Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/130 E. 2022/175 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/130 Esas
KARAR NO : 2022/175

DAVA : Eserden Kaynaklı Haklara Tecavüz&Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/07/2011
KARAR TARİHİ : 22/11/2022

Taraflar arasında eserden kaynaklı haklara tecavüz&tazminat istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 28/10/2014 tarih ve 2011/122-2014/244 sayılı kararın temyiz edilmesi sonucunda dava dosyası yüksek mahkeme denetimindeyken, HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası bozma sonrasında uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2019/130 esas numarasına kayıtlanarak bozma ilamına uyularak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ,
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait olan ve aynı zamanda eser niteliği de taşıyan eşarp desenlerinin, davalılar tarafından üretilen ve satılan eşarplarda izinsiz olarak aynen veya küçük değişiklikler yapılarak kullanıldığını, bu durumun müvekkilinin eser sahipliğinden kaynaklanan mali ve manevi haklarını ihlal ettiği gibi aynı zamanda haksız rekabet de teşkil ettiğini ileri sürerek, davalıların eylemlerinin müvekkilinin telif haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, bu eylemlerin durudurulmasına ve önlenmesine, FSEK’in 68. maddesi uyarınca 30.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı … Ltd.Şti. Vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu eşarp desenlerinin müvekkili şirketin çalışanları tarafından oluşturulduğunu, bu ürünler oluşturulurken bir internet sitesinden esinlenildiğini, davacıya ait desenlerin estetik değeri olmayan ve kolaylıkla oluşturulabilecek desenler olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava, eser niteliğinde bulunduğu ileri sürülen davacıya ait eşarp desenlerinin, davalılar tarafından üretilerek piyasaya sunulan eşarplarda izinsiz olarak kullanıldığı iddiasıyla haksız rekabetin tespiti, bu eylemlerin durdurulması ve önlenmesi ile maddi, manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Bozma öncesinde ; İstanbul 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin … tarih ve … sayılı dosyasında; ilk olarak davacı tarafından 2010 yılında oluşturulan ve FSEK’in 4/4. maddesi uyarınca eser niteliğinde bulunan desenlerin, davalılar tarafından aynen veya küçük değişiklikler yapılmak suretiyle izinsiz biçimde kullanıldığı, davalıların bu tasarımları davacıdan önce oluşturduklarını ispat edemedikleri, davalıların bu eylemlerinin, davacının eser sahipliğinden kaynaklanan haklarını ihlal ettiği, rayiç bedelin bilirkişi eliyle tespit olunduğu, eser sahibi olmayan davacı tüzel kişinin manevi tazminat isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların, davacının eser sahipliğinden kaynaklanan mali haklarına tecavüzde bulunduklarının tespitine, bu eylemlerin menine ve refine, 9.000 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, Kararı, davalılar vekilinin temyiz ettiği ve Yargıtay 11.HD’nin 2015/5694 esas, 2016/2548 karar ve 8.3.2016 tarihli Bozma ilamı gerekçesinde aynen”..1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, eser niteliğinde bulunduğu ileri sürülen davacıya ait eşarp desenlerinin, davalılar tarafından üretilerek piyasaya sunulan eşarplarda izinsiz olarak kullanıldığı iddiasıyla haksız rekabetin tespiti, bu eylemlerin durdurulması ve önlenmesi ile maddi, manevi tazminat istemlerine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, ilk olarak davacı tarafından oluşturulan ve FSEK’in 4/4. maddesi uyarınca eser niteliğinde bulunan desenlerin, davalılar tarafından aynen veya küçük değişiklikler yapılmak suretiyle izinsiz biçimde kullanıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafından oluşturulduğu iddia edilen desenlerin eser niteliğinde bulunduğu yönünde kanaat bildirilen 18.08.2011 tarihli rapor, henüz taraf delilleri toplanmadan alındığı gibi işbu raporda yapılan değerlendirmeler de denetime elverişli bulunmamaktadır. Ayrıca, davalılar vekilince bu rapora bila tarihli dilekçe ile itiraz edilmiş olup, mahkemece bu itirazlar karşılanmamış ve dosyaya daha sonra sunulan raporlarda da söz konusu desenlerin eser niteliğini taşıyıp taşımadığına ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. Öte yandan mahkemece, söz konusu desenlerin 21.11.2011 tarihli katalogda yayınlandığı ve bu nedenle sahibinin davacı olduğu kabul edilmiş ise de desenlerin yayınlandığı kataloğun hangi tarihte basıldığı konusunda bir araştırma yapılmadan katalog üzerindeki tarihe itibar edilmiştir. Oysa, bu tür katalogların her zaman basılması mümkün olduğundan gerçekten kataloğun, üzerinde yazılı olan tarihte piyasaya sunulduğunun davacı tarafından başkaca delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Yine davalılar vekilinin, müvekkillerince üretilen ve piyasaya sunulan desenlerin, bir internet sitesindeki görsellerden esinlenilerek oluşturulduğu savunması üzerinde de durulmamış, bu konuda da hüküm kurmaya yeterli bir araştırma yapılmamıştır. Bu itibarla mahkemece, davacı tarafa ait olduğu ileri sürülen eşarp desenlerinin eser niteliğinde bulunup bulunmadığı, şayet bu desenler eser niteliğinde ise bu desenlerin ilk defa kim tarafından oluşturulduğu, davalı tarafa ait eşarp desenlerinin esinlenme ve faydalanma serbestisi içinde kalıp kalmadığı hususlarında yeni bir bilirkişi raporu alınması, bu suretle davalılar vekilinin savunmalarının ve hükme esas bilirkişi raporuna itirazlarının karşılanması ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı … Ltd. Şti’ye verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” Şeklindeki bozma ilamı kapsamına göre yargılamaya devam olunmuştur.
BOZMA SONRASI YARGILAMA:
Bozma ilamı doğrultusunda HMK 266 madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …ve …’in 10/11/2020 tarihli bilirkişi raporlarında özetle; Yargıtay bozma kararında, söz konusu desenlerin 21.11.2011 tarihli katalogda yayınlandığı ve bu sebeple sahibinin davacı olduğu kabul edilmiş ise de desenlerin yayınlandığı kataloğun hangi tarihte basıldığı konusunda bir araştırma yapılmadan katalog üzerindeki tarihe itibar edilemeyeceği, bu tür kataloğların her zaman basılması mümkün olduğundan gerçekten kataloğun, üzerinde yazılı olan tarihte piyasaya sunulduğunun davacı tarafından başkaca delillerle kanıtlanması gerektiği, ancak bozma kararından sonra dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmediğinden davacının hak sahibi olup olmadığı hususunun heyetlerince değerlendirilemediğini, ancak davacının hak sahibi olduğuna mahkemece kanaat getirildiği takdirde Davaya konu desen tasarımlarının fsek anlamında eser vasfını haiz olmadığını, TTK’nın haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunabileceği, Bozma kararından sonra dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmediğinden davacının hak sahibi olup olmadığı hususunun değerlendirilemediğini, davacının hak sahibi olduğu takdirde desen tasarımının, ayniyat derecesinde İltibas yaratacak derecede benzerinin taklit eşarplarda kullanıldığını, sunulu delillere göre zarar miktarı net tespit edilemediğinden BK.nun 50 ve 51. maddelerinde yer alan ilkeler uyarınca uygun bir tazminatın takdir edilmesinin gerektiğini, bu çerçevede somut olaydaki ihlalin yoğunluğu, miktarı göz önüne alındığında maddi tazminatın ortalama 5,000-TL olabileceğini, manevi tazminatın mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …ve …05/02/2021 tarihli bilirkişi raporlarında özetle; Yargıtay bozma kararında belirtildiği üzere bu tasarımların öncelikle davacı tarafça üretildiğine dair (katalog dışında) bir delil dosyada yer almamaktadır. Katalogların her zaman basılabileceği gerekçesiyle Yargıtay tarafından başkaca delil sunulması aranmakta olduğundan bu delil dışında davacı tarafça sunulan delil bulunmadığından dava konusu ürünler üzerinde öncelik hakkının davacıda olup olmadığının ispat edilmesi gerekmektedir. Şayet bu öncelik hakkı ispat edildiği takdirde davalı eyleminin davacının iş ürünleri ile iltibasa sebebiyet vermesi sebebiyle haksız rekabet oluşturacağının değerlendirileceğini, davalı eyleminin haksız rekabet teşkil etmesi halinde davacının bu eylem nedeniyle uğradığı zararın ve talep edebileceği tazminatın hesaplanması gerektiğini, davalılardan …’in ticari merkezinin Bursa’da olduğunu, Diğer davalı … Tic. Ltd. Şti. ticari defterleri ve belgeleri incelenmesi için … nolu telefondan arandığını, davalı şirket yetkilisinin, incelenecek döneme ilişkin ticari defter ve belgeler bulunamadığı inceleme için ibraz edilemeyeceğini ifade edildiğini, Davacı tarafa ait kumaş deseni ile Davalı tarafa ait kumaş deseni arasında kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, Davacı ürünlerin FSEK kapsamında eser mahiyetini haiz olmadığı, ancak eser mahiyetini haiz olmasa da bu ürünlerin haksız rekabet hükümleri uyarınca korunabileceği, Yargıtay bozma ilamından sonra davacı tarafından dava konusu ürünlerin kendisi tarafından daha önce piyasaya sürüldüğüne dair bir delilin dosyaya sunulmadığını, şayet ürünler üzerinde davacının öncelik hakkının olduğunun ispatı durumunda davalı eyleminin başkalarının iş ürünleri ile iltibasa neden olma kapsamında haksız rekabete sebebiyet vereceği görüş ve kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, … ve …’un 08/07/2021 tarihli ek bilirkişi raporlarında; Davacı şirketin 2010 yılı 3.876.501,56-TL olan net kârı 2011 yılının ilk altı aylık döneminde 348.523,73-TL , davacının 2010 yılı dönem net kârına göre 2011 yılının ilk altı aylık dönemi net kârında büyük bir düşüşün olduğunu, Davalılardan …Ltd. Şti.’nin 2010 yılı 140.798,17-TL olan dönem net kârı 2011 yılında 287.258,43-TL dönem net kârına çıkarak, 2010 yılına göre 2011 yılı dönem net kârı 146.460,26-TL ( 287.258,43- 140.798,17- 146.460,26) artış gösterdiğini, Davalılardan …Ltd. Şti.’nin 2010 yılında 63.417,67-TL olan dönem net kârı ve 2011 yılında ise 175.826,91-TL dönem net kârına çıkarak, 2010 yılına göre 2011 yılı dönem net kârı 112.409,24-TL (175.826,91- 63.417,67-112.409,24) artış gösterdiğini, Davacı şirketin 2010 yılı net kârına göre 2011 yılının ilk altı aylık dönem net kârında büyük bir düşüşün olduğu görülürken, davalıların 2010 yılı net kârlarına göre 2011 yılı net kârlılıklarında artış olduğu görüldüğünü, Davalıların 2010 yılı net kârlarına göre 2011 yılındaki net kâr artışlarında davaya konu tasarımında etkisi olabileceği değerlendirilirken, işbu etkinin ne kadar olduğu değerlendirilemediğini, Heyettte sektör bilirkişisi bulunmaması sebebi ile ilgili tasarımın piyasada kullanım ve tutulma durumu değerlendirilemediği, Davacı şirketin 2010 yılı net kârına göre 2011 yılı ilk altı aylık dönem net kârında büyük bir düşüşün olduğu görülürken, davalıların 2010 yılı net kârlarına göre 2011 yılı net kârlılıklarında artış olduğu görülmekte olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler…, … ve …’ın 16/02/2022 tarihli bilirkişi raporlarında; Davaya konu eşarp deseninin fırça darbeleriyle oluşturulmuş izlenimi veren, dairesel nitelikli ve doğal görünümlü eşarp desen niteliklerinde olduğu, halen tercih edilen ancak piyasaya sürüldüğü günlerde trend desen olarak ön plana çıkan fırça desenli tasarımların eşarp kullanıcısı hanımların tercihinde ön sıralarda olduğu, Davaya konu tasarımlı eşarp satışından davalı … firması tarafından üretilen eşarp desenlerinden en çok talep gören ilk 15 eşarp arasına girmiş olabileceğini,
Davacı şirketin katalogu Şubat 2011 tarihini taşırken, davalı … firmasının Ocak 2011 tarihinde davaya konu desenlerin bulunduğu ürünleri perakende piyasasına sunduğunu, davalı … firmasınca üretilerek piyasaya sunulmuş olduğunu, davalının gelirlerinin %5 lik kısmını bu desenden sağladığının ön görülmekte olduğunu, Davalı …TİC. LTD. ŞTİ.’nin davaya konu üründen 2011 yılında 30/06/2011 tarihine kadarki dönemde Toplam 18.043,58-TL Kazanç elde etmiş olabileceğini, Davalı ….Tic. Ltd. Şti.’nin davaya konu üründen 2011 yılında Toplam 11.580,68-TL Kazanç elde etmiş olabileceği görüş ve kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
Bozma öncesi ve bozma sonrasında toplanan deliller, bilirkişi raporları, kataloğ, taraf iddia ve savunmaları, tanık anlatımları bir arada incelendiğinde,
Davalı yan üretilen eşarp desenlerinin kendilerince oluşturulduğu hususunda tanıkları bulunduğunu beyan ederek dinlenilmelerini talep etmiş ve tanık … talimat yolu ile alınan ifadesinde, söz konusu eşarp deseninin … ismi ile bilinen dairesel şekiller içerdiğini, 2010 senesinin son aylarında davalı … tarafından üretildiğini ve 2011 yılında piyasaya sunulduğunu, tasarımın kendilerince oluşturulduğunu beyan etmiştir.
Tanıklardan … 6.9.2012 tarihli oturumdaki beyanında; Davalılardan …şirketinde İç Anadolu, Akdeniz ve Ege Bölgesinin pazarlama işlerine baktığını, her ne kadar davacı yan kendi desenlerin aynısını davalı firma ve diğer şirketin kullandığını iddia etmiş ise de bu hususun doğru olmadığını, desenlerin mutlaka üretilen firmalarca kendince değiştirildiğini,kendisinin pazarlamaya baktığından genelde üretimin müşterinin talebinin yoğunluğu nazara alınarak yapıldığını bildiğini, kendisinin 2010 yılının haziran ayında göreve başladığını, kendisine gösterilen … markası ile ve akel logosu ile basılı olan varak desenli eşarpların 2010 yılının eylül, ekim, kasım aylarında yani son döneminde hazırlandığını ve 2011 yılbaşında satışa sunulduğunu , bu eşarpların yeni yıl için hazırlandığını, ,malın üretiminin genellikle iki ay sürmekte olduğunu, çizimlerin gösterildiği tarihin eylül ekim gibi olduğunu, kendi görüşleri alındıktan sonra üretildiğini, üretimi … yaptığını, … kendilerinden piyasayı bildikleri için üretimi yapma hazırlığı safhasında fikirlerini aldığını, eylül ayındaki olayında bu şekilde geliştiğini beyan etmiştir. Tanık …ise , 2010 yılının 10. Ayında … şirketi adına davalının geometrik desenli eşarp üretimini talep ettiklerini, yaklaşık iki ay sonra teslim aldıklarını ve … ismini vererek piyasaya sunduklarını, üretimin … tarafından yapıldığını , davacının üretim tarihinden önceki tarihte davalı ürünün piyasada bulunduğunu bildirmişlerdir.
Dosyaya sunulan kataloglar ve orijinal eşarp deseni ile davalıya ait eşarp desenleri karşılaştırıldığında bozma sonrasında alınan raporlar kapsamına göre eser niteliğine haiz olmadıkları, davacının desenler üzerinde hak sahipliğini ispat ettikleri takdirde ancak haksız rekabet hükümlerine göre talepde bulunabileceği anlaşılmaktadır. Davacı Fırça darbeleri ile oluşturulan desenlerin … tarihli İlkbahar-Yaz Koleksiyonu kataloğunda … kod numarası ile yer aldığı ve bu desenler üzerinde hak sahibi olduğunu ileri sürmüş ancak Yargıtay bozma kararında, söz konusu desenlerin … tarihli katalogda yayınlandığı ve bu sebeple sahibinin davacı olduğu kabul edilmiş ise de desenlerin yayınlandığı kataloğun hangi tarihte basıldığı konusunda bir araştırma yapılmadan katalog üzerindeki tarihe itibar edilemeyeceğini, bu tür kataloğların her zaman basılması mümkün olduğundan gerçekten kataloğun, üzerinde yazılı olan tarihte piyasaya sunulduğunun davacı tarafından başkaca delillerle kanıtlanması gerektiğine işaret etmiş, mahkememizce bozmaya uyularak yargılama yapılmış ancak davacının basım tarihi ile ilgili olarak yada piyasada daha önce var olduklarına dair delil sunmadıkları anlaşılmıştır.
Bir önceki bozmaya konu gerekçeli kararı yazan müstemir yetkili hakimce tanıkların davalı yan deseninin 2010 yılının Ekim ayında oluşturulduğunu iddia ettikleri ancak dinlenen tanıkların davalılardan … ile organik bağlarının bulunduğu, yansız ifade verdikleri hususunda tereddüt oluştuğundan bahisle tanık beyanlarına itibar etmediği belirtilmiştir. Ancak Tanık delili takdiri delil olup, her somut olayın özelliğine göre incelenip takdir edilmesi gereklidir. Tanıkların bizatihi davalı firmada çalışmış olmaları beyanlarının hükme esas alınmayacağı anlamına gelmemektedir. Zira kataloğda her zaman basılabilecek nitelikte bir delil olduğundan tek başına hükme esas alınamayan ancak takdiri nitelikte bir delildir.
Dolayısıyla mahkememizce bozma öncesinde dinlenen tanık beyanlarının takdiri delil olarak değerlendirilmesi gerekmiştir.
Tanık ; … , Davalı … Firmasından ürün satın aldıklarını, davaya konu malların siparişini 2010 yılı 10. Ayında verdiklerini, ürünlerin kendilerine OCAK 2011 tarihinde teslim edildiğini ,Davalı .. şirketinde çalıştığını, davaya konu … markalı desenlerin numunelerinin davalı … tarafından kendilerine 2010 yılı Eylül ya da Ekim ayında gösterildiğini, 2011 yılı yıl başında ürünlerin kendilerine teslim edildiğini beyan etmiş. Tanık Müberra Takımcıgil; ise Davalı … şirketinde Şubat 2009- Temmuz 2011 tarihleri arasında çalıştığını, kendisine gösterilen desenin … olarak bilindiğini, bu deseni tahmini olarak Kasım 2010 de oluşturduklarını, 2011 yılının başlarında üretilip piyasaya sürüldüğünü, davacı şirketin davaya esas desenlerini daha önce hiç görmediğini, varlığından haberdar olmadığını, davalı şirketin önceden mevcut desenleri ile … isimli tasarım sitesindeki desenleri incelemek sureti ile oluşturduklarını beyan etmiştir.
Dinlenen tanık beyanlarında davalı … firmasının davaya konu … desenini en geç Kasım 2010 yılında hazır hale getirdiği ve Ocak 2011 tarihinde ise piyasaya sürdüğü ifade edilmektedir. Davacı tarafın koleksiyon kataloğu ise … tarihli olup, Davacının deseninin davalı …’den sonra oluşturulduğu yönünde takdiri tanık delili mevcuttur. Davacı yanın üzerinde hak iddia ettiği desen tescil edilmiş bir desen değildir. Dolayısıyla hak sahipliği her türlü delil ile ispat edilebilir.Bozma ilamından sonra davacı yan dosyaya hak sahibi olduğuna dair başkaca delil sunmamış, kataloğu nerde bastırdığına ilişkin beyanda bulunmamıştır. Bu durumda Mahkememizce dosyada toplanan delillere göre tahkikat sonlandırılmıştır.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denilmektedir.Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır (1086 sayılı HUMK m. 238/1; 6100 sayılı HMK m.187/1). Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse usul hükümleni gereği davasını kaybedecektir.
Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Somut olayda davalı yanın gösterdikleri tanık beyanları ile desenin ilk defa kendileri tarafından piyasaya sunulduğu savunulmuştur. Davacı yan ise kataloğ deliline dayanmıştır. Ancak bozma kararından sonra dosyaya davacı yanca herhangi bir delil ibraz edilmemiştir. Yargıtay bozma ilamında açıkça davacı tarafından hak sahipliği için başkaca delil sunulmasının aranmakta olduğu, bozma ilamından sonra davacı yanın hak sahibi olduğunu dair hiçbir delil sunmadığı, kataloğun tek başına hak sahipliğini ispata yeterli olmadığı , dava konusu ürünler üzerinde öncelik hakkının davacıda olduğunun davacı yanca ispat edilemediği, davacının ürününün davalıdan önce kamuya arz edildiğine dair somut delil sunulmadığı ve ispat hukuku ilkelerine davacı yanın iddiasını ispat edemediği anlaşılmıştır.
Davacının tespite ve davaya konu ettiği … serisi ve diğer eşarpların, davalı şirketin tekstil ve moda tasarım bölümünde çalışan personeli tarafından üretildiğine dair tanık beyanı mevcut olup, keza davalı vekilinin 21.7.2014 tarihli beyan dilekçesinde Davaya konu davalı müvekkiline ait tasarım oluşturulurken www.shutterstock.com isimli tasarım sitesindeki (… – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … –- … – … – … – … – … – … – … ve yine numaralandıramadıkları ve fakat dosyaya renkli suretlerini sunmuş oldukları desen kombinasyonlarından esinlenildiğini , desen üzerindeki figürlerin dağılımı birbiri üzerine bindirme yöntemi ile rastgele oluşturulmuş, etrafı damalı kare ile çerçevelenmiş, fırça ile yapılmış şekil görselliğine sahip olan dairesel figürler üzerine simli dairesel figürler yerleştirilmiş, son derece sade ve geçişli renkler ile renklendirilmiş ve davalının görsel olarak deseninin kendine özgü nitelikleri taşıyan ve davalı tarafın üzerinde hak sahibi olduğu bir desen olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Bozma sonrasında alınan bilirkişi heyet raporlarında da Bilirkişiler …, …ve …ile …, …ve …’un işaret ettiği üzere; Yargıtay bozma kararında, söz konusu desenlerin yer aldığı 21.11.2011 tarihli kataloğun her zaman basılması mümkün olduğundan gerçekten kataloğun, üzerinde yazılı olan tarihte piyasaya sunulduğunun davacı tarafından başkaca delillerle kanıtlanması gerektiği, ancak bozma kararından sonra dosyaya davacı yanca herhangi bir delil ibraz edilmediğinden davacının hak sahibi olup olmadığı hususunun heyetlerince değerlendirilemediğini, Yargıtay tarafından hak sahipliği için başkaca delil sunulması aranmakta olduğundan bu delil dışında davacı tarafça sunulan delil bulunmadığından dava konusu ürünler üzerinde öncelik hakkının davacıda olup olmadığının ispat edilmesi gerektiğini bildirmişlerdir.
Davalı yan tarafından bildirilen web sitesinde de benzer nitelikte birçok desen görseli bulunmakta olup, davalı firmanın tasarımcılarınca bu sitedeki görsellerden de faydalanmak suretiyle davalının kendisine has desen tasarımı oluşturduğu beyan edilmektedir, bu desen türünün tesettürlü hanımlar tarafından birçok varyantının rağbet görmesi nedeniyle farklı modellerinin farklı firmalar tarafından ticarete konu edildiği, gerek davacı gerekse davalının eşarp alanında belirli bir ticari kapasite ile faaliyet gösteren firmalardan oldukları dosyaya sunulu deliller kapsamı ile sabittir. Ancak huzurdaki davada davacı Yargıtay bozma ilamına göre kataloğ tarihinden önce piyasada bu deseni meydana getirdiğini ispat edememiştir. Kataloğ her zaman bastırılabilir bir delil türüdür. Davalı tanıklarının beyanlarında ise davalı … firmasının davaya konu … desenini en geç Kasım 2010 yılında hazır hale getirdiği ve Ocak 2011 tarihinde ise piyasaya sürdüğü anlaşılmaktadır. Davacı tarafın koleksiyon kataloğu ise … tarihli olup, Davacının deseninin davalı …’den sonra oluşturulduğu,HMK 266 madde kapsamında dosyadaki deliller ve bozma ilamı ile uyumlu her iki heyet raporu dikkate alındığında ; desenlerin yer aldığı 21.11.2011 tarihli kataloğun her zaman basılması mümkün olduğundan gerçekten kataloğun, üzerinde yazılı olan tarihte piyasaya sunulduğunun davacı tarafından başkaca delillerle kanıtlanması gerektiği, ancak bozma kararından sonra dosyaya davacı yanca herhangi bir delil ibraz edilmediği, hak sahipliğinin mahkemece res’en incelenmesi gerekli unsurlardan olduğu, Yargıtay bozma ilamında açıkça davacı tarafından hak sahipliği için başkaca delil sunulmasının aranmakta olduğu, bozma ilamından sonra davacı yanın hak sahibi olduğunu dair hiçbir delil sunmadığı, kataloğun tek başına hak sahipliğini ispata yeterli olmadığı , dava konusu ürünler üzerinde öncelik hakkının davacıda olduğunun davacı yanca ispat edilemediği, davacının ürününün davalıdan önce kamuya arz edildiğine dair somut delil sunulmadığı ve ispat hukuku ilkelerine göre ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-80,70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 513,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine iadesine,
3-Te cavüzün tespiti taleplerinin reddi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 10.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı …’in yargılama giderlerinden olan tebligat ve müzekkere masrafı toplam 200 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 22/11/2022

Katip Hakim
¸ ¸