Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/26 E. 2021/67 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/26 Esas
KARAR NO : 2021/67

DAVA :Marka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Önlenmesi, Markanın Hükümsüzlüğü, Unvan Terkini
DAVA TARİHİ : 24/01/2019
KARAR TARİHİ : 10/02/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, markanın hükümsüzlüğü, unvan terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin dünyada tanınmış … markasının sahibi olduğunu, TPE nezdinde birçok tescillerinin bulunduğunu ayrıca … ibaresinin müvekkili adına TPE nezdinde …. sayı ile Tanınmış Marka olarak koruma altında olduğunu, müvekkillerinin … markası için çok yüksek yatırım ve reklam harcamaları yaptığını, Davalı tarafın, “…” markaları ile tecavüz teşkil eder kullanımlar gerçekleştirdiğini, müvekkili firma ile haksız rekabet teşkil edecek eylemlerde bulunduğunu iddia ederek marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i, davalı yana ait … kod numaralı “…” ibareli markasının SMK 6/1, 6/5, 6/9 ve 6/6 hükümleri çerçevesinde hükümsüz kılınmasını, davalıya ait ticaret unvanının terkinini, davalı yana ait … uzantılı internet adresine Türkiye’den erişimin engellenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın, Müvekkili aleyhine … 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyası üzerinden gerçekleştirdiği tespitin akabinde karşı yan ile anlaşarak tespite konu kullanımları durdurduklarını, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, davacının Müvekkiline ait … ibareli markasının hükümsüzlüğü yolundaki taleplerin kabul edilemeyeceğini , esas yönünden de davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacının tescilli … ve …+Şekil markalarına davalı yanın … ibareli kullanımları nedeniyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i ile davalı adına tescilli … nolu “…” markasının hükümsüzlüğü, davalıya ait ticaret ünvanının terkini ve … ibareli alan adının iptali talebine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266, madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …ve … 15/04/2020 tarihli raporunda; Davalı yanın tespit edilen markasal kullanımlarının davacı yana ait tescilli markaları ile iltibasa sebebiyet verir mahiyette olduğunu, ilgili kullanımların davacı yanın tescilli markalarına tecavüz teşkil ettiğini ve davacı yan ile haksız rekabete sebebiyet verdiğini, davalı adına tescilli … kod numaralı markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığını, davalı yana ait tescilli ticaret unvanının terkini koşullarının oluşmadığını, alan adına erişimin engellenmesi koşullarının oluşmadığını bildirmişlerdir.
Rapora itiraz edilmesi üzerine yeni bir heyet oluşturulmuştur.
İkinci Bilirkişi heyeti …, … ve … 13/01/2021 tarihli raporlarında; Davalının hükümsüzlüğü talep edilen …no ile tescilli “…” şekil markasının hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığını, davalının raporda görsellerine yer verilen … Şekil şeklindeki kullanımlarının davacının tescilli markalarından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini, davalının … alan adının davacı adına tescilli … markalarına tecavüz teşkil etmediğini, dolayısıyla alan adının iptal şartlarının oluşmadığını, davalının ticaret unvanının davacıya ait tescilli markalara tecavüz teşkil etmediğini unvan ,terkin şartlarının da oluşmadığını, tescilli markaların Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri ile özel olarak korunması sebebiyle Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet hükümleri uyarınca ayrıca değerlendirme yapılmadığını bildirmişlerdir.
Davalı yeniden rapor alınmasına talep etmişse de itiraz sebepleri marka hukukuna ilişkin olduğundan ayrıca iki kez heyet raporu alınmış olması gözetilerek alınan raporların denetime uygun bulunması nedeniyle yeniden rapor alınması talepleri yerinde görülmemiştir.
TPMK’dan davacıya ve davalıya ait tescilli marka tescil belgeleri celp edilmiştir. Davacının …” ibaresini Türk Patent Enstitüsü nezdinde ilk kez 5.7.1955 tarih … sayı ile 01, 02, 03, 05, 06, 07, 08, 09, 11, 12, 16, 18, 20, 21, 22, 24, 25 ve 27. sınıflarda tescil edilmiştir. Davacının … esas unsurlu seri markalarının bulunduğu anlaşılmıştır.
“…” markasının … sayı ile TANINMIŞ MARKA olarak TPE nezdinde özel olarak da korunduğu davacı markasının tanınmış marka olduğu sunulu deliller kapsamından anlaşılmıştır.
Davalının markasının ise … no ile “… markasının 37.sınıf için 22.8.2017 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalının ticaret unvanın ise … olduğu ve 7.2.2017 tarihli ticaret sicil gazetesinin 9255 sayısında 593. Sayfasında ilan edildiği anlaşılmıştır.
… 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin …d.iş sayılı dosyası uyap sisteminden celp edilmiştir.
SOMUT UYUŞMAZLIKTA UYGULANACAK YASAL MEVZUAT
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 6. maddesinde öngörülen marka tescilinde nisbi red sebepleri şe şekilde düzenlenmiştir.
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa İtiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.”
6769 Sayılı SMK’nın 7. maddesinde öngörülen marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları şu şekilde düzenlenmiştir.
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
6769 Sayılı SMK’nın 25. maddesinde öngörülen marka hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talepleri şu şekilde düzenlenmiştir.
(1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
(2) Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir.
(3) Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez.
(4) Bİr marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz.
6769 Sayılı SMK’nın 29. maddesinde öngörülen marka hakkına tecavüz sayılan fiiller şu şekilde düzenlenmiştir.
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
HÜKÜMSÜZLÜK İSTEMİNİN İNCELENMESİ
Toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları, ticaret sicil gazetesi WHO’s saydı, marka tescil belgesi, … 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin … d.iş sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak marka hukuku ilkelerine göre incelendiğinde:
Davacının … İbareli markası ile davalı adına tescilli … markaları incelendiğinde;
Davacının markası … esas unsurlu olup, … olarak okunan ve sağ üst tarafında dışarıya doğru bir ok şekliyle bütünleşen daire ve dairenin ortasında yatay şekilde konumlanan dikdörtgen alandan oluştuğu, bu dikdörtgenin içişinde … ibaresinin yazdığı ve davacının … ibareli seri markalarının bulunduğu görülmektedir.
Davalı markası kelime + şekil markası olup, esas unsurunun bir bütün halinde … ibaresi olduğu tespit edilmiştir. Öte yandan bu şekil markasında … şeklinin öne çıkan unsur olduğu da bilirkişi raporlarında isabetle belirtilmiştir. Taraf markaları bir bütün olarak incelendiğinde; kelime ve şekil unsurları bütünsel olarak incelendiğinde ibareler arasında görsel, fonetik veya kavramsal açıdan bir benzerlik olmadığı anlaşılmaktadır. Zira …” şeklindeki markası, davacıya ait … …ticaret unvanını aynen içermediği gibi karıştırılma ihtimallerinin de söz konusu olmadığı bilirkişi raporlarında belirlenmiştir.
6769 sayılı SMK m. 6/6 hükmünde, nispi red sebeplerinden biri olarak tescil başvurusu yapılan bir markanın, bir başkasına ait ticaret unvanını içermesi sayılmaktadır. Buna göre, hükümde öngörülen koşulların varlığı halinde, aynı veya benzer sınıflarda markasal bir kullanım olup olmadığına bakılmaksızın, başkaları tarafından yapılan marka başvurusuna itiraz edilebilir ve marka hükümsüz kılınabilir. Ancak alınmak istenen işaret unvan ile karışıklığa neden olmuyor ve unvana veya işletme adına bir zarar verme tehlikesi söz konusu değilse bunun Somut olayda davacı şirketin ticaret ünvanı … şeklinde olup “…” esas unsurundan oluşmaktadır. Davalının ise … şeklindeki unvanının SMK 6/6 maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
MARKA HAKKINA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABET İDDİALARININ İNCELENMESİ;
6769 Sayılı SMK m. 29/l-(b) hükmü uyarınca markanın hak sahibinin izni olmaksızın aynı veya ayırt edilemeyecek şekilde benzerinin kullanılması yoluyla taklit edilmesi doğrudan marka tecavüzü olarak öngörülmüştür.
Bununla birlikte tescilli marka ile aynı olan işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması da marka tecavüzü olarak öngörülmüştür (SMK m, 7/2-(a)), Öte yandan tescilli marka ile aynı veya benzer olan ibarenin tescilli markanın kapsadığı aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılması durumunda halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin söz konusu olması halinde ilgili kullanım marka hakkına tecavüz teşkil edecektir (SMK m. 7/2-(b)).
Öte yandan, markanın Türkiye’de belirli bir tanınmışlığa ulaşmış olması halinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ibarenin aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasına bakılmaksızın, kullanım marka tecavüzü teşkil edecektir (SMK m. 7/2-(c)).
TTK MADDE 54- (1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Bilindiği üzere TTKm.54 uyarınca ‘“haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır”. Kanun koyucunun ETKm.56’da yer alan “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir” şeklindeki tarifinden çok daha geniş ve çok daha kapsamlı bir haksız rekabet hükmüne yer verdiği açıktır. Bir eylemin haksız rekabet olarak nitelendirilmesi için taraflar arasında dar anlamda rekabet ilişkisinin olmasına, yani tarafların aynı sektörde olmalarına ve birbirlerine rakip konumda olmalarına gerek yoktur (POROY R/ YASAMAN H, Ticari işletme Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2015, s. 334; NOMER ERTAN, F, Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul 2016, s. 115).
Yasal mevzuatta da işaret edildiği üzere TTK m. 54 hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında “dürüstlük kuralı”nı temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesindeki, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır [AYHAN, R, Ticari İş – Ticari İşletme – Tacir – Ticaret Sicili – Ticaret Unvanı – Haksız Rekabet, Sempozyum – Yürürlüğünün Birinci Yılında 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu (12-13 Nisan 2013), Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: XVI (2012), S: 3-4, s. 47].
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK m. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK m. 55’te sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK m. 54/2’de belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır. Ayrıca TTKm.55 özel olarak bazı haksız rekabet eylemleri sayılmıştır. Bunlardan TTK m.55/4’de yer alan “Başkasının malları, işi ürünlerini, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki eylem açısından davalı tarafın eyleminin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hükmün uygulanabilmesi için, bir kimsenin bir başkasının iş ürünlerini, mallarını, faaliyet veya eylemlerini veyahut haklı olarak kullandığı işaretlerini haksız yere vere karıştırılmaya sebep olacak şekilde kullanması gerekli ve yeterlidir.
Bu kapsamda davalı kullanımı incelendiğinde; Davalının tescilli markası “… şeklinde olup; siyah zemin üzerinde sarı altın renkli “…” esas unsurundan oluşmaktadır. Buna karşılık davalının kullanımları bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere kendi tescilli markasının kullanımı şeklinde olmayıp, davalının kullanımında davacı …’nun tescilli şekil markasında yer alan ok detayının bulunmadan beyaz arka fonun önünde konumlandırdığı logonun içerisinde davalının tescilli olmayan “…” ibaresi ile gri halka /daire içine yazım stili aynen davacı markasındaki gibi konumlandırılarak davacının … markasına vurgu yaparcasına oluşturulmuş olup, davacının …,… nolu markalarındaki şekil markalarının dairesel bir yapı içindeki olduğu, davacının markasının ilk hecesi “…” şeklinde olup davacının İki heceden oluşan markasının davalı yanca ilk hecesi kullanılarak ve iltibası güçlendirmek için davalının kullanımında davacı …’nun tescilli şekil markasında yer alan ok detayı bulunmadan beyaz arka fonun önünde konumlandırdığı, somut olayda davalının söz konusu kullanımlarını araç servis, yedek parça, bakım ve onarım hizmetlerinde kullandığı , Karıştırılma ihtimali bakımından, davacıya ait “…” markasının Türkiye’de ilk tescil başvurusunın 05.04.1998 tarihinde yapıldığı , Davacı ve davacıya ait tescilli markalarının -en azından davalının marka tescil başvurusu yaptığı 22.08.2017 tarihinde- ilgili sektörde tanınan bir marka olduğu ,dolayısıyla aynı sektörde faaliyet gösteren davalının, tescilli ve tescilsiz markasal kullanımlarını oluştururken davacıdan ve onun tescilli “…” markalarından haberdar olmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, ilgili kartvizitler bilirkişi raporlarında da fotoğraflanmış olup, mahkememizce de İncelendiğinde bu kullanımların bilinçli olarak kullanıldığı, , davalının huzurdaki davaya konu İbareleri tesadüfen ve iyi niyetle tasarlamadığı, basiretli bir tacir olarak hareket etmediği ,dolayısıyla davalının bu kullanımının marka hakkına tevacüz ve haksız rekabet yarattığı anlaşılmıştır. Son raporda markanın Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri ile özel olarak korunması sebebiyle Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet hükümleri uyarınca ayrıca değerlendirme yapılmadığı belirtilmiş ise de son rapordaki bilirkişilerin .bu görüşlerinin ancak ceza hukukunda uygulama alanı bulduğu, hukuk yargılamasında ise eylemin hem özel hemde genel hükümleri ihlal ettiği sabit kabul edilmiştir. Son rapordaki bu ayrıntı hukuki nitelikteki niteleme mahkemeye ait olduğundan her iki raporda mahkememizce denetime uygun bulunmuştur. ( zira ilk raporda da işaret edildiği gibi başkasının malları, işi ürünlerini, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki eylem açısından davalı tarafın eyleminin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hükmün uygulanabilmesi için, bir kimsenin bir başkasının iş ürünlerini, mallarını, faaliyet veya eylemlerini veyahut haklı olarak kullandığı işaretlerini haksız yere vere karıştırılmaya sebep olacak şekilde kullanması gerekli ve yeterlidir.Davalının eylemi aynı zamanda haksız rekabet olarak da değerlendirilmiştir. )
DAVALIYA AİT ALAN ADININ İPTALİ İDDİASININ İNCELENMESİ;
Davalının alan adı kullanımı SMK m. 7/3-(d) hükmü uyarınca ele alınmalıdır, … uzantılı alan adı, “…” ibaresini esas unsur, “makina” ibaresini ise -tanımlayıcı bir kavram olması nedeniyle- tali unsur olarak içermektedir. Bu bağlamda davacıya ait “…” ibaresi ile davalıya ait tescilsiz “…” ibaresi karşılaştırıldığında, kullanımlarda ilk hecelerin ayniyet gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle salt bu benzerlik dikkate alındığında davacıya ait tescilli “…”‘ markası ile davalının alan adı, görsel ve işitsel açıdan zayıf denilebilecek düzeyde benzerdir. Buna karşılık marka tecavüzünden söz edilebilmesi için tarafların ibareleri arasında karıştırılma ihtimalinin de bulunması gerekir. somut olayda -… uzantılı web sitesinin içeriği ve “…” ibaresi ile birlikte “makına”nın eklenmesi de göz önüne alındığında, alan adının davacıyı çağrıştırma/davacı İle karıştırılma ihtimali yaratmadığı , ayrıca tacirlerin ticaret unvanına uygun olarak web sayfası kullanmaları yeni TTK yönetmelik hükümleri ile tacirlere zorunlu tutulduğundan, davalının … uzantılı alan adının davacıya ait tescilli “…” markalarına tecavüz teşkil etmediği bu nedenle iptali şartlarının da oluşmadığı anlaşılmıştır.
TİCARET UNVANIN TERKİNİ İDDİASININ İNCELENMESİ:
6769 Sayılı SMK 7/3-(e) hükmü uyarınca “işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması” marka hakkına tecavüz eder bir kullanımdır. İşaret olarak belirtilen İbare, davacının tecavüz davasına konu markası, ticaret unvanından kasıt ise davalının ticaret unvanıdır. Dolayısıyla eğer davalının ticaret unvanı davacının markasını içeriyor ise, marka tecavüzü oluştuğu sonucuna ulaşılabilecektir. Ancak söz konusu düzenlemenin marka sahibine markasını ticaret unvanı veya işletme adı olarak kullanılmasını koşulsuz olarak yasaklama yetkisi verdiği söylenemez. Bu kullanımın yasaklanabilmesi için kullanımın markanın fonksiyonlarına zarar vermesi veya kullanım sonucunda haksız bir yararlanmanın söz konusu olması gerekir. SMK’nın mehazı olan AB Yönergesi’nin ilgili madde gerekçesinde de yasaklama yetkisi, markanın fonksiyonlarına zarar verilmesi halinde benimsenmiştir. [(Cahit SULUK, Temel NAL) Rauf KARASU, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara, 2017, s. 213-214]. Fikrimizce de isabetli olarak marka fonksiyonlarına zarar verilip verilmediği yahut haksız yararlanmanın mevcut olup olmadığının da araştırılması şarttır.
Somut olayda davalının ticaret unvanı eki ile birlikte “…” şeklindedir. Davacıya ait markalar ise “…” esas unsurludur. Davalının ticaret unvanı ve davacıya ait marka değerlendirildiğinde, (tek) ortak unsurun ibarelerin ilk hecesi olduğu anlaşılmıştır. Bu zayıf benzerlik ticaret unvanının terkini için tek başına yeterli değildir. Nitekim somut olayda bilirkişi raporunda da isabetle belirtildiği gibi; davalının “…” şeklindeki kullanımları ile değil; “…” ibaresini içeren kullanımlarını bir şekilde davacıya ait “…” markalarına benzetmesi/yakınlaştırması hukuka aykırı bulunmuştur. Yoksa, davalının tek başına ”…” şeklindeki kullanımı marka tecavüzüne yol açmamaktadır.
Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ m. 5/2 uyarınca da, “(d)aha önceden tescil edilmiş bir ticaret unvanının, Türk Ticaret Kanununun 46 ncı maddesi kapsamında ek ve işletme konusunu gösteren ilk ibaresi aynı olan diğer bir ticaret unvanına ayırt edici bir ek yapılmadan tescil edilemez.”. Görüldüğü üzere anılan hüküm, işletme konusunu gösteren ilk ibarenin yanında ayrıca unvanın ekinin de “aynı” olması gerektiğini öngörmektedir. Ticaret unvanı eki bakımından yapılacak benzerlik incelemesi, marka hukukundaki benzerlik incelemesiyle farklı kriterlere tabidir. Bu bakımdan unvanın eklerindeki farklılık, birinin tek; diğerinin iki kelimeden oluşması gibi (örneğin Kardeşler-Öz Kardeşler) durumlar, unvanların da ayırt edici hale gelmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla, davalının ticaret unvanının davacıya ait tescilli markalara tecavüz teşkil etmediği, haksız rekabet meydana getirmediği gözetildiğinde unvan terkin şartlarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları, ticaret sicil gazetesi WHO’s saydı, marka tescil belgesi, … 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin … d.iş sayılı dosyası, mahkememizce HMK 266.madde kapsamında alınan ,dosyadaki deliller ile uyumlu bilirkişi raporları bir bütün olarak marka hukuku, haksız rekabet ilkeleri ve Yüksek 11.HD’nin yerkeşik içtihatlarına göre incelendiğinde: Davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,Alan adının iptali, ticaret unvanının terkini, markanın hükümsüzlüğü taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Alan adının iptali, ticaret unvanının terkini, markanın hükümsüzlüğü taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
3- HMK 389 vd maddeleri kapsamında davacınındavacıya ait … ve … ŞEKİLmarkalarını, … özel servisi intiba yaratacak şekilde büyük puntolarla markasal olarak kullanımının önlenmesine, reklam, tabela, tanıtım materyallerinde markasal kullanımın önlenmesine, ticari evrak ve faturaların ticari hayatta 3. Kişilerin haklarının güvence altına alınması yönünden el koyma işlemi dışında tutulmasına, web sitesi içinden de markasaletki yaratacak içeriklerin çıkarılmasına, infazda bilirkişi raporunun dikkate alınmasına,
4-59,30 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 14,90 TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
5-Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti talebinin kabulü yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 5.900 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Markanın hükümsüzlüğü talebinin reddi nedeniyle; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Ünvan terkini ve alın adının terkini talebinin reddi nedeniyle; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 44,40 TL peşin harç, 44,40 TL başvuru harcı, 6.000 TL bilirkişi ücreti ve 207,70 TL olmak üzere toplam 6.296,50 TL’nin ½ ‘sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
10-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzerekarar verilip tefhim kılındı.10/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır