Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/89 E. 2019/167 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/89 Esas
KARAR NO : 2019/167

DAVA : Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti
DAVA TARİHİ : 28/02/2018
KARAR TARİHİ : 11/04/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının “…” markası ile 1993 yılından beri araç kiralama işi ile iştigal ettiğini, Davalı firmanın “…” adresinde müvekkili şirketin bilgi ve izni dışında müvekkilinin markasını ve logosunu yayınlayarak müvekkili şirket aleyhinde ve müvekkili şirketin ticari itibarını zedeleyici asılsız şikayetler yayınladığını, davalının haksız rekabetinin engellenmesi ve marka hakkında tecavüzünün önlenmesine, yayınlarının internet sitesinden kaldırılmasına ve erişimin engellenmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı açılan davaya süresinde cevap vermemiş, davalı vekili sözlü yargılama oturumunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu; davalının “…” adresinde davacının markasını ve logosunu yayınlayarak davacı aleyhinde ve davacının ticari itibarını zedeleyici asılsız şikayetler yayınladığı, bu suretle davalının haksız rekabetinin engellenmesi ve marka hakkında tecavüzünün önlenmesi, yayınlarının internet sitesinden kaldırılmasına ve erişimin engellenmesine, hükmün ilanına ilişkin olarak açılmıştır.
Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Bilirkişi raporunda; davalıya ait internet sitesinin sosyal paylaşım yapısında; kullanıcıların önce üye hesabı oluşturduğu, daha sonra bu hesap üzerinden kullanıcılar tarafından bir çok markaya ait şikayetlerin girildiği, site tarafından kullanıcıya sms şifre gönderilerek şikayeti yazan kullanıcı kişinin doğrulandığı, sonrasında girilen şikayet içeriği süzülerek denetlenip mal ve hizmet alışverişinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı incelendiği, hakaret içermeyen şikayet metinlerinin seçilerek 24 saat içinde yayınlandığı, işleyişin ve denetimin bahsi geçen internet sitesi yapısında bu şekilde olduğunu, … markası yazılarak arandığında çıkan verilere göre %29 oranında memnuniyet düzeyi olduğu %10 oranında teşekkür olduğu ve tüm zamanlarda 21 adet şikayet olduğu şeklinde internet sitesinin raporlama yaptığını, davalıya ait internet sitesinin sosyal paylaşım yapısında olduğu,kullanıcıların önce üye hesabı oluşturduğu, daha sonra bu hesap üzerinden kullanıcılar tarafından bîr çok markaya ait şikayetlerin girildiği, site tarafından kullanıcıya sms şifre gönderilerek şikayeti yazan kullanıcı kişinin doğrulandığı, sonrasında girilen şikayet içeriği süzülerek denetlenip mal ve hizmet alışverişinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı incelendiği, hakaret içermeyen şikayet metinlerinin seçilerek 24 saat içinde yayınlandığı, işleyişin ve denetimin bahsi geçen internet sitesi yapısında bu şekilde olduğunu, sitenin genel amacının mal ve hizmet almımından dolayı, şikayeti olan kullanıcıların, şikayetlerinin dillendirilerek; hem diğer kullanıcıların bilgilendirilmesi, hem de şikayetle ilgili markanın haberdar olarak çözüm üretilmesi konusunda geri dönülmesini sağlamak olduğunu tespit etmiştir.
Markaya tecavüzün söz konusu olabilmesi için üçüncü kişilerin kullanımlarının markasal kullanım şeklinde olması gerekmektedir. Bilindiği üzere, marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlayan işaretlerdir. Bu bakımdan markasal kullanımdan bahsedebilmek için, markanın kaynak gösterecek şekilde kullanılması gerekmektedir.
Somut olayda, davalıya ait … adlı internet sitesi, tüketicilerin almış oldukları mal veya hizmetler ile ilgili olumlu veya olumsuz fikirlerini ifade ettikleri bir platformdur. Bu platform üzerinde tüketiciler çeşitli markalı mal veya hizmetler hakkında, markalar ve firmalar da belirtilmek suretiyle beyanlarda bulunmaktadırlar. Bu şekilde tüketicilerin marka veya firma adı zikretmek suretiyle düşüncelerini açıklamaları markasal kullanım olarak nitelendirilemez. Aksine, bu şekildeki açıklamaların Anayasa’nın 26.maddesinde güvence altına alınmış olan “düşünce ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendirilmesi zorunludur. “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir”. Somut olayda da davalıya ait internet sitesinde yer alan ve kullanıcılar tarafından yazılan yazılar düşünce ve kanaatleri açıklama hakkı kapsamına girmekte olup, ifade edilecek düşünce ve kanaatlerin sadece olumlu olması gerektiği şeklinde bir sınırlamanın olması da mümkün değildir. Bu bakımdan, somut olayda, davacıya ait marka ve unvanın marka hakkı dışında ifade özgürlüğü kapsamında kullanılmış olduğu, bu nedenle de söz konusu kullanımın marka ve unvan sahibi davacı tarafından engellenemeyeceği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin, müvekkili şirketin bilgi ve izni dışında müvekkilinin markasını ve logosunu yayınlayarak müvekkili şirket aleyhinde ve müvekkili şirketin ticari itibarını zedeleyici asılsız şikayetler yayınladığından bahisle haksız rekabet iddiasında da bulunmuştur. Başkasına ait ayırt edici ad ve işaretlerin kullanılması düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde mümkün ise de, bu özgürlüğün eleştiri sınırları içerisinde kalması gerekmektedir. Bunun dışında yanıltıcı beyanlar TTK kapsamında haksız rekabet teşkil edebilecektir.
TTK m.55/l-a-l uyarınca, “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” haksız rekabet teşkil etmektedir. Buna göre kötüleme suretiyle haksız rekabetin oluşması için bu fiilin, yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici bir nitelik taşıması gerekmektedir.Davalının web adresinde haksız rekabet oluşturduğu ileri sürülen davacı yanca sunulu deliller incelendiğinde davacı firmadan hizmet almış olan kullanıcıların aldıkları hizmet ile ilgili karşılaştıkları sorunları ifade ettikleri görülmektedir.
Kullanıcıların karşılaştıkları ve sonrasında davalı internet sitesinde belirttikleri sorunların, olumsuzlukların gerçekte yaşanıp yaşanmadığının tespiti mümkün değildir. İfade özgürlüğü kapsamında kullanılan ifadelerin eleştiri sınırları içerisinde olduğu,haksız rekabet kapsamında bulunmadığı, TTK uyarınca kötüleme yoluyla haksız rekabet teşkil etmeyeceği anlaşılmıştır.
Somut olayda toplanan deliller, bilirkişi raporu ile birlikte degerlendirildiğinde, davalı kullanımının markasal bir kullanım olmadığı, haksız rekabetin şartlarının bulunmadığı, düşünce özgürlüğü kapsamında yazılan yazıların engellenemeyeceği anlaşıldığından subut bulmayan davanın REDDİNE dair karar vermek gerektiğindensubut bulmayan davanın essatan reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davanın reddine,
2-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 8,50 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 11/04/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır