Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/184 E. 2021/159 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/88 Esas
KARAR NO : 2021/183

DAVA : FSEK-Alacak
DAVA TARİHİ : 15/10/2014
KARAR TARİHİ : 13/04/2021

Taraflar arasında FSEK’den kaynaklanan tazminat davası Kapatılanİstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/233 sırasına kayıtlanmış ve dava dosyası temyiz incelemesi için yüksek mahkeme denetimindeyken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş , bozma sonrası dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2020/88 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında gerek müvekkilinin lisanslı ürünleri, gerekse diğer bir firma arayüz ürünü olan “…” yazılımına ilişkin olarak 20/01/2014 tarihli Soft Yazılımları Lisans, Destek ve Bakım Sözleşmesi ile bu sözleşmenin ayrılmaz eki niteliğinde olan üç adet sözleşme akdedildiğini, sözleşmelere konu ürünler ve hizmetler çerçevesinde, müvekkilinin tescilli yazılımları ile Progress yazılımının lisans ücretlerinin yanı sıra, destek ve bakım hizmet bedelleri de muhtelif faturalara konu edildiğini, ancak tanzim edilen faturalardan bir kısmının bedellerinin ödenmemesi üzerine, müvekkilinin ödeme ihtarı ile davalıdan borç bakiyesini kapatmasını talep ettiğini, dört adet faturanın davalı tarafından iade edildiğini, davalının önceki fatura bedellerinin bakiyelerini de ödemediğini ileri sürerek sözleşme konusu yazılım lisans ve hizmet bedelleri nedeniyle tahakkuk eden 10.696,15 Euro ile 412,00 USD tutarındaki alacakların, 30/05/2014 tarihli ihtar uyarınca, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarınca ABD Doları ve Avrupa para birimine uygulanan en yüksek faizi ile birlikte ve 807,12 TL tutarındaki alacağın ise yine temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirket yetkilisinin, fatura asıllarını ihtarname ile iade etmeden önce, davacı şirkete hizmeti eksik aldığına dair mail yolu ile defalarca bildirimde bulunduğunu, müvekkilinin, yazılımlarla ilgili şikayetlerine davacı şirketin kayıtsız kaldığını, davacı şirket yetkililerinin sözleşmeden doğan hizmet yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediğini, söz konusu fatura bedellerinin tahsilini talep etmesinin hukuken kabulünün mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir( taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye dayalı olarak davacı şirketin lisanslı ürünü olduğu iddia edilen yazılımı ile yine ara yüzleri düzenlemeye yönelik … isimli yazılımın kurulumu ve bu sözleşmeye dayalı lisans bedeli ile yine bu yazılımların destek bakım hizmetleri adı altında, hizmet bedeli olarak cari hesaplara dayalı olarak10.696,15 Euro + 412 USD ve ayrıca 807,12 TL tutarındaki alacağın tahsili istemiyle dava açmıştır.
Bozma öncesinde İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/06/2016 tarih ve 2014/233-2016/122 sayılı karar gerekçesinde; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının paket program niteliğindeki yazılım programının lisansını satın aldığı, yine abonelik çerçevesinde destek ve bakım hizmetlerini de satın aldıktan sonra ilk sözleşmeden sonraki tarihlerde ek alımlar da yaptığı görüldüğü gibi, davacının bu program lisansı verme ya da bakım hizmet verme konusunda herhangi bir ayıbı olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı, davacının programında ve işlemlerinde hizmetin yeterince sağlanmadığına dair bir delil de bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, 10.696,15 Euro ve 412,00 USD alacağın temerrüt tarihi olan 12/06/2014 tarihinden itibaren kamu bankalarının alacak türleri ile ilgili döviz cinsinden bir yıllık mevduata uyguladığı, en yüksek faiz oranı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 807,12 TL alacağın temerrüt tarihi olan 12/06/2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Yargıtay 11.HD’nin 2016/10710 esas, 2018/3876 karar ve 23.5.2018 tarihli bozma ilamı ile dava dosyası bozulmuş olup, bozma gerekçesinde: “.. 1-Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca yapılması gereken ödemelerin yapılmadığını, düzenlenen faturaların iade edildiğini ileri sürmüş, davalı ise kendisine sunulan hizmetin ayıplı olduğunu, fatura bedellerinin tahsilinin talep edilemeyeceğini savunmuştur. Dosya içinde mevcut 13.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda, mail yazışmaları incelendiğinde davalı tarafından ayıp ihbarı yapıldığı tespit edilmiş, başka bir bilirkişi heyetinden alınan 25.04.2016 tarihli raporda ise davacının iş yerinde sistem üzerinde yapılan incelemede programda lisans bedelinin ödenmemesine yol açabilecek bir ayıp bulunmadığı belirlenmiştir. Davalı tarafça bilirkişi raporlarına yönelik olarak; sunulan hizmetin ayıplı olduğu, sadece davacı tarafın bilgisayarlarının incelendiği, kendi bilgisayarlarının da sunulan hizmete ilişkin olarak incelenmesi gerektiği yönünde ciddi itirazlar ileri sürülmüşse de mahkemece bu itirazlar değerlendirilmeden davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu durumda, davalı vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor alınarak ve gerektiğinde davalının iş yerindeki bilgisayarlar üzerinde inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2)numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” Şeklindeki gerekçesiyle dava dosyası bozularak mahkememize gönderilmiş, mahkememizin 2020/88 esas numarasına kayıtlanmış ve bozma ilamı gerekçesine göre dava dosyası bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir.
Bozma öncesinde hazırlanan ilk bilirkişi heyeti hazırladığı 13/07/2015 tarihli raporunda, sunulan fatura ve belgelerle ilgili tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek ve bu konudaki bilgiler rapora döküm edilmek suretiyle dava tarihi itibariyle davacı şirketin davalıdan 10.816,15 Euro, 416,62 USD ve 840,90 TL alacaklı olduğunun defter kayıtlarında mevcut olduğunun tespit edildiği keza rapora itiraz edilmesi nedeniyle ikinci kez heyet oluşturulmuş ve ikinci heyetin 25/04/2016 tarihli raporunda özetle raporun 4. sayfasında Davacının bilgisayarları üzerinde inceleme yapıldığını, soft yazılımları için davacının müşteri ilişkilerinin yönetimini takip sistemi oluşturduğunu, ayrıca bakım ve destek hizmetleri için de çağrı yönetim sistemi oluşturularak kayıt altına alındığını, müşterilerden gelen taleplerle ilgili sürecin ekran görüntüleri ve diğer bilgilerinin mevcut olduğunu, müşteri tarafından talep açıldığında, soft tarafından iptal işlemi yapılarak kapatıldığını, davalı ile bu tür ilişki içerisinde e-posta ve sistem bildirimleri olarak toplam 61 adet kayıt bulunduğunu, bunlardan 32 adetinin davalının talebi ile açıldığını, 4 maddenin açık olduğunu, 5 adetinin ise davalı tarafından uzun süre kapatılma işlemi yapılmadığı için bakım süresinin iptalinden sonra 24/06/2014 tarihinde davacı tarafından kapatıldığını tespit ettikleri belirtilmişler ve bu hususlardaki ekran görüntülerinin de rapora içeriğinde görsel olarak yer aldığı görülmüş ve heyetçe yapılan değerlendirmeler sonucunda davalının satın aldığı programın lisans bedelinin ve satın aldığı abonelik bedelinin herhangi bir oranlama yapılmadan bütününün ödenmesi gerektiği kanaatine varılebileciğini, dava tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten netice olarak 10.696,15 Euro asıl alacak, 412,00 USD asıl asıl alacak ve 807,12 TL alacaklı olduğunu bildirmişlerdir.
Bozma sonrasında HMK 266. Madde kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda Bilirkişiler …, … ve… tarafından sunulan 01/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusu davalı şirket bilgisayarları üzerinde yerinde inceleme yapmak üzere davalı taraf ile iletişime geçildiğini davalı vekilinin “Aradan uzunca bir süre geçmiş olması ve dava konusu programın güncelliğini yitirmiş olmasından dolayı, davaya konu programın artık davalı şirket tarafından kullanılmadığını, bu nedenle Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekilde davalı şirket bilgisayarlarının yerinde incelenmesinin fiilen mümkün olmadığını” beyan ettiğini bu nedenle mahkemenin belirttiği hususlarda davalının bilgisayarları üzerinde inceleme yapılamadığı bildirilmişlerdir.
HMK’nın 194. maddesi uyarınca; taraflar dayandıkları vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdır. Kanun, buna vakıaları somutlaştırma yükü demektedir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşullara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen taraf sonuçlarına katlanmak durumundadır. Somut olayda da davalı dava konusu programın güncelliğini yitirmiş olmasından dolayı, davaya konu programın artık davalı şirket tarafından kullanılmadığını bu nedenle Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekilde davalı şirket bilgisayarlarının yerinde incelenmesinin fiilen mümkün olmadığını heyete bildirmiş olup, dolayısıyla dosya kapsamına göre inceleme yapılıp tahkikat sonlandırılmıştır.
Toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları, taraflar arasındaki Soft yazılımları lisans, destek ve bakım sözleşmesi içeriği, alanında uzman bilirkişi heyetlerinden alınmış raporlar dikkate alındığında;
Düzenlenen ilk raporda davacının gerek sözleşme bedelinden, gerekse bakım hizmetleri bedelinden isteyebileceği miktarlar tespit edildikten sonra 30/05/2014 tarihinde sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle sadece 4 ay yürürlükte kalan sözleşmenin personel bakım ve benzeri giderlerinin bakiye süreye ilişkin lisans bedelinden indirim yapılması gerektiği, lisansın ortalama süresinin 24 ay olduğu kabul edilerek hesap yapılması halinde alacağın 1/6 oranında istenebileceği yolunda görüş belirtilmiş ise de, davacının paket program niteliğindeki yazılım programının lisansını satın aldığı, yine abonelik çerçevesinde destek ve bakım hizmetlerini de satın aldıktan sonra ilk sözleşmeden sonraki tarihlerde ek alımlar da yaptığı görüldüğü gibi, davacının bu program lisansı verme ya da bakım hizmet verme konusunda herhangi bir ayıbı olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı, davacının programında ve işlemlerinde hizmetin yeterince sağlanmadığına dair bir delil de bulunmadığı, başka bir deyişle paket programın sunulmasının destek ve bakımının sözleşme yükümlülükleri doğrultusunda olduğu, ihlalin tespit edilemediği, bozma öncesinde düzenlenen ikinci bilirkişi heyetinin ekran görsellerinin de mahkememizce incelenmesi neticesinde : davalının kullanımından kaynaklanan hatalar, eksiklikler, kusurlar ve ilave isteklerin ayıp olarak değerlendirilemeyeceği, Ayıp olarak ifade edilen “maddelerin” yazılıma ilişkin hatalar olduğunun davalı yanca ispat edilemediği, öte yandan Müşteri tarafından sisteme girilen her maddenin (bildirimin) ayıp olarak nitelendirilmesinin hukuki dayanağının bulunmadığı, davacı yanca tüm yazılımı alan kullanıcılara sistem üzerinden sağlamakta olduğu teknik destek ve hizmetler yönünden yapılan bildirimin ayıp olarak nitelendirilmesinin de mümkün olmadığı, rapor kapsamları ile de teyit edildiği üzere davacının kullandığı soft yaşam döngüsü yönetim sistemi isimli sistemle müşterilerin kendilerine kurulan yazılımların içerisinde bakım ve destek hizmetleri kapsamında sunduğu çağrı yönetim sistemi ile kayıt altına alması ve talep çözülemediği takdirde bildirim sistemi ile davacı soft’a bildirilmesi gerektiği şeklindeki çalışma sisteminin ve yazılımın, sözleşme doğrultusundaki lisans bedelinin karşılığının davalı tarafından davacıya sözleşmede belirlenen çerçevede ödenmediği ve davada talep edildiği üzere lisans bedelinden kaynaklanan ve kayıtlarda mevcut olan faturaya dayalı toplam 10.696,15 Euro alacak ile yine destek ve hizmet bedeli olarak 412 USD ve yine bakım bedeli olarak fatura edilen toplam 807,12 TL alacağının bulunduğu tüm dosya kapsamı ile sabit olduğundan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davanın kabulü ile, 10.696,15 EURO ve 412,00 USD alacağın temerrüd tarihi olan 12/06/2014 tarihinden itibaren kamu bankalarının alacak türleri ile ilgili döviz cinsinden bir yıllık mevduata uyguladığı, en yüksek faiz oranı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 807,12 TL alacağın temerrüd tarihi olan 12/06/2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-2.221,14 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 1.665,29 TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 5.900 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın bozma öncesi yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 1.059,85 TL dava ilk masrafı, 244,00 TL tebligat-müzekkere masrafı, 3.600 TL bilirkişi ücreti ile bozma sonrası yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 555,85 TL peşin harç, 25,20 TL başvuru harcı, 62,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 5.547,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu 1.500 TL bilirkişi ücretinin üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 13/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır