Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/392 E. 2022/85 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/392 Esas
KARAR NO : 2022/85

DAVA : Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi
DAVA TARİHİ : 27/11/2019
KARAR TARİHİ : 24/05/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Müvekkilinin … Kulübü’nün lisanslı ürünlerini üreten, üretilmesine ve lisanslanmasına izin veren, satan ve satılmasına izin veren yetkili ticari oluşum olduğunu, Müvekkilinin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … tescil numarası ile … ibareli markası olarak tanınmış marka tesciline de sahip olduğunu, Davalının “…” isimli işletmesinde Müvekkiline ait tescilli ve tanınmış markalı ürünlerin taklitlerinin (pijama, spor giyim eşyaları ve eşofmanlar ) satılmakta olduğunu ve haksız kazanç sağlandığını, … 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi nezdinde …D. İş dosyasında 23.02.2019 tarihinde bilirkişi marifetiyle “…” adresinde inceleme yapıldığını ve 12 adet davacıya a it marka ve/veya logolarını taşıyan taklit ürüne rastlanıldığını, davalı tarafın sirkülasyonu yoğun olan bir konumda olması, deposunun da çok büyük olmaması sebebi ile, işyerinde bulunan taklit ürün sayısının az olması tek basına bir kriter olmadığını, lisanslı ürün satışlarını yalnızca iki farklı lisans sözleşmesi (… Mağaza Lisansı veya … Mağaza Satış Lisansı) ile satışlara izin vermesinden ötürü, uğramış olduğu zararın miktarının dava ekinde sunulan lisans sözleşmeleri dikkate alınmak sureti ile hesap edilmesinin mümkün olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, SMK 151/2-c kapsamında hesaplama yapılması bakımından şimdilik 5.000 TL maddi tazminatın, 3000 TL manevi tazminatın ,3000 TL itibar tazminatının marka ihlalinin tespit edilmiş olduğu 23.02.2019 tarihinden itibaren reeskont oranları üzerinden işleyecek temerrüt faiziyle ödenmesine, davacının marka hakkının ihlali kapsamında marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacının marka hakkının ihlali kapsamında marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere yoksun kaldığı kazanç kapsamında SMK 151/2-c ye göre hesaplanmak üzere 5000 TL ( 31.1.2022 tarihli ıslah dilekçesine göre maddi tazminat miktarı 7500 TL olarak talep edilmiştir) , 3000 TL manevi tazminat 3000 TL itibar tazminatı kapsamında delil tespitinin yapıldığı 23/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek reeskont oranlar üzerinden hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte tahsiline yöneliktir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava dilekçesi davalıya tebliğ olunmuş, davalı açılan davaya cevap vermemiş, delil bildirmemiştir, mahkememizce dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 18/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı adına … numaralı şekil ibareli markanın TPMK nezdinde tanınmış marka olarak tescilli olduğu, Davalı yanın kullanımlarının davacı yana ait marka ile iltibas teşkil eder mahiyette olduğu ve ilgili kullanımların davacı yanın markasından kaynaklanan hakları ihlal ettiği, Davacı firmanın SMK 151/2-c maddesi gereğince emsal lisans bedeli üzerinden tazminat talebinde bulunduğu, İTO dan alınan 11.12.2020 tarihli görüş yazısında emsal lisans bedelinin ciro üzerinden %15 olduğu, Davalı firmanın Gelirler Dairesi Başkanlığı’ndan den celp edilen beyanlar haricinde başkaca bilgisine gerek mali müşavirinden gerek firma yetkililerinden gerekse firma adresinde ulaşılamadığı, Celp Edilen beyanlar neticesinde davalı firmanın küçük bir işletme olduğu, davaya konu ürünlerden yaklaşık olarak 100 er adet üretip satabileceği, satıştan davacının 6.671,10 TL emsal lisans bedeli talep edebileceği, Bir başka görüşle 2019/29 D.İş dosyasında tespit edilen adete göre bir tazminat hesaplaması yapılması durumda ise davacı firmanın tespit edilen 5 adet eşofman takımı ile 7 adet forma satışından 397,44 TL Emsal Lisans bedeli talebinde bulunabileceği Görüş ve Kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişiler …, …, …, 05/11/2021 tarihli bilirkişi raporlarında; davacının davaya mesnet gösterdiği,… dosya numaralı … ibareli markasının TÜRKPATENT nezdinde tanınmış markalar siciline kayıtlı olduğuna, davacının … tescil numaralı, … tescil numaralı markalarının dava konusu …. Sınıf “eşofman takımı, sort ve forma” emtiasında ve … Sınıf “eşofman takımı, sort ve forma satış hizmetleri” kapsamında tescilli olduğuna, Davalı marka kullanımlarının, davacı markaları ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olması, davacı markalarının tescili kapsamında olması sebebi ile 6769 Sayılı SMK m.29/1(c) gereği, davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ettiğine, Davacı markaları ile davalı marka kullanımlarının karıştırılma ihtimali olduğu, nihai ürün alıcıların nezdinde gerek malların gerekse de müteşebbisinin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırabileceği ve bunların aynı işletme tabanından üretildikleri yönünde çağrışım yapabileceği, sadece alıcıların belirli bir mal yerinde başka bir malı almak istediklerinde değil, alıcıların malların birbirinden farklı olduklarını anlamalarına rağmen bunların kaynağının aynı işletme olduğunu veya malları sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğunda inanabilecekleri bunun da iltibas ihtimali yaratacağı nedenleriyle davalı marka kullanımlarının, davacı markaları ile karıştırma ihtimali yarattığından haksız rekabetin varlığından bahsedilebileceğini, … Sözleşmenin imza tarihinden itibaren, her sezonda (6 aylık dönemler) …’ dan Toptan satış fiyatı üzerinden, toplam minimum 50.000,00 TL (Ellibin Türklirası) lik emtiayı satın alacağını ve ilk siparişinde minimum 25.000,00 TL (YirmibeşbinTürklirası) emtiayı satın alacağını kabul ve taahhüt etmiştir.’’ maddesinden hareketle davacı tarafın sunmuş olduğu … Satış Sözleşmesinde Lisans bedelinin olmadığı, İTO dan alınan 11.12.2020 tarihli görüş yazısındaki emsal lisans bedelinin %15 olduğu, buna göre yapılan hesaplama ile emsal bedelin 7.500,00 olabileceği, Mahkemenin Gelir idaresinden davacıya ait Talep edilen Gelir vergisi beyan incelemesinde; Davalı firmanın 2017 yılı cirosunun 30.410,28 TL olduğu dönem sonu karının 2.145,92 TL, 2018 yılı cirosunun 13.584,85 TL olduğu dönem sonu karının 2.233,81 TL olduğu, 2019 yılı cirosunun 30.552,85 TL olduğu dönem sonu ise 932,34 TL zarar ettiği, celp edilen bilgiler neticesinde davalı firmanın küçük sınıf işletmeler arasında bulunduğu nihai takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.
Somut dava dosyasında incelenen deliller, marka tescil belgesi, değişik dosyası ve bu dosyaya sunulu rapor ile yargılama aşamasında mahkememizce alınmış rapor içerikleri, mali kayıtlar, davacı yanca sunulu emsal lisans ile birlikte incelendiğinde ve somut olayın özelliği nazara alındığında davalının tacir olarak belirli bir getirisi olan Fatih gibi merkezi konumda bir işletme işlettiği , dolayısıyla davacının tescilli ve tanınmış markasını bilmediğinin ileri süremeyeceği, marka tescil belgeleri kapsamına göre markanın tanınmış marka olduğu ve markaların halen davacı adına tescilinin geçerli olduğu davalıya lisans verilmediği, ele geçen ürün üzerinde davacıya ait markaların şekil ibareleri ile satışa sunulduğu, ürünlerin taklit ve kalitesiz olduğu hususunun alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olması gerçeğinden hareketle maddi, manevi tazminat ve itibar tazminatı ödenmesinin şartlarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Bilindigi gibi marka hukukundaki tazminat davalarında davacının uğradığı zarar/karşı tarafın elde ettiği kazanç, yada sunulan emsal lisans sözleşmeleri kapsamına göre davacının talep edilebileceği emsal lisans yapılan yargılamada tam olarak tespit edilemiyorsa mahkeme tarafından dosyaya sunulu deliller kapsamına göre borçlar kanunu hükümlerine göre de mahkemece res’en değerlendirme yapabilmektedir.
Lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir..Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi salt taraf cirolarından yada sattığı ürün sayısından hareket ile hesaplanamaz, zira tüketicinin marka olarak bildiği bir ürün yönünden aldandığı varsayımı ile bir lisans bedeli belirlenmektedir.. Dolayısıyla zararın belirlenmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır niteliktede olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan bu miktar tazminat hakkaniyete lisans bedeli olarak belirlenmelidir. Zira tazminatın belirlenmesinde sektörünün genelindeki parametreler, davacının tanınmış markasının zamana göre daralma yada artış göstermesi, ülke ekonomisinin koşulları davalının ihlal ettiği süre ve ihlalin boyutu da taraf ciroları kadar gözetilmelidir. Elbetteki bu açıklanan unsurların bir çoğu bilirkişilerce saptanamadığından bu durumda hakim Borçlar Kanunu’ nun 51. maddesine göre somut olayın özelliklerine, kusurun ağırlığına ve hakkaniyete göre zararı (lisansı) tespit edecektir.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Davacı markasının ülkemizde tanınmış bir marka olması, markasının belirli bir marka değerinin bulunması, uzun yıllardır piyasada bulunması ve dava dışı firmalara verdiği lisansların günün ekonomik koşullarına göre belirli bir meblajın altında olamayacağı ticari gerçekliği, uygulamada ticaret odasından sorulan emsal lisans oranlarında cironun %15 i oranında sabit görüş bildirdikleri , davalının üretici konumunda bulunmadığı, dolayısıyla tüm bu veriler bir arada değerlendirildiğinde, davalının incelenen mali kayıt ve belgelerine göre ticari kapasitesi dikkate alındığında somut olayda ancak BK hükümlerine göre emsal bir lisansın belirlenebileceği, tarafların somut dava dosyasına yansıyan ekonomik durumları, işyerinde ele geçen emtia çeşitliğine, ihlalin gerçekleştiği yer ve süreye göre BK hükümlerine göre ıblah ile talep edilen 7500 TL maddi tazminatın emsal lisans olarak davacıya örenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı yan itibar tazminatı da talep etmiştir. Bilindiği üzere “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat islenebilir ”. İtibar tazminatının oluşabilmesi için tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi şartını aranmaktadır.. Söz konusu taklit markalı ürünler davalı işyerinde tespit sonucu ele geçmiştir. Söz konusu mallar orijinal lisanslı ürünler değildir ve sahte olarak hazırlanmıştır.Davalı da tacir olarak bilerek ürünü ticari saha içine alarak kabul etmiştir. İtibar tazminatına hükmedilebilmesi için, Davalının kusurlu eylemi,Marka sahibinin itibarının zarara uğraması ve Davalının kusurlu eylemi ile itibarın zarara uğraması arasında illiyet bağı aranır. Bu durumda söz konusu taklit markalı ürünler piyasaya sürüldüğünden söz konusu markayı kullanan tüketici nezdinde karıştırılmaya neden olacağı, değişik iş dosyası kapsamında da raporun 6.sayfasında ürünlere ilişkin armaların keçe ile kaplanmadan açık bırakıldığı yani ürünün kalitesiz olduğu gibi, görseli sunulan mağazada ürünlerin gelişi güzel sergilendiği ve markanın itibarına zarar verildiği hususu göz önüne alındığında davacının emek, masraf ve uzun zaman sonucunda oluşturduğu itibarının , markasının çekim gücü ve reklam değerinin kalitesiz taklit/ sahte ürünler satılarak zedelendiği ve markaya olan çekim gücünün azalmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığından davacının 3000-TL itibar tazminatına hak kazandığı anlaşılmıştır. Zira İtibar tazminatı tüzel kişi işletmeden ziyade doğrudan markanın itibarına yönelik meydana gelen zararın giderilmesi amacını gütmektedir.Talep edilen tazminat tarafların ekonomik durumlarına ve ele geçen ürün niteliğine göre hakkaniyete uygun kabul edilmiştir.
Davacı manevi tazminatta da talep etmiştir. Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin manevi tazminat talep edebileceği belirtilmiştir. Mütecavizin kusurlu olması şartıyla, markası ile işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması nedeniyle, marka sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir. Somut olayda davalı tarafından taklit ürünler ticari saha içinde yani işyeri içinde ele geçirilmiştir. Somut olayda davalı, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ederek, davacıya ait markayı taşıyan ürünleri taklit olduğunu bilerek satışa sunduğu ve davacının marka hakkına tecavüz eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Davalı, davacıya ait tescilli markanın popülerliğinden yararlanarak, taklit ürünler satması , davacının haksız rekabet içinde bulunduğunu da göstermektedir. Davalının, davacının marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabeti kusur niteliğinde olduğundan davacının manevi tazminata hak kazanacağından hareket ile somut olayın özelliği hak ve nesafet ilkesi gereği 3000-TL manevi tazminat günün ekonomik koşullarına göre davacının talebinin makul bulunduğu, somut olayın özellliğine uygun bir talep olduğu gibi fahiş de bulunmadığı anlaşıldığından , mahkememizce talep gibi 3000-TL manevi tazminatında davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı tarafça davacı markası ticari etki yaratacak şekilde kullandığından, bu şekildeki kullanımın hukuka uygun bir kullanım niteliğinde olmayıp, marka hakkına tecavüz oluşturduğu ve eylemin aynı zamanda TTK anlamında haksız rekabet teşkil ettiğinden haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi talepleri de yerinde görülmüştür.
Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-İhlal nedeniyle somut olayın özellikleri ne göre 7500 TL maddi tazminatın 23.2.2019 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiz ile davalıdan tahsiline,
3-Manevi tazminat isteminin kabulü ile 3.000 TL manevi tazminatın 23.2.2019 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiz ile davalıdan tahsiline,
4-İtibar tazminat isteminin kabulü ile 3.000 TL itibar tazminatının 23.2.2019 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiz ile davalıdan tahsiline,
5-80,70 TL ilam harcının peşin ve ıslah harçtan mahsubu ile eksik kalan 691,62 TL harcın davalıdan tahsiline,
6-Maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-İtibar tazminatı talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 44,40 TL başvuru harcı 187,86 TL peşin harç, 42,70 TL ıslah harcı, 184 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 6.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.458,96 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 24/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır