Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/6 E. 2020/260 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/6 Esas
KARAR NO : 2020/260

DAVA : Markanın hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 05/01/2018
KARŞI DAVA TARİHİ : 12/02/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın hükümsüzlüğü ve Markaya Tecavüzün Önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin profesyonel güvenlik anlayışının Türkiye’deki temsilcisi ve öncüsü konumundaki bir firma olduğunu, müvekkilinin öncü uygulamalarından bir tanesinin de “…” adını verdiği özel güvenlik projesi olduğunu, söz konusu projeyi uzun süren çalışmalar sonucunda tamamladığını “…” dergisinin Ekim 2016 sayısında tanıtıldığını, tüm mecralarda … ibaresinin yaygın biçimde kullanılması ve projenin tüm ilgililer ile paylaşılmış olması ve kamuoyuna duyurulmuş olmasına rağmen müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının … ibaresinin başına kendi ticaret ismi olan … ibaresini ekleyerek ” …” işaretinin 09 ve 45. Sınıflarda 29/09/2017 tarihinde kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini iddia ederek; ayırt edicilik unsuru müvekkili tarafından oluşturulan, markaya konu projesi gerçekleştirilen “…” ibaresi ile ayırt edilemeyecek kadar benzeri nitelikte olan ve davalının kötüniyetli biçimde tescil ettirmiş olduğu… nolu “ …”markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sektörde uzun yıllardır güvenlik ve temizlik hizmetleri veren bir firma olduğunu, güvenli kamyon taşımacılığını simgeleyen yabancı dil karşılığı … olarak seçildiğini ve markanın TPMK nezdinde tescil edildiğini,müvekkili tarafından gerçekleştirilen 26/01/2017 tarihli marka tescil başvurularından evvel uzunca bir dönem ilgili projenin oluşumu ve geliştirilmesi için çalışmalar yapıldığını, 27/01/2017 tarihinde … isimli alan adını da alarak çalışmalarına devam ettiğini beyan ederek asıl davanın reddi ile karşı dava yönünden de; müvekkili adına tescilli … ibareli marka hakkına vaki tecavüzün durdurulması ve mahkeme kararının ilanını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Asıl davada dava konusu uyuşmazlık; davacı tarafından uzun çalışmalar sonucu hazırlanan “…” adı verilen özel güvenlik projesinin davalı tarafından başına … ibaresini eklenmek suretiyle 9 ve 45.sınıf için 29/09/2017 tarihinde tescil belgesi alındığı iddiasıyla bu kapsamda davalı adına … nolu ” …” şekil markasının hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.
Karşı davada dava konusu uyuşmazlık; davalı adına tescilli … ibareli marka hakkına vaki tecavüzün durdurulması ve mahkeme kararının ilanı talebine ilişkindir.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişilerin raporunun dosyadaki deliller ile uyumlu, denetim ve hüküm kurmaya elverişli, marka hukuku ilkelerine göre hazırlandığı anlaşılıdğından mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Bilirkişiler …, … ve … 14/01/2020 tarihli raporlarında; Davacı/Karşı davalı … tarafından “…” ibaresinin ilk defa kullanıldığını, söz konusu kullanımın davalı/karşı davacı tarafindan markanın tescilinden önceki tarihli olduğunu, markanın sektörde yaygın bir ibare olmadığını, davalı/karşı davacı markasının hükümsüzlük şartlarının oluştuğunu, mahkeme tarafından davacı/karşı davalı tarafından marka üzerinde gerçek hak sahipliğinin bulunmadığına karar verilmesi durumunda ise davacı/karşı davalı kullanımının markaya tecavüz oluşturduğunu bildirmişlerdir.
Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davalı adına 2 adet tescilli marka tescili bulunmakta olup, … nolu “ … şekil “markasının 9 ve 45. sınıflar için 26.1.2017 tarihinden itibaren tescil edildiği, sicil gazetesinde 30.11.2017 tarihinde yayınlandığı anlaşılmıştır.
Davalının … nolu “ … şekil” markasının 9,39 ve 45. sınıflar için 26.1.2017 tarihinden itibaren tescil edildiği, sicil gazetesinde 31.1.2019 tarihinde yayınlandığı anlaşılmıştır.
Davacı asıl davada ön inceleme oturumunda da uyuşmazlık tespitinde … nolu “ … şekil “markasının hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
İlk kez … ibaresini kimin kullandığı hususunda firmalara müzekkere yazılmış olup, müzekkere cevapları, mail içerikleri ile birlikte incelenidğinde … ibaresinin ilk … firması tarafından kullanıldığı, davalının marka başvurusunun bu kullanımlardan sonra olduğu, … ibaresi üzerinde … firmasının gerçek hak sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunda da isabetle belirtildiği gibi Davacı/karşı davalı … tarafından marka kullanımına ilişkin bilgi ve belgelerden Proje söz konusu isimle 17.11.2016 tarihinde projeyi … yayınlandığı, 19.11.2016 tarihli Posta Gazetesinde yayınlandığı, … tarafından 22.09.2016 tarihli mail sunulmuş olup, mailde … ibaresi kullanılmış ve tanıtımın yapıldığının bildirildiği anlaşılmıştır. … tarafından kendilerine … konulu bir mailin gelmediği belirtilmiş ise de; dosyaya ibraz edilen Mailler incelendiğinde, taraflar arasında Ağustos 2016’dan İtibaren … konu başlığı ile yazışmaların yapıldığı anlaşılmaktadır. … tarafından dosyaya sunulan maillerde … konu başlıklı ve içeriklerde yer aldığı şekilde Nisan 2016 tarihinden itibaren konunun görüşüldüğü, sunulu belgelere göre markanın davalı/karşı davacı …Ş. tarafından markanın tescil edildiği 26.01.2017 tarihinden önceki tarihe ait olup, markasal kullanım içermekte olduğu anlaşılmaktadır.
… tarafından 29.11.2018 tarihinde Davalı/karşı davaa … ile olan yazışmalar gönderilmiştir. Şirket tarafından bu konuda bir tanıtım yapılmadığı belirtilmiştir. Yazışma tarihi 17 08.2016 tarihli olup, maillerin İçeriğinde fiyat teklifi için katalog gönderildiği belirtilmiş ama kataloğ sunulmamış olup, Ayrıca maillerde … projesi veya tanıtımı ifadeleri geçmemektedir…. 06.01.2017 tarihinde mail gönderildiği ancak içeriğine ulaşılamadığını belirtmiştir. … tarafından gönderilen maillerde … ile herhangi bir teklif verilmediği belirtilmiştir.
… Lojistik tarafından 18.12.2018 tarihli yazısında mailleri sunmuş, 08.10.2016 tarihinde mailde güvenli kamyon projesinden bahsedilmektedir. … ibaresi geçmemektedir. maillerin tarihi Ekim 2016 şeklindedir. Davalı/karşı davaa … 27.01.2017 tarihinde … alan adını almıştır.Ancak sunulan delillere göre davalı/karşı davacı tarafından markanın başvuru tarihinden önce markanın … firması tarafından kullanıldığına ilişkin tek bilgi matbaa tarafından yazılan ancak mail içeriklerinde hiçbir şekilde … ibaresi geçmemesine rağmen matbaa tarafından verilen beyandır. Ancak bu husus tek başına markanın tescil tarihinden önce kullanıldığını ispata yeterli bulunmamamıştır.
Toplanan tüm deliller, mail çiktıları, gelen yazı içerikleri billirkişi raporu ile birlikte incelendiğinde Davalı/karşı davacı tarafından ise marka başvurusu 26.01.2017 yılında yapılmıştır. Davalı/karşı davacı tarafından katalog için 02.11.2016 tarihinde kullanımın başladığı kabul edilse bile, davacı/karşı davalının marka kullanımının bu tarihten eskiye dayandığı sunulu deliller ile çok net ispat edilmiştir.
Sektör değerlendirmesinde de dikkat edildiği üzere söz konusu markanın sektör tarafından yaygın olarak kullanılan bir ibare olmadığı, dolayısıyla ayırt ediciliği olan söz konusu kelime üzerindeki gerçek hak sahipliğinin davacı/karşı davalı şirkete ait olduğu ve davalı/karşı davacı markasının hükümsüzlüğü için şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
Davacı-karşı davalı davasını gerçek hak sahipliği iddıası kapsamında açmıştır. Gerek Mülga 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi kapsamında gerçek hak sahipliği iddiası ile ilgili olarak, 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi; “Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez:
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa.” hükmünü içermekteydi.
6769 sayılı SMK’nun 6/3 maddesinde de aynı düzenleme korunmuştur.
Marka hukukundaki genel ilkeye göre bir markayı ihdas ve istismar eden kimse o markanın gerçek sahibidir ve açıklayıcı etkiye sahip tescile karşı üstün ve öncelikli hak sahibidir. Eskiye dayalı kullanım yoluyla gerçek hak sahipliği söz konusu olabilmesi için bu kullanımın markasal nitelikte olması gerekli değildir. Ticaret sırasında, tanıtımda kullanılmış olsa bile bu yeterlidir. Gerçek hak sahipliği hem hükümsüzlük sebebi hem de şeklen hak sahibinin tescile güvenerek açacağı davalarda bir def’i sebebidir.
Karşı davacı ise tescilli markasına davacı-karşı davalı yanca Tecavüz İddiasında bulunmaktadır.
6769 sayılı SMK 29. Maddenin içeriği ve 7. Madde kapsamında;
Madde 7-…
Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hatân vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka He aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafindan tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
e) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya İtibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen dununlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
….” markaya tecavüz oluşturacağını belirtmiştir.
Taraf markalarının bu karşılaştırılmaları neticesinde davalı/karşı davalı markasının … şeklinde olduğu, davacı/karşı davalı markasının da … şeklinde olduğu, markaların aynı sınıflarda kullanıldığı, tüketici gruplarının aynı olduğu ve markalar arasında İltibas olduğu anlaşılmaktadır. Davacı/Karşı davalı …Ş. tarafından “…” ibaresinin ilk defa kullanıldığı, söz konusu kullanımın davalı/karşı davacı tarafindan markanın tescilinden önceki tarihli olduğu, markanın sektörde yaygın bir ibare olmadığı, davalı/karşı davacı markasının hükümsüzlük şartlarının oluştuğu anlaşıldığından markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekmiş, marka üzerinde gerçek hak sahibinin davacı/karşı davalı olduğu dolayısıyla marka kullanımının kendi yarattığı marka kapsamında bulunması nedeniyle markaya tecavüz istemli açılan karşı davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
I- ASIL DAVANIN KABULÜNE, Davalı adına tescilli .. nolu ” …” ibareli markanınHÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderilmesine,
2-54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 18,50 TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 4.910 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 TL peşin harç, 1.500 TL bilirkişi ücreti ve 232,20 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 1.804 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
II- KARŞI DAVANIN REDDİNE,
1-54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 18,50 TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
2-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 4.910 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
3-Davacı-karşı davalı tarafın karşı davada yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-Davalı-karşı davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İstanbul bölge adliye mahkemesi nezdinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 07/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır