Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/203 E. 2020/427 K. 31.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/203
KARAR NO : 2020/427

DAVA : MARKA DEVRİNİN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 02/02/2017
KARAR TARİHİ : 31/12/2020

HSK’nun 02/08/2017 tarih ve 1071 sayılı kararı gereğince İstanbul 3. ve 4. FSHH Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden kapatılan İstanbul 3. FSHHM’nin 2017/20 E. sayılı davası Mahkememize tevzii edilip 2017/477 E. sayısına kayıt edilmiş, yapılan yargılama sonunda verilen Mahkememizin 2017/477 E. 2018/19 K. ve 17/01/2018 tarihli kararı, İstanbul BAM 16. H.D. tarafından kaldırılmakla yapılan açık yargılama sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı asil dava dilekçesinde özetle: Davalı …’ün kardeşi olan … adlı kişiye markayla alakalı her türlü işlemi yapabilmesi için tarafınca … 35. Noterliğinin …. tarih ve … yevmiye numaralı devir yetkisini de içeren geniş bir vekâletnameyi verdiğini, … isimli şahsın vekaket görevini kötüye kullanarak markayı …35. Noterliğini tarafından düzenlenen … tarih ve … yevmiye numaralı marka devir sözleşmesi ile 1000 TL gibi marka değerinin çok altında bulunan komik bir bedel karşılığında ablası …’e devir ettiğini, ilgili devir işleminin ilgisi ve onayı dışında gerçekleştiğini, … adlı markanın … adına yapılan tescilinin iptalini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizin 2017/477 E. 2018/19 K. ve 17/01/2018 tarihli kararı ile; Davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı İSTİNAF yasa yoluna başvurmuştur.
Anılan karar İstanbul BAM 16. H.D.’nin 2018/1635 E. 2019/1247 K. ve 30/05/2019 tarihli ilamı ile: “…Dava dilekçesinde; kendisine ait olduğunu iddia ettiği … markasının, üçüncü şahsa verdiği vekaletin kötüye kullanarak davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek marka tescilinin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin davanın husumetten reddine karar verdiği anlaşılmışsa da, TPMK’dan gelen kayıtlardan davalı adına tescilli olan markanın dava dışı … adına devir başvurusunun 24/01/2017 tarihinde talep edildiğinin anlaşıldığı, ancak davacı vekili tarafından sunulan marka devrini gösteren kayıtlardan 24/01/2017 tarihinde kayda alınmasına rağmen, kurum tarafından 20/02/2017 tarihinde başvurunun kabul edilerek tutanak oluşturulduğu, dolayısıyla devrin 20/02/2017 tarihinde ve dava tarihi olan 02/02/2017 tarihinden sonra yapıldığı anlaşılmakla, HMK’nın 125.madde gereğince davacıya hangi yetkiyi kullanacağının sorularak, devir alan kişiye karşı davayı devam edip etmeyeceği açıklattırıldıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre yargılamaya devam edilmesi gerekirken, Kuruma başvuru tarihi esas alınarak davanın husumet yokluğundan reddi kararı verilmesinin yerinde olmadığı kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına…” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Davacı 05/12/2019 tarihli dilekçesi ile davayı 3. kişi konumunda olan … A.Ş’ye yönelttiğini beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin yetkilisi olan …’ün davaya konu … numaralı … ibareli markanın yaratıcısı olduğunu, ilgili markanın 22.01.2008 tarihinde müvekkili şirket tarafından davacıya ( güvene dayalı bir işlem ile ) devrinin gerçekleştiğini, davacının, davalı şirket yetkilisi …’ün erkek kardeşi …’e markayı devir etmek üzere vekaletname verdiğini ve ilgili vekaletnamenin iptal edilmediğini, …’ün de dava konusu markayı geçerli olan vekaletname çerçevesinde müvekkili şirketin yetkilisi olan …’e devir ettiğini, davacının bu süreçten haberdar olmasına rağmen, vekili olan … tarafından marka devrinin yapılmasından 5 gün sonra kötü niyetli olarak, … 57. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye sayılı “Marka inhisari Olmayan Lisans Sözleşmesini” düzenleyerek dava dışı … LTD. ŞTİ’ne 19 yıllığına lisans hakkı verdiğini, ilgili lisans sözleşmesinin … 2. FSHHM’nin … E. sayılı davası ile hükümsüz olduğuna karar verildiğini, davacının 2010 yılında düzenlenmiş olan bir vekaletnameye istinaden 2014 yılında yapılan bir devir işlemine 2017 yılında dava açmış olduğunu, davacının … markasını güvene dayalı olarak, muvazaalı olarak elde ettiği ve muvazaalı işlemden kazanç sağlamaya çalışmakta olduğunu, kötü niyetli olduğunu beyan etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
04/08/2020 tarihli bilirkişi raporu ibraz edilmiştir.
04/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Dava konusu markanın 22.03.2006 tarihinde davalı firma yetkilisi …’ün o dönemde yetkili olduğu…TİC. LTD. ŞTİ. adına tescil müracaatına konu edildiği ve markanın tescil edildiği, ilgili markanın … 8. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile firma yetkilisi …’ün o dönemde yetkilisi olduğu … TİC. LTD. ŞTİ. tarafından davacı …’na devir edildiği, davacı …’nun ise …’ün kardeşi olan … adlı kişiye markayla alakalı her türlü işlemi yapabilmesi için … 35. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı devir yetkisini de içeren vekaletnameyi verdiği, bu süreçlerin taraflar arasında 2008 yılında yapılan marka devir işleminden sonra tarafların bir takım işlemleri birlikte yürütmeye devam ettiklerine işaret etmekte olduğu, 2008 yılında gerçekleşen / nihayetlenen devir işleminin ardından 2 yıldan uzun süre sonra davalı şirket yetkilisi dava dışı …’ün kardeşi olan …’e “devir yetkisini de kapsayacak” geniş bir verkaletnamenin verilmesi, davacının uygun zamanda dava konusu markanın devir edilmesine muvafakatinin bulunduğu şekilde yorumlanabileceği, olayların gelişme sırası ve dosya münderecatında bulunan evrakların arz edilen sıralama ile incelenmesi neticesinde kanaatince taraflar arasında var olan ilişki nedeni ile vekilin vekalet görevini kötüye kullanmasından ziyade, 2014 yılında taraflar arasında kabul olunan ilişki çerçevesinde markanın usulüne uygun olarak devir edildiği, ancak var olan bahse konu kanaat ve aslolanın “iyiniyetin varlığının kabulü” olmak ile birlikte, konu hakkında nihai ve tek değerlendirme mercii olan Mahkemece aksi kanaat hasıl olur ve dava dışı … tarafından “vekalet görevinin kötüye kullanıldığı” değerlendirilir ise 3. kişi konumunda olan davalı firma yetkisi …’ün de ilgili işlemi bildiği / bilmesi gerektiği değerlendirilebilecek olduğundan markanın devrinin iptali koşullarının oluştuğundan bahsedilebileceği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: TPE nezdinde …numaralı … ibareli markanın, asıl sahibinin davacı olması nedeniyle usulsüz olarak yapılan marka devrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere: Davaya konu … numaralı markanın, 22/03/2006 tarihinde dava dışı …’ün yetkilisi olduğu … DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. adına tescil müracaatına konu edildiği ve markanın tescil edildiği, markanın … 8. Noterliğinin… tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile …’ün yetkilisi olduğu … TİC. LTD, ŞTİ. tarafından davacı …’na devir edildiği, markanın davacının vekili olan … tarafından, vekil sıfatı ile davalı firmanın yetkilisi olan …’e … 35. Noterliğinin …tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile devredildiği, markanın … 35. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile davalı şirketin yetkilisi olan … tarafından dava dışı …’e devredildiği, ilgili markanın … 35. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile Begümsu ERGÜN tarafından davalı … TİCARET A.Ş.’ye devredildiği, markanın halen davalı …TİCARET A.Ş. adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık: Davacı adına tescilli olan markanın davacının vekili olan … tarafından, vekil sıfatı ile davalı firmanın yetkilisi olan …’e … 35. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile devredilmesinin hukuka aykırı olduğu ve ilgili devrin akabinde gerçekleşmiş olan devir işlemleri neticesinde markanın güncel olarak sahibi olan davalı … TİCARET A.Ş. adına gerçekleşen tescil işleminin iptaline ilişkindir.
Dava konusu markanın ilk olarak …’ün yetkilisi olduğu …LTD. ŞTİ. adına tescil edildiği, tescilli markanın davacıya devredildiği, markanın davacı adına tescilli iken davalı şirket yetkilisi …’e devredilmesinin akabinde önce … tarafından dava dışı …’e devredildiği, akabinde … tarafından davalı … A.Ş.’ye devredildiği anlaşılmıştır.
Yasa Koyucu, markanın mülkiyet hakkı kapsamında devir edilebileceğini ancak kamu düzeni çerçevesinde ilgili işlemin resmi yazılı şekilde yapılabileceğini hükme bağlamıştır.
Yargıtay içtihatlarına göre: Vekil ile sözleşme yapan 3. kişi, TMK 3. maddesi anlamında iyiniyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor ve kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesi mümkün de değilse, yapılan işlem vekil edeni bağlar. Vekilin, vekalet görevini kötüye kullanması sonucu değiştirmeyecek, işlemin iptali talep olunamayacaktır. Ancak işlemin tarafı olan 3. kişi kötü niyetliyse yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil eden, yapılan işlemle bağlı olmaz, işlemin iptali için işlemler yapabilir.
Davacı vekili …’ün, davalı firma yetkilisi olan …’e dava konusu markayı devretmesinin akabinde, markanın 2 ayrı devir işlemi daha görmüş olması nedeni ile ilgili zincirin kırılıp kırılmadığı, davacının markanın güncel sahibinden taleplerinin olup olmayacağı hususunda değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Davaya konu … tescil numaralı marka, davalı firma yetkilisi …’e davacının vekili … tarafından devredildikten sonra … 35. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile davalı şirketin yetkilisi olan … tarafından dava dışı …Sunulan delillerden;…’ün … ile aynı yerde ikamet ettiği, (Devir Sözleşmesinde her iki şahsın adresi, … olarak gözükmektedir) birbirleri ile yakın akraba oldukları (her iki şahsın kimlik bilgilerinde aile sıra numaraları aynıdır) anlaşılmıştır.
Markanın, … tarafından devir alınmasının akabinde … 35. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile davalı …TİC. A.Ş.’ne devredildiği, markayı davalı şirketi temsilen devralan kişinin … olduğu tespit edilmiştir.
Son iki marka devir işleminin, ilgili markanın davacının vekili olan … tarafından vekil sıfatı ile davalı firmanın yetkilisi olan …’e devir edilmesi işlemi bakımından marka ile var olan zinciri kırmayacağı, ilgili işlemin iptali halinde bahse konu 2 devir işleminin de iptalinin gerekeceği anlaşılmıştır.
Dava konusu markanın, 22.03.2006 tarihinde davalı firma yetkilisi …’ün o dönemde yetkili olduğu … DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. adına tescil müracaatına konu edildiği ve markanın tescil edildiği, markanın … 8. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı işlemi ile davalı firma yetkilisi …’ün o dönemde yetkilisi olduğu …ŞTİ. tarafından davacı …’na devredildiği, davacının ise …’ün kardeşi olan … adlı kişiye markayla alakalı her türlü işlemi yapabilmesi için … 35, Noterliğinin …tarih ve … yevmiye numaralı devir yetkisini de içeren vekaletnameyi verdiği anlaşılmıştır.
Markanın devrine ilişkin süreçler birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında 2008 yılında yapılan marka devir işleminden sonra tarafların bir takım işlemleri birlikte yürütmeye devam ettikleri kanaatine varılmıştır.
Hukukumuzda kimse kendi muvazaalı işlemi nedeni ile hak iddia edemeyecek ise de, 2008 yılında gerçekleşen devir işleminin ardından 2 yıldan uzun süre sonra davalı şirket yetkilisi …’ün kardeşi olan …’e devir yetkisini de kapsayacak geniş bir verkaletnamenin verilmesi, davacının uygun zamanda dava konusu markanın devredilmesine muvafakatının bulunduğu şeklinde yorumlanmıştır.
Taraflar arasında var olan ilişki nedeni ile vekilin, vekalet görevini kötüye kullanmasından ziyade 2014 yılında taraflar arasında kabul olunan ilişki çerçevesinde markanın usulüne uygun olarak devir edilmesine karşın 2008 yılından 2017 yılına kadar taraflar arasında var olan anlaşmanın, 2017 yılında uyuşmazlığa dönüşmesinin akabinde ihtilaf ortaya çıkmıştır.
Sonuç olarak: Markanın devrine ilişkin işlemler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davaya konu … tescil numaralı markanın usulüne uygun olarak devredildiği kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
DAVANIN REDDİNE,
1-54,40 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 23,00-TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair davacının, davalı … A.Ş vekili ve davalı şirket sahibi olduğunu söyleyen …’ün yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 31/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır