tescilinde yerleşik içtihatlar kapsamına göre tescil ile sağlanan korumanın amacına aykırı kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yarar sağlamak olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda, tescilli markanın yahut tescil için başvurulan markayı oluşturan işaretin , yurt içinde yahut yurt dışında başkası tarafından kullanıldığının yahut tescil edilmiş olduğunun bilinmesi yahut bilinebilecek durumda olunması halinde marka yada ticari unvan tescilinde kötüniyetli olup olmadığı hususu her somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
Bilindiği gibi, MK 2. maddesi, ‘Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz’ hükümlerini amirdir. Öte yandan mülga 556 sayılı KHK’nin 35 maddesi, ‘başvurunun kötü niyetli yapıldığına ilişkin itirazların’ marka tescil sürecinde kurum tarafından dinleneceğini düzenlemişti.
KHK’ye kaynaklık eden AB Direktifi ve Topluluk Marka Tüzüğünde bu husus açıkça hükümsüzlük nedeni sayılmıştır. Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.07.2008 gün ve 2008/11-501 esas, 2008/507 karar sayı ve “RG 512” kararında kötü niyetli başvurunun hükümsüzlük nedeni sayılacağı kabul edilmiştir.
Dosya kapsamında davacı şirketlerce sunulu delillere göre davacının uzun yıllardır belirli bir ticari kapasite ile faaliyette bulundukları, davacının dünyaca tanınmış ve pek çok ülkede tescilli tanınmış markaların sahibi olduğu, 1992 yılından itibaren de Türkiye’de de tescilli olduğu ve … no ile 11/08/2014 tarihinde “basılı yayın ürünleri ve yayıncılık hizmetleri”alanında da tanınmış marka olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Davalının markasının davacının markası ile aynı veya ayniyet derecesinde benzer olduğu hususu da tartışmasızdır. Davacının tanınmışlığı karşısında davalının başvuru anında bu durumu bilmediğini ileri sürmesi mümkün değildir. Şu halde, iyiniyet iddiasında bulunamayacak durumda olan kişinin ayrıca kötüniyetinin ispatına gerek bulunmadığı da bilinmelidir.
Zira davacı tarafından tanınmışlık başvurusu 09/10/2013 tarihinde yapılmış olup, davalının hükümsüzlüğe konu … nolu marka başvurusu ise 06/03/2014 tarihinde yapılmıştır. Dolayısıyla davalının davacının varlığından haberdar olmadığını bilmediğini ileri sürmesi hayatın olağan akışına aykırıdır.
Somut deliller ve hükme dayanak alınan son bilirkişi raporunda da isabet ile belirtildiği üzere davacının markasının davalı tarafından başvuru yapıldığı 06/03/2014 tarihinden önce, Türkiye’yede tescil kapsamında kullanılmaya başlandığı, davacının … markası ve bu marka altında yayınlamış olduğu bu derginin moda ve dekorasyona ilişkin güncel haberleri içerdiği,… markasının etkisinin sadece yayıncılıkla sınırlı kalmadığı, davalının faaliyet gösterdiği sektörde de bu markanın etkisi ve tanınmışlığının bilinmesinin gerektiği ve davalının bu dergi ve etkisinden haberdar olmasının bekleneceği, davalının Türkiye’de bu markayı tescil ettirmesinin tesadüf olamayacağı, aksini savunmanın TK 18 ve MK 2. Maddeleri gözetildiğinde hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davalının başvuru anında kötüniyetli olduğu dolayısıyla her hangi bir süreye tabi olmadan davacının dava açma hakkına haiz olduğu somut olayda kötüniyet iddiasına dayalı olarak açılan davacı istemlerinin tamamının kabule şayan olduğu anlaşılmıştır.
SESSİZ KALMA SAVUNMASININ İNCELENMESİ
Sessiz kalma suretiyle hak kaybı SMK m. 25/6 hükmünde, marka sahibinin sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalması halinde markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri sürülememesi şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı, hak sahibi kişinin olası bir ihlal durumunda hakkını iyi niyetli kişiye karşı ileri sürememesi ve iyi niyetli kişinin mevcut duruma duyduğu güvenin korunmasıdır. Hak sahibi kimse, hakkının ihlal edilmesine ses çıkarmıyor ve hakkı izinsiz kullanan kişi de iyi niyetli şekilde, itirazsız ortama güvenerek bu hakkını kullanırken birtakım masraflar yapıyorsa, buradaki iyi niyet korunur.
Ancak sessiz kalma yoluyla hak kaybı savunmasında bulananların bu savunmasının dinlenebilmesi ancak ve ancak tarafların iyi niyetli olması şartına ve her somut olaydaki iddia ve savunmalara göre incelenmelidir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybının meydana gelmesi için aslında çift taraflı iyi niyetin mevcut olması gerekir. Bir taraftan hak sahibinin, haksız kullanımı bilmesi veya bilebilecek durumda olması beklenirken, diğer yandan, markayı sonradan kullanan veya tescil ettirmeye çalışan kişinin de başkasının markasını kullandığını bilmemesi veya bilebilecek durumda olmaması gerekir.Buradaki iyiniyet, ihlal eden kişinin, sınai hakkın daha önceden bir başkası adına tescil edildiğini bilmediği veya bilmesinin kendisinden beklenemeyeceği hallerde söz konusu olur.
SMK’nın 25. maddesinde, hükümsüzlük davalarıyla ilgili olarak beş yıllık bir süre öngörülmüştür.Buna göre marka hakkı beş yıl süreyle kullanılmaz ve hak sahibi tecavüz hallerine beş yıl boyunca itiraz etmezse, kendisine karşı açılan hükümsüzlük davasının reddedileceği düzenleme altına alınmıştır. Ancak huzurdaki davada davacı tanınmış marka sahibi olup, davalı da tescilde kötüniyetli olduğundan sessiz kalma yoluyla hak kaybı savunmasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
KARIŞTIRMA İHTİMALİ NDENİYLE HÜKÜMSÜZLÜK &KULLANMAMA NEDENİYLE MARKANIN İPTALİ İDDİASININ İNCELENMESİ
… ibaresi İngilizce kelime olup Türkçe karşılığının …. anlamına geldiği,Davalının …no ile tescilli …” ibaresinin kelime markası olduğu, “…” ve “…” ibaresinin bitişik yazılmışsa da baş harflerinin büyük harfle yazılmak suretiyle ayrı ibareler olduğunun vurgulandığı, “…” ibaresinin anlamsız olduğu , … ibaresinin İngilizce kelime olup Türkçe karşılığının … anlamına geldiği, “…” olarak okunduğu, markanın esas unsurunun … ibaresi olduğu, en sonda yer alan daire içinde © işaretinin “…” , tescilli anlamına geldiği, markaya ayırt edicilik katan bir unsur olmadığı, Taraf markaları bütünsel olarak karşılaştırıldığında; davacı markalarının esas unsuru olan … ibaresi olduğundan markalar arasında görsel, fonetik ve kavramsal benzerliğin olduğu bilirkişi raporları ile tespit edilmiştir.
Markalar farklı sınıflarda tescilli olsalar dahi davalının tescil aldığı sınıfın davacı markasının tescil aldığı tanınmış markası ile karıştırma ihtimalinin oluştuğu hususu Mahkememizce sabit kabul edilmiştir. HMK.’nın 282. maddesinde öngörüldüğü üzere “hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir” hükmü doğrultusunda; davacının … markasının 06/03/2014 tarihi itibariyle Tanınmış Marka olarak kabul edildiği ve 6769 Sayılı SMK. nun 7/2-c maddesine göre; markanın korumasının kapsamını genişleten önemli bir diğer durumun da markanın tanınmışlığı olduğu,tanınmış markada, markanın ayırt edicilik gücünü artıran husus, markanın özgünlüğü değil , ilgili mal veya hizmetin alıcı çevresi dışında kalan çok daha geniş bir çevrede bilinirliğidir.Dolayısıyla tanınmış markanın elde ettiği yüksek ayırt edicilik, markanın yalnız aynı veya benzer mal veya hizmetler için değil, farklı mal veya hizmetler için de korunmasını gerektirmektedir. Tanınmış markaya daha geniş bir koruma sağlanması için SMK m. 7/2.c ile 6/5’de öngörülen düzeyde bir tanınmışlığın olması gerekmektedir. Yani, tanınmışlık, markadan haksız yararlanılmasına, markanın itibarına zarar verilmesine ya da ayırt edici karakterinin zedelenmesine neden olabilecek düzeyde ise tanınmış marka sahibi, markası ile aynı veya benzer olan işaretin farklı mal veya hizmetlerde kullanımını yasaklayabilmektedir.
Kaldı kı Davalı adına tescilli ve hükümsüzlüğü talep edilen …” markasının … Sınıfta yer alan “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri;perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri” ile … Sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için ev tekstil ürünleri ( perdeler, yatak örtüleri, nevresim takımları, pike takımları, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular, bornozlar, uyku setleri, alez, yatak koruyucular, masa örtüleri, hurç, elektrikli battaniyeler, bebek kundakları) bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinde tescil edilmiş olduğu ve bu hizmet sınıflarının ise daha çok kadın tüketici kesimine hitap ettiği, davacı … markasının da dosyaya örnekleri sunulan dergi kapakları ve diğer belgelere göre, kadın okuyuculara hitap eden dergi yayıncılığı yönünden tanındığı ve davalı markasını gören tüketicinin direkt olarak davacı markası ile bağlantı kurmasının kaçınılmaz olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki belgelerin, marka tescil belgelerinin, … dergisinin varolduğundan günümüze gelen dünya çapında edindiği tanınmışlığı, … markasının davalı markasından çok daha önce yayın ve moda dünyasını takip edenler tarafından Türk ve dünya kamuoyunda bilindiği ve tanındığı,özellikle hem konfeksiyon hem de dekorasyon sektöründe faaliyet gösterenlerin … dergisini takip ettikleri, burada yayınlanan trendlerden esinlendikleri, yayınlara göre üretim yaptıkları ve hatta tüketici grubunun buradaki tanıtım ve yayınlardan etkilenerek tercih yaptıkları, dolayısıyla … markası ile yayınlanan derginin sadece dergi veya moda dergisi olmaktan öte aynı zamanda dönemin modasını belirleyebilecek gücü olduğu, dünyaca ünlü isimlerle çalışıldığı, davacı tarafından … isimli organizasyonların büyük haber niteliği taşıdığı, sonuç olarak… markasının etkisinin dergi ve yayıncılık ile sınırlı kalmadığı,Davacının … markası ve seri markaları altındaki faaliyetleri ve davalının ürün ve faaliyetlerinin orta düzeyde tüketiciye hitap eden mal ve hizmetler olduğu, davalının … markasının orta düzeyde tüketiciler tarafından davacının seri markalarından biri olduğu şeklinde algılanabileceği ya da öncesinde tüketiciler tarafından bilinen … markası ile tüketicilerin ilişki kurabileceği, dolayısıyla markalar arasında iltibas ihtimalinin meydana geldiği hususu sabittir.
Sunulu deliller, kesinleşmiş mahkeme ilamları, yüksek yargı uygulamaları dikkate alındığında; davacı markasının dergi yayıncılığı sektöründe tanınmış bir marka olduğu, davalının tescil kapsamındaki … sınıf ve … Sınıf emtiaların(24. Sınıfta yer alan “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri;perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri” ile … Sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için ev tekstil ürünleri ( perdeler, yatak örtüleri, nevresim takımları, pike takımları, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular, bornozlar, uyku setleri, alez, yatak koruyucular, masa örtüleri, hurç, elektrikli battaniyeler, bebek kundakları) bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” ) ürünlerinin/hizmetlerin daha çok kadın tüketici kesimine hitap ettiği, davacı … markasının da dosyaya örnekleri sunulan dergi kapakları ve diğer belgelere göre, kadın okuyuculara hitap eden dergi yayıncılığı yönünden tanındığı, bu açıdan davacının tanınmışlık iddiasına dayalı olarak ileri sürdüğü hükümsüzlük koşulların davalının tescilli olduğu ürünler yönünden oluştuğu, tüketicilerin davalının ürünlerini davacının tanınmış dergisinin ürünleri olarak algılayabilecekleri, aralarında direkt bağlantı kurabilecekleri ve ortalama tüketici yönünden iltibasın kaçınılmaz olduğu sabittir. (Yargıtay 11.HD’nin 2017/2970 esas, 2019/429 karar ve 16.1.2019 tarihli ilamları da aynı yöndedir)
Davacı yan markanın iptali ve hükümsüzlük istemini birlikte talep etmiş ancak terditli olarak talepde bulunduğundan markanın davalı yanca kullanıldığı sabit olmakla birlikte terditli olarak açılan hükümsüzlük istemi yönünden hükümsüzlük şartlarının oluştuğu anlaşıldığından davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekmiştir.
TANINMIŞ MARKA İDDİASININ İNCELENMESİ
Taraf olduğumuz tanınmış markalarla ilgili uluslararası anlaşmalarda ve mülga 556 sayılı KHK’de ve 6769 sayılı yasada da tanınmış markanın tanımı ve kriterleri gösterilmemiş, bu husus mahkeme içtihatları ve öğreti ile uygulamaya bırakılmıştır. Yargıtay birçok kararında “bir kişi veya teşebbüse sıkı sıkıya bağlı, garanti, kalite, kuvvetli reklam ve yaygın dağıtım içeren, müşteri, akraba, dost ve düşman ayırımı yapılmaksızın, coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışımdır” şeklinde bir tanımlama getirmiş ve bu tanıma nazaran da markanın promosyon sonucunda kazanılan herkesçe veya ilgili kesimce bilinme, emtia söylendiğinde o markanın akla gelmesi, ait olduğu sektörde iyi bilinme ve geniş bir dağıtım ağına sahip olma gibi kıstaslara göre markanın tanınmış marka olup olmadığının tesbiti cihetine gidilebileceğini belirtmiştir. Tanınmış marka konusunda uluslararası boyuttaki çalışmalar ise Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (wipo) bünyesinde yürütülmektedir. Bu kuruluş uzmanlar komitesince benimsenen … nolu tavsiye kararında bir markanın tanınmış olup olmadığının tesbitinde, markanın kullanım süresi, yaygınlığı, kapsamı ve coğrafi alan genişliği, ekonomik değeri, reklam, temsil, promosyon, fuarlara katılım ve fuar düzenleme, kataloglar hazırlama gibi tanıtım faaliyetleri, bu çalışmaların kapsamı, süresi ve mali bütçesi, işletmenin büyüklüğü, cirosu,marka hakkının hangi etkinlikte ve verimlilikte korunduğu, tanınmışlığa yönelik mahkeme ve diğer yetkili makamların kararları gibi olguların göz önünde bulundurulması kararlaştırılmıştır. Yargıtay 11.HD nin 19.4.2002 tarih ve … karar sayılı ilamında bir markanın birden çok ülkede tescilli olmasını tanınmış marka olarak kabul açısından yeterli görmekteyken son uygulamalarda bu hususun markanın tanınmışlığı açısından bir gösterge olabileceği ancak tek başına tanınmış marka olgusu için markanın birçok tescilinin olmasının yeterli olmayacağına işaret edilmiştir. Trips’de ise açıkça tanınmışlığın ilgili sektörde tanınmışlık olarak anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Yine doktrinde Trips deki düzenlemeye benzer görüş Hanife Dirikkan tarafından ileri sürülmüş ve markanın tanınmışlığından söz edebilmek için bir ülkede yaşayanların tamamı tarafından söz konusu markanın bilinmesinin zorunlu olmadığı, marka sahibinin hedef kitlesinin esas alınması gerektiğine işaret edilmiştir.Markanın tacirler yada o malın alıcıları değil, bu mal ile ilgili olmayanlar tarafından da bilinmesi halinde tanınmış markadan bahsedileceği, tanımış markanın maruf marka karşısında daha kapsamlı,ekonomik yönden daha önemli bir kavram olarak karşımıza çıkacağı, bir markanın tanınmış olduğunu söyleyebilmek için markanın konulduğu mamülün birden bire düşünülmeden ve bir hatıranın yardımı ile hatırlanmadan,refleks halinde düşünülmesi gerektiği, genellikle tüketicinin zihninde bir fikir uyandıran markanın tanınmışlık derecesine ulaştığı da doktrinde Hamdi Yasaman tarafından ifade edilmiştir. Gürzumar ise, tanınmış markanın en önemli özelliğinin, tescilli bulundukları mal kategorisinden bağımsızlaşarak ve başlı başına birer kalite sembolü olarak, reklam aracı haline gelen ve geniş kitleler karşısında sahip oldukları etkilerini, tamamen farklı mal kategorileri üzerinde de gösterebileceği markalar olarak tanımlamıştır. Arkan ise tanınmış markadan bahsedebilmek için, reklam gücü yüksek, kalite sembolü haline gelmiş bir markanın, sadece o markayı taşıyan mal ya da hizmetlerle ilgili çevre içinde değil bu çevre dışında, o mal ya da hizmetle ilgisi olmayan kişilerce de bilinmesi gerektiğini belirtmiştir.
Bilindiği üzere Tanınmış marka korunmasında en önemli konunun tanınmışlığın belirlenmesinde izlenilecek yöntem olduğu, her ne kadar hukuki bağlayıcılığı olmasa da WIPO Kriterlerinin baz alınarak tanınmışlık araştırılması yapılması gerektiği bir markanın koruma istenen ülke dışında yabancı ülkelerde tanınmış olmasının, koruma istenen ülkede de tanınmış olduğuna hükmedilmesi için yeterli olmayacağının açık olduğu, her davada tanınmışlık olgusunun o davanın somut özelliklerine göre değerlendirilmesi gerektiği bilinmektedir. Dolayısıyla her somut olayda tarafların dosyaya sunduğu belgeler, beyanlar ve ihtilafın niteliği,ürünün sunulduğu sektör ve çevre gözetilerek bahsi geçen kriterlerin Mahkemece yada atanan bilirkişice o dosyaya özgü sunulan deliller ile tartışılması gereklidir. Somut olayda da davacı bu kriterlere ve denetime uygun delil sunmuş, başka mahkeme ilamları ile de davacı markasının tanınmış marka olduğu tespit edilmiş, öte yandan … markasının 09/10/2013 tarihinde TANINMIŞ marka olarak kabul edilmesi için yapılan müracaat sonucunda … no ile 11/08/2014 tarihinde “…”nde tanınmış marka olarak kabul edildiği ve Türk Patent ve Marka Kurumunda sicile tescil edildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere tanınmış markanın farklı mal veya hizmetler için dahi korunabilmesi için gerekli güçlü ayırt edicilik karıştırılma ihtimali ile ilişkilidir. Zira ayırt edicilik gücü ölçüsünde, farklı mal veya hizmetlerde dahi karışıklığa yol açma ya da ilgili tanınmış marka ile ilişkilendirilme ihtimali artmaktadır. Tanınmış marka sadece koruma kapsamındaki mal veya hizmetlerin hitap tüketiciler tarafından değil; üçüncü kişiler tarafından da biliniyor olması, uzak çağrışımlarda bile tüketicinin tanınmış markayı hatırlamasına, işareti onunla ilişkilendirmesine neden olmakta ve karıştırılma tehlikesini artırmaktadır. Tüketicilerin, yıllar süren bir emekle toplum genelinde bilinirlik kazanmış, reklâm ve garanti işlevi güçlü olan tanınmış markayı, benzer bir işaret ile ilişkilendirme ihtimali, diğer markalara göre daha yüksek olacak, nihayetinde tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasına, markanın itibarına zarar verilmesine ya da ayırt edici karakterinin zedelemesine yol açabilmektedir.
Dosya kapsamındaki belgelerin, marka tescil belgelerinin, … dergisinin varolduğundan gümüze gelen dünya çapında edindiği tanınmışlığı, … markasının davalı markasından çok daha önce yayın ve moda dünyasını takip edenler tarafından Türk ve dünya kamuoyunda bilindiği ve tanındığı, özellikle hem konfeksiyon hem de dekorasyon sektöründe faaliyet gösterenlerin … dergisini takip ettikleri, burada yayınlanan trendlerden esinlendikleri, yayınlara göre üretim yaptıkları ve hatta tüketici gurubunun buradaki tanıtım ve yayınlardan etkilenerek tercih yaptıkları, sonuç olarak … markası ile yayınlanan derginin sadece dergi veya moda dergisi olmaktan öte aynı zamanda dönemin modasını belirleyebilecek gücü olduğu, dünyaca ünlü isimlerle çalışıldığı,bu isimler ile yapılan ropörtajlarda kullanılan mekan , sunulan dekorasyon ürünlerinin , dergide yer alan reklamların … isimli organizasyonların büyük haber niteliği taşıdığı, sonuç olarak … markasının etkisinin dergi ve yayıncılık ile sınırlı kalmadığı,Davacının … markası ve seri markaları altındaki faaliyetleri ve davalının ürün ve faaliyetlerinin orta düzeyde tüketiciye hitap eden mal ve hizmetler olduğu, davalının … markasının orta düzeyde tüketiciler tarafından davacının seri markalarından biri olduğu şeklinde algılanabileceği ya da öncesinde tüketiciler tarafından bilinen … markası ile tüketicilerin ilişki kurabileceği, dolayısıyla markalar arasında iltibas ihtimalinin meydana geldiği hususu sabit kabul edilmiştir.
MARKA HAKKINI İHLAL&HAKSIZ REKABET &ALAN ADININ TERKİNİ İSTEMİNİN İNCELENMESİ
6769 Sayılı SMK m. 29/l-(b) hükmü uyarınca markanın hak sahibinin izni olmaksızın aynı veya ayırt edilemeyecek şekilde benzerinin kullanılması yoluyla taklit edilmesi doğrudan marka tecavüzü olarak öngörülmüştür.
Bununla birlikte tescilli marka ile aynı olan işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması da marka tecavüzü olarak öngörülmüştür (SMK m, 7/2-(a)), Öte yandan tescilli marka ile aynı veya benzer olan ibarenin tescilli markanın kapsadığı aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılması durumunda halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin söz konusu olması halinde ilgili kullanım marka hakkına tecavüz teşkil edecektir (SMK m. 7/2-(b)).
Öte yandan, markanın Türkiye’de belirli bir tanınmışlığa ulaşmış olması halinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ibarenin aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasına bakılmaksızın, kullanım marka tecavüzü teşkil edecektir (SMK m. 7/2-(c)).
TTK MADDE 54- (1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Bilindiği üzere TTKm.54 uyarınca ‘“haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır”. Kanun koyucunun ETKm.56’da yer alan “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir” şeklindeki tarifinden çok daha geniş ve çok daha kapsamlı bir haksız rekabet hükmüne yer verdiği açıktır. Bir eylemin haksız rekabet olarak nitelendirilmesi için taraflar arasında dar anlamda rekabet ilişkisinin olmasına, yani tarafların aynı sektörde olmalarına ve birbirlerine rakip konumda olmalarına gerek yoktur (POROY R/ YASAMAN H, Ticari işletme Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2015, s. 334; NOMER ERTAN, F, Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul 2016, s. 115).
Yasal mevzuatta da işaret edildiği üzere TTK m. 54 hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında “dürüstlük kuralı”nı temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesindeki, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır . Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK m. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK m. 55’te sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK m. 54/2’de belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır. Ayrıca TTKm.55 özel olarak bazı haksız rekabet eylemleri sayılmıştır. Bunlardan TTK m.55/4’de yer alan “Başkasının malları, işi ürünlerini, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki eylem açısından davalı tarafın eyleminin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hükmün uygulanabilmesi için, bir kimsenin bir başkasının iş ürünlerini, mallarını, faaliyet veya eylemlerini veyahut haklı olarak kullandığı işaretlerini haksız yere vere karıştırılmaya sebep olacak şekilde kullanması gerekli ve yeterlidir.
Davalılardan …LTD. ŞTİ. Tarafından … alan adlı web sitesindeki kullanımları incelendiğinde; … ibaresini tek başına ön plana getirmek suretiyle kullanmış olduğu, davacının … markası ve seri markaları altındaki faaliyetleri ve davalının ürün ve faaliyetlerinin orta düzeyde tüketiciye hitap eden mal ve hizmetler olduğu, davalının kullanımlarının orta düzeyde tüketiciler tarafından davacının markalarından biri olduğu şeklinde algılanabileceği ya da öncesinde tüketici tarafından bilinen … markası ile tüketicilerin ilişki kurabileceği, dolayısıyla markalar arasında iltibas ihtimalinin meydana geldiği, davalının bu eylemlerinin marka hakkına tecavüz teşkil etmesinin yanı sıra TTK hükümlerine göre haksız rekabet teşkil edeceği anlaşılmıştır.
Öte yandan davalı alan adını oluştururken davacının tanınmış markasını alan adının esaslı unsuru olarak seçtiğinden davalı eyleminin 6769 sayılı SMK’nın 7/3-d madde düzenlemesi ile “işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması 29. maddenin 1/a hükmü kapsamına göre marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmiştir. Davalı yan her ne kadar tescilli markasının bulunduğuna savunmuş olsa da SMK 155. Maddesinin açık düzenlemesi karşısında bu savunmanın yerinde olmadığı, kaldi ki alan adı içinde bizzat davacı markasının asıl unsunu olan … ibaresini de tek başına kullandığı ve tacir olarak iyiniyetli olmadığı gözetildiğinde davalı eyleminin marka marka hakkını ihlal ve haksız rekabet yarattığı ve alan adının terkin koşullarının bulunduğu anlaşılmıştır.
UNVAN TERKİNİ İSTEMİNİN İNCELENMESİ
TTK’nun 20 ve 40 ncı maddeleri uyarınca her tacir, bütün ticari işlemlerini bir ticaret unvanı altında yapmaya, imzaladığı evrakı bu unvanı kullanarak imzalamaya mecburdur. Tacirin ticaret unvanı kullanma ve tescil ettirme zorunluluğu bulunmaktadır. İşletme adı,işletmeyi benzeri işletmelerden ayırmaya yarayan ve işletmeyi tanıtma amacı güden bir isimdir. İşletme adının kullanılma zorunluluğu yoktur. Ancak,işletme adı kullanılıyor ise,tescil ettirme zorunluluğu bulunmaktadır. Hizmet markası ise,bir işletmenin hizmetini diğer bir işletmenin hizmetlerinden ayıran işarettir.
Ticaret unvanı, işletme adı ile hizmet markası, tacirin maddi olmayan mal varlıklarıdır. Seçilmeleri, tescilleri, korunmaları, kullanılmaları ve kullanım amaçları farklıdır. Birbirleri ile karışıklığa neden olacak şekilde kullanılmaları halinde sahibinin bu durumu önleme hakkı bulunmaktadır. Karışıklığa neden olan kullanım şayet tescile dayalı bir kullanım ise, bu halde unvanın, işletme adının veya markanın sicilden terkini veya hükümsüzlüğü talep edilebilmektedir.
TK’nun 48. maddesi, “Tacirin hüviyeti ve işletmenin genişlik ve ehemmiyeti yahut mali durumu hakkında üçüncü şahıslarda yanlış bir kanaatin meydana gelmesine mahal verecek mahiyette veya hakikate yahut amme intizamına aykırı olmamak şartıyla her ticaret unvanına, işletmenin mahiyetini gösteren veya unvanda zikredilen kimselerin hüviyetlerini belirten yahut muhayyel adlardan ibaret olan ilaveler yapılabilir.” hükmünü amirdir.
TK’nun 52.maddesine göre,”Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanmak hakkı, münhasıran sahibine aittir.” Bu koruma, somut olayda olduğu üzere tüzel kişi tacirler yönünden bütün Türkiye’de ve şirketin faaliyet alanına giren mal ve hizmetler yönünden geçerlidir. Ticaret unvanında yer alan bir unsurun, şirketin faaliyet alanına giren mal ve hizmetlerle ilgili olarak bir başkası adına, marka olarak tescil edilmek istenmesi halinde, unvan sahibi tescile itiraz etme hakkına sahiptir. Öte yandan tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi,ticaret unvanı, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilmektedir. (SMK 6/6)
Davalı Şirket niteliği itibariyle bir A.Ş ‘tir. Dolayısıyla tüzel kişi tacirdir. 6102 sayılı TTK’nda tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri de ”basiretli olma” yükümlülüğüdür. Davalı şirket bir tüzel kişi tacir olması sebebiyle, TTKm.18/2 uyarınca basiretli bir tacir gibi davranmak yükümlülüğündedir. Bu hükme göre, faaliyet alanı içerisinde tüm işlemlerini hukuka uygun olarak yerine getirmekle yükümlüdür. Basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü olan davalı şirketin, tanıtım faaliyetlerinde kullandığı ifadelerin halkı yanıltacak nitelikte olmamasına dikkat etmesi, bu konuda gereken özeni göstermesi de bu kapsamdadır.
Ticari hayatta, müşteri ve tedarikçiler arasında şirketler genellikte kısaca asıl ve baştaki unsuru ile anıldığı da bilenen bir gerçektir. Ancak davalının ticaret ünvanında yer alan … ibaresinin davacıya ait tanınmış markayı aynen içerdiği, ünvanda İngilizce kelime olan … ibaresinin yer alması nedeniyle, tüketiciler ve sektördeki diğer şirketler nezdinde davalı şirket ile davacı şirket arasında, idari/ekonomik açıdan bağlantı olduğunun düşünülebileceği , zira Davalı şirketin unvanında …TİC AŞ gibi ibarelerin bulunması hiçbir ayırt edicilik katmadığı gibi … ibaresinin de ticari unvana ayırt edicilik katmadığı anlaşılmıştır. Ortalama bir insanın karıştırmada esas alacağı unsur daha önceden bildiği gördüğü tanınmış marka olan … ibaresi olup, tescilde öncelik ilkesi gereğince davacının, davalı unvanının terkini talebi yerinde olduğu anlaşılmıştır. Davalı eyleminin TTK m. 55/1-a,4’de; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” hali içinde haksız rekabet eylemi teşkil edebileceği sabit kabul edildiğinden unvan terkini isteminin de kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları, marka tescil belgeleri, alan adı sahiplik belgesi, kesinleşmiş mahkeme ilamları , kesinleşmiş yüksek yargı ilamları, tanınmışlık kaydı , ticari sicil kayıtları, taraf iddia ve savunmaları kapsamı ile birlikte incelendiğinde: asıl davada ; Davalılardan …TİC AŞ adına tescilli … tescil nolu markanın kötüniyetli tescil tek başına hükümsüzlük sebebi olması nedeniyle davalının başvuru anında kötüniyetli olması gözetilerek markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, Karar kesinleştiğinde sicile işlenmesi için kararın TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU’na bildirilmesine, Davalı adına kayıtlı www.envogue.com.tr ibareli alan adının karar kesinleştiğinde iptaline, DAVALI … AŞ’nin ticari terkinine, karar kesinleştiğinde bağlı bulunduğu ticari sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,Davalılardan …TİC AŞ ‘nin eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete neden olduğundan eylemlerin tespiti, önlenmesi ve durdurulmasına, …,…,…,…, … ibareli sayfalardan ihlal teşkil eden içeriklerin karar kesinleştiğinde çıkarılmasına, hükmün ilanında davacının hukuki yararı bulunduğundan Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafları davalılar tarafından karşılanmak üzere ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez yayın yoluyla ilanına karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
ASIL DAVADA:
1-Davalılardan … AŞ adına tescilli …tescil nolu markanın kötüniyetli tescil kapsamında HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,
2-Karar kesinleştiğinde sicile işlenmesi için kararın TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU’na bildirilmesine,
3-Davalı adına kayıtlı … ibareli alan adının karar kesinleştiğinde iptaline,
4-Asıl davada, 80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 26,30 TL’nin davalıdan tahsiline,
5-Asıl davada, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Asıl davada, Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 54,40 TL başvuru harcı 54,40 TL peşin harç 4.720 TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.828,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
BİRLEŞEN DAVADA:
1-DAVALI …TİC AŞ’yönünden unvan terkini istemi ile açılan davanın kabulü ile davalı unvanının ticari sicilden terkinine, karar kesinleştiğinde bağlı bulunduğu ticari sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,
2- Davalılardan … TİC AŞ ‘nin eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete neden olduğundan eylemlerin tespiti, önlenmesi ve durdurulmasına,
3-…,… , … , …, … ibareli sayfalardan ihlal teşkil eden içeriklerin karar kesinleştiğinde çıkarılmasına,
4- Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafları davalılar tarafından karşılanmak üzere ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez yayın yoluyla ilanına,
5-Birleşen davada, 80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL’nin davalılardan tahsiline,
6-Birleşen davada, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca unvan terkini isteminin kabulü nedeniyle 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan(DAVALI … TİC AŞden) ’ alınarak davacıya verilmesine,
7-Birleşen davada, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca marka hakkını ihlal ve haksız rekabet isteminin kabulü nedeniyle 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan(… TİC AŞ ) ’ alınarak davacıya verilmesine,
8- Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 59,30 TL başvuru harcı 59,30 TL peşin harç 4.169,75 TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.288,35 TL yargılama giderinin davalılardan eşit olarak alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ NEZDİNDE İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 14/12/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸