Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/233 E. 2021/175 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/233
KARAR NO : 2021/175

DAVA : MARKAYA TECAVÜZÜN TESPİTİ, ÖNLENMESİ
DAVA TARİHİ : 11/07/2019
KARAR TARİHİ : 08/04/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin 1890 yılına dayanan geçmişi ile Türkiye ve dünyanın önde gelen pırlanta markalarından biri olan “…” markasının sahibi olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markasının Türkiye’de pırlanta denildiğinde akla ilk gelen markalardan biri olduğunu, müvekkili ve grup şirketi olan … A.Ş’ nin uzun yıllar boyunca sürdürdüğü ticari faaliyetleri ile yapılan başarılı reklam kampanyaları sayesinde pazarda önemli bir tüketici portföyüne sahip olduğunu, davalı şirketin mücevherat mağazasının tabelasında, reklam ve tanıtımlarında haksız ve izinsiz olarak müvekkilinin markasını aynen kullandığını ayrıca Google arama motorunda ”… ” isminin davalı şirkete ait mağazanın adresi belirtilmek suretiyle haksız ve izinsiz olarak kullanılmakta olduğunu, müvekkili tarafından tescilli “…” markası ile üretilen ve grup şirketi … A.Ş.’nin uzmanlığı ile satışa arz edilen ürünlerin, gerek kalitesi ve güvenilirliği gerekse özgün tasarımları ve tüketici memnuniyeti sonucunda kazandığı pazar payından haksız menfaat sağlama amacıyla davalı tarafın “…” markasını haksız ve izinsiz olarak kullanmakta olduğunu, davalının haksız markasal kullanımının müvekkilinin markasının itibarını zedelediğini, nitekim … adlı internet sitesinde yer alan ve müvekkiline santral, cali çenter vb. yollarla iletilen şikayetlerden bu hususun açıkça görüldüğünü, santral ve cali çenter vasıtasıyla müvekkiline ulaştırılan çok sayıda şikayetin mevcut olduğunu, bu durumun da gösterdiği üzere davalının marka hakkına tecavüz fiillerinin tüketici nezdinde mağazanın müvekkiline ait bir mağaza veya davalının müvekkilinin bir bayisi olduğu algısı uyandırdığını, davalı fiilinin müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ve önlenmesini, masrafları davalıya ait olmak üzere marka hakkına tecavüz teşkil eden mağaza tabelasında, reklam ve tanıtımlarında yer alan müvekkiline ait markanın silinmesini, silinemiyorsa bu ürünlerin imhasını talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi … Nöbetçi A.H.M. aracılığıyla gönderdiği cevap dilekçesinde özetle: İşletmesinin uzun yıllardır Türkiye’nin en çok bilinen ve ünlü tatil bölgesi Bodrum’da merkez çarşıda, en büyük giriş sokağının her tarafından görülebilecek konumda bulunduğunu, şirketin “… ” değil, “…” olduğunu, işyeri tabelasında “…” ibaresinin en büyük punto ile yazılmış olduğunu, davacı şirketin “…” markası ile üretim, dağıtım ve reklam konusunda aktif olmasından çok önce 2004 yılından bu yana ürün satmakta olduğunu ve bu ürünlerin satışını yaptığının davacı tarafından bilindiğini, davacının “…” markası henüz bilinen bir marka olmadan önce dahi “…” ürünlerinin satılması konusunda davacıdan ürün aliminin mevcut olduğunu, yakın zamana kadar 2 milyon dolar tutarının üstünde ürünün davacı şirketten faturalı olarak alınmış olduğunu, bedeli davacıya ödenmiş 500 parçaya yakın davacı ürününün halen mevcut olduğunu, davacıya ait “…” markasının müşteri ilişkileri tarafından Bodrum mağazası olarak yönlendirilen yılda 300’e yakın müşterisine tamir, iade, satış konusunda hizmet verilmiş, sorunu olan müşterilerin sorunu giderildiğini, stoklarda bulunmayan ürünler için … Nuruosmaniye (merkez) mağazaya yönlendirme veya internetten sipariş ile alım için yardımcı olunmuş olduğunu, davacı tarafından şirkete satış, reklam ve temsil için satılmış olan ürünlerin ticareti için firmanın bilgisi dahilinde “… ” yazısının bu marka ürünlerin bulunduğunun bilinmesi amacıyla eklenmiş olduğunu, alınan ürünler bitince dava konusu ibarelerin kaldırılacağını, bu hususun davacı şirket tarafından da bilindiğini ancak süreç içerisinde ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar ile (döviz fiyat değişiklikleri, harcamada yön değişmesi, tasarrufun artması) davacı şirketten eskisi kadar yüklü nakit ödemeli satın alımlar yapılmamış olduğunu, buna rağmen davacı tarafın daha çok ürün aliminin yapılması gerektiğini ve hatta yalnızca “…” markalı ürünlerin satılmasını istediği gibi şirketin günlük ekonomisine ve “önceki anlaşmaya uymayan” zorlayıcı yerine getirmesi imkansız istemlerde bulunmaya başlamış olduğunu, davacının makul olmayan ve önceki anlaşmada yer almayan talepleri onay görmeyince de davanın baskı aracı olarak açılmış olduğunu, davacının beyan ettiği … adresinde kim olduğu belli olmayan iki kişinin gerçeği yansıtmayan yorumlarını davacının itibarına zarar verdiği beyanının kabul edilebilir olmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
01/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Esas unsuru “…” ibaresi olan markaların 14. sınıfta “kuyumculuk eşyaları” dahil olmak üzere muhtelif mal ve hizmetler için davacı adına tescil edilmiş olduğu, Türk Patent ve Marka Kurumunca davacının … tescil no.lu “…” markasının pırlantalı mücevherlerde yaygın bilinirliği dikkate alınarak mücevher sektöründe herkes tarafından yaygın olarak bilinen “tanınmış marka” olduğuna karar verilmiş olduğu, dosyaya sunulan fotoğraf ve ekran görüntülerinde davalının işyeri tabelası ve Google arama motoru haritalarda anahtar sözcük olarak davacının “…” esas unsurlu markasını kullandığı, davalının kuyumculuk sektöründe faaliyet gösterdiği, bu faaliyeti kapsamında 2004 yılından bu yana davacıdan ürün satın almakta olduğu ve davalının “…” markalı ürünlerinin satışını yaptığı hususunun ihtilafsız olduğu, davalının, dürüst kullanım kapsamında kalmak koşuluyla satışını yaptığı ürün markaların kullanabileceği ancak dosya kapsamında yapılan incelemede tespit edildiği üzere davalı işyeri tabelası ve Google arama motoru haritalarda, davacının “…” esas unsurlu markasını tali unsuru olarak değil hakim unsur olarak kullanmakta olduğu, davalının markasal kullanımı, tüketiciyi bilgilendirme amacı olan dürüst kullanım sınırını aşarak tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet verebileceğinden davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği kanaatine varılacağı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin, davacının marka tescillinden doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ve önlenmesine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Madde 7 (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
SMK, mevzuat, bilirkişi raporu ve bütün dosya kapsamından : Esas unsuru “…” ibaresi olan markaların 14. sınıfta “kuyumculuk eşyaları” dahil olmak üzere muhtelif mal ve hizmetler için davacı adına tescil edilmiş olduğu, Türk Patent ve Marka Kurumunca davacının…tescil numaralı “…” markasının pırlantalı mücevherlerde yaygın bilinirliği dikkate alınarak mücevher sektöründe herkes tarafından yaygın olarak bilinen “tanınmış marka” olduğuna karar verildiği, bilirkişi tarafından yapılan incelemede; Davalının işyeri tabelası ve Google arama motoru haritalarda anahtar sözcük olarak davacının “…” esas unsurlu markasını kullandığı, davalının kuyumculuk sektöründe faaliyet gösterdiği, taraflar arasında 01/01/2013 tarihi itibariyle başlayan ticari ilişkinin 29/08/2017 tarihinde davalının borcunun bulunması nedeniyle sona erdirildiği, ticari ilişki sona erdirildiği halde davalının işyeri tabelası ve Google arama motoru haritalarda, davacının “…” esas unsurlu markasının tali unsur olarak değil hakim unsur olarak kullanıldığı, davalının markasal kullanımının tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet verebileceğinden davalının eyleminin, davacının marka tescillinden doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine, karar kesinleştiğinde davalıya ait “…” ibaresini taşıyan reklam ve tanıtımları içeren tabela ve ürünlerden masrafı davalı tarafça karşılanmak üzere “… ” ibaresinin silinmesine, silinemediği takdirde imhasına, davalı tarafça “…” ibaresinin internet ortamında arama motorunda anahtar sözcük olarak kullanılmasının önlenilmesine, Mahkememizce 23/09/2019 ve 02/10/2019 tarihlerinde verilen tedbir kararlarının, karar kesinleşinceye kadar devamına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KABULÜNE,
1-Davalının eyleminin, davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, önlenilmesine,
2-Karar kesinleştiğinde davalıya ait “…” ibaresini taşıyan reklam ve tanıtımları içeren tabela ve ürünlerden masrafı davalı tarafça karşılanmak üzere “… ” ibaresinin silinmesine, silinemediği takdirde imhasına, davalı tarafça “…” ibaresinin internet ortamında arama motorunda anahtar sözcük olarak kullanılmasının önlenilmesine,
3-Mahkememizce 23/09/2019 ve 02/10/2019 tarihlerinde verilen tedbir kararlarının, karar kesinleşinceye kadar devamına,
4- 59,30 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile 14,90 TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 5.900-Tl vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı 44,40 TL peşin harç, 44,40 TL başvuru harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 219,10-TL tebligat- posta gideri olmak üzere toplam 1.307,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 08/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır