Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/128 E. 2022/201 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/128 Esas
KARAR NO : 2022/201

DAVA : İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. hakkında … 24. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile 08/05/2012 tarihli Meslek Birlikleri Lisans Sözleşmesi ve faturalardan kaynaklanan 6.665,65-TL alacağın tahsiline ilişkin olarak 13/08/2018 tarihinde ilamsız takip başlatıldığını, borçlunun 18/12/2018 tarihli itiraz dilekçesi ile borca, işlemiş faize, faiz oranına ve borcun fer’ilerine itiraz ettiğini, taraflar arasında imzalanan Müzik Eseri Lisans Sözleşmesi Kapsamında Davalı- Lisans Alanın işbu sözleşmenin konusu olan müzik yayınlarına ilişkin, ödemesi gereken mali hak bedelleri ve buna ilişkin tarife kapsamında ödeme yapmadığını, sözleşme 4.3. madde gereğince yıldan yıla devam eder şeklindeki düzenleme sebebiyle taraflar arasındaki sözleşmenin yenilenerek devam ettiğini, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine, borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini, bunun üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, müvekkili lehine %20 ‘dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkili şirketin bulunduğu iş yerinin yer aldığı adres, … adresi olduğunu, Belirtilen iş yerinde Turistik Restaurant ve Cafe hizmeti verildiğini, bu iş yerinin bulunduğu bina, 2012 yılında kentsel dönüşüm sürecine girdiğini, İdare mahkemeleri ve diğer idari müracaatlar nedeni ile bu süreç 2017 yılına kadar uzadığını, fakat 31.07.2017 tarihinde … ve … ekipleri tarafından tüm elektrik, su ve doğal gaz saatleri sökülmüş, şehir şebekesi ile olan bağlantıların kesilmiş olduğunu, kentsel dönüşüm nedeni ile binanın kullanılamaz hale geldiğini, bu sebeple müvekkili şirket kiralayanı ile ibralaşmış, kira sözleşmesini karşılıklı olarak sonlandırmışlar ve mecuru 2017 yılı Eylül ayında tamamen tahliye ettiğini, takiben 02.10.2017 tarihinde de tasfiye kararı alınmış ve tasfiye süreci başlatıldığını, özetle müvekkilin ticari faaliyeti fiilen 31.07.2017 tarihinde sona erdiğini, Dava konusu alacak talebinin konusu olan faturaların ise yukarıda belirtilen olayların bitiminden sonraki döneme ilişkin düzenlenmiş faturalar olduğunu Davacı tarafından belirttiği üzere alacak iddiasına dayanak faturalar, 09.11.2017 ve 08.12.2017 tarihli fatura tutarlarının, Müvekkil şirketin faaliyetini sonlandırdığı, hizmet vermediği ve davacı tarafla akdedilen sözleşme gereği ödemesi yapılan müzik yayımının olmadığı bir döneme ilişkin faturalar tanzim edildiğini, Müvekkil şirketin tasfiye kararı, … tarih ve … sayılı ticaret sicil gazetesinin 519.sayfasında tescil ve ilan edilmiş bulunmakta olduğunu, bu ilana göre tasfiye işlemlerinin yürütüleceği adres ve tasfiye memurluğu belirtilmiş bulunmakta olduğunu, Tasfiye kararının alınmasından ve tasfiye memuru atanmasından sonraki bir tarihte düzenlenen dava konusu faturaların, hiç bir surette ne tasfiye memuruna ne de tasfiye halindeki müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, iki taraflı sözlemeler bakımından, bir tarafın ediminin yerine getirmesine engel olan ve kendi kusuruna dayanmayan hukuki ve fiili imkansızlıklar, karşı taraf bakımından bu edimin ifasının istenmesine engel olacağının tartışmasız olduğunu, TBK 112. maddesi de bu hususta borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumunda, borçlunun kendisine hiç bir kusur yüklenemeyeceği durumlarda borçtan kurtulacağını belirttiğini, kentsel dönüşüm nedeni ile iş yerini kapatmanın ve tasfiyeye sokmak zorunda kalan müvekkilinin bu nedenle aldığı tasfiye ve kapanış kararı bakımından kusuru olduğunun iddia edilemeyeceğinden alınan kentsel dönüşüm kararı ve bu karar uyarınca müvekkili şirketin iş yerinin işleyebilmesi için gerekli olan elektrik, su ve doğalgaz bağlantısının kesilmesi, tahliye için 30 günlük süre verilmesini davacının dayandığı sözleşme bakımından sonradan ortaya çıkan hukuki imkansızlık halini ortaya çıkarttığını, Bu durum idari makamların aldığı bir kararın neticesi olmakla artık davacı ile müvekkilin arasındaki sözleşme bakımından kendiliğinden sona erme koşulları gerçekleştiğini, TBK 136. Maddesinde karşılığını bulan bu durum bakımından artık, davacı tarafın bir edimin ifasını isteyebilme hakkının da ortadan kalkmış bulunduğunu, Müvekkil şirketin davacı taraf ile akdettiği sözleşme iş yerinde yaptığı müzik yayımı ile ilgili olarak aylık ödemeler üzerine kurulmuş bir sözleşme olduğunu, bu hususun davacı tarafın dava dilekçesinde de belirtiltilip kabul edildiğini, Bu sözleşmenin ayakta kalabilmesi için yegane şart müvekkilinin iş yerinin çalışması ve ağırladığı müşterilerine açık olduğu sürece müzik yayınını yapması olduğunu, oysa bahsi geçen kentsel dönüşüm kararı ve yıkım ile müvekkil şirket tasfiye sürecine girdiğini, yani müvekkilinin dava konusu alacağın dayanağı olan sözleşme bakımından müzik yayımı yapabilmesinin imkansız hale geldiğini, bu imkansızlık ortada iken kapalı ve çalışmayan bir iş yeri için sanki müzik yayımı yapılmış gibi ücret talebinde bulunulması nın haksız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmalık; … 24.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine, borçlunun haksız olarak itiraz ettiği iddiasıyla ,itirazın iptali ile takibin devamına, müvekkili lehine %20 ‘dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına( asıl alacak 6.665,65TL nin davalıdan tahsili için açılmış itirazın iptali davası olduğu) anlaşılmıştır.
Tarafların dosyamıza sundukları tüm deliller, icra dosyası, lisans sözleşmesi hükümleri incelenerek, ticari defter ve belgeleri üzerinde mali bilirkişi aracılığıyla yerinde inceleme yapılması suretiyle davacının icra takibinde haklı olup olmadığı ,takibe konu fatura bedelinin ödenip ödenmediği, kısmi ödeme varsa kayıtların incelenmesi ile bu durumun da tespiti, asıl alacağa bağlı talebin haklı olup olmadığı, davacının asıl alacak yönünden davalıdan alacaklı olup olmadığı, varsa faiz talebinin ne kadar olduğu, yönünde mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
HMK 266. Madde kapsamında mali Bilirkişi ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmıştır.
Bilirkişi İsmail Yeksan’ın 03/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı ve davalı arasında Akdedilen sözleşmeye göre davacı ve davalı sözleşmenin bitim tarihinden 30 gün önce noter kanalı ile feshetmediği sürece yıldan yıla devam eder hükmü ile devam ettiği, davalı şirketin 02.10.2017 tarihinde Tasfiye giriş kararı aldığı ve bu kararda tasfiye işlemlerinin yürütüleceği adresin belirtildiği, öncelikle davalının tasfiye giriş tarihine kadar sözleşmeye göre mali hak bedelinden sorumlu olduğu, davacının 2017 yılı faturasına da keserken gün hesabı yaparak 2017 yılını fatura ettiği, 2017 yılı ve 2013, 2014, 2015 ve 2016 yılını kapsayan 2 adet fatura kestiği bu faturaları davacının faaliyet gösterdiği adrese gönderdiği, davalının da bu faturaları almadığını beyan ettiği, sözleşmenin “Madde 11 Taraflar adres değişikliklerini derhal yazılı olarak bildirmek zorundadırlar. Aksi halde, tebligat 7201 sayılı Tebligat Yasası’nın 10.maddesi uyarınca yapılmış sayılır.” Hükmünden anlaşıldığı üzere davalı adres değişikliğini davacıya bildirme zorunluluğunu yerine getirmediği, davacı sözleşmeye göre bir önceki mali hak bedellerine ÜFE+TÜFE/2 oranlarını uyguladığı hesaplama sonucunda; Davada uyuşmazlık konusunun, davalı hakkında … 24.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya ile başlatılan ilamsız takibin, davalının itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu, ” Davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiki süresinde yapıldığı ve sahibi lehine delil taşıdığı” Davacı Meslek birliği …’ nin, ticari defter kayıtlarında davalıdan 5.658,62 TL alacaklı gözüktüğü, ” Davalı Tasf.Halinde …Şti.” nin 02.10.2017 tarihinde faaliyetine son verdiği tasfiyeye girdiği, ” Davacı …’ nin … 24.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takip tarihi itibari ile 5.658,62 TL – Asıl alacak ve 1.007,03 TL gecikme faizi ile birlikte toplam 6.665,65 TL alacak talep ettiği, Hesap edilen asıl alacağın 5.658,62 TL gecikme faizinin 4.517,57 TL toplam 10.176,19 TL olduğu, takipte 3.510,54 TL eksik talepte bulunduğu, taleple bağlılık ilkesi gereği 6.665,65 TL Alacaklı olduğu, görüş ve kanaatine vardığını bildirmiştir.
Toplanan deliller, … 24.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, ticari sicil kaydı , HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile birlikte incelendiğinde;davanın devamı sırasında davalının uyap sisteminden alınan ticari sicil kaydında davalı taraf tasfiye edilerek ticaret sicilinden 15.10.2021 tarihinde terkin edilmiş ve ticari sicildeki kaydının kapatıldığı anlaşılmış, tasfiye sonrası memur atanmış, yargılamada davacı tarafa ihya davası açması için süre verilmiş ancak davacı tarafça ihya davası açılsa dahi alacaklarını tahsil edemeyeceklerini bildiklerinden dava açılmayacağının açıkça belirtilmesi karşısında dava şartları oluşmadığından davanın usulden reddine keza Yargıtay 11.HD’nin 2020/736 esas- 2020/5485 karar ve 30.11.2020 tarihli ilamlı gözetildiğinde; davacı yanca ihya davası açılması için süre verildiği halde dava açılmadığından davalı yönünden taraf teşkili sağlanamadığından bahisle davanın usulden reddedilmesine karar verildiğinden, tasfiye edilerek ticaret sicilden terkin edilen davalı şirket yararına yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün bulunmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir. Zira davalı şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilden terkinle birlikte son bulmuş olup, davalı şirket bu suretle taraf ehliyetini, bir başka deyişle haklara ve borçlara ehil olma niteliğini yitirmiştir. Yargılama giderleri ise taraflar lehine veya aleyhine hükmedilir.Dolayısıyla davalının tüzel kişiliği son bulduğundan lehine vekalet ücreti takdir edilmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 00,19 TL harcın davacıdan tahsiline,
3- Yargıtay 11.HD’nin 2020/736 esas- 2020/5485 karar ve 30.11.2020 tarihli ilamlı gözetildiğinde; davalı tasfiye edilerek ticaret sicilden terkin edildiğinden davalı şirket yararına yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün bulunmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 07/12/2022
Katip … Hakim … ¸ ¸