Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/301 E. 2021/103 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/301
KARAR NO : 2021/103

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, DURDURULMASI, ÖNLENMESİ
DAVA TARİHİ : 20/09/2019
KARAR TARİHİ : 04/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalının … alan adını kendi lehine tahsis ettirmesi eylemi ile müvekkilinin tescilli markalarından doğan haklara vaki tecavüzün 6769 sayılı SMK 149 maddesi uyarınca tespitini, durdurulmasını ve ortaya çıkan sonuçlarının “…” alan adının müvekkiline devri suretiyle ortadan kaldırılmasını, müvekkilinin aleyhine yaratılan haksız rekabetin TTK 56.maddesi uyarınca hükmen tespitini, önlenip yasaklanmasını ve haksız rekabet sonucu olan maddi durumun “…” alan adının müvekkiline devri suretiyle ortadan kaldırılmasını ve öncelikle dava sonucu verilecek karar kesinleşe dek “…” alan adının davalı tarafından 3.kişilere devrinin önlenmesini ve alan adı erişiminin geçici olarak durdurulması anlamında ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve verilecek tedbir kararının .tr alan adlarının yöneticisi olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile … ‘ye müzekkere ile bildirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle: … internet sitesinin davanın açılış tarihinde ve şu anda faaliyette olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte marka tescil başvuru formundaki eşya listesinden anlaşılacağı üzere site metal kumaş ahşap kereste plastik malzemelerden dolap üretimi ve montajı hizmeti üzerine olduğunu, … internet sitesinin faaliyet alanından tamamen farklı olduğunu, davacının tescillerinin 9 ve 35. sınıfta olduğunu, tarafından yapılan başvurunun 40. sınıf üzerinden yapıldığını, … alan adının nic.tr kurallarına uygun olarak tahsis edildiğini, com.tr alan adlarında marka tescil başvuru belgesinin yeterli olduğunu, dolap kelimesinin türkçede kullanılan genel bir kelime olduğunu, tescilli bir markanın aynısını ya da benzerini internet alan adı ya da sayfa içinde kullanımının marka hakkına tecavüz oluştuğu kabulünün, bu kullanımın ticari etki yaratacak biçimde kullanmasına bağlı olduğunu, davanın reddini talep etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
23/11/2020 tarihli bilirkişi raporu ibraz edilmiştir.
23/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacının markasının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık derecesinin SMK 7/2-c maddesi uyarınca talepte bulunmak için yeterli olmadığı, davalının marka başvurusundaki şeklin yapısı nedeniyle tescilli marka ile benzerlik taşıdığı, SMK 7/3 maddesi uyarınca davalı adına kayıtlı olan … alan adının ticari amaçlı tüzel kişilikler ve kuruluşlar statüsünde bir başvuru olması ve davalının marka başvurusunun işlemden kaldırılması ile başka bir hakkı veya meşru bir bağlantısı olmadığı, davalının alan adının … uzantısı nedeniyle ticari maksatla tescil edildiği ve marka başvurusundaki şeklin davacının markasına benzerliği göz önüne alınarak inceleme yapıldığında, davalının bu eylemlerinin aldatıcı olabileceği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespti, durdurulması, önlenmesi, davalı adına kayıtlı olan … alan adına erişimin geçici olarak engellenmesi ve sitenin davacıya devrine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Madde 7 – (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
MARKA HAKKINA TECAVÜZ TALEBİNİN İNCELEMESİ:
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 29.maddesinde sayılmıştır. Bu maddeye göre marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka hakkına tecavüzdür.
Davacı SMK 7/2-c maddesine göre taleplerde bulunmuştur. Buna göre Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edilmesi veya itibarına zarar vermesi incelenmelidir. Ayrıca mal veya hizmetin aynı veya benzer olması aranmaz. Tanınmış marka olmak başlı başına her sınıfta otomatik koruma getirmez. Ancak bu Türkiye’de ulaşılan tanınmışlık neticesinde, haksız bir yarar sağlanması, markanın itibarına ve ayırt edici karakterine zarar veriyor olması kriterlerinin de oluşması halinde tescilli olduğu sınıfları da aşan bir koruma sağlanır.
İncelemede dikkat edilecek hususlar:
a-Türkiye’de belli bir tanınmışlık düzeyine yükselmiş tescilli bir marka,
b-Tescilli marka ile aynı veya benzer olma
c-Haksız bir yarar sağlama veya tanınmışlık düzeyine ulaşan markanın itibarına zarar verip vermeyeceği veya tanınmışlık düzeyine ulaşan markanın ayırt edici karakterini zedeleyip zedelemeyeceği
d-Haklı bir sebep olmaması
Davacının markasının tanınmış marka olup olmadığı: 6769 Sayılı SMK’nun 6/4 maddesinde “Paris Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesine göre tanınmış markalar”dan, 6/5 ve 7/2-c maddelerinde “bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi”nden bahsedilmektedir. Ancak 6769 Sayılı Kanunda tanınmış markalar ile ilgili herhangi bir tanım bulunmamaktadır. Tanınmış markalar ilk kez, 6769 Sayılı Kanunun da atıf yaptığı, Paris Sözleşmesi’nde düzenlenmiş, daha sonra diğer uluslararası metinlerde de kabul edilmiştir. Tanınmış markalarla ilgili diğer önemli uluslararası metin TRİPS anlaşmasının 16. maddesidir. Bu maddenin 2. ve 3. fıkralarında Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesine atıf bullunmaktadır.
Bir markanın tanınmış marka olup olmadığı incelenirken WIPO kriterlerinin yegane kriterler olduğunu söylemek mümkün değildir. Bunun yanında kriterlerin tamamının somut olayda olumlu olarak gerçekleşmesi de gerekli değildir. Bazı hallerde bunlardan sadece birisi bile bir markanın tanınmış marka olarak kabulü bakımından yeterli olabileceği gibi bunlardan birkaçının gerçekleşmesine rağmen tanınmışlık için yeterli görülmeyebilir.
Dava dilekçesinde davacıya ait markanın tanınmışlığına ilişkin yapılan açıklamada; Davacı şirketin, … elektronik hizmetler ile 31.12.2018 tarihinde birleşmiş olduğunu, birleşme ile ticari faaliyetlerini Türkiye çapında yüksek bilinirliği sahip … alan adı ikinci el giyim ürünlerinin satıldığı site üzerinden yürüttüklerini, davacının tescilli “…” markasının, yoğun çalışma ve çabalar neticesinde tüketiciler nezdinde büyük bir tanınmışlığa ulaştığını, öyle ki, Google arama motorunda “dolap” kelimesi aratıldığında, arama sonuçlarında ilk olarak davacının, ikinci el ürünlerin satıldığı alışveriş sitesi olan … çıktığını, dolayısıyla “…” markasının kullanımla tüketiciler nezdinde tanınmışlık kazandığı belirtilmiştir. Ancak dolap yazınca Google arama motorunda ön sırada çıkmanın tek başına tanınmışlık için yeterli olmadığı, öte yandan dolap gibi yaygın kullanılan bir kelime açısından markanın ayırt edici niteliği kazanmış olduğunun göstergesidir. Birleşme sonrası yalnız iki yıldır marka değerindeki artış da tanınmış marka niteliğine sahip olmadığına yönelik kanaat oluşturmaktadır. Diğer yandan markanın tanıtımı için yapılan promosyon ve reklam çalışmaları internet üzerinden bilirkişi marifetiyle tespit edilmiş, özellikle ikinci el kadın giyimine yönelik tüketici ve pazarlama çevresinde bir bilinirlik kazandığı görülmüştür. Bunun yanında “yeni ve etiketli” ürün gamının da oluşu markanın ikinci el pazarındaki ayırt ediciliğine gölge düşürmektedir. Bu açıklamalar doğrultusunda davacının markasının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık derecesinin SMK 7/2-c maddesi uyarınca talepte bulunmak için yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının tescilli markaları ile davalının kullandığı işaret arasında benzerlik açısından; Davalının … ile marka başvurusunda kullandığı şekil üzerinden yapılan incelemede, davalının yapmış olduğu marka tescil başvurusundaki “…” ibaresinin, şekil olarak davacının tescilli markasına karakter seçimlerinin oldukça benzer olduğu, markanın esas unsuru olan “…” kelimesinin aynı olduğu, davacının markasında ayrıca bir şekil olduğu görülmüştür. Her ne kadar davalının işareti aktif olarak kullanımı gözlenmemişse de bir marka başvurusu ve com.tr alan adı uzantısı ticari kullanım amacı taşımaktadır. Bu bakımdan, kullanılan şekilde benzerlik davalının haksız bir yarar sağlamaya yönelik niyetine işaret edebilecektir. Davalı haklı sebep olarak, dolap ibaresinin Türkçede kullanılan genel bir kelime olduğu ve metal, kumaş, ahşap, kereste, plastik malzemelerden dolap üretimi ve montajı hizmeti amaçlı kullanacağını iddia etmektedir. Ancak davacının markası ile davalının marka tescil başvurusunda kullandığı işaretin benzerliği nedeniyle bu iddialara itibar edilmemiştir.
ALAN ADI KULLANIMINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME:
SMK 7/3-d maddesi uyarınca işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde yasaklanabilecektir.
Davalı, sitenin aktif olmadığını ve ticari etki yaratacak biçimde kullanılmadığını beyan etmiştir. Mevcut haliyle sitenin içeriği ticari olmamakla birlikte alan adının kullanılışı ticari etki yaratmayı amaçlamaktadır. Com.tr alan adları belirli kurallar çerçevesinde tahsis edilmektedir. Marka başvuru belgesi ile ancak ticari amaçlı tüzel kişilikler ve kuruluşlar için alan adı başvurusunda bulunulabilmektedir. Bu da alan adının kullanımının ticari amacını ortaya koymaktadır. Davalı marka tescilini tamamlamayarak “…” işaretini kullanımına ilişkin hakkını yitirmiştir.
HAKSIZ REKABETE İLİŞKİN İNCELEME:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükmü yer almaktadır.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
Genel anlamdaki haksız rekabet veya özel yasalar gereğince korunan haklara tecavüz nedeniyle bir zarar doğmuşsa veya henüz zarar doğmamış olmakla beraber doğabilecek ise hatta hiçbir zarar söz konusu olmamakla beraber, haklara tecavüz eden kişi bir kazanç elde etmiş ise hakları tecavüze uğrayanın tazminat hakkı vardır. Bu tazminat, T.T.K. 58. maddesinde açıklandığı üzere haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından uğranılan zarar veya zarara uğrama tehlikesi varsa, tecavüz edenin elde etmesi mümkün görülen menfaatlerin karşılığı olarak verilebilir. T.T.K. 58/d. bendinde de açıkladığı gibi, haklara tecavüz eden, haksız rekabet sonucunda hak sahibinin esasen hiçbir zarara uğramadığını ileri sürerek tazminattan kurtulamaz. Asıl olan bir hakka tecavüzdür. Bu tecavüz varsa, tecavüze uğramayanın bundan ötürü mütecavizin eyleminin durdurulması, sonuçlarının önlenmesi ve zararının somut olaya göre incelenmesi ve takdir edilmesi gereklidir.
6102 Sayılı TTKnın 54.maddesi ile, haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Bu bağlamda alan adının ticari maksatla tescili ve marka başvurusundaki şeklin davacının markasına benzerliği göz önüne alındığında davalının eylemlerinin aldatıcılık içerdiği ve bu nedenle haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
SMK, TTK hükümleri, mevzuat, Mahkememize itibar edilen bilirkişi raporu ve bütün dosya kapsamından: Davacının markasının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık derecesinin SMK 7/2-c maddesi uyarınca talepte bulunmak için yeterli olmadığı, davalının marka başvurusundaki şeklin yapısı nedeniyle davacının tescilli markası ile benzerlik taşıdığı, SMK 7/3 maddesi uyarınca davalı adına kayıtlı olan … alan adının, ticari amaçlı tüzel kişilikler ve kuruluşlar statüsünde bir başvuru olması ve davalının marka başvurusunun işlemden kaldırılması ile başka bir hakkı veya meşru bir bağlantısı olmadığı, davalının alan adının com.tr uzantısı nedeniyle ticari maksatla tescil edildiği ve marka başvurusundaki şeklin davacının markasına benzerliği göz önüne alındığında davalının eyleminin, davacının tescilli markasından kaynaklı haklara tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, durdurulmasına ve önlenilmesine, “…” alan adının, davacıya devri işlemi idari bir işlem olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davalının eyleminin, davacının tescilli markasından kaynaklı haklara tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, durdurulmasına ve önlenilmesine,
2-“…” alan adının, davacıya devri işlemi idari bir işlem olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3- 59,30 -TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 14,90- TL harcın davalıdan tahsiline,
4- Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yaptığı 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 peşin harç, 216 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.304,80- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Taraflarça fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 04/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır