Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/300 E. 2022/72 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/300 Esas
KARAR NO : 2022/72

DAVA : Fikir ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan cezai şart ve tazminat
DAVA TARİHİ : 23/09/2020
KARAR TARİHİ : 13/04/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan cezai şart ve tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; sözleşme ihlalinden doğan taraflarca kararlaştırılmış 20.000 Euro cezai şartın davalılar …Ltd.Şti ve …dan alınarak davacıya verilmesi, davalılar…. Tic.Ltd.Şti ve …’ın 02/04/2013 tarihli sözleşme ihlalleri nedeniyle davacının fsek’ten kaynaklanan mali ve manevi haklarının ihlal edildiğinin tespitini, söz ve müziği davacıya ait olan “…” isimli eserlerin davacının rızası olmadan izinsiz yayınlanması nedeniyle mali ve manevi hakların ihlal edildiğinini tespitine, şimdilik belirsiz alacak hükümlerine göre 1000 TL maddi 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, … isimli eserin davalılarca her türlü mecrada kullanımının tedbiren önlenmesine, esere tecavüzün red ve men’ine eser sahibi olarak davacının isminin yazılmasına, davacının … isimli esere ilişkin klibin başta youtube olmak üzere tüm dijital ve sosyal mecralarda kullanımının önlenmesi tecavüzün ref ve men’ine ve tedbire hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet ve zamanaşımı itirazlarının mahkemece dikkate alınmasını, sözleşme ile belirlenen yükümlülükler yönünden tarafların karşılıklı anlaşmalarına uygun davranılmış olması nedeniyle ceza-i şart veya tazminatı gerektirir herhangi bir ihlalin söz konusu olamayacağını, tüm yükümlülüklerin yerine getirilmesine ve davacının ihlalini iddia ettiği hususları bilerek haberdar olmasına rağmen, çok uzun yıllar sessiz kalıp dava açmayacağına dair güven oluşturduktan sonra cezai şart ve tazminat talep etmesinin dürüstlük kuralına aykırı olup hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini, davacının ceza-i şart talep hakkı bulunmamakla beraber, sözleşmeyi hâlen ayakta tuttuğunu beyan ederek aynı anda hem ifayı hem de cezai şartı talep etmesinin de mümkün olmadığını, davacının manevi ve mali haklarının zarar görmesine yol açan bir ihlal de söz konusu olmayıp tazmini gereken bir zararı olmadığını tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Taraflar arasındaki sözleşmenin davalı yanca ihlal edildiği iddiası kapsamında 20.000 Euro cezai şartın davalılar …Ltd.Şti ve …dan alınarak davacıya verilmesi, davalılar … Tic.Ltd.Şti ve …’ın 02/04/2013 tarihli sözleşme ihlalleri nedeniyle davacının fsek’ten kaynaklanan mali ve manevi haklarının ihlal edildiğinin tespiti, söz ve müziği davacıya ait olan “…” isimli eserlerin davacının rızası olmadan izinsiz yayınlanması nedeniyle mali ve manevi hakların ihlal edilmesi nedeniyle şimdilik belirsiz alacak hükümlerine göre 1000 TL maddi 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ve tedbir istemine ilişkin olarak açılmıştır.
HMK 266 madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalıların cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, her ne kadar zamanaşımı /sessiz kalma yoluyla hak kaybı ve husumet itirazında bulunulmuş ise de bu itirazlar yerinde görülmemiş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, davacının adli yardım talebinin yerinde olmadığı anlaşılmış, deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmış,sunulan raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Bilirkişiler …, …, …’in sunmuş olduğu 22/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Davaya konu … isimli ve … isimli yaratımların söz ve beste açısından birlikte şekillendirme, seslerin birbirini izlemesindeki uslup, birbirine bağlanış ve ritminin hususiyet taşıdığı bu çerçevede FSEK 3 anlamında musiki eseri oldukları , deliller kapsamına göre gerek … gerekse … isimli müzik eserlerinin söz ve müziklerinin davacı tarafından yapıldığının belirtilmiş olması dikkate alındığında eserlerin FSEk 11’deki karine çerçevesinde eser sahibinin davacı olduğu, davacının 2013 yılında yapılan sözleşme çerçevesinde sözleşme konusu yükümlülüklerin önemli bir bölümünün yerine getirilmesi, davacıya albüm yapılması, klip çekilmesi bir kısım promosyon yapımlarının yapılması dikkate alındığında eksik kalan yükümlülüklerin üzerinden uzunca bir süre geçmesine rağmen davacının sessiz kalması ve davalıda bu yönde bir beklenti oluşturduktan sonra 2019 tarihinde ihtar çekmesi dikkate alındığında sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluşup oluşmadığının takdiri hukuki bir değerlendirme olması nedeniyle ancak Mahkemece değerlendirilebileceğini, sessiz kalma söz konusu olmadığı takdirde ise Davalının sözleşmeye aykırılık teşkil eden eylemleri dikkate alındığında davacının sözleşmenin 6 ıncı maddesine dayalı cezai şart talebinde bulunabileceği, Davacı cezai şart dışında ayrıca FSEK’e dayalı maddi ve manevi tazminat talebinde de bulunmuş olup; taraflar arasındaki sözleşmede sözleşmeye aykırılık hâklinde cezai şarta ek olarak ifanın da talebinin isteneceğine ilişkin açık bir kararlaştırma bulunmadığından davacının sadece cezai şart talebinde bulunabileceği, bununla birlikte Mahkemenin aksi kanaatte olması ihtimalinde davacının cezai şarta ek olarak talep ettiği FSEK 68 ve FSEK 70’e dayalı maddi ve manevi tazminat taleplerinin de değerlendirilmesinin gerekeceği, Davacının … isimli şarkıya klip çekilmemesi dolayısıyla eser sahibi olduğu eserin istediği şekilde umuma arz edilmemesi sebebiyle umuma arz hakkının ihlal edildiği, … isimli klibin istenilen kalitede olmadığı, youtube da eser sahibi olarak adına yer verilmediği, … yerine …’ın albüm yapmasının umuma arz yetkisinin ihlali olduğu şeklindeki gerekçelerinin eser sahibinin manevi hak ve yetkilerine ilişkin olup manevi hakkın ihlali halinde FSEK 68 çerçevesinde talepte bulunulamayacağı, … isimli şarkıya klip çekilmemesi dolayısıyla eser sahibi olduğu eserin istediği şekilde umuma arz edilmemesi sebebiyle umuma arz hakkının ihlal edildiği, … isimli klibin istenilen kalitede olmadığı, youtube da eser sahibi olarak adına yer verilmediği, … yerine …’ın albüm yapmasının umuma arz yetkisinin ihlali olduğu şeklindeki FSEK 70’e dayalı manevi tazminat talebi yönünden ise; Taraflar arasındaki sözleşmenin bütünü dikkate alındığında davacının eser sahibi olduğu … isimli ilk umuma arzının albümde okuma şeklinde olup klibin daha sonra çekilecek olması dikkate alındığında eserin umuma arzının klibin yayımı şartına bağlı tutulmaması dikkate alındığında umuma arz yetkisinin ihlali sonucu doğurmayacağı sadece sözleşmeye aykırılık oluşturacağı, Youtube yayınlarında … isimli eserin klibinde eser sahibi olarak eser sahibi davacının adına yer verilmemesi FSEK 15 çerçevesinde manevi haklarının ihlali sayılabileceği, Davacının FSEK 70’e dayalı manevi tazminat talebinin bu çerçevede Mahkemece değerlendirilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
SESSİZ KALMA YOLUYLA HAK KAYBI İDDİASININ İNCELENMESİ;
Davalı vekili davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını ileri sürmüştür. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı doktrinde ; İhlalin öğrenilmesine rağmen makul bir süreyi aşar derecede ihlale ses çıkarmayıp karşı tarafta beklenti yarattıktan sonra artık dürüstlük kuralı gereğince dava açma hakkının yitirilmesidir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı TBK 63’te düzenlenen haksız fiilide hukuka aykırılığı ortadan kaldıran sebepler arasında sayılan “ zarar görenin rızası” sebebinin bir yansıması olarak da nitelendirilebilir” . Ancak her somut olayda mahkemece sunulu delillere göre incelenmesi gereklidir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı genel olarak sınai mülkiyet hakkına dayalı olan uyuşmazlıklarda uygulama alanı bulmakta olup , FSEK kapsamındaki ihtilaflar için ise uygulama alanı daha dar yorumlanmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile taraf ve iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde sözleşme 2013 yılında yapılmış olup, eserlere ait kayıt ve tescil yani eser işletme belgeleri için 25.3.2014 tarihinde kayıt yapılmış, dava konusu her 3 eserin besteci ve söz yazarının davacı olduğu , davacının bağlantılı hak sahibi olduğu resmi kayıtlar kapsamından anlaşılmıştır. Yine dosya içinde 2014 yılına ait muvafakatname de sunulmuş olup, davacıya albüm yapılması, klip çekilmesi bir kısım promosyon yapımlarının yapılması dikkate alındığında davalı yanca eksik kalan bu yükümlülüklerin davalı yanca yerine getirilmediği, 2019 tarihinde ihtar çekildiği ve davanın da 23.9.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Eser işletme belgesinin çıkarılması 2014 yılı ile ihtar tarihi olan 2019 yılı arasında 5 yıl geçmiştir.
Avrupa Topluluğu düzenlemelerinde öngörülen beş yıllık süre içinde herhangi bir şekilde marka kullanımına itiraz etmemek sessiz kalma yoluyla hak kaybının yaşanması için yeterli görülmekteydi, ilkesinin uygulama alanı bulabilmesi için sessiz kalınması gereken sürenin uzunluğunun ne olduğu somut olayın şartları ve MK m.2 hükmü çerçevesinde belirlenir. İsviçre Federal Mahkemesi kararlarında bu süre 4 ile 9 yıl arasında değişmektedir; ancak sınai mülkiyete ilişkin özellikle hükümsüzlük davalarında 5 yıllık bir katlanmanın da sessiz kalma yoluyla hak kaybının vuku bulunması için yeterli olduğu kabul edilmektedir. Ancak bunun temelinde davalının bu sürede yaptığı yatırımın , yani ticari mahfına yol açmaması düşüncesi yatmaktadır. Ancak FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda ise bu hususun temeli iyiniyet olup, huzurdaki davada ancak davacının kötü niyetli olduğu ispat edildiği takdirde bir hak kaybı hususu tartışılabilecektir. Oysa salt süreden hareket ile davacının kötüniyetli olduğu ispat edilmediği gibi, sözleşmesel ilişki kapsamında davacının zamanaşımı süresi içinde huzurdaki davayı açtığı gözetilerek sessiz kayma yoluyla hak kaybı savunması dinlenmemiş, davanın esasının incelenmesi gerekmiştir.
İHLAL İDDİASI & CEZAİ ŞART VE TAZMİNAT İSTEMLERİNİN İNCELENMESİ
Davaya konu uyuşmazlık davacı ile davalı arasındaki 02.04.2013 tarihli sözleşme çerçevesinde davalının sözleşmeye aykırı davranıp davranmadığı, davacının cezai şart ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 2 inci maddesinde sözleşmenin konusu şu şekilde belirtilmiştir; İşbu sözleşmenin konusu söz ve müziği ESER SAHİBİ’ne ait olan … adlı müzik eserinin albüm parçası olarak ,albüm adı olarak ve albümün “…” yüzü ilk parçası olarak , albümün ilk çıkış video klibinin bu esere çekilmesi (…) …. mecralarda kullanılması ve eser üzerindeki mali hakların ,DEVRALAN tarafından ESER SAHİBİ’nin üyesi bulunduğu Mesleki Birliğe yapılacak ve bu şekilde ESER SAHİBİ’ne yapılacak ödemeler hariç olmak üzere DEVRALAN’a devri ile DEVRALANIN ,ESER SAHİBİ’ne , “…’” isimli müzik eseri karşılığı 15.000 Euro nakit para ile DEVRALAN tarafından ve DEVRALAN’a ait müzik şirketinden çıkarılacak 1 maxi single hazırlanması,2000 adet promosyon albüm hazırlanması ve klip çekilmesi, Sözleşme imza tarihinden itibaren 1 yıl süre ile tüm PR ve organizasyon çalışmalarının yapılması, hazırlanacak olan maxi single albümün (3 şarkı ve 1 remix den oluşan toplam 4 eserlik albüm) 15 haziran 2013 tarihinde piyasaya sürülmesi, müzik marketlere dağıtımının yapılması ile tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlenmesidir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 2 inci maddesine göre; “ESER SAHİBİ’ne ait olan “… adlı müzik eserinin albüm parçası olarak albüm adı olarak ve albümün “ …” yüzü ilk parçası olarak , albümün ilk çıkış video klibinin bu esere çekilmesi (…’a) şeklindedir. Davalı taraf ta … isimli şarkıya klip çekilmediğini kabul etmekte bunun sebebinin ise parçaya yeterli ilginin olmaması nedeniyle mutabakat sağlanarak klip çekilmediğini ileri sürmektedir.Sözleşmenin anılan açık hükmü karşısında … isimli sözleşmeye klip çekilmemesinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği hususu bilirkişi raporu ile de anlaşılmıştır. Davacıya çıkarılan “…” isimli maxi single albümde remix parçanın yer almadığı da ileri sürülmüş olup, Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.5. maddesine göre; “DEVRALAN , ESER SAHİBİ’ne ait “…” isimli eserin telif haklarını alması karşılığı yine kendi şirketinden ESER SAHİBİ’ne 1 haziran 2013-30 haziran 2013 tarihleri arasında 3 şarkı ve 1 adet remix’den oluşan maxi single çıkarmayı müzik marketlere dağıtımını ve 1 haziran 2013 -30 haziran 2013 tarihleri arasında tanıtımını yapmayı kabul ve taahhüt eder” düzenlemsi olup, Davalı taraf bu hususa ilişkin savunmasında davacıya “…” isimli bir Maxi single albüm çıkarılmış ve bu albüm 2014 yılında piyasaya sunulmuş olduğunu, bu maxi single’ın 4 eserden oluştuğunu, müzik marketlere dağıtımı yapılan baskı albümünde davacının isteğiyle “…”, “…” ve “…” isimli eserlerin yer almış olduğunu, bu parçalarla birlikte “…” isimli esere – oluşturulan iki farklı remix parçanın da yer aldığı 5 eserden oluşan dijital albüm…, …, …, …, …, … vb. önde gelen dijital müzik platformları başta olmak üzere 100’ün üzerinde müzik dinleme platformunda 2014 yılında yayınlanmış ve hâlen de yayında olduğunu ileri sürdüğü, Davalı müzik marketlere dağıtımı yapılan baskı albümünde davacının isteğiyle “…”, “…” ve “…” isimli eserlerin yer almış olduğunu belirterek 3 şarkı 1 remix’ten oluşmadığını kabul etmekte ancak bunu davacının isteği ile yaptığını ileri sürmektedir. Davacı ise bunu kabul etmeyip bu hususla ilgili olarak dosyada aksi delil de bulunmadığından 3 şarkı 1 remix yerine 3 şarkı şeklinde albüm yapılmasının sözleşmenin 3.5 hükmünün ihlali olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.9.maddesine göre; “Eser sahibi için çıkarılacak olan maxi single …TİCARET .A.Ş. Unvanlı şirket tarafından hazırlanacak ve çıkarılacaktır”.düzenlemesi mevcut olup, Davalı yan savunmasında davacının, albümde yer alan parçaların hem fiziki hem dijital ortamda …’ten çıkması için 14.03.2014 tarihinde muvafakatname imzalayıp verdiğini ve hemen akabinde albüm piyasaya Sürüldüğü ve umuma arz edildiği, Dosyada mübrez 14.3.2014 tarihli muvafakatnameye göre davacının albümünün …’ten çıkması için muvafakat verdiği dikkate alındığında davacının bu yöndeki sözleşmeye aykırılık iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.6. maddesine göre; DEVRALAN maxi single içindeki herhangi bir esere ESER SAHİBİ’nin istediği niteliklerde ve 1 haziran 2013-30 haziran 2013 tarihleri arasında yayınlanmak üzere ya daha önce ESER SAHİBİ tarafından hazırlanmış olan klibin üzerinde çalışılarak veyahut da yeniden çekilecek bir Müzik klibi hazırlamayı kabul ve taahhüt eder. Düzenlemesi yer almakta olup,. Ayrıca bilirkişilerce dosyada flash bellek içerisindeki … iismli şarkıya ilişkin klipde incelenmiş olup, rapora göre klipte görüntünün kalitesinin ortalama düzeyde olduğu, klibin genel olarak sektörel gereklere uygun olduğu ayrıca sözleşme maddesinin klipte birlikte çalışma üzerine de kurulması dikkate alındığında ve davacının klip çekiminden sonra klibi gördüğünde sözleşmenin bu maddesine göre itiraz hakkının olduğu ancak buna ilişkin bir itirazının bulunmadığı dolayısıyla bu madde hükmüne dayalı ihlal iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacının bir başka iddiası Maxi single albümü için 2000 adet promosyon albüm dağıtılması ve PR çalışması yapılmasına dair taahhüdün yerine getirilmediği iddiası olup, Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.7. maddesine göre; DEVRALAN ,çıkarılacak olan maxi single’ın tanıtım çalışmalarında kullanılmak üzere 2000 adet promosyon albüm hazırlamayı ve Türkiye içinde dağıtımını yapmayı kabul taahhüt eder. Düzenlemesi mevcut olup, Davalı savunmasında davacıya çıkarılan … isimli maxi single albümü için ilk etapta toplamda 500 promosyon 500 adedi ise bandrollü olmak üzere 1.000 adet single fiziki albüm olarak basıldığını, Esen … Şti. (…) firmasına 500 adet dağıtım faturası kesilmiş ve dağıtımının gerçekleşmiş olduğunu, fakat albüme tüketicilerden yeterli ilgi olmadığı için … tekrardan dağıtım tekrardan cd/albümisingle talep etmemiş olduğunu belirtmiştir. 2000 adet yerine 1000 adet promosyon albüm basıldığını davalı kabul etmiştir. Dolayısıyla sözleşmenin 3.7. maddesinin açık hükmüne aykırılık oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacı sözleşmeye aykırılık sebebiyle cezai şart talebinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 6 . maddesine göre; “Taraflar işbu sözleşmeden doğan tüm yükümlülüklerine, sözleşmenin tüm şartlarına uymakla yükümlüdür. Taraflar sözleşme konusu yükümlülüklerinden herhangi birine aykırı hareket ettikleri takdirde, diğer tarafa herhangi bir ihbar, ihtar ve hüküm istihsaline lüzum bulunmaksızın 20.000,00 Euro cezai şartı peşin ve nakten ödemeyi, cezai şartın fahiş bulunmadığını ve cezai şartta tenkis talebinin muteber olmayacağım kabul beyan ve taahhüt eder.” .. Düzenlemesi mevcuttur.
TBK 179 ‘uncu maddesi düzenlemesine göre; Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır. Düzenlemesi mevcuttur.
Denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu kapsamına göre davalılardan … ve …TİC AŞ ‘nin sözleşme hükümlerine göre cezai şarttan sorumlu oldukları ve davacıya sözleşmede kararlaştırılmış olan 20.000 Euro cezai şartı ödemekle yükümlüdürler.
TTK.nun 20/II nci maddesine göre tacirlerin tüm işlemlerinde basiretli bir tacir gibi davranması esastır.
Toplanan deliller kopsamında davacının sözleşme hükümlerine riayet ettiği, bunun aksinin davalılarca ispat edilemediği, davalıların tacir olması nedeniyle sözleşme hükümlerine daha çok ihtimam göstermesinin beklenen bir olgu olduğu, davacının belirli bir emek ve çaba sarf ederek üzerine düşen sözleşmesel sorumluluğu yerine getirdiği, ancak davalıların sözleşme ile üstlendikleri edimlerin bir kısmını yerine getirmedikleri anlaşılmaktadır.
Taraflar sözleşme ile cezanın miktarını tayin etmekte serbest iseler de, BK. 161/son maddesi hükmüne göre, taraflar ileri sürmese bile hakim önüne gelen davada fahiş gördüğü cezaları resen tenkis edebilecektir.
Burada kararlaştırılan cezai şart hükmüne esas bedelin aşırı olup olmadığını belirlemede başvurulması gereken ölçütler her somut olayın özelliğine göre belirlenmelidir. Bu yönde belirli bir kıstas olmamakla birlikte; ceza koşulunun sözleşenler arasındaki ilişkiye uygun düşmeyecek ölçüde yüksek tutulması ve açıkça hakseverliğe aykırı bulunması durumunda aşırılığın varlığı kabul edilmelidir. Böyle bir sonucun benimsenebilmesi için, alacaklının asıl edimi yerine getirmesindeki çıkarı ile ceza koşulu olarak saptanan miktar arasındaki oranın ve borçlunun borca aykırı davranmasındaki kusur derecesinin ve de borçlunun ekonomik durumunun göz önünde tutulması gerekir. Öte yandan alacaklının çıkarların hesabında, borçlunun ifa etmeme yüzünden sağlayacağı kazançlar da göz ardı edilmemelidir. Alacaklının, borcun yerine getirmemesinin yol açtığı zararları kapsamı üzerinde de durulmalıdır. Aşırılığın belirlenmesinde, ceza koşulunun borcun yerine getirilmesi için borçlu üzerinde ruhsal bir baskı yaptığı da gözetilmeli, böyle bir baskının ortadan kalkmasına yol açacak biçimde indirimden kaçınılmalıdır. Başka bir deyişle ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranış ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınan ceza miktarı, hak, adalet ve nesafet en önemlisi iyiniyet kurallarına( MK 2.) uygun olarak tespit edilmelidir.
Somut olayda toplanan deliller kapsamına göre; davacı ve davalıların özgür iradeleri ile belirledikleri cezai şart bedelinin günün ekonomik koşullarına göre uygun bulunduğu dolayısıyla cezai şarttan indirim yapılmasına gerek görülmemiştir.
Davacı yan ayrıca maddi ve manevi tazminatta talep etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede sözleşmeye aykırılık hâklinde cezai şarta ek olarak ifanın da talebinin isteneceğine ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kapsamda davacının sadece cezai şart talebinde bulunabileceği anlaşılmıştır. Davacının cezai şarta ek olarak talep ettiği FSEK 68 ve FSEK 70’e dayalı maddi ve manevi tazminat taleplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından reddine karar verilmiştir.Davacı yan tedbirde talep etmiştir ancak mali hakların devrine ilişkin sözleşme hükümleri incelendiğinde eserlere yönelik tecavüzün men ve ref ‘i kapsamında talep edilen tedbir istemlerinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Toplanan deliller, sözleşme hükümleri, ticari sicil kaydı, eser işletme belgesi, HMK 266 madde kapsamında dosyadaki deliller ile uyumlu, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerinin incelendiği, sektörel teamüllerin tartışıldığı , denetim ve hüküm kurmaya elverişli rapor kapsamı gözetilerek ; Sözleşme ihlali kapsamında 20.000 Euro cezai şartın … ve … TİC AŞ ‘den alınarak davacıya verilmesine, Davacı yanca talep edilen diğer taleplerin REDDİNE karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
2-Sözleşme ihlali kapsamında 20.000 Euro cezai şartın … ve … TİC AŞ ‘den alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı yanca talep edilen diğer taleplerin (maddi ve manevi tazminat) REDDİNE,
4-12.261,91 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 8.320,43 TL harcın davalılar … ve …TİC AŞ ‘den tahsiline,
5-Kabul edilen cezai şart yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 21.002,88 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … TİC AŞ ‘den alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 3.941,60 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harç 212,60 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.208,48 TL yargılama giderinin taktiren 3/2 sinin davalılar … ve … TİC AŞ ‘den alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı / davalı vekili ve davacı asilin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 13/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır