Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/408 E. 2022/98 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/408 Esas
KARAR NO : 2022/98

DAVA : FSEK’ten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat, tecavüzün önlenmesi
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK’ten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat, tecavüzün önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların üstlendiği “…” isimli filme hayatı konu edilmiş bulunan …’nın kızları ve mirasçılarının bahsi geçen filme ilişkin olarak, haklarının ihlalinden doğan 55.000 TL manevi, …’nın eseri olan “…” (Türkçe’ye … olarak çevrilmiştir) romanının, umuma iletim (Fsek m.14) ve eserin bütünlüğünü koruma (fsek m.16) haklarının “…” isimli filmde eserin işlenmesi suretiyle ihlal edilmesinden kaynaklanan tecavüzlerin tespiti ile Fsek m.70 uyarınca müvekkillerinin uğradığı manevi zararın karşılığı olarak 40.000 TL değerinde tazminata hükmedilmesini, 18 Ocak 2019 tarihinde vizyona giren “…” isimli sinema filminin konusunun II.Dünya Savaşı yıllarında İngiliz Büyükelçiliği’nde çalışan …’nın hayatının önemli bir dönemine ait bir hikaye olduğunu, davalıların filmin çekim aşamasında mirasçıların sahip olduğu …’nın kendi eseri olan “…” nun (…) eserden doğan mali ve manevi haklarını göz ardı ederek, mirasçılarının muvafakati olmadan …’nın ismini ve hayatının aynen kullanıldığı filmi umuma arz ederek mirasçıların kişilik haklarına tecavüz ettiğini, … filminde …’ya ilişkin gerçeklerin çarpıtılmış olduğunu, gerçekte var olmayan duygusal ilişkilerin ön plana çıkartılmaya çalışıldığını. Müvekkillerinin babaları …’nın hayat hikayesinin tüm detaylarıyla kendilerinin hiçbir. şekilde bilgi ve rızasına başvurulmaksızın filme konu edilmek suretiyle başkalarına aktarılması ve hatırası üzerine ticari bir kazanç elde edilmeye çalışılmasından dolayı üzüntü ve rahatsızlık duyduklarını, “…” isimli eserin işlenmek suretiyle “…” adıyla film haline getirilmiş olduğunu, … filminin başından itibaren süregelen … ve … (İngiliz Büyükelçisi) arasındaki diyaloglar, İngiliz Büyükelçisinin …’dan memnun olması, karşılıklı yaptıkları sohbetler, … arasındaki ilişkiye dair küçük ayrıntıların söz konusu kitaptan aynen alındığını, …’nın toz silme hareketi, arabayla takip sahnesi, … ile Moyzisch’in arabada buluşmaları, …’nın bu buluşmada arka koltukta saklanması, …’nın … banyo yaparken anahtarının bir kopyasını çıkarıp arkadaşlarına kopyasını yaptırtması, …’nın …’in banyosunu hazırladığı sahneler gibi bir çok sahnenin söz konusu kitaptan başka bir kaynaktan alıntılanamayacağının sabit olduğunu, film ve kitap arasındaki benzerliklerin bunlarla sınırlı olmadığını, her iki eser karşılaştırıldığında ve olayların gelişimi, kurgusu, anlatımı, geçtiği sosyal fiziki ve coğrafi çevrenin tamamen aynı olduğu ve romanın esaslı unsurlarının işlenmiş olmasının büyük oranda intihal olduğunu. Dolayısıyla filmin söz konusu kitaptan istifade edilerek meydana getirildiğini, bir eserden, onu işlemek suretiyle faydalanma hakkının da münhasır eser sahibine ait olduğunu, eser sahibinin mali hakları dolayısıyla, üçüncü kişiler eser sahibinin izni olmadan eserden ekonomik gelir elde edemeyeceklerini, filmin davalılar tarafından çoğaltılmış, yayılmış ve umuma iletilmiş, olduğunu, bundan dolayı da müvekkil mirasçıların mali haklarının ağır şekilde ihlal edilmiş olduğunu, aynı zamanda “… eserinin bütünlüğünün bozularak kitaptaki karekterler ve olaylar çoğunlukla aynı olmasına rağmen adeta kitaptan alıntı yapılmadığı edası yaratılmak istenilerek olay örgüsünden yoksun, gerçeklerden sapmış bir eserin meydana getirildiğini, eser sahiplerinin manevi haklarından “eserin bütünlüğünü koruma hakkı”nın ihlal edildiğini, FSEK 69.madde kapsamında tecavüzün men’ine de karra verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu filmin …’nın otobiyografisi veya biyografisi olmadığını, kurguya dayalı özgün bir hikayeden senaryolaştırıldığını, davacıların babaları …’nın hayat hikayesinin tüm detaylarıyla kendilerine hiçbir bilgi ve rızasına başvurulmadan filme konu edilmesi suretiyle başkalarına aktarılmasının kişilik haklarına ağır şekilde ihlali niteliğindeki iddialarına, …’nın kişilik haklarının ölümüyle sona erdiğini ve davacıların iddia ettiği gibi bir kişilik hakkı ihlalinin mümkün olmadığını, yazılı ve görsel bir çok kaynakta …’nın hayatı, casusluk faaliyetleri, … ile ilişkisinin anlatıldığı, bu açıdan kamuya mal olduğu, münferit bazı olaylardan bağımsız, toplum içindeki yeri, gerçekleştirdiği faaliyetleri nedeniyle toplum ilgisini çeken …’nın kişilik haklarının korunmasının sıradan kişilere göre daha dar kapsamda yorumlanması gerektiğini, …’nın 1964 yılında “…” isimli otobiyografik kitabı yazarak kendi rızasıyla bu anılarını kamunun bilgisine sunmuş olduğunu ve kamunun önünde olmayı kendi iradesiyle tercih etmiş olduğunu, filmin senaryosunu oluştururken farklı bir çok kaynaktan faydalandıklarını, görsel ve yazılı basında hakkındaki kişiliği ile ilgili yer alan olumsuz bir çok habere rağmen …’nın söz konusu filmde adeta kahramanlaştırıldığını, ortada davacıların ne maddi ne de manevi bir zararının bulunmadığını davanın reddin karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Hayat Hikayesi filme konu edildiği iddia edilen … “…’nın çocukları olan davacıların davalılar tarafından “…” ibareli filmde babalarının hayatının filme konu edildiği, davacıların gerek kişilik haklarının ihlalinden kaynaklı 55.000 TL manevi tazminatın davacılara ödenmesi, FSEK 70.maddesi kapsamında manevi haklardan umuma arz hakkı olan haklardan kaynaklı (FSEK 14 ve FSEK 16.maddelerinin ihlali nedeniyle) 40.000 TL manevi zararın davalılardan tahsili, FSEK 68.madde kapsamında davacılardan izin alınmadığından dolayı (FSEK 21, 22, 23 ve 25.maddelerinin ihlali kapsamında) şimdilik 5.000 TL bedelin bilirkişi marifetiyle tespit edilecek 3 katının fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davalılardan tahsili, FSEK 69.madde kapsamında tecavüzün men’i taleplerine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, Dava dosyasına, “…” isimli bir kitap ile senaryosu … ve … tarafından yazılmış “…” isimli bir filme ilişkin kayıtlar sunulmuş ve sunulu deliller bilirkişi heyetlerince HMK 266 madde kapsamında incelenmiş, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır
İlk bilirkişi heyeti Bilirkişiler …, … ve …’nın 09/09/2021 tarihli bilirkişi raporlarında; Davaya konu … isimli kitap incelendiğinde kitabın … isimli casususun hayatına ilişkin otobiyografik bir kitap olup yaşanmışlıkların aktarımı örgüsü ile kendine ait üslubu barındıran hususiyet taşıyan bir metin olmakla FSEK 2/1 anlamında dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri olduğu, …’nın davaya konu kitabın FSEK 11’deki karine çerçevesinde eser sahibi olduğu, … isimli kitap ile … isimli sinema filmi arasında izinsiz işlenme, intihal durumunun bulunmadığı, … isimli … ile ilgili başka eserlerin ve haberlerin söz konusu olması nedeniyle, bu tarihi kişilik hakkında davalılarca kurgusal bir sinema filminin yapıldığı bu çerçevede de FSEK anlamında herhangi bir hak ihlalinin söz konusu olmadığı, … isimli kişinin kendisi hakkında hayat hikayesini yazması, kitaba dönüştürmesi, bu kişilik hakkında başkaca kitapların yazılması ve hayatının toplumu ilgilendiren yönü ve davaya konu sinema filminde kişilik hakkını zedeleyeci hususların da söz konusu olmadığı dikkate alındığında Takdiri Mahkemeye ait olmak kaydıyla kişilik hakkı ihlalinin de söz konusu olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Rapora itiraz edilmesi üzerine ikinci bir bilirkişi heyeti oluşturulmuştur.
İkinci bilirkişi heyeti Bilirkişiler …, …, … ve Doç. Dr. …’ın 07/03/2022 tarihli bilirkişi raporlarında; Dosya kapsamında incelenen her türlü bilgi, belge ve deliller ışığında, rapor içeriğinde izah edilen gerekçelerle; Davacılar murisi … tarafından kaleme alınan …”nun (…) isimli kitabın FSEK m .2 kapsamında eser mahiyetinde olduğunu, Heyette yer alan sektör bilirkişileri tarafından yapılan incelemede davacıların hak sahibi olduğu eserle davalılar tarafından yapımcılığı gerçekleştirilen … isimli sinema filminde intihal eyleminin söz konusu olmadığının tespit edildiğini, FSEK kapsamındaki tazminat talepleri için mütecavizin davacının hak sahibi olduğu esere ilişkin olarak bir ihlalde bulunması söz konusu olması gerektiği, bu kapsamda sektörel bilirkişiler tarafından yapılan incelemede davacıların murisinin yazarı olduğu kitaptan bir intihalin olmadığının tespit edildiğini, ayrıca yine sektörel inceleme kısmında da belirtildiği üzere davacılar murisinin kişilik haklarına saldırı mahiyetinde o kişiyi küçük düşürücü bir unsurun da filmde bulunmadığının tespit edildiğini, dolayısıyla davacıların bu kapsamda TMK 24 uyarınca manevi tazminat talepleri konusundaki takdirinde Mahkeme ait olduğunu bildirmişlerdir.
Davaya konu uyuşmazlıkda davacıların mirasçısı olan … isimli kişinin hayatının davacılardan izin alınmaksızın filme alınıp alınmayacağı, filme alınmış ise filmin içerik yönüyle davacıların kişilik haklarını ihlal eder boyutta olup olmayacağı, davacılara mali ve manevi bir ödence verilip verilmeyeceği hususlarında içinde sektör bilirkişisinin de bulunduğu iki farklı heyetten rapor alınmış ve her iki heyet kapsamına göre HMK 266. Madde kapsamında gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış ve denetim ve hüküm kurmaya elverişli raporlar kapsamına göre somut uyuşmazlıkta davacıların FSEK kapsamında ihlal edilen mali ve manevi hakları bulunmadığı gibi MK kapsamında ihlal edilen haklarının da bulunmadığı anlaşılmıştır.
Fikir ve sanat eserleri hukuku ile ilgili öğretide, eseri vücuda getiren kişinin sahip olduğu hakların hukuki temelleri konusunda mali ve manevi haklar olmak üzere iki grup halinde korunan haklar mevcuttur. Bunlardan mali haklar; vücuda getirilen eserden ekonomik olarak da yararlanma imkanı sağlayan grubu oluştururken, manevi haklar, eserle yaratıcısı arasındaki şahsi ve ma¬nevi bağlara işaret eder. FSEK.nun kabul ettiği sistem uyarınca manevi haklar; devredilememekte, miras yolu ile dahi intikal etmemekte, eser sahibinin ölümünden sonra ancak, 19.maddede sayılan kişiler tarafından, “Yakınların hakkı” (droit des proches) olarak, yani kanunla kazanılan bir hak olarak, bu kişiler tarafından kendi namlarına kullanılmaktadır. Bu haklar; eser sahibinin; “…sırasıyla sağ kalan eşi ile çocuklarına ve mansup mirasçılarına, ana-babasına, kardeşlerine aittir.
Bilindiği üzere kural olarak bir kişinin hayatını anlatan bir roman, film veya esere konu edilebilmesi için kural olarak kişiden izin alınması şarttır. Buna mukabil kişi toplumca tanınan veya tarihe mal olmuş ve hakkında birçok haberi yapılmış bir kişilik ise bu kişinin gizlilik alanı-başka bir deyişle mahrem alanına- dokunulmamak kaydıyla o kişinin hayatı kurgusal bir şekilde bir filme veya başka bir esere dönüştürülebilir. Bu, düşünce özgürlüğünün uzantısı olan sanat hakkının gereğidir. Sanat hakkı ile kişilik hakkı çatıştığında somut duruma göre iki haktan biri galip gelebilir. Somut uyuşmazlıkta … isimli kişinin kendisi hakkında hayat hikayesini yazması, kitaba dönüştürmesi, bu kişilik hakkında başkaca kitapların yazılması ve hayatının toplumu ilgilendiren yönü ve davaya konu sinema filminde kişilik hakkını zedeleyeci hususların da söz konusu olmadığı hususu bilirkişilerce denetime uygun şekilde belirlenmiştir.
Dava dosyasına, “…” isimli bir kitap ile senaryosu … ve … tarafından yazılmış “…” isimli bir filme ilişkin kayıtlar sunulmuş ve sunulu deliller bilirkişi heyetlerince incelenmiştir.
Bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere, adı geçen filmde; …’nın (…), …’ün de direktifleri ile ülkesini İl. Dünya Savaşına girmekten koruması, cesur ve her sorunu kıvrak zekâsıyla çözen, kahraman bir …olması ve …’a olan aşkı, onunla yaşadıkları, kardeşi ile aynı kaderi paylaşmasın diye …’nın down sendromlu oğlu … gaz odasında ölmekten ve diğer down sendromlu çocukları da Almanların kendisine verdikleri sahte poundları kullanarak, Almanlara rüşvet vererek kurtarması anlattığı, Kitabın ise anlattığı içerik bakımından üç bölümden oluştuğu, Birinci bölümde; …’nın dış görünüşü, ailesi, aşk hayatı, çevresi, eğitim hayatı, insanlarla ilişkileri, nasıl bir ajan olduğu ve ajanlıktan ayrılışı, İkinci bölümde; ajanlıktan ayrıldıktan sonra neler yaptığı, neler yaşadığı, duygusal hayatı, mali çöküşü, gazetecilerin de yardımıyla elde ettiği teyp kayıtları ve mektuplarla hayatını tekrar gözden geçirmesi, Almanlardan hizmetleri karşılığında aldığı paraların sahte çıkması sebebiyle yaşadıkları, Federal Almanya Başbakanı’ndan ve …’den (Ankara Almanya Büyükelçiliği Başkâtibi) yardım istemesi ve reddedilişi, kitabın “…” başlıklı üçüncü bölümde ise; tarihsel olarak Türkiye’nin birçok önemli olaya şahit olduğu, Türkiye’nin gizli operasyonlar açısından stratejik önemi, bunun hem müttefik hem de mihver devletler tarafından kabul gördüğü, Almanların geri çekilmesi, Almanlarla ilişkilerin bozulması, Rus ajanlarının Türkiye’de çoğalması, soğuk savaş, …’e suikast girişimi, … olayı gibi pek çok kaynakta bulunabilecek, tarihte adından bahsettiren önemli karakterlerden biri olan … hakkındaki belgesel içerikli bilgi anlatılmaktadır. Nitekim kitapta da … olayının bir filme ve birçok kitaba konu olduğu, ayrıca bu hususla ilgili yabancı arşiv belgelerinin ve yayınlanan hatıra kitaplarının olduğuna değinilmiş olduğu , Kitap ile dava konusu film arasındaki bir diğer önemli farkın ise; kitapta hikâyeyi başkahraman … kendi gözünden anlatmaktayken Filmde ise böyle bir anlatım bulunmadığı, bilirkişilerce internet üzerinde yapılan aramalarda hem …, hem de ajan …/… Olayı hakkında birçok kaynak olduğu, … isminin ve/veya …/… Olayı’nın popüler ve gündemde olduğu, 1951 yılında da “…” isimli bir filmin ve “… olayının” Almanya bakış açısıyla anlatıldığı …’in kaleme aldığı “.” isimli bir kitabın ve bu kitaptan “…” adıyla uyarlanan bir filmin de çekilmiş olduğu hususu da bilirkişi heyetlerince tespit edilmiştir.
Davada adı geçen filmin girişinde; “Bu film tarihi karakterler ve olaylardan … alınarak kurgulanmıştır’ yazdığı görülmektedir. Buradan filmin, tam anlamıyla belgesel içerikli bir film olmadığı, kurgusal bir film olduğu anlaşılmaktadır. Yani filmde; gerçekler ile hayal ürünü olaylar harmanlanarak anlatılmaktadır. Ancak tarihi değiştirmemek için tarihe damga vurmuş kişilerin karakterlerinde ve olayların gidişatında ciddi değişiklikler yapılmamış olmasının …, tarihi bir karakter olduğu için kitap ile film arasında benzerliklerin olması sektörel anlamda normal olduğu belirlenmiş, bu durumun ise fsek kapsamında korunan hakların ihlali olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmıştır.
Yine bilirkişi heyetince film incelendiğinde; başkahraman …/… hakkında her hangi bir aşağılayıcı, küçük düşürücü, utandırıcı bir unsura rastlanılamadığı belirtildiğinden davacıların bu yöndeki iddialarınında yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Zira flmde … yüceltilmiş, ülkesini 2. Dünya savaşına girmekten kurtaran, cesur ve tarihi bir kahraman olarak lanse edilmiştir.
Film teknik bakımdan irdelendiğinde ise; kitap içerik bakımından daha fazla ayrıntı barındırmasına rağmen, yorumu okuyucunun hayal gücüne bırakmakta bu durum ise aynı kitabı okuyan birçok kişiden farklı bir hikâye çıkabilmektedir. Zira senaryolar pek çok çeşitli kaynak temel alınarak yazılabildiği gibi bazen hayal gücüne, bazen duyulan bir cümleye veya bazen bir hisse göre yazılabilmektedir. Dolayısıyla sektörde aynı kitaptan yola çıkılarak farklı senaryolar yazılabildiği gibi, aynı senaryonun yönetmenden yönetmene göre farklılık göstererek farklı bakış açılarıyla çekildiği de bilinmektedir. Zira yönetmen senaryoda neye odaklanıp izleyiciye anlatmak istiyorsa, o şekilde çekip izleyiciye aksettirecektir. Bir kitaptan uyarlama yapıldığında ise kullanılan karakterlerin ve olay örgülerinin bire bir aynı kalarak senaryolaştırılması gerekmektedir. Esinlenmelerde ise; esinlenilen eserden belli başlı olaylar alınıp, çeşitli araştırmalar yapılıp, hayal gücü dâhil edilip, kurgulanılarak bir senaryo oluşturulur ve sinema teknikleri de kullanılarak film çekilir.
Somut olayda filme ve kitaba konu edilen kişinin tarihi bir karakter olduğu, hakkında yerli ve yabancı pek çok kaynak ve filmin mevcut olduğu ,dolayısıyla dava konusu filmin, sadece dosyada mevcut kitap kaynak alınarak, birebir kitaptan alındığı (intihal ) yönünde yapılan karşılaştırma ve incelemeler sonucunda bir tespite varılamadığı , her hangi bir ihlale rastlanmadığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere İntihal kavramı FSEK’te tanımlanmamıştır. İntihal, “bir kimsenin, başkasına ait eser sahipliği sıfatını sahiplenmek suretiyle, eser sahibinin haklarını ihlal etmesi” olarak tarif edildiği gibi, “başkasına ait bir eserden yararlanan şahsın, eser sahibinin ismini bildirmeden, eserini sahiplenmek suretiyle, onun eser sahipliğinden kaynaklanan haklarını ihlal etmesi” biçiminde de tarif edilmiştir..
İntihal, özü itibariyle haksız fiilin fikir ve sanat eserleri hukukuna yansıyan bir görünümüdür. O hâlde iki eser arasında intihal incelemesi yapılırken; sonraki eser sahibinin eyleminin, ilk eser sahibinin mali ve manevi haklarından en az birisini ihlal edip etmediği; sonraki eserini ilk eserden hareketle oluşturulup oluşturulmadığı; eserler arasında benzerlik varsa ilk eser sahibinin hususiyetinin sonraki esere aynen geçirilip geçirilmediği; ve son olarak da tespit edilen benzerliğin FSEK’in 35. maddesinde belirlenen iktibas serbestisi veya esinlenme kapsamında kalıp kalmadığı hususlarının bir bütün olarak araştırılması gerekmektedir (Yavuz, Levent/Alıca, Türkay/Merdivan, Fethi: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu C. |1,Ankara, 2013, s. 1282 ).. IYarg. HGK, 20.02.2020 T, 2017/11-7 E., 2020/185 K.)
HMK 266. Madde kapsamında alanında uzman olan bilirkişi heyetinin ve içinde sektör bilirkişilerinin de yer aldığı her iki heyet incelemesinde de ; davacılar murisine ait kitapla davalıların hak sahibi olduğu sinema eseri arasında intihalin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Öte yandan bilindiği üzere topluma mal olmuş kişilerin (siyasiler, sanatçılar,sporcular vb) bir başka ifade ile toplumun siyasal ve kültürel yaşamında yer almış kişilerin biyografilerini veya hayat hikayelerini bir eserde (kitap, film, belgesel gibi) anlatmak için o kişiden veya mirasçılardan izin almak gerekmemektedir. . Zira meydana gelen eser eser sahibinin bağımsız bir çalışmasını yansıtan ancak topluma mal olmuş kişinin hayatını anlatan bağımsız bir eserdir.Burada temel ölçüt; TMK 24 hükmü uyarınca hayatı anlatılan kişinin kişilik haklarına saldırı mahiyetinde bir eylemin olmaması veya o kişinin (varsa) eserlerinden kanuna aykırı alıntıların olmaması gerekir.
Toplanan deliller, , “… …” isimli bir kitap , senaryosu … ve … tarafından yazılmış “…” isimli bir filme ilişkin fiziki kayıtlar, HMK 266 madde kapsamında yaptırılan ve denetim ve hüküm kurmaya elverişli iki ayrı heyetin aynı görüşleri içeren birbiri ile uyumlu ve yüksek Mahkeme içtihatlarına uygun şekilde hazırlanmış rapor içerikleri birlikte mütalaa edildiğinde: … isimli kitap ile … isimli sinema filmi arasında izinsiz işlenme, intihal durumunun bulunmadığı, … isimli casus ile ilgili başka eserlerin ve haberlerinde yoğun olarak bulunduğunun anlaşıldığı, bu tarihi kişilik hakkında davalılarca kurgusal bir sinema filminin yapıldığı bu çerçevede de FSEK anlamında davacıların ihlal edilen mali ve manevi haklarının bulunmadığı, … isimli kişinin kendisi hakkında hayat hikayesini yazması, bunu kitaba dönüştürmesi, bu tarihe mal olmuş kişilik hakkında başkaca kitapların yazılması ve hayatının tarihsel süreç içinde toplumu/kamu oyunu yakından ilgilendiren yönü ve davaya konu sinema filminde ise kişilik hakkını zedeleyeci hususların bulunmadığı , dolayısıyla TMK anlamında da davacıların ihlal edilen manevi bir hakkının soz konusu olmadığı gözetilerek sübut bulmayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davanın Reddine,
2-80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 1.627,05 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacılara iadesine,
3-Reddedilen tecavüzün ref’i talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine
4-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5000 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
5-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davalı … ŞİRKETİ’nin yapmış olduğu 100 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
7-Davacıların yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 07/06/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır