Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/93 E. 2019/77 K. 19.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/93 Esas
KARAR NO : 2019/77

DAVA :Tecavüzün Tespiti ve Maddi Tazminat İstemli
DAVA TARİHİ : 02/03/2018
KARAR TARİHİ : 19/02/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde; … Tic. A. Ş. ve …A.Ş. ile davalı arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında davalı …’in meydana getireceği eserler üzerindeki mali haklar bu şirketlere ait iken şirketlere … tarafından el konulduğunu, bu şirketlere bağlı tüm mecraların davacı şirket tarafından arşivleri ile birtikte satın alındığını,Davalıların, mali ve manevi hakları kullanım yetkisi davacıya ait olan dava konusu eseri, izinsiz kullanmak ve yayınlamak suretiyle telif hakkına tecavüz ve haksız rekabet yaratıldığını, bu nedenle Davalıların, davaya konu … Gazetesinde ve sahibi olduğu İnternet sitesi de dahil olmak üzere, sair gazete ve benzeri yazılı ya da görsel basın unsurları üzerinde, davalı … ‘in şirkette çalışmış olduğu süreçte yazmış olduğu yazılar ile davacıya ait diğer eserleri sözleşme kapsamında sayılacak şekilde kullanmasının ve yayınlamasının önlenmesine, kaldırılmasına,… internet sitesinde halen yayında olan dava konusu yazının içeriğinin yayından kaldırılmasına,telif ve haksız rekabet eylemlerinin önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, Fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000-TL maddi tazminatın ,FSEK Madde 70/3 uyarınca temin edilen karın davacıya ödenmesine,hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettikleri anlaşılmıştır.
SAVUNMA;Davalı vekili cevap dilekçesinde,davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığını, davalı yazarın 14 yıl önce dava dışı gazete ile bir sözleşme imzaladığını, bu sözleşme kapsamında, yıllar önce yazılan bir yazı sebebiyle, sözleşmenin tarafı olmayan bir şirket tarafından sorumlu tutulmaya çalışıldığını, … ve davacı arasında yapılan sözleşmede, hak ve yükümlülüklerin devrine ilişkin bir hüküm bulunsa da, davalı ile … Gazete arasında yapılan sözleşmede, gazetenin devri sonrası hak ve yükümlülüklerin devam edeceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından davacının huzurdaki davayı açma hakkı bulunmadığını, basın sektörü gibi, el değiştirdikçe yayın politikasının da değiştiği bir sektörde, hak ve yükümlülüklerin, şirketin devri sonrası da devam ettiği halde, gazeteciler istemedikleri durumlarla ve hak ihlalleriyle karşılaşabileceklerinden, sözleşmelerinde böyle bir düzenlemeye yer vermediklerini, dolayısıyla sözleşmenin davalı … yönünden bağlayıcılığı bulunmadığını, kaldiki köşe yazısının, başlı başına davalı …’in zihninin ürünü ve kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olarak yalnızca …’e ait olduğunu, dolayısıyla esasa girilmeden davanın usul yönünden reddi gerektiğini, esas yönünden de davalının 2006 yılında … Gazetesi’nde yazdığı yazıda, ücretsiz hasta baktığı için haklarında dava açılan doktorları kaleme aldığını ve herkesin ücretsiz sağlık hizmetinden yararlanabilme hakkına değinerek, bu konuyu eleştirdiğini, yazının ücretsiz sağlık hizmeti verilmesi ve bunun sonucunda doktorlar hakkında dava açılması hakkında olduğunu, 2018 yılında … Gazetesi’nde yazdığı yazıda ise, … seçimlerinde, …Başkanı’nın en yüksek oyu olmasına karşın rektör seçilmemesini, alanında uzman olmayan kişilerin belirli görevlerde bulunmasını eleştirdiğini,her iki köşe yazısında da o döneme ait güncelliği bulunan bir konunun kaleme alındığını ve onu eleştirildiğini, Konunun içeriği ve köşe yazısının ana fikri tamamen farklı olduğunu, köşe yazıların FSEK kapsamında aynı eser olduğunun iddia edilemeyeceğini, davacının iddiasındaki benzerlik içerdiği iddia edilen cümlelerin , genel geçer, alenileşmiş, herhangi bir fikir ürünü olmayan, ortalama zeka düzeyine sahip her vatandaş tarafından kurulabilecek cümlelerden olduğunu,Türk basınında doktorlarla ilgili herhangi bir köşe yazısında da bu ve benzeri cümlelerin sıkça kullanıldığını, bir köşe yazısına sahip olduğu değeri veren şeyin, yazarın kendine ait güncel siyasi konu ile ilgili yorumu, eleştirisi olduğunu, Hatta yazarının kim olduğunu bilmeden, sadece yazı okunarak yazarını tahmin etme imkanı veren bir durumun köşe yazarlığı için söz konusu olduğunu, davanın reddi gerektiğini beyan etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık;telif hakkına yönelik eylemlerin ve haksız rekabet eylemlerinin önlenmesi,sonuçlarının ortadan kaldırılması, Fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000-TL maddi tazminat,FSEK Madde 70/3 uyarınca temin edilen karın davacıya ödenmesi,hükmün ilanı taleplerine ilişkindir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen raporun dosyaya sunulan deliller ile uyumlu keza denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Ayrıca taraflarca sunulan her iki köşe yazısı da mahkememizce res’en incelenmiştir.
Bilirkişiler 22.11.2018 tarihli raporlarında özetle; Dava konusu her iki yazı içerik olarak karşılaştırıldığında düşüncelerin tamamen farklı olduğunu,yazı başlıklarının farklı olduğunu, benzer sözcüklerin ve söz gruplarının kalıplaşmış olup herkes tarafından benimsenip kullanılıyor olduğunu,kullanılan benzer/aynı sözcüklerin aynı yazarın olmasının da doğal olduğunu,her iki yazının da içeriğinin çok farklı olduğunu, Davaya konu köşe yazılarının eser sahibinin … olduğunu,davacı şirketin ise aktif dava ehliyetinin bulunduğunu, Eser sahibine ait iki farklı eserden birinin mali hakları devredildikten sonra eser sahibi devrettiği eserle ilgili olarak devir konusu hususlarla ilgili olarak mali hak sahibinden izinsiz kullanım gerçekleştiremeyeceğini, ancak somut uyuşmazlıkta, davacının mali hak sahibi olduğu 15 Mart 2006 tarihli köşe yazısına 01.02.2018 tarihli köşe yazısı ile gerek FSEK anlamında gerekse haksız rekabet hükümleri anlamında bir tecavüzün söz konusu olmadığını bildirdikleri anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu ile her iki köşe yazısı mahkememizce res’en incelendiğinde; davalının 2006 yılında … Gazetesi’nde yazdığı yazıda, ücretsiz hasta baktığı için haklarında dava açılan doktorları kaleme aldığı ve herkesin ücretsiz sağlık hizmetinden yararlanabilme hakkına değindiği, 2018 yılında … Gazetesi’nde yazdığı yazıda ise, … seçimlerinde, …Başkanı’nın en yüksek oyu olmasına karşın rektör seçilmemesini, alanında uzman olmayan kişilerin belirli görevlerde bulunmasına değindiği ve AfrinHarekatı hakkında fikirlerini açıklayan… için ‘terörist sevici’ ifadesinin kullanılmasının eleştirildiği yazıyı kalame aldığı ve her iki yazının ise yazıldığı dönem için güncel haberlere yönelik olduğu ve içeriğinin tamamen farklı olduğu hususu tartışmasızdır. Bu husus bilirkişi heyetince de isabetle tespit edilmiştir.
Yine davalı yazar tarafından doktorlarla ilgili yazılar da sıkça kulanılan ifadeler üzerinde yani toplumdaki ortak kullanılan ifadeler , cümleler üzerinde telif hakkı ihlalinden söz edilemeyecektir. Öte yandan bir köşe yazısına sahip olduğu değeri veren ön önemli husus yazarın kendine ait güncel siyasi konu ile ilgili yorum ve eleştirisidir. Hatta yazarı takip eden okurlar, yazarın kim olduğunu bilmeden, sadece yazı okunarak yazarın uslubundan, hayata bakış açısından savunduğu ilke, görüş ve hayat felsefesinden dahi yazarı tahmin edebilmektedir. Dolayısıyla yazarın çok farklı konularda yeni yazılarında aynı uslubu ve topluma mal olmuş cümleleri kullanması kadar doğal bir durum olamaz.Aksinin düşünülmesi yazarın uslubünü değiştirmeye zorlanması anlamına gelmektedir. Davacı ise benzerlik içeren cümleler sebebiyle, telif haklarının ihlal edildiğini ve haksız rekabet teşkil eden eylem sebebiyle maddi zararı oluştuğunu iddia etmektedir. Ancak hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu ile köşe yazılarının içerikleri ve içinde kullanılan genel ifadeler dikkate alındığında subut bulmayan davanın esastan reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-DAVANIN REDDİNE,
2-44,40 ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 8,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 600 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Reddedilen telif haklarına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların yapmış oldukları yargılama giderlerinin hüküm kesinleştiğinde ve talepleri halinde taraflara iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 19/02/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır