Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/399 E. 2021/1 K. 04.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/399
KARAR NO : 2021/1

DAVA : ALACAK (FİKİR VE SANAT ESERİ İLE İLGİLİ SÖZLEŞMEDEN KAYNAKLANAN)
DAVA TARİHİ : 04/12/2019
KARAR TARİHİ : 04/01/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Fikir ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmelerden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … logosu ile yayın yapan televizyon kanalının yayın hakkı sahibi olduğunu, davalı şirketle uzun yıllara dayanan ilişkileri olduğunu, başarılı dizi ve televizyon yapımının yapım ve yayını konusunda birlikte çalışılmış ve günümüzde de çalışılmaya devam edildiğini, müvekkili şirketle davalı arasında 22.07.2010 tarihinde “…, ( …)” ; 12.04.2011 tarihinde “…” ve 05.03.2012 tarihinde ise “…” isimli televizyon dizilerinin yapım , yayın, başta yurtiçi ve yurtdışında yapılacak lisanslamalardan elde edilecek gelirler olmak üzere gelir paylaşımı konularında tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini düzenleyen sözleşmeler imzaladıklarını, bu sözleşmeye göre “yapımcı yurt içi ve yurt dışı satışlarını ve ödeme koşullarını, yayıncıya bildirecek ve fatura karşılığında Yayıncı’ya elde edilen gelirin % 50’sini ödeyecektir.” düzenlemesine yer verilmiş olduğunu, yıllara dayalı iş ortaklığı ilişkisi içerisinde iki taraf arasında başka pek çok yapım ve devamlılık gösteren bir ilişkileri olduğunu, yurt dışı lisanslamalardan elde edilen gelirlerin paylaşımına yönelik bilgi akışının her zaman sorunlu olduğunu, müvekkili olduğu şirketin bilhassa yurt dışı satışlar konusunda zamanında ayrıntılı ve belgeye dayalı bilgileri elde etmekte güçlük yaşandığını, bir çok yurt dışı lisanslama hakkında müvekkili şirketinin, şirket yetkilileri, internet siteleri, 3. şahıslardan aldığı duyumlar hatta wikipedia üzerinden ilk bilgileri edindiğini ve ardından müteaddit müracaatlar sonucunda bir kısım rakamlar bildirildiğini ve müvekkil şirketinde davalı yan beyanlarına istinaden fatura tanzim ederek kendi payı olduğunu, düşündüğü tutarları kısmen tahsil etmekle birlikte bilgi ve belge taleplerini dile getirmekten imtina etmemiş olduğunu, konuya yönelik çekince ve itirazlarım korumuş olduğunu, … dizisinin bilinen ilk yurt dışı satışı/lisanslamasnın 28.04.2011 tarihinde Ortadoğu ve Orta Avrupa bölgelerine yönelik olarak ve doğrudan dağıtıcı firmaya satış şeklinde gerçekleştiğini, müvekkilinin bu satıştan aynı tarihlerde bilgilendirilmiş olduğundan gelir paylaşımında herhangi bir kesinti ve gecikme yaşanmadan sonuçlandığını, bu aşamada müvekkilinin … hakim ortaklığında olduğunu, sonradan edinilen bilgilere göre mezkur dizinin 2012 ve 2013 yıllarında Pakistan ve Afganistan’a , 2015-2018 yılları arasında muhtelif tarihlerde Peru’dan Andorra’ya uzanan yelpazede 11 ülkeye satış ve lisanslama yapıldığını, ancak bu ülkelere yapılan satış ve lisanslamalar hakkında halen güvenilir bilgi ve bu bilgileri destekleyen belgelere ulaşılamamış olduğunu,Ukrayna ve Hindistan için bir satış olduğunu bilinmekle birlikte davalı tarafından deklere edilmiş somut bir gelirin henüz bulunmadığını, Pakistan ve Afganistan satışları için davalı şirketten 2015 yılında gelir beyanı elde edilebildiğini ancak bu dönem … yönetiminde olduğundan söz konusu bedel fatura edilmiş olduğunu geliri tevsike yarar bir belge, satış koşullarına dair bir bilgi alınamadığını, 09.11.2017 tarihinde müvekkili şirketinin kendi içinde bir yurtdışı lisanslama ve takip departmanı oluşturduğunu, davalı da dahil olmak üzere çalıştığı yapımcı şirketlere bir yazı göndererek yurtdışı lisanslama hakkı yapımcılarda olan ve müvekkilinin de hak sahibi olduğu dizilerin son 5 yıl içinde yapılan lisanslama sözleşmeleri, elde edilen performans ve gelir raporlarının birer kopyalarının talep edildiği yazının 15.11.2017 tarihinde davalıya ulaşmış olmasına rağmen davalı şirketten konuyla ilgili hiçbir cevabın alınamamış olduğunu, sözlü ve elektronik posta yazışmalarıyla iletişim sürdürülerek diğer 11 ülkelerden elde edilen gelirler hakkında müvekkiline gelen bilgi ile Haziran 2019 itibariyle bunlara yönelik faturalar düzenlendiğini, net gelir hesabına ne şekilde ulaşıldığını gösterir bilgi ve belgenin davalı tarafından yine karşılanmadığını kısa bir süre sonrada önceki beyanlarında hata olduğunu bu nedenle lehe ve aleyhe fatura düzenlemesi yönünde davalıdan taleplerin gelmiş olduğunu, müvekkili şirketin yetkililerinin ısrarlı takibiyle bazı ülkelere yapılmış olan satışların sözleşmelerinin temin edilmiş olduğunu, ancak bu sözleşmelerde yer alan satış/lisans bedellerinden dağıtıcı firma, senarist payı, masraf ve benzeri adlar altında yapılan kesintilerin dayanağı olan belgelerin verilmediğini yapılan kesintilerin oran ve tutarlarının açıklanmadığını, bu sürecin 2019 ağustos ayı sonlarına kadar devam ettiğini, müvekkili tarafından davalıya … tarihinde … 25.Noterliği’nin … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarname ekinde hazırlanan tablonun doldurulmasının istendiğini, bunun karşılığında davalıdan keşide edilen cevabi ihtarnamede “taraflar ve çözüm ortaklan arasında kabul görmüş genel iş işleyişinden hareketle bir ticari teamül oluşmuş ve bu teamül tüm yapımlar açısından istisnasız olarak aynı suretle uygulanmıştır. Bu kapsamda dönemin ticari alışkanlıktan çerçevesinde uygulanan detayları içeren ve müvekkilin uhdesinde bulunan tüm belge ve kayıtlar işbu ihtarnamenize konu diziler açısından da muhatabın o dönemdeki yetkilileri ile paylaşılmış ve devam eden işler ile ilgili olarak da paylaşılmaya devam edilmektedir” denilmek suretiyle ayrıntılı tablonun doldurulmasını ve talep edilen belgelerin verilmesinden bir kez daha imtina edilmiş olduğunu, bilgilerin paylaşıldığı yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, müvekkili şirket yönetiminin … hakim ortaklığı, … yönetimi ve … hakim ortaklığı başlıkları altında 3 döneme ayrılabilir ise de bu dönemlerden herhangi birinden davalı lehine bir ticari teammül yada kabul görmüş bir uygulama çıkarabilmenin mümkün olamadığını, son tarihlere kadar paylaşılmış somut bir belge yada kayıt bulunmadığını, ihtarnameden sonra davalı yanın düzenlenmesini istediği bir kısım faturaların müvekkili tarafından düzenlenmediğini ve iade faturası düzenlenmesi hususuna olumlu bakılmadığını, davalı şirket yetkilisi tarafından 2011 yılından günümüze yurtdışı gelirlerin paylaşımına esas net gelir hesabında hiçbir somut dayanağı olmayan kesintiler yapıldığını, sektör teamüllerinde geçmişten bugüne dağıtıcı payı olarak % 15 olarak uygulandığını, davalı yanın dağıtıcı payı olarak satış lisans bedellerinden % 60 kesinti yapmış olduğunu, geçmişte ve günümüzde Türk menşeli diziler için nerede ise hiç uygulanmamış olmasına rağmen senarist payı kesintisinin uygulandığını, bu tür yansıtmaların daha önce bildirilen rakamlara ulaşmak adına yapıldığı ancak bu durumunda gelirlerle örtüşmeyen sonuçlara varıldığını, davanın 2011 yılından itibaren yurtdışı satış ve lisanslamalardan elde edilen gelirlerden müvekkilinin payının tam ve eksiksiz olarak tespiti için açıldığını, açıklanan bu nedenlerle müvekkilinin tahmini olarak 1.500,000,00 USD tutarında payının eksik ödendiğini düşündüğünü, bu konuda tam ve eksiksiz bir hesaplama yapılabilmesinin davalı ve üçüncü şahıs dağıtıcı firma defter ve kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile mümkün olacağını, öncelikle Karadağlar, …/… isimli dizilerin yurt dışı satış ve lisanslamalarından elde edilen gelir ve müvekkilinin payının davalı ve dağıtıcı firma/firmalar defter kayıtları üzerinde yapılacak bir inceleme ile tespitini ve fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere belirsiz alacak davasının şimdilik 1.000.000.00 TL ‘nin, her bir lisanslama sonucunda davalı hesabına intikal ettikleri tarihten itibaren ayrı ayrı en yüksek banka mevduat faizi üzerinden hesap edilecek faizi ile birlikte tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, göreve ilişkin olarak huzurdaki davanın sözleşmeden kaynaklanan alacak davası olduğunu taraflarının tacir olduğunu dolayısıyla huzurdaki davaya bakmakla görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacının huzurdaki dava ile taraflar arasında 3 farklı dizinin yurt dışına satışına ilişkin payların eksik ödendiğini, alacağın tespiti ile tahsiline karar verilmesini talep etmekte olduğunu, müvekkili ile davacının birlikte başarılı çalışmalar yaptıklarını başarılı çalışmaları devam ettirilmesi yönünde irade sahibi olduğunu, Türk dizilerinin yurt dışına satılması ve yurt dışında izlenmesinin başarılı pazarlama çalışmalarının sonucu olduğunu, bu bağlamda 2011 yılında müvekkili ile dava dışı dağıtıcı şirket “…” ve “…” dizilerinin sözleşmelerde belirlenen ülkelere yayın haklarının satışı hususunda anlaştıklarını, 28.04.2011 tarihli sözleşme kapsamında 40 bölüm “…” dizisi ve 67 bölüm “…” dizisi bölüm başına $20.000,00 bedelle satıldığını ve tahsil edilen bedellerin davacı tarafından tanzim edilen … tarihli … nolu fatura karşılığı olarak $570.000,00 ve 27.03.2013 tarihli … seri numaralı fatura karşılığı olarak $430.000,00 olarak davacıya ödendiğini, anılan sözleşme kapsamı dışındaki ülkelere de satışların yapılmış olduğunu, bu satışlarda satış bedelinin % 50’sinin dağıtım şirketine ait olduğunu , bu bağlamda dağıtıcı şirketler tarafından yabancı yayın kuruluşları ile yapılan sözleşmelerin davacı ile paylaşılmış olduğunu ve taraflarına ödenen bedellerden davacı şirkete düşen payların ödenmiş olduğunu, dava konusu bütün diziler ile alakalı olarak mutabakat tarihine kadar müvekkili tarafından yurt dışına yapılan bedellerin bu kerre 01.04.2015 tarihli faturalar karşılığı € 80.846,00 ve $89.168,00 davacıya ödendiğini, davacı tarafından da belirtildiği üzere yukarıda bahsedilen gerçekleşen ödemelere dayanak belgelerin davacının ilgili dönemdeki davacı şirket yönetimi (… ve …) ile paylaşılmış olduğunu, 2015 ve sonrasında yapılan satışlar ile alakalı olarak 28.06.2019 tarihli fatura karşılığı olarak davacıya $556.818,00 ve €326.250,00 ödeme yapıldığını ve bu hesaplamaya ilişkin verilerin davacıyla paylaşılmış olduğunu, satışların bir kısmının Euro diğer bir kısmının da Usd üzerinden yapılmasından dolayı hesaplama hatası yapılmış olduğunu, hatanın fark edilerek davacıya bildirilmiş olduğunu, buna göre müvekkilinin davacının $867.749,00 ve €163.125,00 alacağı olduğunu aradaki fark için fatura kesilmesini ve ödeme yapacağını beyan etmiş olduğunu, davacının bu talebi kabul etmemiş olduğunu ve huzurdaki davayı ikame ettiğini, yapılan hataların davacı lehine müktesep hak doğurmayacağının açık olduğunu, davacının huzurdaki davada yurt dışı satışlardan elde edilecek net gelirin paylaşılacağını kabul etmekle birlikte müvekkilinin kabul etmemekle birlikte müvekkilinin davacıya bildirilen hesap tablolarında yer alan % 50 dağıtıcı payı ve % 25 senarist payının gerçek olmadığını iddia ettiğini, davacının örneklemesine konu … isimli dizinin senaristi ile yapılan 02.04.2011 tarihli sözleşmenin 9.04 maddesi ile yurt dışına yapılacak satışlarda senarist payının % 25 olduğunun açıkça belirtilmiş olduğunu, 28.04.2011 tarihli sözleşme kapsamı dışında kalan ülkelere yapılan satışlardan dolayı dağıtım şirketi tarafından yabancı yayın şirketlerle yapılan sözleşmelerde belirlenen tutarın % 50’si fatura karşılığının müvekkiline ödenmiş olduğunu, bu hususa ilişkin faturaları ve dayanak sözleşmeleri mahkemenin takdirine tercüme işlemleri bittikten sonra arz edeceklerini, sözleşmeler ve düzenlenen faturalar birlikte değerlendirildiğinde davacının iddialarının aksine dağıtıcı payının satış bedelinin % 50’si olduğunun açıkça görüleceğini, bahsedildiği üzere dava konusu dizilerin yurt dışına satışından elde edilen net gelirin % 50’sinin davacıya ödenmiş olduğunu, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere hesaplama hatasından kaynaklanan ve davacının düzenleyeceği fatura karşılığı ödeyeceklerini bildirdiğimiz alacak dışında davacının müvekkilinden alacağının bulunmamakta olduğunu, davacının talep edilen gelirin müvekkilinin hesabına intikal ettiği tarihlerden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek avans faizi talebinde bulunmuş olduğunu, davacının talebinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin temerrüte düşmüş olmadığını, bu sebeple müvekkilinden talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davacının talep ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını zamanaşımına uğrayan taleplere dayalı davanın reddini karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 18/12/2020 havale tarihli dilekçesi ile; Davadan feragat ettiklerini davalı yandan masraf ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, feragatın kabulü ile bilirkişiden dosyanın işlemsiz geri alınmasını, harç ve artan yargılama giderlerinin taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 22/12/2020 tarihli dilekçesi ile; Davacı tarafın davadan feragat ettiğini, feragatı kabul ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini beyan etmiştir.
HMK’nun 309/2. maddesi gereği feragatın hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığından, feragat nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-FERAGAT NEDENİ İLE DAVANIN REDDİNE,
2-59,30 TL ilam harcının, 17.077,50-TL peşin alınan harçtan mahsubu ile kalan 17.018,20-TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,
3-Taraflar, vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediklerinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Tarafların yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 14/01/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır