Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/86 E. 2021/258 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/86 Esas
KARAR NO:2021/258

DAVA:Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:13/03/2019
KARAR TARİHİ:08/06/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Merhum …. …’in “…” adlı … orijinal eserin Türkçeye çevirisinin müvekkili …. … tarafından yapıldığını, Eserin … Türkçeye çevirisinin … (…) ile yapıan sözleşme kapsamında yapıldığını, Müvekkili ile … arasında …’nın bu eseri basımı, çoğaltması bunu esas alarak görsel ve işitsel yayınlar yapması bu eseri işleyerek çoğaltması, ücretli ya da bedelsiz dağıtacağı konusundaki mali haklarını …’ya devrettiğini, …’ nın eser üzerindeki işleme, çoğaltma, işitsel, görsel vs. araçlarla yayma gibi haklarına karşı ileri sürmeyeceğine dair tercüme bedelinin belirlendiği bir çeviri sözleşmesi yapıldığını, sözleşme ile eseri, basım, çoğaltım, yayım, ve dağıtımı hususunda müvekkilinin muvafakatının söz konusu olduğunu, …’nın bu hakları devredemeyeceğini, ancak davalı şirketin bu eseri adına yayına hazırladığını ve 11.000 adet basımını yaparak kendi yayınları içerisinde yayınladığını, Eserin … adına değil … AŞ yayını olarak basılıp ve piyasaya sunulduğunu, davalı şirkete telif bedelinin ödenmesi talebinde bulunduklarını ancak davalı şirket cevabi yazısında 11.000. adet olarak basılan eserin talep edildiği miktarda telif bedelini kabul etmediğini, davalının, … ile aralarında yaptıkları sözleşmeye istinaden eseri basıp çoğalttığını bildirdiğini, müvekkili ile herhangi bir telif sözleşmesi yapmadığını ve bu eserleri basarken kendisinin izin ve muvafakatının almadığını, müvekkilinin teliften doğan mali haklarını ihlal etmesinden dolayı 5846 sayılı yasanın 68 maddesi hükümlerine göre müvekkili için hakkettiği telif bedelinin 3 kat fazlası olan 1.056.000,TL (birmilyonellialtıbintürklirası)nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmeye göre davacının tüm mali haklarını …’ya devrettiğini, dolayısıyla davacının eser üzerinde herhangi bir mali hakkı kalmadığını, bu nedenle davacının taleplerinin reddi gerektiğini, davacının eser üzerinde herhangi bir hakkı olduğunun kabulü halinde dahi davacının 10 yıl sonra talepte bulunmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin söz konusu eserin baskısından önce çeviri eser üzerinde mali hak sahibi sıfatıyla … ile bir sözleşme akdederek eserin baskısını yaptığını, … A.Ş tarafından 2008 yılında eserin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık 10 yıl geçmiş olmasından sonra çevirmenin, işleme eserin baskısından bunca zamandır haberdar olmadığını ileri sürmesi hayatın olağan akışına ve hüsnüniyet kaidelerine uygun olmadığını, davacının akademisyen ve eğitimci olması, kendi alanıyla ilgili yazılan eserleri sürekli takip etmesi nedeniyle eserin baskı ve satışının yapılmasından 10 yıl sonra haberdar olduğunu iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve ayrıca yetki itirazında bulunarak dosyanın yetkili … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerine gönderilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; 5846 sayılı yasanın 68 kapsamında 3 kat tazminat talebine ilişkin olarak 1.056.000,TL nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, mahkememiz huzurdaki davayı görmeye yetkili olduğundan yetki itirazı red edilmiş, eser işletme belgesi celp edilmiş,bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266.madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişilerin raporlarının denetim ve hüküm kurmaya elverişli 5846 Yasa ve sunulu deliller ile uyumlu olduğundan mahkememizce hükme dayanak yapılmıştır.
Bilirkişiler …, … ve … 20/04/2021 tarihli raporunda; davaya konu… isimli eserin …’dan Türkçeye orijinal dilin cümle yapısına uygun olarak naklini içeren, aynı ahenk, aynı uslup ile Türkçeye aktaran bu nitelikleri gereği hususiyet taşıyan FSEK 6/1 anlamında işlenme eser olduğu ve FSEK korumasına mazhar olacağını, davacının davaya konu kitabın FSEK 11’deki karine çerçevesinde tercüme eden sıfatıyla işleme eser sahibi olduğunu, bununla birlikte davacı ile …(…) arasında imzalanmış 27.11.2005 tarihli sözleşmenin 6.maddesi gereğince davacının davaya konu orijinal eseri sipariş sözleşmesi başka bir deyişle istisna akdi ile Türkçe’ye çevirttiği ve tercümesi üzerindeki tüm mali hakları da …’ya devrettiği görülmekte olduğundan Takdiri Mahkemeye ait olmak kaydıyla tercümeye ilişkin mali hakların ihlali sebebiyle talepte bulunma hakkının davacıya değil …’ne ait olacağını, davacının davayı açma hakkının olmadığı kanaatine varılmış ise de Mahkemece aksi kanaatte olunması halinde; talep edilebilecek telif bedelinin 46.387,50-TL olabileceğini, nihai takdirin mahkemeye ait olacağını bildirmişlerdir.
Toplanan deliller, … (… ) nin 23.11.2020 havale tarihli yazıları, dosyada mübrez uzman mütalaası, … Turizm Bakanlığı Telif hakları Genel Müdürlüğünün 26.10.2020 tarihli yazıları ekindeki eser işletme ve bandrol talep formları, taraf iddiaları ve bilirkişi raporu ile birlikte incelendiğinde;
Davaya konu… isimli eserin …’sı … tarafından yazılan … isimli eserin Türkçeye orijinal dilin cümle yapısına uygun olarak naklini içeren, aynı ahenk, aynı uslup ile Türkçeye aktaran bu nitelikleri gereği hususiyet taşıyan FSEK 6/1 anlamında işlenme eser olduğu, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” sıfatının da re’sen gözetilmesi gereğine işaret edildiği, huzurdaki davada da, uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin “eser sahipliği” sıfatının re’sen irdelenmesi gerekli olduğu bilinmektedir.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 11 ve 12 inci maddelerinde eser sahipliğine ilişkin karinelerin neler olduğu düzenlenmiştir.
FSEK m.11 hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın”.
FSEK m.12 hükmüne göre ise; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11 inci maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir. Bu salahiyetler, 11 inci maddenin ikinci fıkrasındaki karine ile eser sahibi belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır”.
Dava konusu kitapla ilgili sözleşmede davacının çevirmen olarak yer aldığı, davacının davaya konu kitabın çevirmeni olarak belirtilmesi nedeniyle davacının davaya konu kitabın FSEK 11’deki karine çerçevesinde tercüme eden sıfatıyla işleme eser sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Sunulu delillere göre davacının işleme eser sahibi olarak huzurdaki davadaki talepleri ileri sürebilmesi için tercüme eseri üzerindeki mali hakları başkasına devretmemesi gerekir. Mali hakları başkasına devrederse artık mali hakların ihlaline dayalı telif bedeli talebinde bulunamaz. Zira FSEK 48, 49, 52 hükümleri gereği mali hakkın devri ile bu haklar eser sahibinin malvarlığından çıkıp devralana geçer. Davaya konu… isimli eser orijinali … olan ve Prof.Dr. … tarafından yazılan kitabın Türkçe’ye tercüme edilmiş halidir. Orijinal eserden Türkçeye çeviri konusunda davacı ile …(…) arasında imzalanmış 27.11.2005 tarihli sözleşme dosyada mübrezdir. Sözleşmenin 6 ıncı maddesine göre; “Özgün eser sahibinden Türkçeye çeviri yapılması konusunda işlenme hakkı … tarafından devir alınmış olup; iş bu sözleşme bu hakkın çevirmene devrini içermez. Eserin işlenme hakkı …’ya aittir. Sözleşmenin 2. maddede künyesi verilen eserin çevirmen tarafından yapılacak Türkçe çevirisi üzerindeki işlenme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı ile işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı olmak üzere tüm mali hakları süresiz olarak …’ya aittir. Dolayısıyla Çevirmen yaptığı çeviriyi hiçbir şekilde kısmen veya tamamen çoğaltamaz, yayınlayamaz ve umuma arz edemez”. Bu hüküm dikkate alındığında davacının davaya konu orijinal eseri sipariş sözleşmesi başka bir deyişle istisna akdi ile Türkçe’ye çevirttiği ve tercümesi üzerindeki tüm mali hakları da …’ya devrettiği görülmekte olduğundan mali hakların ihlali sebebiyle talepte bulunma hakkının davacıya değil …’ne ait olacağı , davacının davayı açma hakkının olmadığı gözetilerek aktif dava ehliyeti yokluğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davanın reddine,
2-59,30 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 17.974,54 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 69.760 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 08/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır