Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/262 E. 2022/146 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/262 Esas
KARAR NO : 2022/146

DAVA : Marka hakkına tecavüz, markanın hükümsüzlüğü ve tazminat
DAVA TARİHİ : 19/08/2020
KARAR TARİHİ : 11/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hakkına tecavüz, markanın hükümsüzlüğü ve tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının “…” markası altında tasarlamış olduğu gelinlik ve gece kıyafetleri ile lüks marka ve giyim dünyasında önemli bir konumda yer aldığını, … no ile markasını tescil ettirdiğini, markanın gerçek sahibi olduğunu, Davalının … nolu “…” markası altında tescil başvurusunda bulunduğunu ve … Sınıf ürün sınıfında tescil edildiğini, sözkonusu markanın davacı markasına benzer olduğunun tespit edildiğini, davalıya, “…” markasının tüm ticari ve sosyal mecralardan kaldırılması ve marka hakkına tecavüzün sona erdirilmesine ilişkin … 7. Noterliğinden … yevmiye numaralı ve… tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, ihtara uymayan Davalının “…” markası altında hizmet vermeye devam ettiğini, sonrasında davalının “…” markasını kullanarak bu sefer davacı Şirketin markasının tescilli olduğu … Sınıfta …no ile tescil başvurusu yaptığını ve markanın tescil edildiğini, Davalı Taraf ürünlerini “…” markası altında …, … ve … başta olmak üzere birtakım e-ticaret ve sosyal medya mecralarında pazarlandığını, satışa sunulduğunu, Davalı taraf adına haksız şekilde yapılmış olan …, … no ile “…” markasınınhükümsüz kılınmasını , davalıdan 10.000 TL maddi tazminatın tahsili ile davacıya ödenmesine, marka hakkına ecavüzün tespiti önlenmesi ve durdurulmasına, ihtiyati tedbire karar verilmesine talep ve dava etmiştir
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraf markalarının farklı olduğunu, davalı markasının düz beyaz fona siyah … yazısından ibaret olup, davacı markasının kırmızı renk karakterde, altında ve üstünde siyah çizgi olmak ve üzerinde ayağa kalkan siyah bir fil şekli olan farklı karakterde … yazısından ibaret olduğunu, davacının tescilli markasını da kullanmadığını tespit ettiklerini, markaların tescil kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin farklı olduğunu, tarafların farklı alanlarda ticari faaliyet gösterdiğini, davacı kendisi de belirttiği şekliyle giyim ve giysi tasarım alanında faaliyet gösterdiğini davalının ise gözlük ve gözlük hizmetleri alanında faaliyet gösterdiğini, davacı markasının tanınmış marka olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Davada uyuşmazlık konusunun, davacının tanınmışlık ve gerçek hak sahipliği iddiası kapsamında “…” markasının sahibi olduğunu, davalı adına tescilli …, … no ile “…” markasını tescil ettirdiği markaların hükümsüz kılınmasını, 10.000 TL maddi tazminatın tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı yanca gerçekleştirilen marka hakkına tecavüzün tespiti önlenmesi ve durdurulmasına, tedbire hükmedilmesine ilişkin bir davadır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Bilirkişiler …,…, …’ın, 14/03/2022 tarihli bilirkişi raporlarında; Davacının … no ile tescilli markasının … sınıflarda yer alan mal ve hizmetler için tescil edilmiş olduğu, davacı markasının davalının tescil tarihinde ve başvuru tarihlerinde tanınmış marka olmadığı,Davalının kullanımlarının kendi adına Türk Patent nezdinde … ve … no ile tescilli markalarının tescil kapsamında yer alan … Sınıfta yer alan “Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları” emtiaları ve …alt sınıfta … Sınıfta yer alan bu emtiaların Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için bir araya getirilmesi hizmetlerinde kullanıldığı, davalı kullanımlarının davacı markası kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle benzer ve ilgili olmadığı, bu nedenle söz konusu mal ve hizmetlerin hitap ettiği orta düzeyde tüketici kitlesi nezdinde iltibasa neden olmayacağı, davalı eyleminin davacının tescilli markasına tecavüz unsurlarını ihtiva etmediği , davacının …no ile tescilli markasının tescil tarihi 21.02.2017 olup, dava tarihi olan 19/08/2020 tarihi itibariyle 5 yıllık markanın ciddi kullanılması mükellefiyetine başlanması için yasa koyucu tarafından verilmiş yasal sürenin dolmamış olduğu, bu yüzden sözkonusu hususun dava tarihi itibariyle gözönüne alınıp incelenmesine gerek olmadığını, … no ile … sınıflarında tescilli …+şekil markasının davacı adına Türk Patent nezdinde tescilli olduğu, Dosya münderecatına göre davalının marka tescil başvurusunun yapıldığı tarihten önceki belgeler göz önüne alındığında davacının 20/11/2015 tarihinde … no ile tescilli …+fil şekli markasının 2017 yılının Mart ayından itibaren “… ” tespit edilmiş olup, söz konusu kullanımların davalının hükümsüzlüğü talep edilmiş olan … ve … no ile tescil edilmiş … markalarının tescil başvurusunun yapıldığı tarihlerde TANINMIŞ MARKA veya SEKTÖREL TANINMIŞ MARKA olduğuna dair yeterli veri olmadığından davacı markasının tanınmış marka/sektörel tanınmış marka olmadığı, … ibaresinin … ve … no ile tescilli markalarının tescil kapsamında yer alan … Sınıfta yer alan “…, …, … ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları” emtiaları ve …alt sınıfta.. Sınıfta yer alan bu emtiaların Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için bir araya getirilmesi hizmetlerinde davalı adına Türk Patent nezdinde tescil edilmiş olduğu, Taraf markaları arasında fonetik, kavramsal ve görsel benzerliğin mevcut olduğu ancak davacının tescilli markaları kapsamında yer alan emtialar (giysiler ayak giysileri ve baş giysileri ile valizler ) ile gözlüklerin benzer nitelikte emtialar olmadıkları, bu nedenle de söz konusu mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesi olan orta düzeydeki tüketicinin dikkat ve özeni dikkate alındığında, orta düzeydeki tüketici nezdinde bu mal ve hizmetler açısından iltibas ihtimalinin meydana gelmeyeceği , Davalının kullanımlarının kendi adına Türk Patent nezdinde …ve … no ile tescilli markalarının tescil kapsamında yer alan … Sınıfta yer alan “Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları” emtiaları ve … alt sınıfta … Sınıfta yer alan bu emtiaların Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için bir araya getirilmesi hizmetlerinde kullanıldığı, davalı kullanımlarının davacı markası kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle benzer ve ilgili olmadığı, bu nedenle söz konusu mal ve hizmetlerin hitap ettiği orta düzeyde tüketici kitlesi nezdinde iltibasa neden olmayacağı, bu nedenle davalı eyleminin davacının tescilli markasına tecavüz unsurlarını ihtiva etmediğini bildirmişlerdir.
İkinci bilirkişi heyeti Bilirkişiler …, …, …’in 25/05/2022 tarihli bilirkişi raporlarında özetle ; raporda yer verdikleri açıklamalar doğrultusunda ve taraf markalarının / davalının markasal kullanımlarının karşılaştırılması neticesinde, Davalının söz konusu tescilli markaları nispetinde gerçekleştirdiği kullanımların, Davacının markasının tescilli bulunduğu sınıflarda gerçekleştirilmediği, bu halde yapılan kullanımların davacı yana ait tescilli markaya tecavüz teşkil etmediği ,Davalı yan adına tescilli markaların hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığını bildirmişlerdir.
Toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları, marka tescil belgeleri, HMK 266 madde kapsamında marka hukuku ilkelerine göre hazırlanmış, dosyadaki deliller ile uyumlu ve keza birbirleri ile uyumlu, her iki heyet raporları incelendiğinde;
DAVACININ TANINMIŞ MARKA OLDUĞU İDDİASININ İNCELENMESİ;
Davacı … adına … nolu … şekil ibareli markanın … Sınıflar için 20.11.2015 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalı adına … nolu … ibareli markanın … Sınıf için 20.2.2016 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalı adına … nolu … ibareli markanın … Sınıf için 14.3.2019 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı yan tanınmış marka olduğunu iddia etmiştir. Tanınmışlık ile değerlendirme bilirkişi incelemesi kadar sunulacak delillere göre nihai olarak mahkemece takdir edilecek bir olgudur.
Taraf olduğumuz tanınmış markalarla ilgili uluslararası anlaşmalarda ve mülga 556 sayılı KHK’de ve 6769 sayıyı yasada da tanınmış markanın tanımı ve kriterleri gösterilmemiş, bu husus mahkeme içtihatları ve öğreti ile uygulamaya bırakılmıştır. Yargıtay birçok kararında “bir kişi veya teşebbüse sıkı sıkıya bağlı, garanti, kalite, kuvvetli reklam ve yaygın dağıtım içeren, müşteri, akraba, dost ve düşman ayırımı yapılmaksızın, coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışımdır” şeklinde bir tanımlama getirmiş ve bu tanıma nazaran da markanın promosyon sonucunda kazanılan herkesçe veya ilgili kesimce bilinme, emtia söylendiğinde o markanın akla gelmesi, ait olduğu sektörde iyi bilinme ve geniş bir dağıtım ağına sahip olma gibi kıstaslara göre markanın tanınmış marka olup olmadığının tesbiti cihetine gidilebileceğini belirtmiştir. Tanınmış marka konusunda uluslararası boyuttaki çalışmalar ise Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (wipo) bünyesinde yürütülmektedir. Bu kuruluş uzmanlar komitesince benimsenen … nolu tavsiye kararında bir markanın tanınmış olup olmadığının tesbitinde, markanın kullanım süresi, yaygınlığı, kapsamı ve coğrafi alan genişliği, ekonomik değeri, reklam, temsil, promosyon, fuarlara katılım ve fuar düzenleme, kataloglar hazırlama gibi tanıtım faaliyetleri, bu çalışmaların kapsamı, süresi ve mali bütçesi, işletmenin büyüklüğü, cirosu,marka hakkının hangi etkinlikte ve verimlilikte korunduğu, tanınmışlığa yönelik mahkeme ve diğer yetkili makamların kararları gibi olguların göz önünde bulundurulması kararlaştırılmıştır.Yargıtay 11.HD nin 19.4.2002 tarih ve 2001/9903 esas-2002/3699 karar sayılı ilamında bir markanın birden çok ülkede tescilli olmasını tanınmış marka olarak kabul açısından yeterli görmekteyken son uygulamalarda bu hususun markanın tanınmışlığı açısından bir gösterge olabileceği ancak tek başına tanınmış marka olgusu için markanın birçok tescilinin olmasının yeterli olmayacağına işaret edilmiştir. Trips’de ise açıkça tanınmışlığın ilgili sektörde tanınmışlık olarak anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Yine doktrinde Trips deki düzenlemeye benzer görüş … tarafından ileri sürülmüş ve markanın tanınmışlığından söz edebilmek için bir ülkede yaşayanların tamamı tarafından söz konusu markanın bilinmesinin zorunlu olmadığı, marka sahibinin hedef kitlesinin esas alınması gerektiğine işaret edilmiştir. Markanın tacirler yada o malın alıcıları değil, bu mal ile ilgili olmayanlar tarafından da bilinmesi halinde tanınmış markadan bahsedileceği, tanımış markanın maruf marka karşısında daha kapsamlı,ekonomik yönden daha önemli bir kavram olarak karşımıza çıkacağı, bir markanın tanınmış olduğunu söyleyebilmek için markanın konulduğu mamülün birden bire düşünülmeden ve bir hatıranın yardımı ile hatırlanmadan,refleks halinde düşünülmesi gerektiği, genellikle tüketicinin zihninde bir fikir uyandıran markanın tanınmışlık derecesine ulaştığı da doktrinde Hamdi Yasaman tarafından ifade edilmiştir. Gürzumar ise, tanınmış markanın en önemli özelliğinin, tescilli bulundukları mal kategorisinden bağımsızlaşarak ve başlı başına birer kalite sembolü olarak, reklam aracı haline gelen ve geniş kitleler karşısında sahip oldukları etkilerini, tamamen farklı mal kategorileri üzerinde de gösterebileceği markalar olarak tanımlamıştır. Arkan ise tanınmış markadan bahsedebilmek için, reklam gücü yüksek, kalite sembolü haline gelmiş bir markanın, sadece o markayı taşıyan mal ya da hizmetlerle ilgili çevre içinde değil bu çevre dışında, o mal ya da hizmetle ilgisi olmayan kişilerce de bilinmesi gerektiğini belirtmiştir.
Bilindiği üzere Tanınmış marka korunmasında en önemli konunun tanınmışlığın belirlenmesinde izlenilecek yöntem olduğu, her ne kadar hukuki bağlayıcılığı olmasa da WIPO Kriterlerinin baz alınarak tanınmışlık araştırılması yapılması gerektiği bir markanın koruma istenen ülke dışında yabancı ülkelerde tanınmış olmasının, koruma istenen ülkede de tanınmış olduğuna hükmedilmesi için yeterli olmayacağının açık olduğu, her davada tanınmışlık olgusunun o davanın somut özelliklerine göre değerlendirilmesi gerektiği bilinmektedir. Dolayısıyla her somut olayda tarafların dosyaya sunduğu belgeler, beyanlar ve ihtilafın niteliği,ürünün sunulduğu sektör ve çevre gözetilerek bahsi geçen kriterlerin Mahkemece yada atanan bilirkişice o dosyaya özgü sunulan deliller ile tartışılması gereklidir. Somut olayda da davacı bu kriterlere ve denetime uygun delil sunmamış., bilirkişi raporlarında da davacı markasının tanınmış olmadığı tespit edilmiştir.
KARIŞTIRMA VE GERÇEK HAK SAHİPLİĞİ VE TECAVÜZ İDDİASI YÖNÜNDEN İNCELEME
Karıştırma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Başka bir anlatım ile halkın söz konusu mal ve hizmetleri aynı ya da bağlantılı işletmelerden geldiğini düşünme tehlikesidir. Hem markanın hem de mal veya hizmetlerin aynı olması durumunda karıştırma ihtimali daha güçlüdür. Karıştırma ihtimalinden söz edilebilmesi için öncelikle tescil başvurusuna konu veya tescil edilmiş marka ile daha önce tescil edilmiş ve tescil başvurusu yapılmış markanın kapsadığı hizmetlerin aynı ya da benzer olması gerekmektedir. Eğer bu mal ve hizmetler aynı ya da benzer ise bu kez markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenecektir. Karıştırma ihtimali hem marka, hemde sınıf bakımından benzerlik gerektirdiğinden iki markanın tescil edildikleri, tescil başvurusunda bulunulduğu ya da kullanıldığı mal ve sınıfların ne kadar birbirine benzer ise karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmaması için markaların da o oranda birbirinden farklı olması gerekecektir. Markalar arasında sözcük, harf karakteri, şekil, grafik gibi renk unsurlarında hiçbir fark yok ise markalar arasında ayniyetten söz edilir. Eğer bu unsurlardan birinde küçük fark var ise benzer markalardan söz edilir. Markalar arasında karıştırma ihtimali incelenirken her bir unsura göre değil bir bütün olarak iki markanın bıraktığı genel global izlenimin markanın bütünüyle bıraktığı etki dikkate alınır.
AB Adalet Mahkemesi (CJEU ) uygulamalarında karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde bir takım ilkeler mevcuttur. Uygulamalara göre karıştırma ihtimali ilgili tüm faktörler dikkate alınmak suretiyle marka veya işaretler birer bütün olarak değerlendirilmeli bu değerlendirme yapılırken uyuşmazlık konusu mal veya hizmetin talep edebilecek durumdaki ortalama tüketici gözü ile bakılmalı ortalama tüketicinin detayları incelemeden markayı bir bütün olarak algılayacağı gözönünde bulundurulmalı markadaki ayırt edici ve egemen unsurların bıraktığı genel intibaya göre görsel ve işitsel ve kavramsal anlamda karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı tartışılmalıdır.
Markalar arasında daha az derecedeki benzerlik mal veya hizmetler arasında daha çok benzerlik ile dengelenebilir. Bunun tersi de mümkündür. Ayrıca eğer önceki markanın ayırt ediciliği kendiliğinden çok yüksek ise veya kullanım sonucunda yüksek ayırt edicilik sağlanmış ise karıştırılma ihtimali de çok yüksek olacaktır. Salt çağrıştırma ihtimalinin varlığı karıştırma ihtimalini de mevcut olduğunun kabulü için yeterli değildir. Önceki markanın tanınmışlığı da tek başına karıştırılma ihtimalinin varlığı için yeterli değildir. Eğer her iki marka arasında çağrıştırma ,tüketicide bu markayı taşıyan ürünlerin emtia sınıfı da gözetilerek aynı yada ekonomik olarak bağlantılı işletmelerden kaynaklandığı yolunda bir kanaate yol açacak nitelikte ise, bu durumda karıştırma ihtimalinin bulunduğu düşünülmelidir. Markalar arasında görsel , işitsel,kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı her iki markanın asli ve tali unsurları ile birlikte bütünü itibariyle bıraktığı izlenimler bakımından benzerlik olup olmadığı çağrıştırma söz konusu olup olmadığı, markaların ait oldukları mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markaların tescilli oldukları malın ya da hizmetin değeri , buna bağlı olarak alıcının mal almaya gittiğinde harcadığı zaman kriterleri dikkate alınarak ortalama düzeydeki tüketici gözü ile karıştırma ihtimali mevcut olup olmadığı tespit edilecektir.
Toplanan deliller , marka tescil belgeleri ve emtia sınıfı ve bilirkişi raporları incelendiğinde; Davacının markası … ibaresi ile birlikte fil figürü içeren bir şekil markasıdır. Davalının markası ile salt sözcük ile oluşturulmuş olup … ibaresini içermektedir. Taraf markaları işitsel olarak ayniyet gösterse de ,davacı markası tanınmış marka olmadığından davalının farklı bir alanda markayı kullanabileceği içtihat edilmektedir. Davacı ve davalının tescil alanları farklı olup, davalının … ibaresinin … ve … no ile tescilli markalarının tescil kapsamında yer alan … Sınıfta yer alan “Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları” emtiaları ve … alt sınıfta … Sınıfta yer alan bu emtiaların Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için bir araya getirilmesi hizmetlerinde davalı adına Türk Patent nezdinde tescil edilmiş olduğu, Taraf markaları arasında fonetik, kavramsal ve görsel benzerliğin mevcut olduğu ancak davacının tescilli markaları kapsamında yer alan emtialar (giysiler ayak giysileri ve baş giysileri ile valizler ) ile gözlüklerin benzer nitelikte emtialar olmadıkları, bu nedenle de söz konusu mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesi olan orta düzeydeki tüketicinin dikkat ve özeni dikkate alındığında, orta düzeydeki tüketici nezdinde bu mal ve hizmetler açısından iltibas ihtimalinin meydana gelmeyeceği, davalı kullanımlarının tescile uygun şekilde olduğundan tecavüz olgusunun bulunmadığı , zira davalının söz konusu tescilli markaları nispetinde gerçekleştirdiği kullanımların, Davacının markasının tescilli bulunduğu sınıflarda gerçekleştirilmediğinden kullanımların davacı yana ait tescilli markaya tecavüz teşkil etmediği markaların hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı HMK 266 madde kapsamında alınan denetim ve hüküm kurmaya elverişli her iki heyet raporu ile anlaşıldığından sübut bulmayan davacı taleplerinin Reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM
1-Davanın REDDİNE,
2-80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 26,30 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Markanın hükümsüzlüğü isteminin reddi nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Marka hakkına tecavüzün önlenmesi i steminin reddi nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tazminat isteminin reddi nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 10.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı/vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 11/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır