Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/140 E. 2022/127 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/140 Esas
KARAR NO : 2022/127

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/04/2020
KARAR TARİHİ : 20/09/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin sosyal medyada “…” ismi ile tanındığını, Davacının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … başvuru numarası ile koruma altında bulunan … +şekil markasının Davalının internet sitesinde izinsiz şekilde markanın itibarından ve Davacının tanınmışlığından haksız bir yarar elde edecek şekilde kullanıldığını, Davalı Şirket’in internet sitesinde Müvekkil’e ait markaya yer verilerek; …, … , … , … , … , … , …” Şeklinde çok sayıda ifadeye verilerek satışa arz edildiğini, Müvekkiline ait marka haklarına tecavüz ettiği, aynı zamanda bu eylemlerin de haksız rekabet teşkil ettiğini, arabuluculuk görüşmeleri sonrasında kendi internet sitesi üzerinden satışa çıkarmış olduğu işbu dava konusu ürünlere ilişin tüm yayınları kaldırdığını, ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, 1000 TL maddi tazminat,,1000TL itibar tazminatı, 20.000 TL Manevi Tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde; Husumet itirazında bulunduklarını, Türkiye’de online çiçek ve hediye sektöründe lider e – ticaret sitesi olan … internet sitesi üzerinden faaliyetini sürdürdüğünü, Faaliyet alanını gün geçtikçe genişleterek halihazırda giyimden ayakkabıya aksesuardan kozmetiğe birçok ürünü kendisine ait bahse konu internet sitesi aracılığı satışa sunulduğunu, Davacının … başvuru numaralı markasının vekil edenin internet sitesinde izinsiz şekilde marka itibarından ve davacının tanınmışlığından haksız yarar elde edilecek şekilde kullanıldığını iddia ettiğini, Ancak davacının bu iddiasının aksine, vekil edenin pazaryeri butiklerinde 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 5/1 maddesi uyarınca “Yer Sağlayıcı”; Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı Ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik Uyarınca “Aracı Hizmet Sağlayıcı” olarak faaliyet göstermekte olup, dava konusu ürünlerin satıcısı olmadığını, Ürünün asıl satıcısının müvekkilinin internet sitesinde satış yapan bir pazaryeri butiği olduğunu, Müvekkilinin pazaryeri modelinde yalnızca satıcılara yer sağladığını, bunun dışında herhangi bir sorumluluğu olmadığını, Bu hususun 5651 sayılı Kanun’un 5/2 maddesinde de “yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir.” denilerek de doğrulandığını, Yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlü olduğunu, yer sağlayıcının sorumlu tutulabilmesi için ihlal oluşturan içerikten haberdar olması ve haberdar olmasına rağmen hukuka aykırı içeriği kaldırmaması gerektiğini, bildirim üzerine ihlal oluşturan içeriği kaldıran yer sağlayıcının tazminat sorumluluğunun bulunmadığının kabul edilmesi gerektiğini, Dava öncesinde davaya konu ürünler bakımından davacı tarafından müvekkiline herhangi bir yazılı bildirim ve/veya noter kanalıyla iletilmiş bir ihtarname bulunmadığını, Müvekkilinin ihlal iddialarından 02.12.2019 tarihli arabuluculuk görüşmesinde haberdar olduğunu, ihlal iddiasını öğrenilir öğrenilmez ilgili departman tarafından incelemeye alındığını, söz konusu davaya konu edilen ürünlerin müvekkilinin sitesinden kaldırılarak ürün satıcısına da gerekli uyarılar yapıldığını, müvekkilinin sorumluluğu olmadığını, Davacının dava dilekçesinde ihlal teşkil ettiğini iddia ettiği ürün isimlerindeki ortak hususun “… ” ibaresi olduğunu, davacının iddialarını dayandırdığı markanın “…” markası değil, … tescil numaralı “… + şekil” markası olduğunu, Davacının da bunun bilincinde olup kötü niyetli olarak markası sadece “…” ibaresinden oluşuyor gibi hareket ettiğini, davacının daha önce “…” ibaresinin tescili için Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurmuşsa da, “…” markasının … tescil numarası ile üçüncü bir kişi adına tescilli olduğundan davacının başvurusu reddedildiğini ve bu hususun basına yansıdığını, Bunun bilincinde olan davacının hak sahibi olmadığı bir marka üzerinde hak iddia ettiğini, müvekkiline karşı haksız ithamlarda bulunduğunu, Davacının … tescil numaralı “…” markası üzerinde hakkı bulunmadığından “… ” ibaresi bulunan ürün isimleri vasıtasıyla marka haklarının tecavüz ve haksız rekabete sebebiyet verildiği iddiası ile açmış olduğu tazminat davasında hukuki yararı bulunmadığını davasının reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Davacının “…” lakabı ile tanınan sosyal medya kariyerine sahip youtuber olarak bilinen tanınmış bir kişi olduğunu, davacının … nolu … şekil markasının davalı tarafından izinsiz kullanıldığını, aynı zamanda eylemin haksız rekabet teşkil ettiğinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere SMK 151/2-b kapsamında şimdilik 1.000 maddi 1.000 TL itibar 20.000 TL manevi tazminatın ihlal tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına ve ihtiyati tedbire hükmedilmesi istemine ilişkin bir davadır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava dilekçesi davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 07/06/2021tarihli bilirkişi raporlarında; TPMK nezdinde … numara ile “ …+şekil” markasının davacı adına tescilli olduğu, Davalının internet sayfasındaki “…” ibareli marka kullanımlarının Davacının tescilli “…” markası ile ayırt edilemeyecek denli benzer olduğu, bu sebeple iltibas yarattığı ve haksız rekabet teşkil ettiği, Davalı tarafın yer sağlayıcı mı hizmet sağlayıcı mı yada ürünün satıcısı konumumda olup olmadığı dosyaya eklenen bilgilerden ve dosya kapsamından tespit edilemediği, Davaya konu olan ürünler, davalı web sitesinden kaldırıldığı için, davalı web sitesi üzerinde tespitler yapılamadığı, Ancak benzer ürünler üzerinden örnekleme yolu ile aydınlatıcı bilgiler tespit edilerek dosyaya ekran görüntülerinin sunulduğu, Asıl satıcı bilgisinin dosyaya sözleşmesi ile bilirlikte sunulması halinde istenilen bilgiye net ulaşılabileceğini görüş ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, … 28/06/2021 tarihli EK bilirkişi raporlarında; Davalı tarafın eklemiş olduğu; Satıcı sözleşmeleri, Yasaklı ürün listeleri, Satış yapan firma bilgileri, Satışı yapılmaya çalışılan ve kaldırılan ürünlerin listeleri gibi maddeler kapsamında değerlendirildiğinde, davalı tarafın yer sağlayıcı olarak çalıştığını bildirmişlerdir.
Yüksek 11.HD’nin emsal 2016/1613 E. – 2017/6599 K., 2011/15509 E. – 2012/540 K. ve 2012/3350 E. – 2013/3597 K. sayılı ilamları ile Yargıtay HGK’nın 15.01.2014 tarih 1138/16 sayılı kararında da açıklandığı üzere, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesi ve 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 9.maddesi ile yer sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcıların, tazminat sorumluluğu açısından, yayınlanan içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak marka hakkı sahibi, devam etmekte olan tecavüz ve haksız rekabet eylemleri yönünden, bu eylemlerin tespiti, tecavüzün durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması davalarını herkese karşı yöneltebilecektir.
Yüksek mahkemenin yerleşik içtihatlarında ve 6563 sayılı Elektronik Ticaret Kanunu’nda da vurgulandığı üzere, içerik sağlayıcı sıfatı bulunmayan internet yer ve hizmet sağlayıcı kuruluşların tazminat sorumluluğundan bahsedebilmek için, imkan sağladıkları içeriğin hukuka aykırı ve marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunu bilmeleri gerekir. Bunun için de önceden hak sahipleri tarafından uyarılmaları ve hukuka aykırı içeriği makul süre içerisinde kaldırmalarını yer ve hizmet sağlayıcı kuruluşlardan talep etmeleri gerekir. Ayrıca hak sahiplerinin, içeriğinin kaldırılmasını talep ederken, kendilerinin önceden elde edilmiş üstün hak sahibi olduklarını yaklaşık ispata yeterli delillerini de anılan kuruluşlara sunmuş olmaları gerekir.
Somut olayda Davalı şirkete dava tarihinden önce bir bildirim yapılmadığı, 15.11.2019 tarihli e noter tespitinin dava tarihinden önceye ait olduğu, bilirkişilerin ek raporları kapsamına göre davalının yer sağlayıcı olduğu, dolayısıyla yüzbinlerce üyesi olan sitede farklı satıcıların açık e Pazar sisteminde davacının markasını taşıyan ürünleri farklı ilanlar yoluyla tekrar satışa sunabildikleri , e ticaretin bu kadar yaygın olduğu bir pazarda davalının sorumlu tutulması için yasada öngörülen ihlal için bildirim yükümlülüğünün davacı yanca yerine getirilmesinin gerekli olduğu, nitekim davacı yanca arabuluculuk görüşmesi sonrasında ihlal teşkil eden içeriklerin davalı yanca engellendiği, Davalının kusurlu kabul edilebilmesi için yapılan bildirime rağmen makul sürede ihlal teşkil eden içeriği kaldırmamasının gerektiği, Öte yandan internetin yapısı, internet ortamının teknik özellikleri ve işletilme koşulları itibariyle davalının yer sağlayıcı olan davalının sitede üçüncü kişilerce gerçekleştirilen tecavüzleri bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun kabulü mümkün olamayacağından; somut uyuşmazlıkta davalının sorumlu tutulabilmesi yönünden kusur şartının gerçekleşmesi ve dolayısıyla da davalının iştirak halinde sorumluluğuna gidilebilmesi için önceden haberdar edilmesi ve buna rağmen haklı veya yasal bir neden olmaksızın ihlal oluşturan içeriğin makul süre içinde davalı tarafından web sitesinden çıkartılmaması gereklidir. Somut dava dosyasında ise davalı e ticaret sitesinin içerik sağlayıcı olmadığı, yer sağlayıcı olduğu, e ticaretin doğası gereği davalı yanca ihbar edilen içerik yönünden kaldırma yapıldığı anda dahi farklı firmalarca gerek üyelik yoluyla gerekse üye olmayan şahıslar yoluyla e ticaret sitesine yükleme yapılabilmesinin imkan dahilinde olduğu, e ticaretin doğası gereği binlerce üyesi olan bir platformda davalının içerik denetimi yapamadığı için ancak uyar kaldır sistemine uygun hareket etmediği takdirde sorumlu olabileceği, davacının ise bu yönde delil sunamadığı ,dolayısıyla davalının kusurlu eylemi ile davacının marka hakkının ihlal edildiği yönünde ve bu ihlal nedeniyle tazminat sorumluluğu doğduğu yönündeki iddianın davacı yanca ispat edilemediği gözetilerek subut bulmayan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalıya husumet düşmediği anlaşıldığından, davanın REDDİNE,
2-80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 26,30 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca red edilen manevi tazminat istemi yönünden 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca red edilen maddi tazminat istemi yönünden 1.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca, reddedilen itibar tazminatı yönünden 1.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı . 20/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır