Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/67 E. 2019/388 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/67 Esas
KARAR NO : 2019/388

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti
DAVA TARİHİ : 14/02/2018
KARAR TARİHİ : 10/10/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının tütün sektöründe faaliyet gösterdiğini “ …, … ,… ” gibi tanınmış markaların üreticisi ve tescilli tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin “…” markasının TPE nezdinde … numarası ile tescilli olup bu markanın Türkiye’de tanınmış marka statüsünde olduğunu, davalının … esas unsurlu olarak markayı tanıtım, reklam, ssoyal medya, tabela, menülerde restaurant/cafe işletmesinde kullanarak( “… ”, “…”, … ” ibareleri ile ) davacının markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil yarattığını, bu durumun tespiti , durdurulması, önlenmesi, dilekçesinde bildirilen sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesi, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA;Davalı beyan dilekçesinde: Derdestlik ve yetki itirazında bulunmuş, ayrıca … Tic. Ltd Şti’nin Tamer Yüzer tarafından kurulduğunu ve ”…” ve ”…” markalarının … adına Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli olduğunu, davacının ”… ” markaları için markanın hükümsüzlüğü davaları açtığını, 01.07.2016 tarihinde ”…” markası yönünden … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 23.02.2017 tarih ve …E. , …K. Sayılı ilamıyla da davacının açtığı davanın reddedildiğini, bu davalarda lehe karar alamayınca tescilli olduğunu bildiği halde markaların tescilsiz olduğu iddiasıyla bu sefer haksız rekabetten bahisle dava açtığını,haksız açılan davanın REDDİNE karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu; Davacıya ait “…” markasının davacının tanınmış markalarından olduğunu, davalı eyleminin davacının markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, durdurulması, önlenmesi, dilekçesinde bildirilen sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesi, ihtiyati tedbire karar verilmesi istemlidir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 23.02.2017 tarih ve …E. , …K. Sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilmiş, dosyanın istinaf incelemesi aşamasında olduğu,mahkememizce res’en uyapta yapılan incelemede İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ’nin 2017/1090 esas, 2019/1008 karar ve 24.06.2019 tarih ilamı ile Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE karar verildiği ancak Yargıtay yolunun açık olduğu, ilamın kesinleşmediği anlaşılmıştır.Ancak davanın niteliği gereği bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır. Davalı yanca ileri sürülen derdestlik itirazının yerinde olmadığı keza yetki itirazının da 6769 sayılı SMK’nun 156/3 maddesi gözetildiğinde yerinde olmadığı mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
HMK 266. madde kapsamında dava dosyası tamamen marka hukuku ve haksız rekabet hukuku kapsamında inceleme gerektirdiğinden ve hukuki konularda da bilirkişi dinlenemeyeceğinden marka hukuku kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Ancak davacı dava dilekçesi ile kullanımların ve sosyal medya hesaplarının kapatılmasını talep ettiğinden bilgisayar mühendisi bilirkişiden rapor alınmış, davalının kullanımı ve sosyal medya kullanımına esas görüntüler raporlanmış, ancak bunların markasal olup olmadığı yönündeki incelemenin mahkememize ait olduğu anlaşılmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davacının … esas unsurlu 34. sınfta tescilli birden çok seri markalarının sigara emtiası yönünden tescilli bulunduğu, 43. sınıf yönünden tescilinin yada Türkiye’de bu alanda faaliyet gösterdiğine dair delil bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava dışı … adına “…” ibareli markasının 43. sınıfta yiyecek içecek sağlanması, geçici konaklama, (gündüz bakımı kreş dahil), hayvan bakım hizmetleri için TPE nezdinde 18.09.2012 tarihinde başvurusunun yapıldığı ve markanın 24.09.2014 tarihinde tescil edildiği, yine ‘whl winston house lounge” ibareli markanın 43. sınıfta yiyecek içecek sağlanması, geçici konaklama, (gündüz bakımı kreş dahil), hayvan bakım hizmetleri için TPE nezdinde 8.05.2014 tarihinde başvurusunun yapıldığı ve markanın 7.3.2016 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı yan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini talep etmişse de; davacının 43. sınıf için ülkemizde marka tescilinin bulunmadığı öte yandan davalının kullanımına esas görseller incelendiğinde kendi tescilli markalarının kullanıldığı esasen hizmet sınıflarının farklı olması nedeniyle karıştırma ihtimalının bulunmadığı sabittir.
6769 Sayılı SMK nun 29/1. Maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler sayılmıştır. Buna göre;
a)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak
b)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c)Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerekliği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak ” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı yan aynı zamanda haksız rekabetinde oluştuğunu iddia etmiştir. Haksız rekabet genel anlamda, “aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suiistimalidir” şeklinde tanımlanmıştır.Haksız rekabetin varlığının tespiti için, öncelikle dava konusu eylemlerin yasada sayılan hallerden birisine dahil olup olmadığı değerlendirilmelidir.İktisadi rekabet çerçevesi içinde bir eylemin meydana gelmesi ve bu eylemin aldatıcı olması veya dürüstlük kurallarını ihlal etmesi gereklidir. Ancak sunulan deliller, davalının faaliyet alanı nazara alındığında marka hakkını tecavüz ve haksız rekabetin oluşmadığı anlaşılmıştır.
Zira davacının … ibareli 34.sınıf için tescilli ve tanınmış olan markası, davalı markası içinde yer almakla birlikte faaliyet gösterilen alanlar tamamen birbirinden farklıdır.Davalının faaliyet gösterdiği alan yeme içme sektörü olup, hizmet sınıfı olarak davacının sigara sektöründen tamamen uzak bir alandır.Davacının salt sigara alanında tanınmış olması, davalının 43. sınıftaki hizmetlerinin davacı markasının ayırt edici karakterine zarar verdiğinin söylenemeyeceği,yani, lokanta veya otel hizmetlerindeki kullanımların tanınmış ve Dünya’ca yaygın tütün/ sigara markasını etkileyecek nitelikte olmadığı,yine bu kullanımın davacı markasının tanınmışlığından haksız bir yararlanmaya yol açarak marka hakkına tecavüz ve haksız rekebat oluşturduğunun da söylenemeyeceği anlaşılmıştır.
Davacının “…” markası 01.11.2010 tarihinde yapılan başvuru üzerine TPE tarafından … numarası ile 556 sy. KHK’nın 7/1 (ı) bendi uyarınca tanınmış marka olarak kabul edilerek tescil edilmiştir. Ancak 43. sınıf içeren hizmetler ynünden tanınmış marka olmadığı gibi davalının kullanımının birbiriyle örtüşen veya benzer olan bir emtia grubunda da bulunmadığı,dolayısıyla tanınmış markanın sahip olduğu imaj veya ünün farklı mal veya hizmetlerin tümüne aktarılabileceğinin kabulü halinde tanınmış markaya hukuken sağlanan korumadan daha fazlasının sağlanması da hukuken mümkün değildir.
Davalının özellikle yiyecek ve içecek hizmetine yönelik kullanımı gözetildiğinde bu hizmetlerden yararlananların, bu hizmetlerin sağlandığı yerlerin, karşıladıkları gereksinimler itibariyle tamamen farklı ve sigara markası olarak tanınmış olan davacı markasının mal kapsamı tütün ürünleri yönünden, ilişkilendirilme ihtimali olabilecek hizmetler olmadıklarının da açık olduğu, davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabilmesi, şöhretini sömürmesi; itibarına zarar verebilmesi; ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurması bir başka deyişle sulandırması, tüketicinin aldanarak yeme içme ürününe davacı markasından dolayı tercih etmesi /karıştırma olasılığının dolayısıyla marka hakkına tecevüz ve haksız rakebetin somut olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından subut bulmayan davanın esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davanın reddine,
2-44,400 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 8,50 TL ikmal harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine
Dair karar davacın vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.10/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır