Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/279 E. 2021/293 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/279
KARAR NO : 2021/293

DAVA : MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ
DAVA TARİHİ : 02/09/2019
KARAR TARİHİ : 24/06/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle: “…” ibareli markanın oluşturulma ve kullanımına ilişkin ön çalışmaların 2013 yılının sonunda müvekkili … ve birlikte çalıştığı …’lı tarafından başlatıldığını, “…” ibareli markanın kullanımı amacıyla oluşturulan işletmenin ilk olarak 26/06/2014 tarihinde fiilen faaliyete geçtiği ve … Vergi Dairesine vergi kaydının tesis edildiğini, işletmenin 27.12.2016 tarihinde müvekkili adına İTO tescilinin yapıldığını, ilk kuruluşundan itibaren tüm resmi evrak ile faturalarında, irsaliye faturalarında … tanıtım işaretini hem ünvan hem işletme adı ve hem de marka olarak kullandığını, iş ve tanıtım evrakında kullanımının bütün olarak dava dilekçesinde belirtilen dipnottaki gibi özelde ise “…” şeklinde gerçekleştiğini, işletme kaydının yapılmasından ilk olarak 23.10.2013 tarihinde … alan adının alındığını ve oluşturulan web sitesinde … ibareli markanın kullanımı ve tanıtımının yapıldığını, bunun yanında 2014 yılında instagram, facebook, vımeo, linkedin gibi sosyal medya hesaplarında da aktif olarak kullanıldığını, 2015 yılında … uzantılı GOOGLE mail servisi kullanılmaya başlandığı ve Google Network’e katılım sağlandığını, anılan dijital mecralarda … ibareli markanın kullanımının yoğun ve yaygın biçimde gerçekleştirdiğini, dijital alandaki tüm yazışmaların markanın kullanımı ile yapıldığını, birçok firma ile hizmet alım sözleşmeleri ve iş konusunda mutakabatlar sağlandığını, fiziki ve dijital ortamlarda gerçekleşen kullanımlarda müvekkilinin 2017 yılı Ocak ayında “…” biçimindeki logosunu kullandığını, 14/01/2017 tarihinden itibaren ise logosunu “…+şekil” biçiminde kullanılmaya başladığını, müvekkiline ait olup tüm ticaret faaliyetlerinde “…” markasını veya tanıtım işaretini kullanan işletmenin bir kreatif medya ve prodüksiyon ajansı olduğunu, ülkemiz ve dünya çapındaki markalara özellikle dijital mecralarda (web sitesi, blog, Facebook, YouTube gibi sosyal medya kanalları) kullanılmak üzere yazılı/görsel içerik ve video prodüksiyonu gerçekleştirildiğini, hazırladığı videoların ya da yazılı içeriklerin dijital dünyada TV ve radyo gibi yayın ortamlarında bunun gibi gazete ,dergi vb. yazılı ortamlarda gösterilebilir, izlenebilir veya kamuya sunulabilir olması itibariyle faaliyet alanlarının marka mal ve hizmet listesindeki 35- 38. ve 41.hizmetlere tekabül ettiğine şüphe bulunmadığını, müvekkili … adına kayıtlı olmakla birlikte işletmenin faaliyetlerinin … ve … tarafından gerçekleştirildiğini, adı geçenlerin daha önce birlikte çalıştıklarını, … şirketinde, … Perakende zincirine yemek videoları öncelikli olmak üzere içerik üretme ve video prodüksiyon desteği verme faaliyeti yürüttüklerini, anılan çalışmalardaki deneyimleri ile … tanıtım işaretini kullanarak öncelikli olarak yemek videosu ile ilgili içerik hazırlama işleri üzerinde çalışmaya odaklandıklarını, bu anlamda … ve … tarafından Türkiye’de daha önce benzeri yapılmamış çok sayıda “…” hazırlandığını ve 2014 yılından itibaren … adresli sosyal medya ortamına yüklendiğini, video prodüksiyon işlemleri için ilk kesilen faturanın ll.08.2014 tarihinde … için hazırlanan makyaj videoları için ….Tic. Ltd Şti.’ne yönelik olduğunu, ardından … şirketi için yurtdışında yayınlanıp ülkemiz yemek kültürünü tanıtan meze hazırlama videolarının çekildiği ve 10/10/2014 tarihli faturaların düzenlendiğini, zaman içerisinde çok tanınmış …, …,…,.., …. gibi markaların sahibi birçok firmaya hizmet verildiğini ve verilmeye devam edildiğini, geçen zaman içerisinde …, … gibi firma/markalara da hizmet verildiğini, hazırlanan ürünler için düzenlenmiş faturalarda “…” markasının kullanıldığını, müvekkiline ait … tarafından 2016 yılı Ekim ayından beri Türkiyenin en çok ziyaret edilen web sayfalarından … ile bugün Facebook ta 900.000 takipçisi olan ” …” sayfasının oluştuğunu ve … adresinde yayınlanması adına kendilerine 2017 yılı Şubat ayı itibariyle 500’ün üzerinde …, şuan da “…”, “…” gibi 500.000/1.000.000 arası takipçisi olan sayfaların hazırlandığı “…”nın Türkiye’de ilk hazırlayanın müvekkiline ait işletme olduğunu, … markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, … numaralı marka tescil başvurusunun yapıldığını ve markanın tescil edildiğini, 22.02.2017 tarihine kadar 556 sayılı KHK 8/3, 6769 sayılı SMK 6/3 ve 6100 sayılı TTK 54 ve 55.maddeleri uyarınca koruma altında olduğunu, markanın çok geniş bir coğrafi çevreye hitap ettiğini, itibarlı bir marka olduğunu ve tanınmışlık vasfı kazandığını, davalının, müvekkilinin markasının tescilsiz olmasından istifade ederek müvekkilinin markasının ayırt edici unsuru olan … ibaresini içeren markayı müvekkiline ait işletmenin faaliyet alanını içerecek şekilde tescil ettirmek üzere … kod numarası ile TPMK yapılan başvuru neticesinde itirazda bulunulduğunu, itirazın kısmen kabul olunarak başvurunun sadece “reklam hizmetleri ile film yapım hizmetlerinde” reddedildiğini, davalının kötü niyetli hareket ederek müvekkiline ait işletmeyi sektör dışına itmeye çalıştığını, davalının … tanıtım işaretini fiilen de kullanmaya başladığını, 11.01.2018 tarihinde davalı tarafından … ibareli markanın 35-38 ve 41. sınıf hizmetleri içeren … numaralı marka tescil başvurusunun yapıldığını, bu başvuruya müvekkili tarafından itiraz edildiğini, itiraz üzerine 35/1-4, 38. ve 41. sınıfların başvurudan çıkarıldığını, bunun üzerine davalı tarafından … 3.FSHHM’nin .. E. sayılı dosyası ile karar iptali istemli dava açıldığını, davalının uzun süredir sektörde olduğunu ve başka markalarla hizmet sunduğunu,mali yönden de müvekkiline ait işletmenin güçlü olduğunu, gerçekleştirdiği eylemlerle müvekkilinin birikimini yargısal sürece harcamasını ve iş yatırımlarına bütçe ayıramamasını, müvekkilini piyasanın dışına itme amacı olduğunu, müvekkilinin 23 /10/ 2013 tarihinden bu yana tescilli olan alan adı ile karışıklığa yol açacağı kesin olan … ibaresinin davalı tarafından marka olarak seçilmesinin karışıklığa yol açacağını, sektörde çalışılan şirketlerin de her iki işletmeyi karıştırdığını, sıklıkla müvekkilinin yerine davalıyı, davalı yerine müvekkilini etiketlediklerini, staj başvurularının yine her iki taraf arasında bağ olduğu zannedilerek müvekkiline ait işletmeye yapıldığını, Linkedin’de bulunan şirket sayfasında davalı iş yeri adresi yerine müvekkilinin adresinin yer almasının yaşanan karışıklıklara sadece birer örnek olduğunu, karıştırılmanın riskten çıkıp gerçekliğe döküldüğünü, davalının … sayılı markasının müvekkilinin 2014-2016 yılları arasında kullandığı tescilsiz markası üzerindeki haklarını ihlal ettiğinden 6769 sayılı SMK uyarınca reddinin gerektiğini, SMK hükümleri gereğince başka bir kişi tarafından yapılacak tescile itiraz edilebilmesi veya hükümsüzlüğünün talep olunması için mezkur tescilsiz işaretin maruf hale gelmesine gerek olmadığını, 2014 yılı başından bu yana … ibare ve biçimli tanıtım işaretini, danışmanlık, reklamcılık, film yapımı, iletişim, yayın hizmeti sunumunda müvekkili tarafından kullanıldığını, kullanımının SMK 6/3. maddesi hükmü kapsamında iş evrakında, tabela, reklam ve ilanlarda, tüm dijital ortamda ve internet alan adı aracılığıyla gerçekleştirdiğini, dolayısıyla müvekkilinin korunması gereken hukuki bir durumunun olduğunu, müvekkilinin markasının ayırt edici unsurunun … ibaresi olduğunu, … ibaresinin içerik anlamına geldiğini, davalı markasının da müvekkilinin markasının esas unsurundan oluştuğunu ve arada sessel, fonetik ve anlamsal olarak ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunun açık olduğunu, fiilen hali hazırda karışıklığın doğduğunu, davalının … sayılı markanın müvekkilinin … ibareli sektörde tanınmış olan markasından doğan haklarını ihlal ettiğini, davalının bu eylemleri ile markasının fiilen kullanıldığı hizmetler için uyandırdığı ani çağrışımın tehlike altına girdiğini ve müvekkilinin marka kimliğinin halkın zihninde sulandırılma durumunun mevcut olduğunu, müvekkilinin tanınmış markasına bu şekilde zarar verildiğini, sektörde öteden beri başka isimlerle faaliyet gösteren davalının “…” markasının gerçek ve öncelikli hak sahibi olan müvekkilinin müşteri çevresinde karışıklık yaratarak, onların müvekkilinden değil yanılarak artık davalıdan hizmet almasını temin etmek, marka imajını kendine transfer etmek, müvekkilini hizmet sektöründe engelleyerek zarara uğratmak amacını taşıdığını, bu eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu, bu nedenlerle davalı adına kötü niyetle tescil edilmiş olan …numaralı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini, davalı şirkete ait … numaralı markanın ihtiyati tedbir kararı ile üçüncü kişilere devrinin önlenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
… A.Ş. vekili 03/03/2020 tarihli dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ adına tescilli … sayılı markanın, … 2. Noterliğinin …tarih ve … sayılı işlemi ile onaylanan devir sözleşmesi ile müvekkili …A.Ş.’ne devredildiğini, müvekkili şirketin devir sözleşmesinin sicile işlenmesi için 02/03/2020 tarihinde TPMK’ya başvuruda bulunduğunu, müvekkili …’ın 24/01/2020 tarihli sözleşme ile tüm fikri mülkiyet haklarını yine müvekkili olan … A.Ş.’ye devrettiğini, markayı ve tüm fikri mülkiyet haklarını devir alan … A.Ş.’nin yargılamayı takip etmek üzere taraflarına vekaletname verdiğini, dilekçe ekinde vekaletnameyi sunduklarını, 6100 sayılı HMK’nun 125/2 maddesi gereğince müvekkili … A.Ş.’nin davacı yerine geçerek davayı kaldığı yerden devam ettirme yetkisini edinmiş bulunduğunu, anılan hükümden doğan yetkiye dayanarak yargılamayı bulunduğu aşamadan itibaren müvekkili … A.Ş.’nin davacı olarak takip edeceğini, müvekkili şirketin selefinin bütün beyan ve itirazlarını tekrarla davadaki bütün iddia ve istemlerini aynen tekrarladıklarını, toplanan deliller ve yargılamanın bulunduğu aşama itibari ile talepleri ve davanın tamamının kabulüne karar verilmesini, devir işlemi nedeniyle UYAP kayıtlarına yargılamada davacının müvekkili … A.Ş. olduğunun kaydının yapılmasını, davalının … sayılı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nun 125/2.maddesinde: “Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden devam eder” hükmünün yer aldığı bilinmekle …’IN UYAP KAYDININ SİLİNMESİNE, DAVACI OLARAK … ŞİRKETİ’NİN UYAP’A EKLENMESİNE KARAR VERİLMİŞTİR.
Davalı şirkete usule uygun tebligat yapılmasına rağmen süresi içinde davaya cevap verilmemiş, dava vekil aracılığı ile takip edilmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nun 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
30/06/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacıya ait … markasının, hükümsüzlüğü talep edilmiş olan … numara ile tescilli … marka başvurusu yaptığı 10/11/2016 tarihi itibariyle “tanınmış marka” olmadığı, davacının …, … ibaresini ilk olarak markasal anlamda “reklam ve prodüksiyon hizmetlerinde 23/10/2013 tarihinde kullanmaya başladığı, marka olarak ihdas ve istimal ettiği ve gerçek hak sahibi olduğu, davalının hükümsüzlüğü talep edilmiş olan …numara ile tescilli markasının … ibaresinden kelime markası olup, davacının markası ile fonetik açıdan benzer olduğu, davalının markasının davacı markası ile ayni olan 35- 38 ve 41. sınıflarda yer alan ve içerik olarak da tamamen aynı hizmetlerde tescil edilmiş olduğu, söz konusu hizmetlerin ortalama tüketicilere hitap ettiği, ortalama tüketiciler nezdinde bu markanın birbiri ile ilişkili ve sunulan hizmetler açıdan işletmesel bağ olduğunu düşünebilecekleri ve bu nedenle de davalının söz konusu markalarının belirtilen hizmetler açısından kullanılmasının ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği ve belirtilen hizmetler açısından davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri, alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri, 38. sınıfta yer ver alan “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri, haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri” ile 41. sınıfta yer alan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri, dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil) film, televizyon ve radyo programları, yapım hizmetleri, haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri, fotoğrafçılık hizmetleri, davalının davacı ile aynı sektörde faaliyet göstermesi nedeniyle basiretli bir tacirin davalı marka ve faaliyetlerini bilmesi gerektiği (ve bilebilecek durumda olduğu) nedenleri ile davalının kullanımlarının mevcut verilere göre kötü niyet olarak değerlendirilip değerlendirilmemesi hakkındaki takdirin ve hukuki yorumun mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
12/03/2021 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacıya ait … markasının, hükümsüzlüğü talep edilmiş olan …numara ile tescilli … marka başvurusu yaptığı 10/11/2016 tarihi itibariyle “tanınmış marka” olmadığı, davacının …, … ibaresini ilk olarak markasal anlamda “reklam ve prodüksiyon hizmetlerinde ilk olarak 23/10/2013 tarihinde kullanmaya başladığı, marka olarak ihdas ve istimal ettiği ve gerçek hak sahibi olduğu, davalının hükümsüzlüğü talep edilmiş olan … numara ile tescilli markasının … ibaresinden kelime markası olup, davacının markası ile fonetik açıdan benzer olduğu, davalının markasının davacı markası ile ayni olan 35- 38 ve 41. sınıflarda yer alan ve içerik olarak da tamamen aynı hizmetlerde tescil edilmiş olduğu, söz konusu hizmetlerin ortalama tüketicilere hitap ettiği, ortalama tüketiciler nezdinde bu markanın birbiri ile ilişkili ve sunulan hizmetler açıdan işletmesel bağ olduğunun düşünebilecekleri ve bu nedenle ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği, bu nedenle davalı markasının kapsamı dahilindeki tüm mal ve hizmetler açısından hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davalının davacı ile aynı sektörde faaliyet göstermesi nedeniyle basiretli bir tacirin davalı marka ve faaliyetlerini bilmesi gerektiği (ve bilebilecek durumda olduğu) nedenleri ile davalının kullanımlarının mevcut verilere göre kötü niyet olarak değerlendirilip değerlendirilmemesi hakkındaki takdirin ve hukuki yorumun mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: TPMK nezdinde davalı şirket adına … numara ile tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
6769 sayılı SMK’nun 5. maddesinde marka tescilinde mutlak red sebepleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:
a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler.
b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.
c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.
d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
(2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.
6769 sayılı SMK.nun 6. maddesinde marka tescilinde nisbi red sebepleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye ’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
6769 sayılı SMK.nun 25. maddesinde “Marka Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi” aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
(1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
(2) Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir.
(3) Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez.
(4) Bir marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye ’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir… Hükümleri yer almaktadır.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
TPMK kayıtları, SMK hükümleri, mevzuat, Mahkememizce itibar edilen 12/03/2021 tarihli ek bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: …numaralı “… + şekil” markasının 35 – 38 ve 41. sınıflarda … adına tescilli olduğu, dava devam ederken 09/03/2020 tarihinde …’ ne TPMK nezdinde devir ve tescilinin yapıldığı anlaşılmıştır.
… numaralı “…” ibareli markanın 35-38 ve 41. sınıflarda davalı şirket adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davacıya ait “…+şekil” markasının, hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı “…” markasının başvurusunun yapıldığı 10/11/2016 tarihi itibariyle “tanınmış marka” olmadığı, davacının “…”, “…” ibaresini markasal anlamda “reklam ve prodüksiyon hizmetlerinde ilk olarak 23/10/2013 tarihinde kullanmaya başladığı, marka olarak ihdas ve istimal ettiği ve gerçek hak sahibi olduğu, hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı markanın … ibaresinden kelime markası olup, davacının markası ile fonetik açıdan benzer olduğu, davalının markasının davacı markası ile aynı olan 35- 38- 41. sınıflarda yer alan ve içerik olarak da tamamen aynı hizmetlerde tescil edilmiş olduğu, söz konusu hizmetlerin ortalama tüketicilere hitap ettiği, ortalama tüketicilerin taraf markalarını birbiri ile ilişkili ve sunulan hizmetler açıdan işletmesel bağ olduğunu düşünebilecekleri ve ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği bu nedenle davalı markasının kapsamı dahilindeki tüm mal ve hizmetler açısından hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varıldığından, TPMK nezdinde davalı adına tescilli … numaralı “…” ibareli markanın tescil edildiği bütün mal ve hizmetler açısından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere TPMK’na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı ve davalı şirketin aynı sektörde faaliyet gösterdikları, basiretli bir tacirin davacının marka ve faaliyetlerini bilmesi gerektiği/bilebilecek durumda olduğu ancak bu durumun tek başına kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceği, davalının kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığı kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere
DAVANIN KABULÜNE
1-TPMK nezdinde davalı adına tescilli … numaralı “…” ibareli markanın tescil edildiği bütün mal ve hizmetler açısından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE
2-Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere TPMK’na gönderilmesine,
3-59,30 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 14,90-TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yaptığı 44,40 TL başvuru harcı, 44,40-TL peşin harç, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 214,70-TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 3.303,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 24/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır