Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/132 E. 2021/245 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/132 Esas
KARAR NO : 2021/245

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2020
KARAR TARİHİ : 02/06/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili davalı dilekçesinde, müvekkilinin, TPE nezdinde … tescil numarası ile 43. sınıfta tescilli “…” şekil markasının ve TPE nezdinde 28, 32, 38 ve 43. Sınıflarda tescilli … sayılı “…” markasının sahibi olduğunu, Davalı tarafından … başvuru numarası ile markasının tescili için Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvuru yapılmış ve talebin kabulü üzerine … tescil numarası alan ” …” markası, 43 Nice sınıfında tescil edildiği ve söz konusu tescil 31.07.2016 tarih ve 442 numaralı bültende yayınlandığını, Davacının “…” şekil markasını ve “…” markasını davalıdan çok daha önce tescil ettirip ticaret hayatında kullanmaya başladığını, ortalama tüketici kitlesi tarafından markaların karıştırılma ihtimaline ve dolayısıyla markalar arasında iktibas ve/veya iltibasa sebep olduğunu, davacı adına tescilli “…” markası ve ”… şekil” markası ile davalı adına daha sonraki tarihte tescil edilen ” …” markası arasındaki benzerlik, tescil edildiği sınıfların ve kapsadığı hizmetlerin aynı olması nedeniyle iktibaslı/iltibaslı kullanım söz konusu olduğunu, Davalı ya ait ” …” markasında yer alan kelimelerden ”…” kelimesinin markaya hiçbir ayırt edicilik sağlamadığını, Davacının markasını ilk olarak 2008 yılında tescil ettirdiğini, ”…” markasını belli bir tanınırlığa kavuşturanın, tüketicinin hafızalarında yer edinmesini sağlayanın davacı olduğunu, ”… ” şeklinde arama yapıldığında ilk sırada davacıya ait sonuçlar çıktığını, internet üzerinden ”… otel” şeklinde arama yapan tüketicilerin, ilk sırada davacıya ait sonuçlarla karşılaştıktan sonra alt sıralarda davalıya ait marka ile karşılaştıklarında davalı adına tescilli markanın da davacıya ait olduğunu, aynı markanın farklı şubesi veya uzantısı olduğunu düşünme veya karıştırma ihtimallerinin bulunduğunu, Davalı adına tescilli …tescil numaralı ve 31.07.2016 tescil yayın tarihli ” …” markasının hükümsüzlüğüne, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı sebebiyle davanın reddini talep ettikleri, esas yönünden ise Davalı tarafından, 43. Sınıf kapsamında 25.11.2015 tarihinde başvurusu yapılan “ …” markasındaki ayırt edici unsurun “…” kelimesi değil; “…” kelimesi olduğunu, “…” kelimesi ayırt edici özellik taşımadığını, TPE arama motorunda … kelimesi ile yapılan marka tescil başvuruları sorgulandığında yüzlerce / binlerce marka tespit edildiğini, Davalı “ …” olarak tescil edilen markasını, … sorgusunda da … ili,… İlçesinde işlettiği pansiyon niteliğindeki işletmesinde kullanıldığını, Markanın fiilen, tescil edildiği sınıf kapsamında hizmet sektöründe kullanıldığını, ancak davacının dava konusu markayı fiilen kullanıp- kullanmadığı bilgisine Google sorgulaması ile ulaşılamadığını,Davalının, “ …” markasını kullanımı “kötü niyetli” bir kullanım olmadığını, davalının bu marka adı altında kendi modacı kimliğini yansıtan, özelleştirilmiş, belirli bir müşteri kitlesine hitap eden butik bir pansiyon işletmekte olduğunu,bu kapsamda sadece bir tane işletmesinin olduğunu,Davaya konu edilen markanın davacı adına “… + şekil” şeklinde tescil edildiğini, davalı müvekkili markasının ise “ …” olarak tescilli olduğunu, her iki markanın ve “…” kelimesini içeren diğer markaların esaslı unsuru: markaların tescil edilen şekil ve yazım şekli olduğunu, iddia edilen “…”kelimesinin davacıya özgülenmesinin yasaya aykırı olduğunu,Türk Dil Kurumu sözlüğünde “…” kelimesinin anlamının “Masallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş, Simurg, Zümrüdüanka.” olarak yer aldığını, Davalıya ait markanın ayırt edici unsurunun “…” olduğunu, zira davalı …’nin tanınmış kişi olduğu, “…” kelimesi ile davalıyı çağrıştırdığını, davalının Türkiye’de ve dünyada tanınmış bir modacı olduğunu,Türkiye’de moda denilince ilk akla gelen isim olduğunu,İnternet sitesinden, instagram hesabından “ …” markası ile işlettiği …’daki pansiyonun defalarca reklamını / paylaşımını yaptığını,“ …” markasının davacı adına tescilli “…+ şekil” markası ile karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markalar arasında iltibas olmasının söz konusu bile olmadığını, … markası ile işlettiği pansiyonun sanatçı kimliğinin özelliklerini taşımakta olduğunu, herhangi bir işletme ile karıştırılmasının mümkün olmadığını, davacının 43. Sınıfta tescilli, “…” kelimesini içeren pekçok marka varken huzurdaki davayı sadece davalıya yöneltmesinin de düşündürücü olduğunu, davalı hakkında açılan davadan kendisine yapılan tebligatla değil, basında çıkan haberlerden haberdar olduğunu,Davacı ve davalı adına tescilli markalar arasında iltibas olduğu iddiasının yersiz ve haksız olduğunu, davacının her ne kadar davalı adına tescilli markada … kelimesinin ayırt edici unsur olmadığını iddia etmişse de; Google portalında “…” kelimesi ile sorgulama yapıldığında davacıya ait markaya / işletmeye ulaşılmadığını, davacının işletme ve marka olarak tanınabilirliği ile davalı …’nin tanınabilirliğinin kıyas dahi edilemiyeceğini, Davacının dava dilekçesinde “…” kelimesinin sıradan bir kelime olduğunu ve ayırt edicilik içermediğini iddia etmiş ise de davalının markasını “ …” olup; iki kelime birlikte ayırt edicilik kazandığını,Google sorgulamasında “ …” aramasının yüzlerce sitede çıktığını,davacı tarafın “… otel” olarak internet aramalarında firmalarının göründüğünü iddia etmekteyse de tescilli markalarının “…” kelimesi olduğunu,“… otel” olmadığını,keza “…” kelimesinin anlamının otel ile ilgisinin de olmadığını, “… otel” olarak arama yapıldığında davacıya ait olduğu iddia edilen otellerin de çıkmadığını, birbirinden çok farklı birçok otel ismi tespit edilmediğini,Davacı, taraflara ait işletmelerin internet aramalarında karıştırılabileceğini iddia edilebileceğini belirttiğini,öncelikle “…” ya da “… otel” olarak yapılan aramalarda davalı işletmesinin görünmediğini, ama “ …” ile yapılan aramalarda onlarca sayfa sadece davalıya ait işletmenin ilanları çıktığını, “ …” markası adı altında faaliyet gösteren pansiyonun …’nin modacı kimliğini yansıttığını, herhangi bir otel ile karıştırılmasının mümkün olmadığını … pansiyonu tercih eden müşteri grubunun genel tüketici olmadığını,genel tüketiciye hizmet verebilecek bir işletme olmadığını,Davacı iddiasının samimiyetten uzak, MK md 2 ye aykırı ve davalıya tanınmış kişiliğinden yararlanılarak haksız kazanç elde etme girişiminden ibaret olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davalı adına … nolu ” …” markasının hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 24/03/2021 havale tarihli bilirkişi raporlarında; Davacıya ait olduğu belirtilen bahsi geçen “…” internet web sitesinin kullanımda ve aktif olduğu, alan adının whois (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 22.12.2010 tarihinin kayıt olunduğu ve otelcilik alanında internet sitesi olarak kullanıldığı,Google Arama Motorunda dava konusu ilgili “… ” kelimesi ile arama yapılmış olup, 1. Sayfada reklam dışındaki doğal sonuçların 3. ve 4._sırasında davacıya ait olduğu belirtilen “…” internet sitesinin çıkmış olduğu, 1._sayfasında davalıya ait olduğu belirtilen “” …” ibareli sonuçların çıkmadığı tespit edildiği, Google Arama Motorunda dava konusu ilgili “…” kelimesi ile arama yapılmış olup, ilk 10. Sayfada reklam dışındaki doğal sonuçların ilk 100._sırasında davacıya ait olduğu belirtilen “…” internet sitesinin çıkmamış olduğu,Google Arama Motorunda dava konusu ilgili “ …” kelimesi ile arama yapılmış olup, 1. Sayfada reklam dışındaki doğal sonuçlarında davalıya ait olduğu belirtilen otelin, rezervasyon otel sitelerindeki, sosyal medya hesaplarındaki ve harita konum sayfalarındaki sonuçların çıkmış olduğu,Davacı şirketin ticari defterleri ve belgelerinin dava tarihinden (24.03.2020) geriye doğru 2013 yılı da dahil incelendiğini,davacı şirket adına kayıtlı … ve … tescil numaralı markaların 43 sınıf kapsamında“Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. ve Geçici Konaklama hizmetleri kapsamında ciddi şekilde kullanıldığının tespit edildiğini, “…” markası ile davalının ” …” markasını karşılaştırdıklarında; ” …” markasının algısının “…” markasına yakın değil, “Cemil” ismine yakın olduğunu, “…” isminde ağırlık kazandığını. Bunda moda dünyamızda ilk akla gelen isimlerden biri olan … ismi / markasının önemli bir rolü olduğunu, Bu nedenle ” …” markası algısında “…” değil, “…” ismi ağır basmakta, yani kök isim “…” isminde ağırlık kazanmakta olduğunu, Yani “…” ve ” …” markalarını karşılaştırdıklarında ortalama / yaklaşık %80 civarında benzerlik algısı bulunmamakta olduğunu, bütün değerlendirmeler sonucunda davalının markasının ve işinin, davacının markası ve işine bir iltibas / iktibas oluşturduğu veya oluşturabileceği söz konusu olmadığını kanaatine ulaştıklarını bildirmişlerdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan davacının itirazlarının incelenmesi yönünden yeni bir inceleme yapılması yönündeki isteminin reddine karar verilmiştir.
Dosyaya ibraz edilen tüm delil ve belgeler, marka tescil belgeleri dikkate alındığında dava, benzerlik nedeniyle marka hükümsüzlüğüne ilişkin olup, tescil başvurusuna konu olan ya da tescil edilmiş olan bir marka daha önceden tescil edilmiş bir marka ile aynı ise aynı mal ve hizmetleri kapsıyor ise önceki tescil sahibinin itirazı üzerine TPMK tarafından tescil başvurusu reddedilebileceği gibi, tescilin gerçekleşmiş olması halinde mahkemeye hükümsüzlük davası açılabilecektir. Tescil başvurusuna konu olan ya da tescil edilmiş bulunan marka tescil edilmiş veya tescili için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın kapsadığı mal veya hizmetler ile aynı veya benzer ise tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırma ihtimali var ise bu karıştırma ihtimali tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış marka ile ilişkili olduğu ihtimalinide kapsıyor ise bu hal hem nispi red hem de hükümsüzlük nedenidir.
Karıştırma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Başka bir anlatım ile halkın söz konusu mal ve hizmetleri aynı ya da bağlantılı işletmelerden geldiğini düşünme tehlikesidir. Hem markanın hem de mal veya hizmetlerin aynı olması durumunda marka hakkının ihlali söz konusu olmaktadır. Karıştırma ihtimalinden söz edilebilmesi için öncelikle tescil başvurusuna konu veya tescil edilmiş marka ile daha önce tescil edilmiş ve tescil başvurusu yapılmış markanın kapsadığı hizmetlerin aynı ya da benzer olması gerekmektedir. Eğer bu mal ve hizmetler aynı ya da benzer ise bu kez markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenecektir. Karıştırma ihtimali hem marka, hemde sınıf bakımından benzerlik gerektirdiğinden iki markanın tescil edildikleri, tescil başvurusunda bulunulduğu ya da kullanıldığı mal ve sınıfların ne kadar birbirine benzer ise karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmaması için markaların da o oranda birbirinden farklı olması gerekecektir. Markalar arasında sözcük, harf karakteri, şekil, grafik gibi renk unsurlarında hiçbir fark yok ise markalar arasında ayniyetten söz edilir. Eğer bu unsurlardan birinde küçük fark var ise benzer markalardan söz edilir. Markalar arasında karıştırma ihtimali incelenirken her bir unsura göre değil bir bütün olarak iki markanın bıraktığı genel global izlenimin markanın bütünüyle bıraktığı etki dikkate alınır.
AB Adalet Mahkemesi (CJEU ) uygulamalarında karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde bir takım ilkeler mevcuttur. Uygulamalara göre karıştırma ihtimali ilgili tüm faktörler dikkate alınmak suretiyle marka veya işaretler birer bütün olarak değerlendirilmeli bu değerlendirme yapılırken uyuşmazlık konusu mal veya hizmetin talep edebilecek durumdaki ortalama tüketici gözü ile bakılmalı ortalama tüketicinin detayları incelemeden markayı bir bütün olarak algılayacağı gözönünde bulundurulmalı markadaki ayırt edici ve egemen unsurların bıraktığı genel intibaya göre görsel ve işitsel ve kavramsal anlamda karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı tartışılmalıdır. Ancak bu husus özellikle her dosyaya özgü sunulan delillere göre, taraf markalarının tescilli olduğu ve verdiği hizmete ,yöneltiği tüketici kesimine göre ve markada bütünsel inceleme ilkesi gözetilerek gerçekleştirilmelidir.
Markalar arasında daha az derecedeki benzerlik mal veya hizmetler arasında daha çok benzerlik ile dengelenebilir. Bunun tersi de mümkündür. Ayrıca eğer önceki markanın ayırt ediciliği kendiliğinden çok yüksek ise veya kullanım sonucunda yüksek ayırt edicilik sağlanmış ise karıştırılma ihtimali de çok yüksek olacaktır. Salt çağrıştırma ihtimalinin varlığı karıştırma ihtimalini de mevcut olduğunun kabulü için yeterli değildir. Önceki markanın tanınmışlığı da tek başına karıştırılma ihtimalinin varlığı için yeterli değildir. Eğer her iki marka arasında çağrıştırma ,tüketicide bu markayı taşıyan ürünlerin aynı ya da ekonomik olarak bağlantılı işletmelerden kaynaklandığı yolunda bir kanaate yol açacak nitelikte ise, bu durumda karıştırma ihtimalinin bulunduğu düşünülmelidir. Markalar arasında görsel , işitsel,kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı her iki markanın asli ve tali unsurları ile birlikte bütünü itibariyle bıraktığı izlenimler bakımından benzerlik olup olmadığı çağrıştırma söz konusu olup olmadığı, markaların ait oldukları mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markaların tescilli oldukları malın ya da hizmetin değeri , buna bağlı olarak alıcının mal almaya gittiğinde harcadığı zaman kriterleri dikkate alınarak ortalama düzeydeki tüketici gözü ile karıştırma ihtimali mevcut olup olmadığı tespit edilecektir.
Somut olayda, davacı tarafın markası tanınmış bir marka değildir. 43. Sınıf da hizmet vermekte olup markalardan biri şekil markasıdır. … nolu marka … şeklinde elips bir geometrik şekil içinde … ibaresinin el yazısı formatı ile oluşturulmuş … ibaresi ile oluşturulduğu ve yazının altında çizgi bulunduğu görülmektedir. Diğer davacı markası ise … nolu … ibareli markadır. Davalının markası ise … nolu … markası olup, taraf markaları 43. Sınıf için tescillidir. Davacının tescil tarihi önceki tarihlidir.
Tarafların markalarının ve kullanımlarının karşılaştırılmasında davacı tarafa ait Marka ve ibarenin “…” ibaresi, davalı tarafın ise markasının ve tescilinin “ … ” markası olduğu anlaşılmıştır.
Gerek bütünsel ve gerekse her iki markada yer alan unsurlar itibariyle davalı markasının idarî ve ekonomik anlamda davacı ile bağlantılı bir işletme gibi bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı; zira davacının tanınmış bir marka olmadığı gibi , otel seçimi yapan müşterinin titiz incelemeler sonucunda genellikle de tur operatörleri aracılığıyla tercih hakkını kullandıklarının bilinen bir gerçeklik olduğu, 43. sınıf ürün ve hizmetleri satın alacak kişilerin yetişkinlerden oluşması keza bir kısmının da tatil, otel konusunda uzman kişilerden oluştuğu, günlük,haftalık, aylık seçimler yapıldığı için daha çok araştırılan ve konaklama hizmeti verilmesi nedeniyle daha çok araştırılan hizmet sınıfına ilişkin oldukları, dolayısıyla aynı biçimde satın alınması için tüketicinin uzun süre araştırma yaptığı,seyahat acentalarından yardım aldığı dolayısıyla karar vermek için harcadığı alım süresi gözetildiğinden yanılgının oluşmasının mümkün bulunmadığı, kaldi ki tüketici için otel seçiminde kimi zaman markadan ziyade lokasyon ve tatil beldesi ise denizi yakınlık gibi kriterlerin, hizmetlerin ön planda olduğu, bilindiği üzere ticari hayatta el değiştirdiği için marka adı değişen oteller yönünden tüketicinin marka adı değişse dahi örneğin çocuklara yönelik havuz hizmeti , denize yakınlık, seminer olanaklarının sunulması gibi kriterleri baz alarak otel ismi değişse dahi aynı yer için rezervasyon yaptırabildikleri, dolayısıyla tüketicinin bilinçli olarak daha çok araştırma yaptığı bir kesime yönelik verilen hizmette tüketicinin aldanmasının mümkün bulunmadığı, keza bu hizmetler her zaman yararlanılan bir hizmet türü olmadığından yani günlük tüketime tabi bir ürün sunmaması nedeniyle tüketicinin aldanma ihtimalinin bulunmadığı bir sektör olduğu, davalının modacı kimliği ile bilinen … adı ile moda sektöründe ülkemizde tanınan bir şahıs olduğu, markasınında … esas unsuru ile birlikte … ibaresini birlikte kullanıldığı, öte yandan bir kelimenin marka olarak seçilip tescil ettirilmesinin, anılan kelime üzerinde marka sahibine tekel hakkı vermeyeceği, … ibaresinin bilindiği üzere masallarda geçen kuşun adı olduğu, dolayısıyla davalının dürüst ticari kullanımı kapsamında seçip tescil ettirdiği … … ibaresinde markanın 2 kelime ile oluşturulmuş olması , … ibaresinin markada başta yer alan esaslı unsur olması nedeniyle tüketicinin zihninde ilk etapta akılda kalacak olan ibarenin … ibaresi olduğu, … olarak oluşturulmuş markada davalı markasının yeterli ayırt ediciliğe sahip olduğu, lokasyonların farklı yerler olması, markaların bir bütün olarak tüketici zihninde bıraktığı intibanın karıştırmaya neden olmayacağı denetime uygun bilirkişi raporları ile de anlaşıldığından toplanan deliller kapsamına göre her iki marka arasında iltibas bulunmadığı, davalı markasının yeterli ayırt edici nitelikte oluşturulmuş olması hususları gözetilerek davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-DAVANIN REDDİNE,
2-59,30 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 4,90 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.02/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır