Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/308 E. 2023/45 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/308 Esas
KARAR NO : 2023/45

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.), Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 01/10/2020
KARAR TARİHİ : 16/02/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.), Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde özetle; davacı yazar ile davalı yayınevi arasında davacıya ait altı eserinin yayınlanması için sözleşme imzalandığı, üç eserinin yayınlandığı, üçünün ise sözleşmeye rağmen yayınlanmadığı iddiasıyla; yayınlanan “…, …, …” adlı kitapları için telif ücretinin eksik ödendiğini, diğer üç eserin yayınlanmamış olması nedeniyle maddi ve manevi olarak zarar gördüğü iddiasıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.000 TL maddi tazminat ,12.000 TL manevi tazminat ile yayınlanmayan üç kitaba ilişkin sözleşmede yer alan kitap başına 20.000 usd olmak üzere 60.000 Usd cezai şartın ve 2.027 TL telif alacağının , faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 1.12.2022 tarihli ıslah harç dilekçesi ekinde, cezai şart bakımından arttırdıkları kısım ile dava dilekçesinde talep ettikleri miktarların birleştirilmesi sonucu; 60.000 Dolar ve faiz alacağının ödeme günündeki kur üzerinden davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini,
Telif alacağı yönünden 527 TL arttırılarak 2.027,00 TL olarak faizi ile birlikte davacıya ödenmesine,Maddi tazminat taleplerinin dava dilekçesindeki gibi 12.000,00 TL olarak belirlenmesine, Manevi tazminat taleplerinin 12.000,00 TL olarak belirlenmesine,bu bedellerin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının altı eserinin yayınlanması için
Davalı Müvekkili Yayıneviyle sözleşme imzaladığı, üç eserinin yayınlandığı, diğer üçünün sözleşmelere rağmen yayınlanmadığını ileri sürdüğü, yayınlanan “…, …, …” adlı kitapları için telif ücretinin eksik ödendiği, diğer üç eserin yayınlanmamış olması nedeniyle maddi ve manevi olarak zarar gördüğü iddiasıyla uğradığı zarar ile sözleşmede yer alan cezai şart bedelinin bir kısmını talep ettiği, müvekkili Davalı Yayınevi’nin, 2018 planlamasında, daha önce yayınlanan ve ödül alan ancak ticari bir başarı elde edemeyen ya da başka nedenlerden dolayı bir yayınevi ile ilişkisi kalmamış artık basılmayan kitapları basma kararı aldığı, bu karara bağlı olarak Müvekkil Yayınevi yetkililerinin, 2017 sonlarında Davacı yazar ile iletişime geçtikleri, roman dalında … kazanmış, en son 2010’da yayınlanmış “…” isimli kitabını yayınlamak istediklerini ilettikleri, Davacının bu öneriyi, “daha önce farklı yayınevlerince yayınlanmış ama artık serbest kalan diğer kitaplarının da yayınlanması” koşuluyla kabul ettiği, bu koşulun kabul edilerek, “…” isimli kitabın öncelikle yayınlaması kararı alındığı ve kitabın kapak tasarımının da ünlü bir tasarımcının tasarladığı, kitabın 26/01/2018’de yayınlanarak piyasaya sunulduğu, 2019 yılı içinde, “…” ve “…” isimli kitapların da yayınlandıkları, Davacı Yazar ile Müvekkili arasında (… Yayınları) Davacının altı adet kitabı için telif sözleşmesi imzalandığının doğru olduğu, imzalanan sözleşmelerin tarihlerinin “…” için 12/12/2017, “…” için 29/06/2018 oldukları, diğer dört sözleşmenin imza tarihinin 26/06/2018 olduğu, Sözleşmelerden kitapların telif ücretinin, “…” için kitabın gerçek satış miktarı üzerinden, diğer iki kitap için ise baskı sayısı üzerinden hesap edileceği, satılmayan, iade edilen ve Yayınevi tarafından imha edilen kitapların telif ücreti hesaplamasında dikkate alınmayacağının anlaşıldığı, Telif ücretinin eksik ödendiği iddia edilen üç kitapla ilgili olarak; baskı adedi, telif oranı, telif miktarı, Yazara ödenen miktar, imha edilen kitap sayısı ile satılmayıp Yayınevi deposunda bulunan kitap sayılarına ait bilgilerin çizelgede gösterildiği, Bu bilgilere göre Müvekkili Yayınevinin borçlu değil, Davacıdan alacaklı olduğunun anlaşılacağı, çünkü Davalıya basılan kitap sayısı üzerinden ödeme yapıldığı, oysa telif ödemelerinin satılan kitap üzerinden yapılacağı, baskı üzerinden yapılan ödemelerde ise iade edilen ve satılmayıp imha edilen kitapların telif ücretinin hesaplanmasında dikkate alınmayacağının sözleşmelerde açıkça yazılı olduğu, Basılan bu kitaplar için Davacı Yazara bugüne kadar; “…” için 4.500. – TL, “…” için 1.333,33. – TL, “…” için 5.333. – TL, ödeme yapıldığı, “…” ve “…” kitaplarının tamamı satılmadığı halde satılmış gibi değerlendirilip baskı sayısı üzerinden Davacıya fazla telif ödemesi yapılmış olduğu, “…” adlı kitabın telif bedelinin eksik gibi görünmesinin satılmayıp imha edilen 1.000 adet kitap ile Yayınevi deposunda bulunan ve satışta olan kitap sayısı dikkate alınması halinde telif borcu olmadığının ortaya çıkacağı, Sözleşmelerde kitapların basılması öngörülen tarihlerin üzerinden uzun süre geçmesine rağmen (14- 17 ay) bu konuda sessiz kalan Davacının eserlerin basılı hale gelmesi için yapılan çalışmalara uzun süre bizzat katılarak Sözleşme hükümlerini kendisi ihlal (tadil) ettiği, böylece Sözleşmenin ilgili hükümlerinin kendisi bakımından ortadan kalkmasına neden olduğu, Davacının Sözleşmenin 26/06/2020’de sonlanmasından sonra da iki ay kadar beklediği, Sözleşmeden yaklaşık iki yıl sonra Davacının ceza koşulu maddesini işleterek satılmayan kitaplardan kazanamadığı telif ücretinin onlarca katını elde etmek amacıyla arabulucuya başvurduğu, bu durumun iyiniyetli olmadığını, hukukun temel ilkesi olan “dürüstlük” kuralına aykırı davrandığını ve haksız kazanç peşinde olduğunu gösterdiği, davacının kendi kusurundan kaynaklı olarak istenilen nitelikte bir eseri Davalı Müvekkil Yayınevi’ne teslim edemediği, bundan dolayı Müvekkilinin kendi edimini yerine getirmesinin imkânsız hale geldiği, eser teslimi gerçekleşmediği için Müvekkilinin borcu / yükümlülüğü olarak gözüken eserin basılmasının mümkün olmadığı, TBK 182/2 maddesinin göz önünde tutulmasını, buna göre Müvekkilinin kusurlu olmadığı, bu imkansızlık karşısında ceza koşulunun talebinin yerinde olmadığını, eseri editoryal olarak yayına hazır edemediği, Sözleşmelerde belirtilen süreler aylarca geçmiş olmasına karşın eserlerin yayınlanmamış olmasına hiçbir itirazda bulunmadığı, bu konudaki haklarını saklı tutmadığı, bu durumda ceza koşulunun istenilmesi muacceliyetini yitirdiği, Ceza koşulunun geçerli olduğu kabul edilmesi halinde, gerek TBK m.182/son gerekse TBK 52. maddeleri gereğince cezai şart olarak kararlaştırılan bedelde indirim yapılması gerektiğini, Pandemi koşullarının ekonomik anlamda mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiği, eserlerin basılmış olmasına karar verilmiş olsa dahi, basılma fiilen imkânsız olacağı, ceza koşulunun bağımlı (fer’i) nitelikte bir yapma borcu olduğundan bu durumda ceza koşulunun da hükümsüz kalacağı, bu durumun da Mahkemece dikkate alınması gerektiği, Davacının dilekçesinde, ceza koşuluyla ilgili fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu bildirdiği, oysa tıpkı manevi tazminatın bölünmezliği ilkesinde olduğu gibi, cezai şartın da bölünemeyeceği, sözleşmede 20.000 (yirmibin) ABD doları olarak belirtilen ceza koşulunu Davacının kendisinin 2.000 (ikibin) olarak belirlediği, Davacı tarafın ceza koşulunu 2.000 ABD Dolar üzerine yükseltmesinin artık mümkün olmadığı, HMK 109. Maddesi gereğince de ceza koşulunun yükseltilemeyeceği, Davacının ceza koşulunu hak etmediğini, miktarını onda bire indirerek gösterdiği, buna rağmen Davacının indirilmiş haliyle bile tüm kitaplarından bugüne kadar elde ettiği telif ücretinden daha fazla bir bedeli istediği, bunun da TMK 2. Maddesinde yerini bulan dürüst davranma ilkesine açıkça aykırı düştüğü, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacı yazar ile davalı yayınevi arasında davacıya ait altı eserinin yayınlanması için sözleşme imzalandığı, üç eserinin yayınlandığı, üçünün ise sözleşmeye rağmen yayınlanmadığını iddiasıyla; yayınlanan “…, …, …” adlı kitapları için telif ücretinin eksik ödendiğini, ıslah dilekçesiyle bu eserler yönünden 2.027 TL telif alacağının ayrıca yayınlanmayan 3 esere ilişkin olarak da maddi ve manevi zarar gördüğü iddiası kapsamında 12.000 TL maddi tazminat ,12.000 TL manevi tazminat ile yayınlanmayan üç kitaba ilişkin sözleşmede yer alan 20.000 usd den toplam 60.000 Usd cezai şartın faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, ,HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, … , …07/09/2021 tarihli bilirkişi raporlarında özetle; Önceden sözleşme yapılan, ortaya çıktıktan sonra satmayacağı anlaşılan eserin sözleşmesinin feshinin bir yayıncılık sektörü teamülü olmadığı, yazılı olarak yapılan sözleşmenin ancak yazılı olarak feshinin veya değiştirilmesinin mümkün olduğu dolayısıyla sözleşmenin süresi içinde yapıldığı haliyle geçerli olduğu, Editörlük işinin yani kitabın yayıma baskıya hazır hale getirilme işinin Davalı tarafından yürütülmesi gerektiği, Daha önce yayımlanmamış ve henüz yazım aşamasında olan bir eser isminin değiştirilmesinin olağan olduğu,davalının iki eseri basmayarak sözleşmeye aykırı hareket ederek kusurlu olduğu, cezai şart ödenmesi şartlarının oluştuğu ancak cezai şartta indirim yapılmasının mahkemenin takdirinde olduğu ve davacının kısmi talepde bulunabileceğini, Maddi tazminatın cezai şartı aşan zarar ispatlanmak suretiyle istenebileceği, ancak somut olayda böyle bir ispat olmadığı gibi cezai şartın da altında talepte bulunulduğundan ek bir maddi tazminat miktarının doğmadığı, davalı yasal defterlerinin, beratları zamanında ve usulüne uygun alınmış, noter açılış tasdiki zamanında ve usulüne uygun yaptırıldığı, …, … eserlerinin telif ücreti baskı adedi üzerinden, … eserinin telif ücreti ise satış adedi üzerinden hesap edildiğini, Dolayısıyla, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerle uyumlu olduğu, Davacıya ödenen telif ücretlerine ilişkin Gider Pusulaları düzenlenerek yasal defter kayıtlarına alındığı, Hesaplanan telif ücreti ödemeleri banka transferiyle gerçekleştirilmiş ve yasal defterlere kaydedildiği, Davalı yayıncının sunduğu tabloya göre; …, eseri için 2.000 adet baskı yaptırmış, 1.000 adedini,… tarihinde … 48.Noterliğinde … no.lu yevmiyesinde düzenlenen tutanak ile imha ettirmiş, … eseri için 2.000 adet baskı, … eseri için 1.000 adet baskı yaptırdığı, Netice olarak, davacının … ve … eserleri ile ilgili davalı yayıncıdan telif ücreti yönünden bir alacağı kalmadığını, . … eserinin ise taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre; telif üücretinin satış adedi üzerinden olacağı kararlaştırıldığı, Bu eser ile ilgili güncel satış ve stok durumuna bakıldığında, davalı yayıncının, davacıya 462,18.TL tutarında telif ücreti ödemesi yapması gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişiler … …, … 15/02/2022 havale tarihli bilirkişi raporlarında özetle ; Baskısı yapılıp yayınlanan üç eserin “ …, … ve …” bandrol bilgileri ve sözleşme verilerine göre yapılan hesaplamada, Davalının davacıya net olarak 2.527,42 TL telif ödeyeceği, Basımı yapılan kitapların Sözleşmelerine bakıldığında, “…” adlı eser sözleşmedeki sürece göre zamanında yayınlanmadığı Sözleşmede Ekim 2018 şartı olduğu halde, 6 aylık bir gecikme olduğu, bunun da normal sayılabileceği, Davalı yayınevi sözleşmede yer aldığı hâlde, “ana akım medyada, basılı yayın yapan gazetenin ek olarak verdiği edebiyat dergisinin herhangi birinde 3 sütun 10,6 cm ebadında en az bir kere ilanverecektir.” şartının yayıncı firma tarafından yerine getirilmediğini, Yine sosyal medyada ve diğer mecralarda ( billboard, afiş, TV reklamları, gazetelerin kitap ekleri vb.) davaya konu kitapların tanıtımı hakkında dosyada en ufak bir belirti olmadığını, Basımı yapılmaktan vazgeçilen Sözleşmesi yapılıp da sözleşme öncesi Davalı Yayınevi’ne 28.05.2018’de “…” 4 Haziran 2018 tarihinde ”, “…” ve “ “…” adlı eserlerin, sözleşme tarihi olan 26.06.2018 tarihinden önce gönderildiğinin e-mail yazışmalarından anlaşıldığı, Davalı Yayınevi tarafından, eserlerin hangi kriterler dikkate alınarak basılmadığını, yada basım öncesi şuna dair… kriterlere uyulacaktır diye, dosyada yazılı bir çerçeve olmadığını, ayrıca bu eserlerden “…” adlı eserin önceden başka bir yayın kuruluşu tarafından yayınlandığını ve niye bu eser hakkında sözleşme yapıldıktan sonra ret kararı verildiğinin açıklanmadığını, Sözleşme konusu eserlerin yayına hazırlanması için her bir eserin belirli bir süre ( 10 gün- 3 ay)editörler ve diğer basıma hazırlayan ekip tarafından tasarlanıp gözden geçirilmesi gerektiğinde yazara tekrar gönderip ondan bazı konularda kısaltma, ekleme ya da değişiklik yapmalarını talep etmeleri gibi hususlarda bu sürenin biraz daha aşabileceğini, hatta git gel olayının bir iki den daha fazla olabileceğini, tarafların birbirini uyarma gereği duymadığını, Davalı yayınevinin eserleri basmama kararı alırken tazminatları ve cezai şartları göze aldığını, 07.09.2021 tarihli Bilirkişi Raporunda telif ödemelerine yönelik değerlendirmelerden ayrılarak Medeni Kanun mad.2 ve sözleşme hükümleri bir arada değerlendirildiğinde bandrol sayısı üzerinden telif bedeli hesaplama yapılması gerektiğini, …” “…” ve “…” kitaplarının basılmaktan vazgeçilmesi sözleşmeye aykırılık oluşturduğu, 07.09.2021 tarihli Bilirkişi Raporunda belirtildiği üzere davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığı bu bakımdan sözleşme içeriğindeki ceza koşul hükmünün uygulanabileceğini, 07.09.2021 tarihli Bilirkişi Raporundaki maddi ve manevi tazminata yönelik değerlendirmelere ise katılmadıklarını, Davacı tarafı kitapların basılmaması nedeniyle başka yayıncıyla anlaşmayarak kaybettiği telif bedelini talep ettiği, bu noktada bu maddi tazminat bedelinin dosyaya sunulan delillerden hesaplanabileceğini, FSEK kapsamında manevi haklar olarak sayılan umuma arz, adın belirtilmesi, ve eserde değişiklik yapılmasını men edilmedi bakımından bir ihlal söz konusu olmadığı ve uygulanacak hüküm FSEK m.70 olmadığı, genel hükümler kapsamında manevi tazminata yönelik takdirin ise Mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, … 15/09/2022 havale tarihli bilirkişi raporlarında özetle ; Dava konusu “…” “…”, ve “…” kitaplarının davalı tarafından yayınlanmadığı ve bu fiilin taraflar arasında imzalanan, bahsi geçen kitapların yayınına ilişkin sözleşmelere aykırılık teşkil ettiğini, Davacı tarafından,“…” “…”, ve “…” isimli kitapların yayınına ilişkin yapılan her bir sözleşmeye aykırılıktan dolayı cezai şart ve maddi tazminat talep edilebileceğini, maddi tazminat ve cezai şarta hükmedilmesi veya miktarları hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğunu, manevi tazminata hükmedilmesi veya miktarı hususundaki takdirin Mahkeme’ye ait olduğunu, raporlarında yapılan detaylı hesaplama gözetildiğinde; İmha adedi telife eklendiğinde 1.682 TL ilave telif ödeneceği, İmha adedi telife eklenmediğinde 540 TL fazla telif ödenmiş olduğu, Netice olarak telif hususunda imhadan kaynaklı farkın temelde 1682+540=2.222,20 TL olduğu (2,2222×1000= 2.222,20) Basılmayan kitaplardan dolayı davacının 8.100 TL telif gelirinden mahrum kaldığı, Cezai koşul takdir edilmesi halinde dava dilekçesinde talep edilen 6.000 $ ‘ın dava tarihi itibariyle karşılığının 46.513,20 TL olduğunu bildirmişlerdir.
Toplanan deliller, davacı ile yayın evi arasında imzalan sözleşme hükümleri, sunulu kitaplar, eserlere ilişkin bandol talep formu,gelir idaresinden celp edilen mali kayıtlar, yayın sektör bilirkişilerinin de bulunduğu 3 farklı heyetten alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak incelendiğinde;
TELİF ALACAĞI YÖNÜNDEN İNCELEME;
Davacı yazar yayınlanan “…, …, …” adlı kitapları için telif ücretinin eksik ödendiğini, diğer üç eserin ise yayınlanmamış olması nedeniyle maddi ve manevi olarak zarar gördüğü iddiasıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.000 TL maddi tazminat, 12.000 TL manevi tazminat ile yayınlanmayan üç kitaba ilişkin sözleşmede yer alan toplamda 60.00 USD cezai şartın ve 2.027 TL telif alacağının, faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmektedir.
Davalı yayıncı ise davacının üç eserinin yayınlandığını, diğer üçünün ise yayınlanmadığını, “…” için kitabın gerçek satış miktarı üzerinden, diğer iki kitap için ise baskı sayısı üzerinden hesap edileceği, satılmayan, iade edilen ve yayınevi tarafından imha edilen kitapların telif ücreti hesaplamasında dikkate alınmayacağı konusunda anlaşıldığını, eksik telif ücreti yönünden davacıya borçlu olmadığını, yayımlanmış olan üç kitabının ticari bir başarı elde edememesi, satış miktarlarının 300-400’ler civarında kalmasından dolayı diğer üç kitabı basmadıklarını beyan etmektedirler. Mali kayıtlar üzerinde mali bilirkişilerce yerinde inceleme yapılmış, alınan bandol talep formları celp edilmiş, yayınlanan stokda bulunan, imha edilen kitaplar denetime uygun olarak heyetçe incelenmiştir.
Yayınlanan davacı eserleri ile ilgili, taraflar arasında imzalanmış sözleşmeler incelendiğinde; “…” eserinin sözleşmesinin 12/12/2017 tarihinde 5 yıllık süre için düzenlendiği, yayıncının ilk baskıyı iki bin (2000) adet olarak basacağı, eser ‘in satışa sunulduğu tarihten 4 ay sonra KDV hariç birim fiyatının satış adedi ile çarpımı sonucu bulunacak tutarın net %10 üzerinden tutarı, eser sahibine ödeneceği, bu ödeme şeklinin her yeni baskı için geçerli olacağı, her yeni baskı sayısının eser sahibine bildirileceği. 100.000 üzerindeki baskılar için satış miktarının %15 i telif bedeli olarak, aynı şekilde ödeneceği. Ödenecek bedel hesaplamasının, gerçek satış miktarı üzerinden yapılacağı, satılmayıp, iade edilen ve yayınevi tarafından imha edilen kitaplar, ücret hesaplamasında dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. …” adlı eserin sözleşmesinin 26/06/2018 tarihinde 2 yıllık süre için düzenlendiği, yayıncının ilk baskıyı bin (1000) adet olarak basacağı, eser ‘in satışa sunulduğu tarihten 4 ay sonra KDV hariç birim fiyatının baskı adedi (bin-1000) ile çarpımı sonucu bulunacak tutarın net %12 üzerinden tutarının, eser sahibine ödeneceği. Bu ödeme şeklinin her yeni baskı için geçerli olduğu. Her yeni baskının sayısının eser sahibine bildirileceğini. Ödenecek bedel hesaplamasının, gerçek baskı miktarı üzerinden yapılacağı, satılmayıp, iade edilen ve yayınevi tarafından imha edilen kitapların, ücret hesaplamasında dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. “…” eserinin sözleşmesinin, 26/06/2018 tarihinde 2 yıllık süre için düzenlendiği, yayıncının ilk baskıyı bin (1000) adet olarak basacağı, eser ‘in satışa sunulduğu tarihten 4 ay sonra KDV hariç birim fiyatının baskı adedi (bin-1000) ile çarpımı sonucu bulunacak tutarın net %15 üzerinden eser sahibine ödeneceği, bu ödeme şeklinin her yeni baskı için geçerli olduğunu, her yeni baskı sayısının eser sahibine bildirileceği. Ödenecek Bedel hesaplamasının, gerçek baskı miktarı üzerinden yapılacağı, satılmayıp, iade edilen ve yayınevi tarafından imha edilen kitapların, ücret hesaplamasında dikkate alınmayacağı belirtilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler, davalı yayıncının, davacı için düzenlediği gider pusulaları ve ödeme dekontları ile bandrol talep formu bilgileri gözetildiğinde 2. Rapor kapsamı telif alacağı yönünden HMK 266 madde kapsamında mahkememizce yayıncılık sektör uygulamalarına ve mali yönden denetime uygun bulunduğundan telif alacağı yönünden mahkememizce hükme dayanak yapılmıştır.
Denetime uygun yapılan hesaplama yöntemine göre; Davalı yayınevi telif ödemesi olarak “…” adlı eserden dolayı, 45,00 TL,… adlı eserden dolayı 293,83 TL fazla ödemesi var olmasına rağmen, … adlıeserden 2.866,25 TL borcu olduğu, Fazladan ödediği bedel 2.866.25 TL’den çıkarılınca davalının davacıya net olarak 2.527.42 TL telif borcu olduğu , bu miktardan Davalı yanca dava tarihinden sonra davacıya ödenen (15.9.2021 tarihli makbuz ile davalıya ödenen ) 500. TL mahsup edildikten sonra kalan miktarın ise 2.027.42 TL olduğu anlaşılmış olup, davacı yan ise ıslah dilekçesinde telif alacağı yönünden 2.027 TL nin hüküm altına alınmasını talep ettiğinden talep ile bağlı kalınarak 2.027.TL telif alacağı olarak bu bedelin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekmiş, bu açıdan 2. Heyet raporu telif yönünden yayıncılık sektörü yönünden ayrıntılı olarak düzenlendiğinden mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Zira sunulu delillere göre; … tarafından yazılan … adlı eser için, … A.Ş. tarafından bastırılıp yayınlanması için 12.12.2017 tarihli sözleşmeye göre 23.01.2018 tarihinde … aralığında 2100 adet bandrol alınmıştır. ISBN :… olan, …, Ocak 2018’de 1. baskısı ve cildi yapılan kitap 13,5X19,5 cm ebadında, kroma karton, ofset baskı ,440 sayfa, … basımı , Karakarga Yayınları olan bir eserdir. 12.12.2017 tarihli sözleşmeye göre mali hakların devir süresi, Sözleşme ye (Mad.3) ve bandrol talep formuna göre 5 (beş) yıldır. Yayıncı ilk baskıyı 2.000 adet basacaktır. Telif birim fiyatının KDV hariç satış fiyatı üzerinden %10 olarak hesap edilecektir. ilk baskıda basım tanıtım ve yazar hakları için hem de matbaa firesi için ilk baskıda %10 fazla basım haklarını yayınevine devreder. Sözleşme ve bandrol talep formu çerçevesinde yazarın telif oranı hesap edildiğinde, Davalının bastırdığı kitap 2.100 adettir. Yüzde 10’u tanıtım ve diğer giderler için kullanıldığında geriye kalan kitap sayısı 2100×10/100= 210 kitap telif dışı, Telife konu kitap 2100-210=1890′ adettir. … adlı kitabın birim fiyatı 24,00 TL’dir .% 8 KDV düşüldükten sonraki fiyatı 22,22 TL’dir.Bu eserin telifi ödemesi, Sözleşmenin Mad.6’ya göre birim fiyatının satış adedi üzerinden hesap edilmiştir. Mali bilirkişinin tespitine göre 1.333.33 TL ödeme yapıldığı,Adet X Birim fiyat= 1890X 22,22= 41,995,80TL , Telif: 41.995,80 X % 10 telif= 4.199,60 TL’dir. Yazara ödenen 1.333,33 TL, toplam telif tutarından 4.199,60- 1.333,33 düşüldüğünde 2.866,25 TL davacı yazarın … kitabindan telif alacağı olduğu anlaşılmıştır. Yapılan hesaplamalar sonucunda ; davalı yayınevi telif ödemesi olarak “…” adlı eserden dolayı, 45,00 TL, … adlı eserden dolayı 293,83 TL fazla ödemesi yapmış olmasına rağmen, … adlı eserden 2.866,25 TL davacı yazara borclu olduğu, Fazladan ödediği 293,83+445.00TL= 338,83 TL , borçlu olduğu 2.866.25 TL’den çıkartıldığında ; davalının davacıya net olarak 2.527.42 TL telif borcu olduğu anlaşılmıştır. Davalı yanca dava tarihinden sonra davacıya ödenen (15.9.2021 tarihli 500 TL bedelli Garanti Bankasına ait makbuz sunulmuş olup, ) 500. TL ödeme de mahsup edildikten sonra kalan miktarın 2.027.42 TL olduğu anlaşılmış olup, davacı yan ise ıslah dilekçesinde telif alacağı yönünden 2.027 TL nin hüküm altına alınmasını talep ettiğinden talep ile bağlı kalınarak 2.027.TL telif alacağı olarak bu bedelin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekmiş, bu açıdan 2. Heyet raporu telif yönünden yayıncılık sektörü yönünden ayrıntılı olarak düzenlendiğinden mahkememizce hükme esas alınmıştır.
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ve CEZAİ ŞART YÖNÜNDEN İNCELEME;
Huzurdaki davada davacı, eksik ödenen telif bedellerinin yanı sıra ayrıca maddi ve manevi tazminat talebiyle birlikte cezai-şartta talep etmiştir. Cezai şart niteliği itibarıyla hukuki bir takdir gerektirdiğinden sunulu 3 farklı heyet raporu kapsamında hukukçu bilirkişi bulunmadığından iddia ve savunmaların mahkememizce incelenmesi gerekmiştir.
Bilindiği üzere telif bedelleri bir zarar ve tazminat kalemi olmayıp sözleşme kapsamında kararlaştırılan ve tarafların FSEK’den kaynaklanan alacak hakkı kapsamında talep edildiğinden bilirkişilerce bandrol talep formu, sözleşme hükümleri satış ve sözleşmede öngörülen telif oranına göre hesaplama yapıldığından bu yönde kayıtlar ile de davacının telif alacağı net olarak tespit edildiğinden bu yönde bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı Basılmayan eserlerden dolayı bir zarara uğradığı ihtimaline dayalı olarak maddi tazminat talep etmekte bunun yanında ayrıca sözleşme ile kararlaştırılan cezai şartı da talep etmektedir.
Davacı yan ilk başta cezai şart olarak kitap başına 2000 USD toplamda 6000 USD olarak talep etmiş, ıslah dilekçesiyle cezai şart miktarını 60.000 USD ye yükseltmiştir.
Davacının maddi , manevi tazminat taleplerinin haksız fiil dolayısıyla sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan talepler olduğu, dolayısıyla tazminat talep edilebilmesi için talep edenin zarara uğraması, zararın da o kişinin eyleminden kaynaklanması gereklidir. Tazminat sorumluluğu ancak kusurlu eylemin sonucunda meydana gelen zarar kadardır. Davacının basılmayan kitaplarından dolayı zarara uğradığını iddia ettiği anlaşılmakta ayrıca cezai şartı da talep ettiği anlaşılmaktadır.
BK 180. Maddesi düzenlemesi düzenlemesinde : “ alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile kararlaştırılan cezanın ifası gerekir. Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı ,borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez “hükmünü amirdir. (180/2.f)
Somut olayda da davacı cezai şart miktarını aşan zararının bulunduğunu ispat etmek zorundadır. Oysa davacının farazi ihtimale göre dahi basılmayan eserlere göre 3. Bilirkişi rayorunda en fazla toplam 8100 TL talep edebileceği belirtilmişken davacının hem 60.000 USD hemde maddi tazminat talep etmesi sebepsiz zenginleşmeye neden olacağından cezai şartı aşan oranda bir zarara uğradığını ispat etmesi halinde bir tazminata hükmedilmesi gereklidir. Ancak sunulu deliller ve bilirkişi raporları kapsamına göre 6 adet eserden 3 tanesi zaten yayınlanmış olup, yayınlanmayan 3 eser yönünden sözleşme ile öngörülen cezai şart alacağı doğmuştur. Ancak davacı telif tazminatı yanında maddi tazminat de talep etmektedir. Dolayısıyla TBK’nın 180. Maddesindeki koşulların gerçekleştiği, daha açık bir anlatımla, cezai şartı aşan zararın varlığını ve davalının kusurlu olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. (bkz. aynı yönde Yargıtay 11.H.D.nin 04/07/2014 tarih ve 2014/8593 E-12887 K. Sayılı kararı)
Bilindiği üzere Cezai şart, geçerli bir borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yerde, belli bir zamanda yerine getirilmemesi durumunda, borçlunun ödemesi gereken bir edimdir. Cezai şartın ceza ve tazminat fonksiyonu olup, Borçlar Kanunu’nda bu ileri fonksiyon kaynaştırılarak birleşik sistem kabul edilmiştir. Bunun sonucu olarak aşırı görülen cezai şartın indirilmesinde tazmin ve ceza dengeli olarak korunmalıdır.
TBK’nun 182. maddesinin ilk fıkrasında “Taraflar cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler.”, son fıkrasında ise, “Hakim aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.” hükmü bulunmaktadır. Dolayısıyla borçlu ileri sürmese bile, hakim cezai şartta indirim yapılıp yapılmayacağını kendiliğinden saptamalıdır. Hakim, bu hakkını ölçülü olarak kullanmalı, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme yeterliliği ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı yarar, borçlunun kanun derecesi, borca aykırı davranmasının ağırlığı, sözleşmeden beklenen yararın elde edilememesi ve akde aykırı davranılması yüzünden doğan zarar, cezai şartın tazmin ve ceza unsurlarını dengeli olarak gözetilerek objektif esaslara dayandırılmalıdır. Ticari işlerde ise, cezai şartın borçlunun mahvına sebep olacağı ileri sürülmelidir. Davalı yanda cezai şartta hükmedilecekse hakkaniyete uygun indirim yapılması gerektiğini beyan ettiğinden mahkememizce cezai şart koşulları res’en incelenmiştir.
Sunulu delillere göre davacı yazar ile davalı yayıncı arasında 6 adet sözleşme yapılmış, yazışmalar belirli aralıklar ile devam etmiş, ; davacının sözleşme kapsamında üç eserinin yayınlanma yükümlülüğünü yerine getirdiği, diğer üçünü ise yayınlamadığı, yayımlanmamış olan üç kitabının ticari bir başarı elde edememesinin davalı yanca gerekçe gösterildiği, satılmayacak eserler yönünden sözleşme feshinin bir yayıncılık teamülü olmadığı, davalının fesih iradesini kullanmadığı, ancak pandemi döneminin etkilerinin tüm dünyada etkili olduğu gibi ülkemizde de etkili olduğu, dolayısıyla satmayacak kitaplar için yayıncının maliyete katlanılmasının yayıncıdan beklenemeyeceği, ancak bu durumda yazarın bilgilendirilmesinin yada sözleşmenin revize edilmesinin gerektiği, ancak bu yönde davalı yanca sunulu bir bilgilendirme yazısı sunulmadığı ,basılmayan 3 eser için davalının üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğinden kusurlu olduğu dolayısıyla davacıya cezai şart ödemekle yükümlü olduğu ancak yayınlanan eserler yönünden ise davalı yayıncının üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği anlaşılmıştır.
Davacının basılmayan eserlerinin basılması halinde 3. Raporda bilirkişilerce farazi bir hesaplama yapılmış( davacının, basılan üç kitabının toplam baskı sayısı dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre) toplam telif ücreti üçüncü raporda 8.100.-TL olarak belirlenmiştir.
Taraflar sözleşme ile cezai şart miktarını tayin etmekte serbest iseler de, BK 182/ son maddesi hükmüne göre, taraflar ileri sürmese bile hakim önüne gelen davada fahiş gördüğü cezaları resen tenkis edebilecektir.
Burada kararlaştırılan cezai şart hükmüne esas bedelin aşırı olup olmadığını belirlemede başvurulması gereken ölçütler her somut olayın özelliğine göre belirlenmelidir. Bu yönde belirli bir kıstas olmamakla birlikte; ceza koşulunun sözleşenler arasındaki ilişkiye uygun düşmeyecek ölçüde yüksek tutulması ve açıkça hakseverliğe aykırı bulunması durumunda aşırılığın varlığı kabul edilmelidir. Böyle bir sonucun benimsenebilmesi için, alacaklının asıl edimi yerine getirmesindeki çıkarı ile ceza koşulu olarak saptanan miktar arasındaki oranın ve borçlunun borca aykırı davranmasındaki kusur derecesinin ve de borçlunun ekonomik durumunun göz önünde tutulması gerekir. Somut olayda da davalı yayıncı basılan 3 eser için basım, yayım sorumluluğunu yerine getirmiş, hatta 2 eser için fazla ödeme yapmış( “…” ve … adlı eserden dolayı ) basılan … adlı eser nedeniyle ise 2.527. TL telif borcundan sorumlu olması, davacının eserlerinin niteliği, huzurdaki dava dilekçesinde 3 sözleşmeye kesin aykırılık kapsamında toplamda 60.000 usd cezai şarta hak kazandığını iddia etmesi, basılı eserlerin satış oranı, ödenen telif bedelleri keza basılmayan eserler yönünden ise alacak yazarın çıkarı ile, borçlunun ifa etmeme yüzünden mahrum kaldığı kazançlar da gözetildiğinde cezai şartta indirim yapılarak mahkememizce Sözleşmeye aykırılık nedeniyle 6000 usd cezai şartın dava tarihi itibarıyla karşılığı olan 46.513.20 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir. Zira davacı yanca talep edilen Ceza koşulu fahiş olup tarafların iktisadi durumuna, pandemi döneminin yarattığı ekonomik sıkıntıların yayın sektörü yönünden de olumsuz sonuçlarının bulunması, dolayısıyla davalı yayıncının kusur derecesi ve borca aykırı davranış ağırlığı ölçü alındığında üzerine düşen sorumluluklarının tamamının değil bir kısmının ihlali niteliğinde olduğu, dolayısıyla hükmedilecek ceza miktarı, hak, adalet ve nesafet en önemlisi iyiniyet kurallarına( MK 2.) uygun olarak tespit edilmesi gerektiğinden Sözleşmeye aykırılık nedeniyle 6000 usd cezai şartın dava tarihi itibarıyla karşılığı olan 46.513.20 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilerek cezai şartta mahkememizce BK 182/son gereğince takdiri indirim yapılmış olup, davacı yanca ıslah ile talep edilen fazla istemin reddine karar verilmiş ancak , Reddedilen kısım yönünden( ceza-i şart yönünden ) mahkeme davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir. Zira Sözleşme ile tayin edilen ceza-i şart tutarının tahsilini istemek hakkını haiz olan davacının açtığı dava sonucunda ceza-i şartın hakim tarafından fahiş görülerek tenkis edilmesi halinde tenkis edilen miktardan dolayı davacı aleyhine avukatlık ücreti ve yargılama masrafına hükmedilmemesi gerekmektedir.) Aynı yönde; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin14.06.2021 tarih, 2020/2971 Esas, 2021/2711Karar sayılı ilamı.
Davacı yan manevi tazminat da talep etmiş olup, temeldeki hukuki sorun sözleşmeye aykırılık nedenine dayalı olup, davacı yan tarafından ne şekilde zarar gördüğü hususu ispat edilemediğinden,basılmayan eserler yönünden her zaman başka bir yayıncı ile anlaşma imkanı da bulunduğundan manevi tazminat talep şartları bulunmadığından manevi tazminat isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddine,
a-Telif alacağı 2.527 TL olarak hesaplanmış olmakla, bu miktardan Davalı yanca dava tarihinden sonra davacıya ödenen (15.9.2021 tarihli makbuz ile davalıya ödenen ) 500. TL mahsup edildikten sonra kalan 2.027 TL nın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
b-Maddi ve manevi tazminat istemlerinin ayrı ayrı reddine,
c-Sözleşmeye aykırılık nedeniyle 6000 usd cezai şartın dava tarihi itibarıyla karşılığı olan 46.513.20 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,ıslah ile talep edilen fazla istemin reddine,
2-3.315,78 TL ilam harcının peşin ve ıslah harçtan mahsubu ile 15.068,63 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yatırdığı ve karar harcı olarak tahsil edilen 3.315,78 TL harcın davalıdan tahsiline
4-Telif alacağı yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 2.027 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- kabul edilen cezai şart istemi yönünden ; Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 12.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 12.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Reddedilen ceza-i şart yönünden davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına( Sözleşme ile tayin edilen ceza-i şart tutarının tahsilini istemek hakkını haiz olan davacının açtığı dava sonucunda ceza-i şartın hakim tarafından fahiş görülerek tenkis edilmesi halinde tenkis edilen miktardan dolayı davacı aleyhine avukatlık ücreti ve yargılama masrafına hükmedilmemesi gerekmektedir.) Aynı yönde; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin14.06.2021 tarih, 2020/2971 Esas, 2021/2711Karar sayılı ilamı)
9-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 54,40 TL başvuru harcı 3.262 TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam3.316,40 TL yargılama giderinin taktiren 2/3 sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafın yargılama giderlerinden olan 6.000 TL bilirkişi ücretinin taktiren 1/3 ünün davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 16/02/2023

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır