Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/410 E. 2022/59 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/410 Esas
KARAR NO : 2022/59

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün men’i, maddi, manevi ve itibar tazminatı
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
KARAR TARİHİ : 29/03/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüzün men’i, maddi, manevi ve itibar tazminatı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının müvekkiline ait “…” markasını izinsiz kullanması nedeniyle tecavüzün önlenmesi, durdurulması, ihtiyati tedbire karar verilmesi, … sitesine erişimin engellenmesi, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 6769 sayılı SMK’nun 151/2-a maddesi kapsamında 5.000 TL maddi ( 20.10.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemi 24.052.50 TL olarak talep edilmiştir) ve 50.000 TL manevi tazminatın ve itibar tazminatının davalıdan tahsili , ihtiyadi tedbir kararı verilmesi , hükmün ilanını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesi talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının 2009 yılında … sınıf için “…” markası için bir başvuru yapmışsa da, başvurusu Türk Patent tarafından reddedildiğini, 2012 yılında bu defa … Sınıf için … numaralı “…” markası için başvuruda bulunduğunu ve bu başvurunun 30.07.2013’te Türk Patent tarafından tescil edildiğini, … 2.FSHMM …esas sayılı dosyası ile tecavüzün tespiti istemli dava açıldığını , iddianın aksine iltibas tehlikesi bulunmadığını, taraf markalarının benzer olmadığını, Maddi ve manevi tazminat taleplerinin hiçbir hukuki dayanağı olmaması nedeniyle, tüm istemlerin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Davalının davacıya ait “…” markasını izinsiz kullanması iddiasıyla markaya tecavüzün önlenmesi, durdurulması, ihtiyati tedbir kararı verilmesi, … sitesine erişimin engellenmesi, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 5000 TL maddi( 20.10.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemi 24.052.50 TL olarak talep edilmiştir) 50.000 TL manevi tazminatın ve itibar tazminatının davalıdan tahsili , hükmün ilanı istemine ilişkindir.
HMK 266.madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 08/10/2021 tarihli bilirkişi raporlarında: davacıya ait marka şekilleri ile davalıya ait marka şekilleri logo etkisi, yazı karakteri, renk kullanımı olarak farklılıklar taşımakta olup marka görselleri düşük oranda benzerlik taşımakta ise de markaların anlamsal ve işitsel olarak yüksek oranda benzerlik taşıdığını, Davacı ve davalı markası farklı sınıflarda tescil edilmiş ise de markaların tescilli olduğu sınıflarda yer alan hizmetlerin birbirine yakın hizmetler olup taraf markalarının aynı sektörde yer alan markalar olduğu görüldüğünden, somut olayda ortalama tüketici algısında davacı ve davalı markalarının taşıdığı benzerlik ve markaların aynı sektörde kullanılan markalar olduğu dikkate alındığında markalar arası iltibas tehlikesinin olduğunu, ) Davacı tarafın incelenen ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, Davalı tarafın, 2016, 2017, 2018 yıllarında işletme defterine tabi olduğu, bu yıllara ait defterlerin sahipleri lehine kati delil vasfına haiz olmadığı, bununla birlikte 2019 yılına ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde ve yasalara uygun yapıldığı ve sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, Davalı tarafın, dava tarihinden önceki dönemlere ait satış faturaları üzerinde yapılan incelemelerde, davacı taraf ile benzer olduğu anlaşılan hizmetleri, davacı taraf piyasada satışa sunmuş olsaydı, ortalama piyasa şartları dikkate alınarak yapılan hesaba göre yoksun kaldığı muhtemel kazancın 24.052,50 TL olarak hesap edildiğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
… 2.FSHHM’nin … esas- … karar ve 13.1.2021 tarihli ilamı celp edilmiş ; Davanın KABULÜ ile, davalı kullanımlarının davacı adına TPMK nezdinde tescilli “…” ibareli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun TESPİTİNE karar verildiği anlaşılmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde; davacı adına … tescil numaralı “…” ibareli markanın …sınıfta,… tescil numaralı “…” ibareli markanın … ve … Sınıflarda davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Davalı adına ise …nolu … şekil markasının … ve … Sınıf için 24..1.2020 tarihinde tescil edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
2.FSHHM’nin … esas sayılı dosyasına sunulan 26.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle … isimli web sitesinin ,domaninin (isminin) … tarafından 10 Ağustos 2018 tarihinde satın alındığı, tescil işlemlerini gerçekleştirenin … olduğu, Sosyal medya siteleri “twitter, instagram, linkedin, facebook” adreslerinin, kuruluş tarihlerinin ve içeriğinin tespiti yapıldığında genel hatları itibariyle 22 Kasım 2016 olduğu, İnstagram profil oluşturulma tarihinin 22 Kasım 2016 yılı olduğu, Facebook profil oluşturma tarihinin 22 Kasım 2016 yılı olduğu, Twitter profil oluşturma tarihinin Kasım 2016 yılı olduğu, Linkedin profil oluşturma tarihinin tespit edilemediği, … isimli web sitesinin içeriğinin bulunmadığı web sayfasının yapım aşamasında olduğu, bu sebeple web sayfası ile ilgili değerlendirme yapılamadığı, davacı şirketin bahsine konu … isimli en kapsamlı arama motorunda yapılan “… ” yazıldığında davalı şirketin ilk sırada bulunmadığı, tespit talep eden tarafa ait “…” markasının …sınıfta tescilli marka olarak koruma altında olduğu, “…” ibareli markasının …,… sınıflarda TPMK nezdinde başvuru aşamasında olduğu, aleyhine tespit talep edilen TPMK nezdinde …,… sınıflarda “…” ibareli marka başvurusu olduğu, aleyhine tespit istenenin sosyal medya hesaplarında … ibaresi ile alan adı olarak .. şeklinde kullandığı, … ve …sınıflara ilişkin kullanımın tespit isteyenin tescilli ve başvuru aşamasındaki “…” ve “…” ibareli markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, bu sebeple iltibas yarattığı….” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Yine rapor içeriği kapsamına göre davalının “medyastore www.medyastore” markasını İnstagram, Facebook, Twitter, Linkedin vb. Sosyal medya hesaplarında kullandığı, web sayfası yapım aşamasında olsa da ekran görüntüsünden mezkur markanın kullanıldığı tespit edilmiştir.
Markaların karıştırılması açısından gerek mülga 556 sayılı KHK.nın ve gerek 6769 Sayılı SMK.nun aradığı ve doktrinde kabul edilen görsel, anlamsal, fonetik değerlendirmeler, markanın esas unsuru, yardımcı unsuru türünden tüm ilkelere “markanın bir bütün olarak tüketicide bıraktığı genel intibaı” değerlendirmesine katkı yapan unsurlardır. Şöyle ki; tüketiciler bir markayı duyduklarında veya okuduklarında iltibas tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarında standart düşünce yapısının bir gereği olarak algılarını birleştirmekte ve bu birleşim sonucu oluşan bütüne göre bir karar vermektedirler. Eğer oluşan bu bütün içerisinde tüketicinin aklına iki markanın birbiri ile ilişkili olduğu yönünde az da olsa bir ihtimal beliriyorsa ve markaya güvenle mal ve hizmetlerin karıştırılma ihtimali doğuyorsa, markalar arası iltibasın veya en azından iltibas tehlikesinin kabulü zorunludur. Elbet bu değerlendirme yapılırken markaların tescilli oldukları sınıflar da ( sınıflar yol gösterici olup, mal ve hizmetlerin ayniyeti, benzerliği ve birbiri ile ilgili olup olmadığı) göz önünde bulundurulmalıdır.
Markalar ve unvanlar arasında benzerliğin alıcıları satın almayı düşündükleri mal ve hizmet yerine, bir başka mal ve hizmet almak durumunda bırakması kadar, alıcıların iki farklı mal veya hizmet karşısında olduklarını bilmelerine rağmen bu markalann aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu mallan üreten işletmeler arasındaki idari – ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmalan da iltibas tehlikeleri içinde ele alınmalıdır.
Halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi halinde benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olacaktır. Markalar arasında karıştırma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması benzerlik ve İltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır.
Bu noktada tespiti gereken diğer bir husus halk tarafından karıştırılma ihtimalinden ne anlaşılacağıdır. Doktrinde, halk tarafından karıştırılma ihtimalinin iki koşulun bir araya gelmesi halinde vücut bulacağı kabul edilmiş ve bu iki koşuldan ilkinin tescili istenen markanın daha önce tescilli bulunan markanın aynısı veya benzeri olması, İkincisinin ise her iki markanın aynı mal ve hizmetlerde kullanılmasının olacağı belirtilmiştir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, ortalama tüketici olarak tabir edilen alıcının söz konusu iki marka arasında bir bağlantı kurması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali İçin yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.
Davalı eylemi bir bütün olarak incelendiğinde; bilirkişi raporundaki tespitlere göre de davalı kullanımının davacı markasına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmıştır. 6769 Sayılı SMK mm 6/1 maddesi uyannca “markanın tescil haklarına giren aynı mal ve hizmetlerle İlgili olan, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve hizmetleri kapsayan ve bu suretle tüketici nezdinde tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere davacı markasına iltibas teşkil edecek şekilde gözde ve kulakta tüketicileri yanıltmasına” neden olacak ve bu durum 6769 Sayılı SMKnun 7/2 (a) ve (b) maddeleri uyannca marka hakkına tecavüz teşkil edecektir.
6769 Sayılı SMK nun 29/1. Maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler sayılmıştır. Buna göre;
a)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak
b)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c)Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerekliği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak ” şeklindeki eylemler marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilmiştir.
Davacıya ait … nolu “…” markasının 10.05.2011 koruma tarihi ile … sınıfta tescilli olduğu, logosunda “…” ibaresini baskın olarak, “…” ve “…” ibaresini marka tescil belgesinde geri planda kullandığı anlaşılmaktadır.
Davalının … nolu ” …” markasının 06.09.2019 koruma tarihi ile … ve … sınıflarda tescilli olduğu, logosunda “…” ibaresini baskın olarak, “…” ibaresini ise marka tescil belgesinde çok geri planda kullanarak oluşturduğu anlaşılmıştır.
Ancak davacı; … nolu, 13.02.2019 koruma tarihli … ve … Sınıflarda tescilli “…” markası ile … nolu, 10.05.2011 koruma tarihli … Sınıfta tescilli “…” markaları ve 25.06.2012 yılından bu yana sahip olduğu “…” web sitesi alan adı (Domain) ile “…” ibaresini 2011 yılından bu yana ticari faaliyetlerinde kullanmaktayken davalı … nolu, 06.09.2019 koruma tarihli … ve … sınıflarda tescilli “… – …” markası ve 10.08.2018 yılından bu yana sahip olduğu “www,…” web sitesi / alan adını kullanmaktadır.Mevcut kullanım şekli davacının marka olarak “…” ibaresini 2011 yılından bu yana, davalı ise 2018 yılından bu yana kullanmaları karşılaştırıldığında davacının … ibaresi üzerinde öncelik hakkı bulunduğu, davalının kullanımlarının ise iltibasa sebebiyet verdiği bilirkişi raporları ile sübuta ermiştir.
Her ne kadar davacı ve davalı markası farklı sınıflarda tescil edilmiş ise de markaların tescilli olduğu sınıflarda yer alan hizmetler birbirine yakın hizmetlerdir. https://…/ web sitesinden davacının çalıştığı alanlar incelendiğinde davacının yaptı “…” olarak tanımladığı görülmektedir. Yine davalının cevap dilekçesinden de davalının da yazılı, sözlü, internet alanlarda çalışan bir medya ajansı olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarlar taraf markalarının aynı sektörde yer alan markalar olduğu ,taraf markalarında baskın unsurun her iki tarafça ortak olarak kullanılması , Davacı kelimenin İngilizce karşılığını kullanmayı tercih etmiş iken davalı Türkçe karşılığını kullandığından keza “’…” kelimesi davacı ve davalıya tarafça tescil edildikleri sınıflarda tanımlayıcı bir kelime olmakla, davacıya ait Marka şekillerinde “…” kelimesi “…” kelimesi ile birlikte kullanılarak Türkçe karşılığı ile “…” anlamı ile bir marka yaratıldığından, tarafların faaliyette bulundukları sektör itibari ile karışıma ihtimali bulunduğundan davalının marka hakkına tecavüzünün men’ine karar verilmesi gerekmiştir.
SMK m. 7(1)b’de karıştırılma ihtimali şu şekilde düzenlemiştir. “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,”Madde hükmünde de belirtilmiş olduğu üzere markaların karşılaştırmasına dair değerlendirmede yalnızca benzer markayı taşıyan mal ve hizmetlerin karşılaştırması ile yetinilmemeli, ortalama dikkat ve zeka düzeyindeki tüketici ve alıcıların iki markanın farklı olup olmadığını anlamalarına ve markaların farklı olduğunu anlamalarına rağmen marka sahibinin aynı olup olmadığı yani mal ve hizmetlerin aynı işletmeden ya da ekonomik olarak bağlı işletmelerden kaynaklandığını düşünüp düşünmediklerinin de değerlendirilmesi gerekmektedir. Somut olayda her iki markanın da bilişim alanında da faaliyet gösteren medya ajansı olarak hizmet verdiği görülmektedir. Markaların yer aldığı sektör itibari ile somut olayda ürün karşılaştırmasında ortalama tüketici algısı dikkate alındığında marka hakkına tecavüz bulunduğu HMK 266. Madde kapsamında denetim ve hüküm kurmkaya elverişli bilirkişi raporları ile de tespit edilmiştir.
Davacı yan SMK 151/2/a maddesi kapsamında tazminat talep etmiştir.
6769 sayılı SMK’nun 149.maddesi; “(1) Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.
d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması.
e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması.
f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası.
g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi.
(2) Birinci fıkranın (e) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda, söz konusu ürün, cihaz ve makinelerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değerin kabul edilen tazminat miktarını aşması hâlinde, aşan kısım hak sahibince karşı tarafa ödenir.
(3) Birinci fıkranın (g) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda ilanın şeklî ve kapsamı kararda tespit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşer.
(4) Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adları bakımından manevi zararın tazmini talep edilemez.” hükmü amirdir.
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.
(5) Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6) Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü amirdir.
Ortalama tüketici algısı dikkate alındığında Davacı ve davalı markalarının taşıdığı benzerlik ve markaların aynı sektörde kullanılan markalar olması itibari ile markalar arası iltibas tehlikesinin olduğu dolayısıyla Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir kapsamında tazminat talep edildiğinden, (SMK 151/2-a) Toplanan deliller HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu, marka tescil belgesi, cirolar, markanın tescilli olduğu süre, davalının kullandığı süre, raporda yer alan mali incelemeye esas ticari defter ve kayıtlar bir bütün olanak incelendiğinde; eylemin devam ettiği süre, ihlalin boyutu ve niteliği, tarafların dosyaya yansıyan mali durumları, eyleminin gerçekleşme şekli ile kusurun ağırlığı, markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi de nazara alındığında bilirkişilerce belirlenen bedel gerek BK hükümleri gerekse SMK 151/2-a maddesi uyarınca mahkememizce uygun görülmüş ve Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelirin 24.052.50 TL olacağı anlaşıldığından davacının talep artırım dilekçesi de nazara alınarak bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.
Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzü nedeniyle Manevi tazminat da talep etmiş olup, Mütecavizin kusurlu olması şartıyla, markası ile işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması nedeniyle, marka sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir.
Ancak manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme aracı olmaması, manevi tatmine dayalı bir tazminat türü olması gözetilerek ,olayın gerçekleşme özelliği, Tarafların ekonomik durumları, ihlâl olunan hakkın mahiyeti, tecavüzün etkileri, tecavüzün ulaştığı kitle, fiilin ve kusurun ağırlığı nazara alınarak 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı yan itibar tazminatı ile makul bir payın eklenmesi yönünde de talepde bulunmuşsa da, bun yöndeki iddiası ispat edilmemiştir. Zira itibar tazminatına hükmedilebilmesi için, Davalının kusurlu eylemi,Marka sahibinin itibarının zarara uğraması ve Davalının kusurlu eylemi ile itibarın zarara uğraması arasında illiyet bağı aranır. Zira İtibar tazminatı tüzel kişi işletmeden ziyade doğrudan markanın itibarına yönelik meydana gelen zararın giderilmesi amacını gütmektedir.Oysa davalı kullanımı nedeniyle markanın itibarının zarara uğradığı kanıtlanmadığından , bu tazminat isteminin koşulları oluşmadığından bu yöndeki istemin reddine, tazminatta makul bir payın eklenmesi isteminin reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM;
1-Davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzün men’ine, önlenmesine,
2- İhlal nedeniyle somut olayın özellikleri SMK 151/2-A MADDE kapsamında 24,052,50 TL – TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ele davalıdan tahsiline
3-10.000 TL Manevi tazminatın dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ele davalıdan tahsiline,fazlaya ilişkin istemin reddine,
4- İtibar tazminatı ve makul bir ekleme yapılması isteminin reddine,
5-… alan adının HMK 389 vd maddelerine göre erişime kapatılmasına, karar kesinleştiğinde ise kalıcı olarak kapatılması için … ne müzekkere yazılmasına,el konulan materyal bulunmadığından basılı imha istemi hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, davalının elinde bulunan içinde … ibaresi geçen ticari evrak fatura vb belgelerin ticari hayatta 3. Kişilerin güvenliği ilkesi gereği davalı yedinde bırakılmasına, karar kesinleştiği takdirde davalının markasal etki yaratacak her türlü tanımının , reklamın kullanımının önlenmesine,
6-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline, internette yayın isteminin reddine,
7-2.326,10 TL ilam harcının 939,27 TL peşin harç, 326 TL ıslah harçtan mahsubu ile eksik kalan 1.712,83 TL harcın davalıdan tahsiline,
8-kabul edilen Maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Kabul edilen Manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-kabul edilen Marka hakkına tecavüzün men’ine, önlenmesi talepleri yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Reddedilen itibar tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 44,40 TL başvuru harcı 939,27 TL peşin harç 326 TL ıslah harcı, 3.000 TL bilirkişi ücreti 231,50 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 4.541,17 TL yargılama giderinin taktiren 2/3 sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
14-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 29/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır