Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/598 Esas
KARAR NO : 2020/288
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 20/10/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına TPMK nezdinde tescilli … tescil nolu “…” ibareli markanın 43.sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri, gündüz bakımı (kreş) hizmetleri, hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, karar kesinleşinceye kadar markanın 3.şahıslara devrinin önlenmesi hususunda tedbir kararı verilmesini, hükmün ilanını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin markasının TPMK nezdinde usulüne uygun olarak tescilli olduğunu, iltibasa yol açmadığını, davacının hukuki yararının da bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davalı adına TPMK nezdinde tescilli … tescil nolu “…” ibareli markanın 43.sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri, gündüz bakımı (kreş) hizmetleri, hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğü, sicilden terkini, hükmün ilanı ve tedbir talebine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacı … davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler… ve … 13/01/2020 tarihli raporlarında; taraflara ait markaların tanınmış markalar olduklarından bahsedilemeyeceğini, karşılaştırmaya tabi davacı yana ait …, … ve … kod numaralı marka ile Davalı yana ait davaya konu … kod numaralı markalann ayniyet veya ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzerlik arz ettiğini, Davalı yan adına tescil edilmiş olan … kod numaralı markanın tescilli olduğu 43. sınıfta yer alan; “Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” bakımından SMK rn.25/5 uyannca kısmen hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğunu, dosya arasında yer alan bilgi ve belgelerden davalı yanın kötü niyetli olduğu yönündeki iddialar bakımından herhangi bir kanaat oluşmadığını, ancak takdirin Mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişi … 13/01/2020 tarihli ayrık raporunda; Davacının; “…, …, …, …”, “…”, “…”, “…” tescilli markaları ile davalının; “…” markasının karşılaştırılmasında; “…” kelimesi dışında aralarında büyük oranda bir benzeşme olmadığını, herbirinin ayrı ayrı okunuşlarıyla benzeşen bir algı yaratmadıklarını, hatta davalı bu kelimeler arkasına reklamlarında “…” kelimesini de ekleyerek “…” şeklinde marka isminde 5 kelimeye kadar çıktığı, benzerlikten oldukça uzaklaştığını, raporda emsel kabilinden örneklenen “…” kök isimli markaların dikkate alınmasının gerektiğini, bu tarz kelimeleri her sektörde bir tek firma / markanın tek başına kullanamadığını, davalının “…” markasının hükümsüz sayılmasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını, davacının logoları ile davalının logosu arasında tasarımsal açıdan da bir benzerlik olmadığını, farklı segmentlerde imaj oluşturduklarını, bu imajları ile aynı hedef kitle gruplarına yönelmediklerini, davalının dosyaya sunduğu reklam tasarımında kendine özgü bir imaj yarattığını, markaların isimler ve genel algılama açısından büyük oranda bir çağnşım yapmadıklarını davalının iltibas yaratmadığını, davacının (otelcilik) ve davalının (inşaat) farklı sektörlerde olduklarını, hükümsüzlük şartlarının bulunmadığını bildirmiştir.
Taraflar rapora beyanda bulunmuş ancak yeni bir inceleme yapılmasını talep etmemiş, davacı vekili çoğunluk raporuna göre hüküm kurulmasını, davalı ise azınlık görüşüne göre hüküm kurulmasını talep etmiştir.
İtiraz konuları marka hukukuna ilişkin olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan itirazlar mahkememizce incelenmiştir.
Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davalı adına hükümsüzlüğü talep edilen markanın” …” ibareli marka olup, 36,,37,43.sıınflar için 28.6.2016 tarihinde … no ile tescil edilmiştir.
Davacının markalarınındaki asli unsurun … ibaresi olduğu, … nolu markanın 39,41,43. Sınıf için 10.5.2004 tarihinde, …nolu … markasının … nolu markanın … nolu markanın 3.10.2013 tarihinde davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davacı … ibaresini markasında asli unsur olarak seçmiş olup bu ibare yabancı dilde kraliçe anlamına gelmekte olup, ayırt edicilik gücü düşük bir ibaredir. Üstelik davacının markaları kral tacı şeklinde bir şekil görseli de içermekte olup, diğer markalarındaki World, hotel residence resort ibareleri ise otel sektöründe yıllardır kullanılan ibareler olup, bu ibarelerin kimsenin tekelinde olmayacağı hususu açıktır.
İşaretlerin benzerliğinde , onların ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır. Davacı tescil ettirdiği markayı şirket ortaklarınının … olarak şişhane de bir otelde kullandığını bildirmiş, otel zinciriyle çalışıp organizasyonlar yaptığını ileri sürmüştür. Ancak davacı dahi otelcilik alanında … ibaresini tek başına kullanmayıp, yanına ayırt edeci … ibaresini ve … ibaresini yerleştirmiş olup, gerek dünyada gerek ülkemizde … ibaresinin içinde geçtiği pek çok marka olup, bu ibare üzerinde davacı kullanım yoluyla belirli bir tanınmışlık yarattığı yönünde de delil sunmadığından zayıf marka olarak seçtiği ibareyi yayına eklemeler yaparak kullanan marka sahiplerinin kullanımına katlanmak zorundadır.
Bir işaretin ayırt edici gücü, işaretin temsil ettiği kavramın adından veya tanımından uzaklaştığı, kavramdan bağımsızlaşarak anlamsızlaştığı ve kavramı çağrıştırmadığı ölçüde artmaktadır. Kullanılan işaretin ayırt edici gücünün zayıf ya da kuvvetli olması o işaretin bir alanda sıkça kullanılıp kullanılmadığına, orijinal olup olmadığına, kullanıldığı mal veya hizmeti tanımlayıp tanımlamadığına bağlı olabilmektedir, Davacının tescil ettirdiği … markası tak başına ayırt ediciliği zayıf markadır.
Davalı savunmasında Türk Patent Enstitüsü kayıtlarında “…” ibaresini içeren 43. Sınıf bakımından tescilli veya başvuru aşamasında olan markalar araştırıldığında neredeyse yüz adet sonuç elde edildiğini ileri sürmüştür.
Markaların incelenmesinde bütüncül olarak inceleme esastır. Markanın bölünmesi suretiyle bir inceleme yapılması sağlıksız sonuçlara yol açmaktadır. Davacı … markası üzerinde tanınmış bir marka olmadığı gibi, bu yönde de delil sunmamış olup, karıştırma ihtimali incelenirken tarafların faaliyet gösterdiği sektöründe incelenmesi gereklidir. Davacı yan markayı şirket ortaklarınının … olarak şişhane de bir otelde kullandığını bildirmiş, … otel zinciriyle çalışıp organizasyonlar yaptığını ileri sürmüştür. Davacı yanın sunduğu Yargıtay ilamına esas ilam içeriği incelendiğinde davacı başvurusunun esas unsurunu oluşturan “…’ ibaresiyle, davalı markalarındaki “… ve …” ibarelerinin 556 KHK 8/1-b maddesi gereğince aynı ve ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Ancak huzurdaki uyuşmazlıkta davalının hükümsüz kılınması istenen marka … ibaresi olup, huzurdaki marka farklı bir marka olduğundan davacı yanca sunulan ilam emsal olarak mahkememizce dikkate alınmamıştır.
Huzurdaki hükümlük davasında davalının markasındaki “…” ibaresi markadaki esas unsurunun bir parçası olup markada dikkat çeken ayırt edici bir unsurdur. Zira “…” ibaresi esasen ABD nin New York şehrindeki dünyaca ünlü … isimli parkı çağrıştırmakta olup, … ibaresine göre markada dikkat çeken asli bir unsurdur.. Ortalama bir tüketici “…” ibaresini algıladığında aklına gelecek olan şey “…” olgusu değil New York şehrindeki dünyaca ünlü …. Bu park ABD’de olduğundan ortalama bir tüketici davalı markasıyla verilecek hizmetleri düşündüğünde davalının markasının gerekli ayırt ediciliği sağladığı da kuşkusuzdur. Üstelik davacının tescilli markası kral/kraliçe tacı şeklinde oluşturulmuş bir marka olup, davacının tek başına … ibaresi ile tescilli yani yazı ile oluşturulmuş markası yoktur. … nolu marka bir şekil markası olup, 5 taşı olan kral-kraliçe tacı içinde … markası ile kombin edilerek ile oluşturulmuş bir şekil markasıdır. Dolayısıyla tekelci bir hak yaratacak şekilde bu ibare üzerinde hiçbir tanınmışlığı olmayan davacıya sınırsız hak verilmesi marka hukuku ilkelerine aykırıdır. Davacı otel sektöründe faaliyet gösterdiğini beyan etmiş bu yönde delil sunmamış olmakla birlikte bir an için bu alanda faal olduğu düşünülse dahi davalının ağırlıklı olarak inşaat alanında faaliyet gösterdiği, kendi markası alan … markasının inşaat hizmetlerinde belirli bilinirliğin bulunduğu, bilindiği üzere inşaat firmalarının yaptıkları projelerde farklı isimlerle projelerini isimlendirdikleri, davalının da … ibaresini markasına eklemek suretiyle markasında gerekli olan ayırt ediciliği sağladığı, otelcilik faaliyetleri kapsamında davacı markalarında yer alan “…”, “…” gibi ibarelerin markada asli unsur olmadığı gibi markaya ayırt edicilik katmadığı, davacının markasının bir şekil markası olup, kral/kraliçe tacı şekil ibaresi tescil edilmiş olduğu, gerek geçici konaklama hizmetleri vb. hizmetlerin fiyatları verdikleri hizmetler önceden araştırılıp tercih yapıldığından ve çoğunlukla tur aracılığıyla rezervasyonlar yapıldığından tüketiciler bu hizmetleri temin ederken çok dikkatli ve bilinçli hareket ederler, Tüketicilerin söz konusu hizmetlere yönelik bilinç ve dikkat seviyesi çok yüksek olduğundan kimsenin imaj transferi yoluyla markalar arasında bağlantı kurup bu hizmeti tercih etmesi de söz konusu değildir
Hükümsüz kılınması istenen davalının tescilli olduğu sınıf hizmetlerin kullanıcılarının dikkatli ve seçici kişilerden oluştuğu da gözetildiğinde, aralarında görsel ve işitsel benzerlik bulunmayan markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, otel hizmetleri, davacının ağırlıklı olarak tescilli olduğu 41.ve 43. Sınıf hizmetler yönünden …, … ibaresinin zayıf marka niteliğinde bulunduğu, zayıf markaların koruma alanlarının ise daha dar olduğu, zayıf markalar söz konusu olduğunda küçük farklılıkların dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabileceği, somut uyuşmazlıkta da davalı markasının yeterince ayırt ediciliğinin sağlandığı, aksinin kabulü halinde hiçbir tanınmışlığı olmayan davacıya … ibaresi üzerinde geniş yetkiler tanınarak bu ibarenin davacının tekeline bırakılması gibi bir sonucun doğacağı açıktır.
Bu nedenle ayrık rapor içeriği marka hukuku ilkelerine göre hazırlanmış olup ,bilirkişi …’ın alanında uzman bir akademisyen olması, marka ve imaj yönetimi hususunda akademik olarak hazırladığı kitaplar bulunması, dolayısıyla sunduğu raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle mahkememizce ayrık rapor içeriği çoğunluk raporuna üstün tutulmuş, markaların bir bütün olarak da incelemesi sonucunda imaj logo, fonetik ve görsel olarak tamamen farklı olduğu, halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı isabetli şekilde ayrık raporda belirlenmiştir.
Marka hukuku ilkelerine göre de ortalama dikkat ve zekâya sahip bir tüketicinin bu markaları karıştırması ve markalar aralarında benzerlik ve iltibas tehlikesi olduğuna dair bir algının oluşması mümkün değildir. Davalı markası yeterli ayırt ediciğili sağlayan “…” ibareleri ile oluşturulduğu, davalının 36,37 ve 43. Sınıf yönünden aldığı tescillerin markasında yer alan ayırt edici unsurlar gözetildiğinde yeterli ayırd ediciliği sağladığı, dolayısıyla “…” İBARELİ MARKA İLE DAVACI YAN TARAFINDAN KULLANILAN “…” şekil, “…” şekil ibareli markalar arasında karıştırılma ve benzerliğin bulunmadığı, davalının kullanımının dürüst ticari kullanım ve tescilli markası kapsamında bulunduğu,görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş kişilerin , her iki markalları/hizmetleri gördüğünde karıştırılma yanılgısı yaşamayacağı, her iki markanın işletmesel kökenlerinin aynı olduğu, idari ve ekonomik açıdan birbirleriyle bağlantılı olabileceği ihtimalinin doğmayacağı,, HMK 282. Maddesinde belirtilen “hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle çoğunluk raporundaki bilirkişi raporunun iltibas vardır değerlendirmesine itibar edilmemiş, ayrık rapor marka hukuku ilkelerine göre hazırlandığından mahkememizce hükme esas alınmış, taraf markalarının tanınmışlık koşulu oluşmadığı , taraf markaları arasında iltibas-karıştırılma ihtimali oluşmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davanın reddine,
2-54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 18,50 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 20/10/2020
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır