Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/72 E. 2018/508 K. 18.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/72 Esas
KARAR NO : 2018/508

DAVA : Markalarının hükümsüzlüğü , davalıya ait ticaret ünvanındaki … ibaresinin terkini, davalının sosyal medya hesaplarının erişime engellenmesi, alan adının terkini, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti men ve ref’i davası
DAVA TARİHİ : 16/02/2018
KARAR TARİHİ : 18/12/2018

Taraflar arasında markalarının hükümsüzlüğü , davalıya ait ticaret ünvanındaki … ibaresinin terkini, davalının sosyal medya hesaplarının erişime engellenmesi, alan adının terkini, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti men ve ref’i davasının yapılan yargalaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … markasının müvekkili adına tescilli ve tanınmış bir marka olduğunu, Türk Patent Kurumu nezdinde … ibaresini içeren müvekkili adına tescilli yaklaşık 30 marka bulunduğunu, davalının yalnız … markasını değil bu marka ile birlikte kullanılan inek figürü ile mor rengini de birebir kullandığını, davalının … sayılı markada “…” ibaresi ile birlikte “blok”, … sayılı markada da yine “…” ibaresi ile birlikte “…” İbaresi kullanılmışsa da bu iki ibarenin markanın ayırt ediciliğine kattığı herhangi bir değer bulunmadığını, davalı adına tescilli markaların bütünüyle ayırt edicilik vasfından yoksun olduğunu, dava konu markaların yalnız müvekkilinin tanınmış … markasını kullanmadığını, davalının aynı zamanda … markası ile özdeşleşen renk kombinasyonları ve hayvan (inek) figürünü de kullanarak her yönü ile müvekkilinin markasını kopyaladığını, davalının … ibaresini ticaret unvanındaki esas unsur olarak kullanmaya başladığı tarihte de davalının müvekkili ile … marka ve ürünlerinden haberdar olduğunu, davalının müvekkilinin markasını kötü niyetle tescil ettirmiş olduğunu, davalının müvekkiline ait … markasını kullandığı bîr diğer mecranın internet olduğunu, davalının www….com.tr isimli alan adını 21.07.2014 tarihinde tescil ettirdiğini, internet alan adı yoluyla marka ihlalleri durumunda marka hakkına tecavüzün söz konusu olduğunu, marka sahibi dışında yaptırılan internet alan adı tescillerinin terkin yaptırımı ile karşı karşıya kaldığını, davalının www…..com.tr uzantılı alan adının yanı sıra müvekkilinin … markalanın Facebook, înstagraın vc Tw’ıttcr gibi sosyal medya hesaplarında da kullandığını, davalının … markalı ürünlerini tıpkı müvekkili gibi … renginin hakim olduğu bir ambalaj konsepti içinde piyasaya sunduğunu,bu ürünleri müvekkilinin markasını, kelime, renk ve şekil unsurları ile birebir taklit eden davalının, müvekkilinin ürünlerini ambalaj tasarım ve takdim şeklini de kopyaladığını, bu nedenle davalı adına … no ile tescilli “… ” , … sayılı “… ” , … sayılı “… TARIM HAYVANCILIK GIDA NAKLİYAT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” , … sayılı “…” markalarının hükümsüzlüğü , davalıya ait ticaret ünvanındaki … ibaresinin terkini, davalının sosyal medya hesaplarının erişime engellenmesi ve www…..com.tr alan adının terkini, davalı eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti , eylemlerin men ve ref’i, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı ve davalı faaliyet alanların farklı olduğunu, tüketicinin aldanma riski bulunmadığını, dava açıldıktan sonra ticari unvanının değiştirildiğini, davanın konusuz kaldığını, Müvekkilin kötüniyetinden bahsedilemeyeceğini, davayı kabul anlamında olmamak üzere davalının tamamen iyiniyetli bir yaklaşım ile ticaret unvanı ve markasını değiştirdiğini, … markası ile ticaret hayatına devam etmekle olduğunu, davacının markasının kullanımına izafe ettiği önemin davalının hayvan yemi sahasında çok karşılık görmeyeceğini, tedbir taleplerinin konusuz kaldığını,Sosyal medya hesaplarında da markasal kullanımların … olarak değiştirilmiş olduğunu, yine … markası ile davalının markalarının birbirinden farklı olup, davalının tescilli markaları tanınmış markaya karşı bir ihlal gerçekleştirmediğini,davalının kendi tescilli markasına dayanan hukuki bir hakkı kullandığını, mor /lacivert/kahverengi inek ya da canlı inek görsellerinin müvekkili markasında esaslı bir unsur olmadığını, tüm delli ve beyanları kapsamına göre davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.
DELİLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Davada uyumazlık konusunun; davalı adına … no ile tescilli “… ” , … sayılı “… ” , … sayılı “… TARIM HAYVANCILIK GIDA NAKLİYAT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” , … sayılı “…” markalarının hükümsüzlüğü , davalıya ait ticaret ünvanındaki … ibaresinin ve alan adının terkini, davalının sosyal medya hesaplarının erişime engellenmesi ve www…..com.tr alan adının terkini, davalı eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti , eylemlerin men ve ref’i, hükmün ilamına ilişkindir.
Türk Patent ve marka kurumundan marka tescil belgeleri celp edilmiştir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Ancak uyuşmazlık marka hukuku ve haksız rekabet hukuku kapsamında tamamen hukuki olarak inceleneceğinden son takdir sunulu deliller, görsellere ilişkin materyaller ve bilirkişi raporu dikkate alınarak mkahkememizce takdir edilmiştir.
Bilirkişi … raporlarında özetle; davalının Twitter, Facebook ve înstagram isimli sosyal paylaşım sitelerinde kullandığı tescillenmiş markasına ait görseller ile web adresinde geçen ticaret unvanı ve markalarına ait görseller İrdelendiğinde, davalı kullanımlarınım davacıya ait herkes tarafından bilinen “…” markasının karıştırılmasına sebebiyet verecek şekilde olduğu, ayırt edilemeyecek şekilde benzerini kullanmak suretiyle davacı markasının taklit edildiği, bu itibarla davalı kullanımlarının marka hakkının ihlal edildiğini bildirmiştir. Bilirkişi tarafından sosyal medye hesaplarındaki kullanıma ilişkin renkli görseller rapora eklenmiştir.
Davacı ve davalıya ait marka tescil bgelesi celp edildiğinde davalının hükümsüz kılınması talep edilen markasının davacı markasının haklı ününden istifade edilmesi amacıyla oluşturulduğu, davalının ayrıca markasını tescilli olduğu halinden farklı olarak kullanmak suretiyle davacının marka hakkını ihlal ettiği de subut bulmuştur.
Davacı markasının gerek yerel mahkemelerce verilmiş ve yüksek mahkeme ilamlarıile de onanmış ilamlar kapsamı ile ve gerekse davacı tarafça sunulu belgeler kapsamında tanınmış marka olduğu hususu sabitir.
Davacının “…” ve türevi markaları ile davalı markaları arasında aynı ya da benzer olup olmadığı hususuna ilişkin marka hukuku kapsamında yapılan incelemede;
Her iki marka arasındaki benzerliğin tespitinde münferit unsurlardan ziyade, genel görünüm, yani bütünsel benzerlik dikkate alınır. Benzerini kullanmanın varlığına karar verebilmek için, münferit unsurlarda benzerlik yeterli olmadığı gibi, dikkatle bakılmakla farkına varılabilecek bir benzerlik de gerekli değildir. Aranan benzerlik bütünsel benzerlik olup, bunun da ilk bakışta (yüzeysel bakışta) ayırt etmeyi sağlayıp sağlamadığı önem arz etmektedir.” (Sami Karahan, Marka Hukukunda Hükümsüzlük Davaları, s. 93) şeklindedir.
…’ın, benzerlik bahsine ilişkin görüşü ise; “Başkasının hak sahibi olduğu bir markanın, alıcıların karıştırmalarına neden olacak surette benzerinin kullanılmasının iltibas suretiyle marka hakkında tecavüze neden olduğu, benzerliğin saptanmasında markaların bütün olarak bıraktıkları genel izlenimin dikkate alınması gerektiği” (Ömer Teoman, Yaşayan Ticaret Hukuku, C.I., Mütalaa:5, s.34) yönündedir.
İki marka arasında karıştırılabilirlik, iki şekilde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan birincisi, tescil talebine konu markanın tescilli veya tescili için daha önce başvurulmuş markaya benzerliği nedeniyle aynı marka zannedilmesi ve bu sebeple satın alınmak istenen ürün dışında bir ürünün satın alınmasına sebebiyet verilmesidir.
İkinci ihtimal ise, iki marka arasındaki benzerlik nedeniyle kullanıcının aradaki farklılıklar nedeniyle her iki markanın aynı marka olmadığını anlamasına rağmen, iki markanın aynı işletmeye ait olduğunu sanmasına sebebiyet verilmesidir. Bu durumda da kullanıcı, gerçekte almak istemeyebileceği bir ürünü, salt güvendiği önceki markayla irtibatlı sandığı üzerindeki markaya kanarak alabilecektir. Böylece, önceki tescilli veya tescil talebine konu edilmiş markayı taşıyan ürünler için tüketici nezdinde tesis edilen güvenden haksız olarak yararlanma sonucu doğabileceğinden, karıştırılma ihtimali gerçekleşmiş olacaktır.
Karıştırılma ihtimali, bir markanın aynen veya benzer bir biçimde kullanılmak suretiyle, alıcıların zihninde tescilli marka ile aynı veya en azından aynı işletmeye ait bir başka marka olduğu izlenimi uyandırmak suretiyle alıcı kitlesinin yanıltılması tehlikesidir. Yargıtay bir kararında, yazılışı ve okunuşu tamamen farklı olan “…” ve “…” markalarının aynı ürünler için üretilen aynı tarz ve aynı renk kompozisyonuna sahip ambalajlarla pazarlanmasında orta halli, orta zekalı, genellikle ev hanımı olan kullanıcılar açısından iltibas tehlikesinin oluştuğunu kabul etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu tarafından 2006/11 E. 2006/338K. sayı ile 07.06.2006 tarihinde karara bağlanmış olan uyuşmazlıkta, somut olayda benzerlik olup olmadığı, iltibas yaratıp yaratmadığı değerlendirilirken bakılması gereken kriterler, değerlendirilmesi gereken durumlar açık bir şekilde ifade edilmiştir. Bu kriterler şekildedir;
Karıştırmada/ iltibasta asıl olan ortalama tüketicinin algılamasıdır. Tüketicinin, her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabildiğini düşünmek hayatın olağan akışına aykırıdır. Markada yer alan yardımcı unsurlar ile ayırım gücü az olan ifadelerin her zaman hatırda tutulabileceği düşünülemez. Tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkların malın markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın alırlar. Beğenilen ve güvenilen bir markaya ait ürünün seçilmesi durumu tüketiciye markanın garanti fonksiyonundan yararlanmayı sağlar.
Benzerlik, iki işaretin içerdiği unsurlardan birinin, bir kaçının veya hepsinin varlığı ile ortaya çıkabilir.Benzer işareti gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibağı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut ta bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini düşünürler. Bu yönden markaların farklı alanlarda tescilli olmasının bir önemi yoktur.
Markada yer alan esas ve ayırt edici unsurun, yeni markada küçük de olsa yer alması durumunda doğan benzerlik, işaret ve markalar arasında genel çağrışım itibariyle bağlantı kurulabilmesine neden olmakta ve her iki markanın da aynı işletmeye ait olduğu yönünde iltibasa yol açmaktadır.
Ortalama tüketici, küçük ayrıntıları dikkatli incelemez. Sadece geçmişte edindiği izlenimin etkisiyle hafızasında kalan ile yetinerek sonuca varmaya çalışır.
Ortalama alıcı kitlesinin tamamın karıştırma tehlikesine maruz kalması gerekmez. Bir kısmının bu risk altında bulunması dahi iltibas için yeterlidir.İltibasın tespitinde yeni marka sahibinin iltibas kastı gerekli değildir.
Markaların bütünsel olarak yapılan karşılaştırmaları şöyledir;
Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete konu olduğu iddia edilen davalı markasında kullanım kompozisyonuna ilk bakışta göze çarpan unsurlar;
a. davacının çok tannımış markası olan …’ nın aynen … nolu davalı adına tescilli markada birebir yer alması,
b. … nolu … blok ibareli ve yine lacivert/mor arası bir renk ile kombin edilen inek figürü ile tescil edilmiş olması ve birebir … ibaresinin markada esas unsur olarak inek figürü ile yer alması
c. … nolu markada yine … ibaresinin üstte ve ön planda olacak şekilde altında … ibaresi ile lacivert -sarı tonda baloncuklar ile yuvarlak kombin idelmiş bir şekil markası olduğu, markada … ibaresinin ön planda olduğu,
d. … sayılı “… TARIM HAYVANCILIK GIDA NAKLİYAT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” ibareli markada ise ticaret ünvanının marka olarak tescil edildiği ve yeni unvanda birebir … ibaresinin yer aldığı yem ve devamındaki faaliyet alanlarının genel ibareler olması nedeniyde markada esaslı unsurun … ibaresinde yoğunlaştığı anlaşılmıştır.
Davacı … ’ ye ait … markası kullanım kompozisyonlarında ilk bakışta göze çarpan unsurlar;
a. Lila rengi,
b. Stilize olarak yazılmış … harfi,
c. Stilize yazılmış ve noktalanmış … harfi,
d. Süt dökülmek suretiyle yana yatık ve beyaz renkte oluşturulmuş … ibaresi,
e. İnek figürü,
f. … görüntüsü
g. … esas ibareli seri markalar ile yaratılmış birçok … esas unsurlu … MARKALAR AİLESİ’ dir.
Söz konusu markaların kavramsal olarak değerlendirmesine bakacak olursak; davacı nın tanınmış … markasının davalı kullanımındaki “”…” ibaresi ile birlikte “…” ve “…” İbaresi kullanımlarında keza … ibaresinde birebir … ibaresi davalı yanca aynen kullanıldığından ve markada esaslı unsur … ibaresi olduğundan telaffuz yönünden markalar arasında ayniyet bulunduğu anlaşılmaktadır.
Her iki marka altında üretilen ürünlerin ilgili olduğu sektöre ve hitap ettiği tüketici kesimine bakacak olursak; davacı ürünlerinin gıda sektöründe yer alan ürünler olduğu, davalının ise hayvan yemi alınanda faaliyet gösterdiği, üretilen ürünlerin hitap ettiği tüketici kesiminin uzmanlık bilgisi gerektirmeyen ortalama tüketici kesimi olduğu görülmektedir.
Karıştırmada asıl olan ortalama tüketici kitlesinin algılamasıdır. Burada tüketicinin iki markayı her zaman bir arada görüp karşılaştırma imkanının bulunmadığı ve markada yer alan yardımcı unsurlar ile ayırım gücü az olan ifadeleri her zaman hatırında tutamayacağı da gözetilmek suretiyle, karıştırılma tehlikesinin var olup olmadığı saptanacaktır. Ortalama alıcı kitlesinin tamamı karıştırma tehlikesine maruz kalmasa bile, bir kısmının bu risk altında bulunması, karıştırılma ihtimalinin gerçekleştiğinin kabulü için yeterlidir. Davacı markası tanınmış marka olduğundan davalının aynı zamanda hayvan yemi pazarlama alanında faaliyette bulunduğu yönünde tüketici de bir algı oluşması kaçınılmazdır.
Ayrıca iltibas sadece ad, unvan ve markalarda değil, piyasaya sürülen malların ambalaj kompozisyonlarında da oluşabilir. Yargıtay da, vermiş olduğu karalarında, iki tescilli markanın farklı olmasına rağmen, iltibasın ambalajlarda kullanılan renk, ebat ve kompozisyon bakımından da olabileceği sonucuna varmıştır. (Yargıtay 11.HD’ nin bu yöndeki 7-385 tarih ve 887-1265 sayılı ile 26-10-1982 tarih ve 3129 E, 4192 K.sayılı kararları için bkz. Reha Poroy-Hamdi Yasaman, Ticari İşletme Hukuku,12.Bası,İSTANBUL2007. S.288) Davacı ve davalının ürünleri taciri takdim şekli ile ambalajlara ilişkin sunum dikkate alındığında davalı yanca davacanın tanınmış mor lila renginin berebir ürünlerin ambalajlarına kullanıldığı ve karıştırmanın oluştuğu kaçınılmazdır.
Zira bilirkişi …’nün raporundaki görsel incelendiğinde;davalının tescil aldığı renkde … blok ibaresi laciverte dönük bir renk iken davalının kullanımındaki renk Davacının renk markasına yaklaşarak markasal kullanımı kuvvetlendirir niteliktedir. Yine davalı … … ibareli markasında tescil ettirdiği renkleri değil,mor ve lacivert arası patlıcan moru olarak tabir edilen rengi kullanarak davacının tanınmış markasının haklı ününden faydalanmak amacıyla haraket ettiği ve tescil anında da iyiniyetli olmadığı sabittir.
Hukuk Genel Kurulu kriterlerine göre somut olaya baktığımızda da hedef kitle olarak ortalama tüketici kitlesinin esas alınması gerekmektedir. Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü, bu işin ilgisi veya uzmanı değil, ortalama tüketici kitlesidir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından “umumi intiba “ olması, halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir. Yargıtay bir başka kararında daha da ileri giderek, işitsel ve görsel bir benzerlik, hatta genel görünüş açısından ‘umumi intiba’ olmasa bile, halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması veya markanın birbirini çağrıştırmasının dahi karıştırılma ihtimali için yeterli olduğuna hükmetmiştir.Markalar şekil, sözcük vb. açısından farklı unsurlardan oluşuyor olsalar bile,markaların birbirini çağrıştırması halinde, markalar aralarında benzerlik olduğuna hükmedilmelidir. Örneğin, bir resim bir sözcüğü ve bir sözcük bir resmi çağrıştırabilir. (Nazari ve Tatbiki Alameti Farika Hukuku, İstanbul, 1951, s.143) ’Danıştay kirpi resminden oluşan marka ile kirpi markası yahut sincap resmi ile sincap markası arasında bu anlamda benzerlik olduğuna hükmetmiştir. Alıcıları satın almayı düşündükleri mal yerine bir başka mal alma durumunda bırakması kadar, alıcıların iki farklı mal karşısında bulunduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları üreten işletmeler arasında idari ekonomik anlamda bir bağlılık olduğu düşüncesine kapılmaları dahi iltibas tehlikesi içinde ele alınmalıdır. (ARKAN,Sabih: Marka Hukuku, Ankara 1997, C.1., s.98) Nitekim bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca da 07.06.2006 tarihli ve E.2006/11-338, K.2006/338sayılı kararında açıkça vurgulanmıştır:
Esas olarak Paris Sözleşmesi’ nin 1. mükerrer 6. maddesi ile uluslararası alanda düzenlenen tanınmış marka kavramı, genellikle ülke mevzuatlarında tanımlanmamıştır. Bunun sebebi, tanınmış marka kavramının her somut olaya göre farklılık göstermesi ve önceden belirlenmiş kesin kriterlere uymamasıdır. Tanınmış marka için, mahkemeler ve doktrin tarafından bazı unsurlar tespit edilmiş ve belirleyici nitelikte bazı ölçütler ortaya konmuştur. Tanınma kabiliyeti yüksek olan işaretler güçlü markaları – ki bu uzun yıllar kullanım ve yoğun bir reklamla bu güç elde edilir- meydana getirdikleri için, ihlale maruz kalma oranlarının daha yüksek olması nedeniyle, onlara sağlanacak olan koruma alanının da zayıf işaretlere nazaran daha geniş olması gerekeceği şüphesizdir.” (KARAHAN, s.93-94) anınmış markadan söz edilebilmesi için reklam gücü yüksek, kalite sembolü haline gelmiş bir markanın, sadece o markayı taşıyan mal ya da hizmetlerle ilgili çevre içinde değil bu çevre dışında, o mal ya da hizmetle ilgisi olmayan kişilerce de bilinmesi gerekir. (Arkan, Marka Hukuku C.I, Ankara 1997, s.?) Markanın ilgili tacirler ya da o malın alıcıları değil, bu mal ile ilgili olmayanlar tarafından da bilinmesi halinde tanınmış markadan bahsedilebilir. Bir markanın tanınmış olduğunu söyleyebilmek için, markanın konulduğu mamülün birden bire düşünmeden ve bir hatıranın yardımıyla hatırlanmayan, refleks halinde düşünülmesi gerekir. Genellikle tüketicinin zihninde bir fikir uyandıran marka tanınmışlık derecesine ulaşmış demektir. Örneğin “MURAT“ Türkiye’ de, “MERCEDES“ bütün dünyada otomobil markasını ifade eder. (Poroy-Yasaman “Ticari İşletme Hukuku, 1998, s.305) Paris Sözleşmesi’ nin 1.mükerrer 6.maddesinde şu hüküm yer almaktadır:
“Birlik ülkeleri tescilin talep edildiği ülkenin yetkili makamları tarafından söz konusu ülkede bu Sözleşme’ den yararlanacağı kabul olunan bir şahsa ait olduğu aynı veya benzer ürünlerde kullanıldığı herkesçe bilindiği mütalaa edilen bir markanın karışıklığa meydan verebilecek surette örneğini, taklidini veya tercümesini yapan bir fabrika veya ticaret markasının tescilini gerek ülke mevzuatı müsait olduğu takdirde doğrudan doğruya, gerek ilgilinin isteği üzerine red veya hükümsüz kılmayı taahhüt eder.”
Türkiye de dahil olmak üzere bir çok ülkede tescilli bulunan … markası, Türkiye ve dünya çapında tanınmış bir markadır. … markasının tanınmışlığını tespit eden mahkeme ilamlarının bulunduğu sunulu delillerden anlaşılmaktadır.
Davalının tescilinde kötüniyetli olup olmadığı hususunu inceleyecek olursak; Ticaret Kanunu md. 20/2’ de tacirlerin özen yükümlülüğü artırılmış ve onlara ticari işlerinde ‘’basiretli tacir‘’ gibi davranma zorunluluğu getirilmiştir. Hukukumuzda, yerleşmiş içtihatlarda bu prensibe değinilmiş ve tacirin bu sıfatı nedeniyle söz konusu tanınmış markayı bilmediğini iddia edemeyeceği belirtilmiştir. Dolayısıyla, davalı tarafın tacir kimliği dikkate alındığında davalının ‘’basiretli tacir‘’ gibi davranma zorunluluğunun olduğu ve işi gereği dava konusu … markasının davacı tarafından kullanıldığını ve tanınmış marka olduğunu bildiği veya en azından bilmesi gerektiği düşünülmeli; bunun sonucu olarak da marka tescilinde ve markayı kullanımında kötüniyetinin olduğu sonucuna varılmıştır.Bu nedenle davalı adını tescilli markaların tamamının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller mülga 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde düzenlenmiştir
6769 Sayılı SMK mm 6/1 maddesi uyarıncada aynı düzenlemelere yer verilmiştir. “markanın tescil haklarına giren aynı mal ve hizmetlerle İlgili olan, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve hizmetleri kapsayan ve bu suretle tüketici nezdinde tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere davacı markasına iltibas teşkil edecek şekilde gözde ve kulakta tüketicileri yanıltmasına” neden olacak ve bu durum 6769 Sayılı SMKnun 7/2 (a) ve (b) maddeleri uyannca marka hakkına tecavüz teşkil ve haksız rekabet teşkil edecektir.
6769 Sayılı SMK nun 29/1. Maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler sayılmıştır. Buna göre;
a)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak
b)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c)Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerekliği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak ” şeklindeki eylemler marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilmiştir.
Davalının dava tarihinden önceki kullanımları karıştırılma ihtimali olan pek çok unsuru bünyesinde barındırmaktadır.Davalının tüm eylemlerinin davacının … ibareli marka hakkına tecavüz ettiği tespit edilmiştir.
Haksız Rekabet değerlendirmesi;
TTK md. 56 ve 57’ de hüsnüniyet kaidelerine aykırı hareketler başlığı altında, haksız rekabetin, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimali olduğu belirtilmiştir. Bir ticari işletmenin yıllarca büyük reklam harcamalarına katlanarak piyasada tanıttığı bir ambalaj biçimini ve piyasada tanınır hale getirdiği herhangi bir figürü başka bir tacirin hiçbir zahmete katlanmaksızın aynen kullanması, kendisine başkasının emeğinden haksız bir biçimde yararlanarak çıkar sağlaması anlamına gelir ki, bu da rekabetteki emek ilkesine aykırılık oluşturur. Davalının eylemlerinin davacının tanınmış markası nezdirde oluşturduğu güven ilkesinden haksız olarak faydalanmaya çalışması emek ilkesine aykırıdır. Bununla birlikte, davalının markalarının da tescilli olduğu anlaşımış ise de, davalı kullanımları tescilli olduğu hali ile değil davacı markasına yanaşmak suretiyle gerçekleştiği için davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği de sabut bulmuştur.
Davalı şirket niteliği itibariyle tüzel kişi tacirdir. 6102 sayılı TTK’nda tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri de ”basiretli olma” yükümlülüğüdür. Davalı şirket bir tüzel kişi tacir olması sebebiyle, TTKm.18/2 uyarınca basiretli bir tacir gibi davranmak yükümlülüğündedir. Bu hükme göre, faaliyet alanı içerisinde tüm işlemlerini hukuka uygun olarak yerine getirmekle yükümlüdür. Basiretli tacir gibi hareket elme yükümlülüğü olan davalı şirketin, tanıtım faaliyetlerinde kullandığı ifadelerin halkı yanıltacak nitelikte olmamasına dikkat etmesi, bu konuda gereken özeni göstermesi de bu kapsamdadır. Davalı şirketin birebir davacının tanınmış markasını kendisine ticaret unvanı ,alan adı ve marka olarak seçmesi iyiniyetli olarak düşünülemez, bu açıdan alan adının terkini talebi de kabul edilmiştir.
Yargılama sırasında davalı ticaret unvanını değiştirdiğinden bu talep yönünden dava konusuz kalmıştır.
Davacı ve davalı yanca sunulu deliller, bilirkişi raporu, TPMK belgeleri, tanınmış ile ilgili mahkeme ilamları, davalının sosyal medya kullanımı, ticari sicil kayıtları ve davalının yargılama aşamasında unvan değişikliğine ve marka kullanımına ilişkin sunduğu tüm deliller birlikte incelendiğinde; Davacının tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet in tespitine,durdurulmasına, önlenmesine,Davalının ticaret unvanını yargılama sırasında değiştirdiğinden bu yöndeki talep konusuz kaldığından unvan terkini talebi yönünden esasla ilgili karar verilmesine yer olmadığına,Davalı adına … no ile tescilli “… ” , … no ile tescilli “… ” , … no ile tescilli “… TARIM HAYVANCILIK GIDA NAKLİYAT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” ,… no ile tescilli “…” markalarının hükümsüzlüğüne, www…..com.tr alan adının terkinine,Davanın etkinliğinin temini bakımından HMK 389. maddelerine göre; Davalının davacının tanınmış markası olan … ve lila renk ile çağrışım yapan ambalaj, etiket,kutu, koli gibi kullanımlarının keza sosyal medya hesaplarında tanıtımının önlenmesine, davacı markası ile çağrışım yapan üzerinde … ibaresi bulunan ürünlerin üretim,satış ve ihracının önlenmesine, hükmün ilanında davacının menfati bulunduğundan karar kesinleştiğinde karar özetinin, masrafı davalıdan alınmak üzere, GÜNLÜK YAYIN yapan bir gazetede bir kez ilanına, karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davacının tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine,durdurulmasına, önlenmesine,
2- Davalının ticaret unvanını yargılama sırasında değiştirdiğinden bu yöndeki talep konusuz kaldığından unvan terkini talebi yönünden esasla ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı adına … no ile tescilli “… ” , … no ile tescilli “… ” , … no ile tescilli “… TARIM HAYVANCILIK GIDA NAKLİYAT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” , … no ile tescilli “…” markalarının hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde TPMK’na ilanın gönderilmesine,
4- www…..com.tr alan adının terkinine,
5-Davanın etkinliğinin temini bakımından HMK 389. vd. maddelerine göre; Davalının davacının tanınmış markası olan … ve lila renk ile çağrışım yapan ambalaj, etiket,kutu, koli gibi kullanımlarının keza sosyal medya hesaplarında tanıtımının önlenmesine, davacı markası ile çağrışım yapan üzerinde … ibaresi bulunan ürünlerin üretim,satış ve ihracının önlenmesine,
6- Karar kesinleştiğinde karar özetinin, masrafı davalıdan alınmak üzere, GÜNLÜK YAYIN yapan bir gazetede bir kez ilanına,
7-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubun tekrar alınmasına yer olmadığına,
8- Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 peşin harç 168 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 600.00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 839,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 18/12/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır