Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/186 E. 2021/242 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/186 Esas
KARAR NO : 2021/242

DAVA : Marka hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 06/07/2020
KARAR TARİHİ : 02/06/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hakkına Tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ,önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin TPMK nezdinde tescilli … ibareli markaları ile uzun yıllardır başta çorap olmak üzere tekstil sektöründe ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, Türkiye’nin en geniş ve en güçlü makina parkuruna sahip sayılı üreticilerinden biri olduğunu, davalıların ürünlerinde ve internet sitelerinde kullanmış oldukları ”…” ”…” ibarelerinin kendilerine ait … esas unsurlu seri markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ve müvekkilinin tanınmışlığından faydalanıldığını, müvekkilinin tescilli ticaret unvanından, tahsis edilmiş alan adından kaynaklanan haklarını ihlal ettiğini, davalılara ait internet sitelerinde müvekkilinin tanınmış markası olan “…” ibaresinin birebir aynısının kullanıldığını iddia ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla; Müvekkili adına tescilli “…” esas unsurlu markalarına vaki tecavüzünün tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesini, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesini, davalılar tarafından kullanılmakta olan ve Müvekkil Firmanın “…” esas unsurlu seri markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden … ibareli alan adına erişimin engellenmesine ve … “http://…” … uzantılı internet sitesi içeriğinde Müvekkil markaları ile iltibas teşkil eden içeriğin yayından çıkarılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; ”…” ”…” markalarının müvekkilleri tarafından TPE nezdinde tescilli olduğunu ve kendilerine ait markaları ticari faaliyetlerinde ve internet sitelerinde kullandıklarını, davacı ürünleri ile müvekkil şirketin ürünlerini hem nitelik hem de nicelik olarak birbirinden kolayca ayırt edebileceğini, pazarlarının dahi farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacının “…” esas unsurlu markalarına davalılar tarafından tecavüz edilip haksız rekabet eylemi gerçekleştirildiği iddiasıyla marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi, davalılara ait alan adlarına erişimin engellenmesi, internet sitesi içeriğinden davacı markaları ile iltibas teşkil eden içeriğin çıkarılması taleplerine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış,bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler … ve … 25/08/2020 tarihli raporlarında;
“…” internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğunu, alan adının whois (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 31.12.2010 tarihinin kayıt olunduğu ve alan adı sahibinin açıkça yazılı olmadığı, …” isimli hosting firmasından ilgili alan adının kayıt edildiği, Yer Sağlayıcısı ve Erişim Sağlayıcısı “…” olarak gözüktüğünü, “…” ilgili internet sitesinin içeriği kontrol edildiğinde site içeriğinin “Gizlilik Politikası” sayfasında iletişim bilgilerinde ulaşım adresi olarak “…” yazılı olduğu, iletişim numarası olarak “…” yazılı olduğu ve “… Şti” şirket bilgilerinin kullanılmış olunduğunu, …” internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğunu, alan adının whois (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 18.03.2011 tarihinin kayıt olunduğu ve alan adı sahibinin “… LTD STI’ olarak yazılı olduğunu,”…” ilgili internet sitesinin içeriği kontrol edildiğinde site içeriğinin “Gizlilik Politikası” sayfasında iletişim bilgilerinde ulaşım adresi olarak “..” yazılı okluğunu, iletişim numarası olarak “…” yazılı olduğu ve “…Ltd. Şti” şirket bilgilerinin kullanılmış olunduğunu, davaya konu “…” ve “…” internet siteleri detaylıca incelendiğinde; her iki internet sitesinin birbirileriyle bağlantılı olduğu ve her iki internet sitesi içeriğinde “…” ibaresinin kullanıldığı tespit edildiğini,”…” internet web sitesinin alan adının sehven yanlış yazıldığı kanaatine varıldığını, Davacı tarafın davaya mesnet gösterdiği … asli unsurlu markalarının 25. Sınıf kapsamında özellikle çoraplar (ayak giysileri) emtiasında tescilli olduğunu, davacı ve davalıların 25. Sınıf kapsamında özellikle çoraplar (ayak giysileri) emtiasında üretim yapmak suretiyle bu sektörde faaliyet gösterdiklerini, davacının … ibareli markalarıyla, okunuş ve işitsel olarak benzerliği bulunan, bununla beraber aynı sektörde üretim yapan davalıların … ibareli markasının ortalama tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açacağını,Davalılardan … LTD.ŞTİ. firmasının “…” adresinde yapılan incelemede … ibareli markayı ürünler üzerinde, kutularda, karton kalıplarda ve faturalarında kullandığını, Davalılardan … LTD.ŞTİ. firmasının “…” adresinde yapılan incelemede, ilgili adreste davalı firmanın bulunmadığını, Davalılardan … ŞTİ. firmasının, davacının asli unsuru … olan markasına benzer … ibareli markayı ürünler üzerinde, kutularda, karton kalıplarda ve faturalarında kullanarak 6769 Sayılı SMK m.29 (b-c) gereği marka hakkına tecavüz sayılan fiiller kapsamında hareket ettiğine ve ilgili ürünlerin satışını yaparak TTK m.54 vd. maddeleri gereğince haksız rekabete yol açtığını, …TİCARET LTD.ŞTİ. firmasının web sitelerinde, davacının asli unsuru … olan markasına benzer, adına tescilli … ibareli markayı usulüne uygun kullandığı, bu sebeple marka kullanımının haklı bir sebebe dayandığı ve 6769 Sayılı SMK m.29 hükümlerine muhalefet etmemesinden dolayı davacı marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceğini, davalı … LTD.ŞTİ. firmasının web sitelerinde, kullandığı adına tescilli … İbareli markanın, davacının asli unsuru … olan markalarına benzer olduğuna, ortalama tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açacağını, bu surette TTK m.54 vd. maddeleri gereğince haksız rekabete yol açtığını bildirmişlerdir.
Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davalı … Adına kayıtlı … nolu … ibareli markanın 10 ve 25. Sınıflar için 4.2.2011 tarihinde tescil edilmiş olduğu ,… nolu … şekil markasının ise aynı sınıflar için 31.12.2012 tarihinde tescil edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacı … adına … esas unsurlu markalar celp edilmiş, … nolu markanın ilk kez 5, 25 sınıf için 30.10.2006 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Ayrıca … esas unsurlu şekil markasının (…) 25.sınıf için 1.4.1998 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Markaların … tarafından davacıya devir edildiği ve 9.7.2010 tarihinden sonra başkasına devir yapılmadığı, markaların davacı adına hüküm ifade ettiği anlaşılmıştır.
Davacı adına … esas unsurlu markaların seri marka şeklinde oluşturulduğu kurum tarafından gönderilen marka tescil belgeleri kapsamından anlaşılmıştır.
Bir markanın sahibinin izni olmadan, başkası tarafından 6769 sayılı SMK’nın 7. maddesinin 2. fıkrasının a, b ve c bentlerinde ve 3. Madde öngörülen şekilde kullanılması marka hakkına tecavüzdür. Zira SMK’nın 29. Maddesinde maddesin de tecavüz, 7. maddenin ihlâli olarak ifade edilmiştir. 6769 sayılı SMK’nın 7/3. maddesinde : tescilli markanın mal veya ambalajı üzerine konulması; markayı taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi; işareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi; işaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması; işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması; işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması; işaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir.
Hükmün marka sahibine sağladığı yasaklama yetkisi sadece 7. Madde hükmünde sayılan hallere münhasır değildir. 6769 sayılı SMK tarafından, tescilli bir markanın ticaret hayatında kullanımı genel olarak hukuka aykırı kabul edilmiş bulunduğundan, tescilli bir markanın aynısı veya benzerinin başka bir kişi tarafından izinsiz olarak ticari yaşamda kullanılması genel olarak yasaklanmıştır.
6769 sayılı SMK’nın 7/2,b hükmü uyarınca, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması marka hakkına tecavüzdür. Hüküm kapsamında ihlal eyleminin oluşabilmesi için markaların aynı veya benzer olması; ürün ve hizmetlerin aynı veya benzer olması ve tescilli markanın ayırt edicilik seviyesinin, markaların ortalama tüketicilerde bıraktığı genel izlenim itibariyle ilişkilendirme dahil karıştırılma ihtimalini doğuracak düzeyde bulunması gerekir. Somut olayda ise karıştırma ihtimali bulunduğu ve eylemin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete neden olduğu hususu toplanan deliller ve karıştırma ihtimali yönünden denetime elverişli bilirkişi raporları ile sabittir.
Davacı eylemin aynı zamanda haksız rekabete neden olduğu iddiasında bulunmuş olup, TTK m.54 uyarınca “haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır”.
Kanun koyucunun TTK m.56’da yer alan “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle İktisadi rekabetin her türlü suistimalidir” şeklindeki tarifinden çok daha geniş ve çok daha kapsamlı bir haksız rekabet hükmüne yer verdiği açıktır
Bir eylemin haksız rekabet olarak nitelendirilmesi için taraflar arasında dar anlamda rekabet ilişkisinin olmasına, yani tarafların aynı sektörde olmalarına ve birbirlerine rakip konumda olmalarına gerek yoktur (POROY R/ YASAMAN H, Ticari İşletme Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2015, s. 334; NOMER ERTAN, F, Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul 2016, s. 115). Yasal düzenlemeler de TTK m. 54 hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında “dürüstlük kuralı”nı temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesindeki, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp Örtüşmediğine bakılmalıdır [AYHAN, R, Ticari İş – Ticari İşletme – Tacir – Ticaret Sicili – Ticaret Unvanı – Haksız Rekabet, Sempozyum – Yürürlüğünün Birinci Yılında 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu (12-13 Nisan 2013), Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: XVI (2012), S: 3-4, s. 47], Tüketici zihninde bu ürünlerin davacının verdiği bir lisans yada davacının bir başka markasının devamı niteliğinde olduğu yönünde izlenim oluşturması nedeniyle aldanma ihtimali kuvvetle muhtemeldir
TTK m. 55’te sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK m. 54/2’de belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır. Ayrıca TTK m.55 özel olarak bazı haksız rekabet eylemleri sayılmıştır. Bunlardan TTK m.55/4’de yer alan “Başkasının malları, işi ürünlerini, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki eylem açısından davalı tarafın eyleminin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hükmün uygulanabilmesi için, bir kimsenin bir başkasının iş ürünlerini, mallarını, faaliyet veya eylemlerini veyahut haklı olarak kullandığı işaretlerini haksız yere vere karıştırılmaya sebep olacak şekilde kullanması gerekli ve yeterlidir.
Somut olayda toplanan deliller, marka tescil belgeleri, alan adı sahiplik belgeleri, bilirkişi raporu ile birlikte incelendiğinde: Davacı markasının asli unsurunun … ibaresi olduğu görülmektedir. … ibaresi ile birlikte kullanılan land, world İbareleri markalarda ayırt edicilik ifade etse de socks ibaresi 25. Sınıf kapsamındaki çoraplar (ayak giysileri) emtiasında tanımlayıcılık ifade etmesinden kaynaklı tali unsuru oluşturmaktadır.
Davalı markasında dikkat çeken ve asli unsur da … ibaresidir. … ibaresi ve slogan olarak kullanılan “…” ibaresi … markası ile üretilen çorapların üretildiği malzemeye atıfla bulunulmak suretiyle, markada tali unsuru oluşturulmuştur. Keza asıl unsur olan markada “n” harfinin fazladan bulunması karıştırma ihtimaline engel değildir.
Davacı ve davalı markasının okunuş ve işitsel anlamda birbirine çok benzer … ve … kelimeleriyle başlamakta olup, markanın bütününü oluşturan farklı tali unsurlarla bitmektedir. Ancak markalar arasında karıştırma ihtimali markaların asli unsuru gözetilerek ve emtia sınıfı yönünden ve hitap ettiği ürün yönünden incelendiğinde markaların karıştırılma ihtimali yüksektir.
Davacı markalarına bakıldığında özellikle 25. Sınıf kapsamındaki çoraplar (ayak giysileri) emtiasında tescilli olduğu, dosyaya sunulan delillerden de anlaşılacağı üzere çorap imalatı sektöründe faaliyet gösterdiği tespit edilmiştir.
Davalı markasına bakıldığında özellikle 25. Sınıf kapsamındaki çoraplar (ayak giysileri) emtiasında tescilli olduğu, bilirkişilerce web sitesi incelemeleri ve adresde yapılan incelemede çorap imalatı sektöründe faaliyet gösterdikleri tespit edilmiştir.
Mal ve hizmetler arasındaki benzerliğin karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağının belirlenmesinde, önceki markanın ayırt edici karakteri ve özellikle sahip olduğu ün/itibar dikkate alınmalıdır. Tüketici bu malların/hizmetlerin farklı üretim yerlerine sahip olduğunu düşünse dahi karıştırılma ihtimali söz konusudur.
Davacı tarafın … asli unsurlu markalarının tescil tarihleri 2006 yılında başlamış olup davalı başvurusu ise 2012 yılıdır. Davacının web sitesi incelendiğinde … asli unsurlu markalarını fasılasız şekilde kullandığı, yurtiçi ve yurtdışı tanınmış firmalara üretim yaparak yüksek ayırt edicilik kazandığı bilirkişi rapor ile tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacının … asli ibareli markalarıyla okunuş ve işitsel olarak benzerliği bulunan, bununla beraber aynı sektörde üretim yapan davalıların … ibareli markasının karıştırılma ihtimaline yol açacağı sübut bulmuştur.
Davacı 2006 yılı ve devamında markasında asli unsur olarak … ibaresini kullanmıştır. Devamında ki markalarda … ibaresine ek olarak land, world, şekil ve socks ibarelerin kullanarak seri marka oluşturmuştur. Davalıların kullanımı ise … şeklinde olup aynı tarz ürünler için kullanmaktadır. Bu kullanımı davacı tarafın … asli unsurlu seri markalan ile benzerlik göstermekte olup, ortalama tüketiciler nezdinde, davacının seri markası imajı yaratacağı veya taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu izlenimi yaratacağı bilirkişi heyetince de isabetle tespit edilmiştir.
Zira tüketicilerin bir markayı, üçüncü bir kişiye ait bir marka serisinin veya marka ailesinin devamı niteliğinde bir marka zannederek, malların veya hizmetlerin kaynağı konusunda yanılgıya düşmesinden kaynaklanacak karıştırılma veya çağrıştırma ihtimali göz önünde tutulduğunda iltibas tehlikesinin bulunduğu açıktır.
Bilindiği üzere hakim bilirkişi raporundaki hukuki tespitler ile bağlı değildir. HMK 282. Madde kapsamında tüm delilleri birlikte değerlendirir. Bilirkişiler Davalılardan … TİCARET LTD.ŞTİ. firmasının web adreslerinde yapılan incelemede … ibareli markayı kullandığı tespit etmiş ve … ibaresinin tescilli olması ve tescil ettirdiği şekilde kullanarak, markanın ayırt edici karakterine zarar vermediği, bu sebeple marka kullanımının haklı bir sebebe dayandığını ve 6769 Sayılı SMK m.29 hükümlerine muhalefet etmemesinden dolayı davacı marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceğini ancak eylemin haksız rekabet olduğunu beyan etmişlerdir. Ancak önceden tescil edilmiş bir markaya dayalı olarak açılmış bir ihlal davasında, sonraki tarihte başvurusu yapılmış veya tescil edilmiş bir markanın varlığı hukuka uygunluk nedeni alarak ileri sürülemez, 6769 sayılı SMK m.155. madde düzenlemesinde de açıkça bu hususa işaret edilmiştir. Somut olayda ise Davacı tarafın davaya mesnet gösterdiği … asli unsurlu markalarının 25. Sınıf kapsamında özellikle çoraplar (ayak giysileri) emtiasında tescilli olduğu halde davalıların 25. Sınıf kapsamında özellikle çoraplar (ayak giysileri) emtiasında üretim yapmak suretiyle bu sektörde faaliyet gösterdikleri, davacının … asli ibareli markalarıyla, okunuş ve işitsel olarak benzerliği bulunan, bununla beraber aynı sektörde üretim yapan davalıların … ibareli markasının ortalama tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açacağını bilerek hareket etmiş olmaları gözetildiğinde her iki davalı yönünden marka hakkını ihlal eyleminin oluştuğu hukuken sabit olup, bu yönde bilirkişi raporunun davalı markasının tescilli olmasından hareket ile Yabunlu yönünden marka ihlali oluşmadığı yönündeki görüşüne itibar edilmemiştir. Zira davalının tacir olması nedeniyle marka seçerken daha dikkatli davranması gerekli olup, her iki davalı eyleminin marka hakkını ihlal ve haksız rekabete neden olduğu anlaşılmış bu nedenle Davacının … esas unsurlu markasına davalılarla gerçekleştirilen marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, hükmün etkinliğinin temini bakımından HMK 389 vd maddelerine göre … alan adına erişimin engellenmesine,… ve uzantılı site içinden davacı markası ile iltibas teşkil eden içeriklerin çıkarılmasına karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davacının … esas unsurlu markasına davalılarla gerçekleştirilen marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-HMK 389 vd maddelerine göre davanın etkinliğini teminen … alan adına erişimin engellenmesine,
3-… ve uzantılı site içinden davacı markası ile iltibas teşkil eden içeriklerin yayından çıkarılmasına,
4-59,30 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 4,90 TL eksik harcın davalılardan tahsiline,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 5.900 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı, 2.000 TL bilirkişi ücreti, 180,60 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.289,40 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
8-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzerekarar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.02/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır