Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/588 E. 2020/234 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/588 Esas
KARAR NO : 2020/234

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2017
KARAR TARİHİ : 23/09/2020

İstabul 3.Asliye Hukuk mahkemesinin 2017/452 esas-2018/435 karar ve 23.10.2018 tarihli görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dava dosyası mahkememize gönderilmiş olup, yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … üniversitesi … Meslek yüksekokulunda ögretim üyesi olarak görev yapan müvekkilinin 2011/2012 eğitim ve öğretim yılında tüm Türkiye de ki meslek yüksek okullarında okutulan “işletme yönetimi” isimli kitabının basımı için davalı ile anlaştığını, kitabın basımının eylül sonuna kadar sarktığını, geçikmeli olarak basımın kitabın dağıtımda ve tesliminde sorunlar yaşandığını, 2011 yılı Ekim ayının ilk haftasında ancak teslim edilebildiğini, kitap ücretinin isteklerine rağmen davalı tarafından yüksek tutulduğunu, satılan kitaplar ile ilgili doğru bilgi verilmediğini, toplamda ne kadar kitap basıldığının bilinemediğini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklı sorumulluklarının yerine getirmesine rağmen davalının sözleşme şartlarına uymadığnı belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 500 maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretininkarşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı ile müvekkili yayınevi arasında akdedilen, 24/08/2011 tarihli mali hak devir sözleşmesi ile mali hakları devredilen işletme yönetimi isimli kitap nedeni ile açılan davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri hakkında kanun hükümleri gereğince Fikri ve Sinai haklar hukuk mahkemesi olduğunu, davacının aralarında sözleşme devam ederken sözleşmeye konu kitap ile ilgili olarak dava dışı … isimli firma ile anlaşarak 2017 yılı baskısının yapıldığını, sözleşmeyi ihlal edenin bizzat davacı olduğunu, kitabın 2011 yılı baskısının zamanında yapıldığını, belirlenen kitap fiyatının pahalı olmadığını, açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacının “işletme yönetimi” isimli kitabının basımı için davalı ile anlaştığı, kitabın basımının eylül sonuna kadar sarktığı, geçikmeli olarak basımın kitabın dağıtımda ve tesliminde sorunlar yaşandığı, 2011 yılı Ekim ayının ilk haftasında ancak teslim edilebildiği,, kitap ücretinin isteklerine rağmen davalı tarafından yüksek tutulduğu, satılan kitaplar ile ilgili doğru bilgi verilmediği, toplamda ne kadar kitap basıldığının bilinemediği, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklı sorumluluklarının yerine getirmesine rağmen davalının sözleşme şartlarına uymadığı iddiasıyla , fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 500 TL maddi , 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkrişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Bilirkişi … ve sektör bilirkişisi … tarafından düzenlenen 22/11/2019 tarihli raporun dosyadaki deliller ile uyumlu keza denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle mahkekemizce kabul edilmiş olup, rapor kapsamına göre; Doçent Dr. … tarafından yazılan ve … Yayınevinin mali haklarını devir alarak basımını yaptığı kitabın eser niteliğinde olduğunu, davalı … Yayınevinin, davacı yazara kitabın telif tutarını peşin ödediğini ve yazarın bu konuda bir hak kaybı olmadığını, davalı Yayınevinin davaya konu kitabı, belli başlı kitap dağıtım ve satış firmalarına gönderdiği, stoklarda var olan kitabı yok satmanın yazardan çok Yayınevi için zararlı olacağı, taraflar arası sözleşmenin 2021 Eylülüne kadar geçerli olduğunu, davaya konu “işletme Yönetimi” adlı dosyada bulunan kitabın … A.Ş. tarafından 2011 yılında 2300, 2017 yılında da 200 adet basıldığı ve telifinin sözleşme şartlarına gore basımından bir ay sonra peşin ödendiği, kitabın ilk basımında büyük dağıtım firmalarına kitabı ulaştırdığını, her depodan çıkan ve dağıtımlara gönderilen kitapların satıldığı anlamına gelmeyeceğini, davacı yazarın anlaşmış olduğu ve 2017 yılında baskısının yapıldığı kitabın bir yıl 10 ayda 310 adet sattığı dikkat alındığında … A.Ş.’nin yıllık ortalama satışları dikkate alındığında, davacının bir hak kaybına uğramadığını, alternatifi çok olduğundan kitaba olan talebin düşük olduğunu, manevi tazminat talebinin mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
Dosyaya taraflarca sunulan sözleşme içeriği dikkate alındığında davacının sözleşme imzalandıktan sonra 2017 senesine kadar davalıya kitapla ilgili herhangi bir başvurusunun bulunmadığı, davacının sözleşmeyi feshetmediği, sözleşmenin 24.8.2011 tarihinde imzalandığı ve 5 yıl süre ile geçerli olacağının öngörüldüğü,davacının, davalı ile arasındaki sözleşme devam ederken davalıya gönderdiği ihtarnameden ( 22.7.2017 tarihli ihtarname) önce yani 14 Eylül 2017 tarihinde dava dışı … ile aynı kitap için sözleşme imzaladığı anlaşılmıştır.
Davacı ilk baskının geç yapıldığını ve kitabın fiyatının yüksek tutulduğunu ileri sürerek zarar iddiasında bulunmuştur. Sözleşme hükümleri incelendiğinde; davalıyı taahhüt altına sokacak şekilde akademik takvime ilişkin herhangi bir taahhüdün sözleşmede yer almadığı ve ilk basım için Mali Hak Devir Sözleşmesi’nin 4.4. Maddesinde 6 aylık süre öngörülmüş olmasına rağmen kitabın ilk basımının Eylül 2011’de yapıldığı, kitap fiyatlarıyla ilgili olarak davacının dosyaya sunduğu yazışmaların bulunduğu ancak hem Sözleşme hem de TBK md. 492 uyarınca yayıncının satış fiyatını belirlemek yetkisine haiz olduğunun mahkememizin ihtisas mahkemesi olması sıfatıyla bilindiği, bilirkişilerin sözleşme hükümleriyle birlikte satış verilerini mali yönden inceledikleri ve yayıncının kitabı süresinden önce 13.09.2011 tarihinde bandrolünü alıp hazırlığını yaptığı ve sezonunda yani Ekim 2011’de basıp dağıtımını yaptığı, yazarın bu ilk basımda bir hak kaybı olmadığı bunun aksini gösteren delillerin davacı yanca dosyaya sunulmadığı, fiyatlandırma ve pazarlama konusunda ise Sözleşme’nin 5.4. Maddesi uyarınca yayıncının kitabı daha düşük fiyatlarla satma hakkının bulunduğu, davacının telif ücretini peşin almış olduğu ve bir kaybının bulunmadığı, bilirkişi raporuyla da anlaşılmıştır.
Davacı manevi tazminat da talep etmekte olup, toplanan deliller kapsamında FSEK kapsamında herhangi bir manevi hakkı ihlalinin bulunduğu ispat edilmediği gibi davacı yanca bu yönde de delil sunulmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki yayın sözleşmesi, … 40. Noterliğine ait … tarihli, … sayılı ihtarname, iddia ve savunmalar, … Müdürlüğünden süreli olmayan yayınlar için aynı alanda yazılmış kitaplar için alınmış eser işletme belgeleri ile dava konusu eser için alınmış bandrol talep formu, … tarafından davacı ile yapılan 14.7.2017 tarihli sözleşme ve beyan yazısı, bilirkişi raporu dikkate alındığında; Sözleşme içeriklerine bakıldığında: Davaya konu eser için sözleşme taraflarca beş yıl süre için yapılmıştır. Sözleşmede, TARAFIN HAK VE MÜKELLEFİYETİ başlığı altındaki 4. Kısmında, 4.3/ yayıncı, eserin basımlarını çoğaltma, yayma dışında devraldığı mali haklan kullanırken YAZAR a yazılı olarak bilgi verecektir. “ifadesinin yer aldığı, davalı yayıncının kitabın satışı, stok durumu, yeni basımı/kitabın tükenmiş olması ve tüketicilerden gelen eleştiri ve önerileri YAZAR’a bilgi edinme hakkı kapsamında yeterince bildirimde bulunmadığı hususunun aralarındaki e-mail yazışmalarından anlaşılmakta olduğu, Yayıncı firma yetkilisi tarafından zaman zaman yazara bilgi verildiği, mail kayıtlarında örneğin 467 tane kitabın çeşitli yayınevlerine/dağıtımlara verildiğini ve 42 tanesinin iade olduğunu, toplamda 470 adet kitabın çıkışının 26.10.2011 tarihinde yapıldığı bilgisinin verildiği, 14.09.2012 tarihinde Stok bilgisi adı altında yayınevi yetkilisinin verdiği bilgiye göre STOK miktarının 1841 adet olduğu, bilirkişilerin görüşlerine göre 2012 yılı ekiminde kitap miktarı azalacağı yerde çoğaldığı, sözleşmeye göre stoktaki kitaplar bir yıldan fazla yayıncının elinde kalırsa Madde 5.4 düzenlemesine göre “Yayıncı bu nüshaları olağan dağıtım ve sarış yolları ve bedelleri dışında elden çıkarabilecektir.” maddesine gore yayıncı kitabı daha düşük fiyatlara da satabileceği anlaşılmaktadır.
Mad.6.1 -Sözleşme imza tarihi olan 24.08. 2011 tarihinden itibaren 5 yıl geçerlidir. Taraflar süre bitiminde 1 ay once sözleşmeye son verme İsteklerini karışı tarafa bildirmedikleri takdirde sözleşme aynı şartlarla aynı süre için kendiliğinden yenilenmiş sayılır maddesine gore her iki taraftan bir farklı teklif gelmediğine göre otomatikman 2016 Eylül ayında itibaren sözleşmenin- süresinin yenileceği de öngörülmektedir. Ancak Yayınevi çalışanlarının sunduğu belgeye gore 13 Eylül 2017’de yazara verdikleri yanıtta “Hocam biraz önce kitaba baktılar sözleşme süresi bitmiş. İlk baskı da uzun sürede tükendiği için bu durumda yeni baskı yapılmayacakmış, bilgilerinize iletiyorum. ” bilgisini iletikleri, yazarında başka bir yayınevi ile anlaşma yaptığı dosyaya sunulen deliller ile anlaşılmaktadır. Öte yandan sektörel anlamda davalı yayıncının kitabın yeni bakısını yapmayacağız, söyleminden aralarındaki sözlemenin artık taraflara bir hak ve yükümlülük vermediği bilirkişilerin tabiri ile başınızın çaresine bakınız anlamı çıktığı, davacının sözleşmeyi feshettiği bildirimini davalı … Yayınevi ne bildirmesi gerekirken, Davacının … tarihli ve … yevmiye no’lu … 40.noteri tarafından gönderilen ihtarnamesinde, davacı, kitabının stoklarda bulunmadığı, kitabın tükenmiş olmasından dolayı yazara bildirimde bulunulmadığı, sözleşme gereği bildirilmesi gerektiği, neden basımının tekrarlanmadığının, basilmayacaksa bunun nedenini ve bu sebeple zararının tazmin edilmesi gerektiğini” ihtar ettiği, Davalı … evinin ise … 2, Noterliği tarafından … tarih ve … yev. nolu ihtarnamesinde, 24.08.2011 günlü mali hakların devri konusunda sözleşme yaptıklarını ihtarnameye konu kitabın kaç adet bandrol alındığı, Şu an itibarı ile … ve internet kitapçılarında olduğunu, herhangi bir satış kaybının olmadığı, kitabın ilk baskısının 2011 yılında yapıldığını ve uzun süre stoklarda kaldığı,kitabın 2016 yılında 204 adet sattığını,bu nedenle 200 adet çoğaltıldığını ve bunun yeterli olduğunu, işbu ihtarname ile sözleşme süresi sonunda sözleşmeyi yenilemeyeceklerini yeni bir dönem için uzatmayacaklarını ihtaren bildirdikleri anlaşılmıştır.
Yazarın, eserin hazırlanmasında ve tesliminde sözleşme hükümlerine uygun olarak eseri yayınevine teslim ettiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlığın olmadığı, ancak yazann kitabın basımı konusunda serzenişleri olduğu, Basımın Eylül ayında yapılması gerekirken Ekim ayında yapılmış olmasının kitap satışlarını olumsuz etkilediği, kitap fiyatlarının yüksek olması, ömek kitapların zamanında okullara ulaştırılamaması, siparişlerin zamanında karşılanmaması gibi nedenlerle davacının şikâyetlerinin sektörel yönden de bilirkişilerce incelendiği, yayıncının sözleşme hükümleri çerçevesinde kitabı süresinden önce 13.09.2011 tarihinde bandrolünü alıp hazırlattığı, öğretim sezonunda yani Ekim 2011 de basıp dağıtımının yapıldığı, öncelikle yazann bu ilk basımda bir hak kaybı bulunmadığı, çünkü kitap basımından bir ay sonra % 18 telif ücretinin davacıya ödendiği, bu yönde aralarında bir ihtilafın da bulunmadığı, Davacı yazarın Türkiye genelinde 530 civarında okulda kitabının okutulacağı düşüncesi ve öğretim üyelerinin örnek taleplerinin satışa doğrudan yansıyacağını düşünmesinin doğru/gerçekçi bir yaklaşım olmadığı, Velevki böyle olsa bile ilk yıl (2011 yılı) kitap 2.000 satmış olsa ya da hiç satmamış olsa da yazar telif ücretini peşin almış olup bir kaybının bulunmadığı, yazarın 2012 yılı sonrası 2017 yılına kadar geçen sürede, yayınevi ile kitapla ilgili bir yazışması bulunmadığı, uygulamada her örnek isteyen öğretim üyesi ya da okulun aynı kitabı alacağı anlamına gelemediği gibi ömek talep eden öğretim üyesinin kendisinin kaynak kitap olarak da kulanabileceğininde bilinmesi gerektiği,yine davacı kitabın 2011 eylülünde geç basıldığı ve satışının düştüğü tezini işlese de 2012 eğitim öğretim yılında kitabın satışında bir farklılık/artış göstermesi gerekeceği, yıllık satışlara ve … satışlarına bakan bilirkişilerin kitabın yıllık satışının ortalama 400 adetin çok altında olduğunu tespit ettikleri, Kaldı ki yerinde yaptıkları incelemede, kitabın 2011 yılı 1.basımı için kitaba ait bandrolü yayıncı 13.09.2011 tarihinde aldığını, Eyül ayının matbaaların çok yoğun basım yaptığı bir ay olup, Hangi basımevi olursa olsun gelen işleri sıraya koyma gibi bir prosedürü bulunduğu, Ağustos ve Eylül aylarının yayınevleri ve dağıtımlar için tıpkı matbaalarda olduğu gibi çok yoğun bir dönem olması, bu dönemde yayınevleri ve dağıtımların her isteyene-okullara yazann önermesi ile kitap örneği göndermesinin beklenemeyeceği, Diğer yandan kitabının çok satacağını ümit eden yazarın, kendi kitabında gösterdiği “KAYNAKÇA” dan da anlaşılacağı/görüleceği üzere, İŞLETME YÖNETİMİ konusunda değişik adlarla yayınlanan onlarca kaynak kitap bulunması, Dersi veren Hoca nın notlannı yeterli görmesi, finallere yakın bir zamanda öğrencilerin fotokopi ile işi götürme anlayışı, kitabın fiyatı, doğal olarak talebi azaltan önemli unsurlardan olması, bu nedenle davacının ısrarla Eylül ayı üzerinde durmasının bu anlamda sektörel yönden gerçekçi bulunmadığı, kaldı ki kitap ekim ayı içinde davalının Web sayfasında yer aldığı , kitabın baskısı konusunda da normal bir prosedürün işlediği, gecikme ve ihmal görülmediğinin sunulan deliller ile anlaşıldığı, yine sektörel yönden kitabın bir basım maliyeti olduğu kadar, deposunuda beklemesi, dağıtım- pazarlama süreci ve sonrası kitap için bağlanan paranın geri dönüş maliyeti vs .giderleri vardır. Davalının baştan telif dâhil ödemesi yapılan kitabı için yayınevinin satışı konusunda gayret göstermemesi düşünülemez. Stokun Yayınevi için büyük bir bir maliyet olduğunu da bilenen bir gerçeklik olup, yayınevinin kitabı satmaması ve ihmal etmesi de düşünülemez.
Davalı yayınevinde 19.11,2019 tarihinde yapılan yerinde inceleme sırasında davalının 2011 ve 2017 yıllan yasal defterleri, tasdikleri, ve dava konusu telif ücret ödemesine ait beyanname, gider pusulası,banka dekontu, basım ile ilgili matbaa faturaları ve yevmiye defter kayıtlan incelenmiş, davalının resmi defterlerinin açıhş ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit ettiği dolayısı ile TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş olduğu tespit edilmiş, Davalı yayınevi davacı kitabı için 13,09.2011 tarihinde 2300, sözleşmenin uzamasından sonraki tarihte de 200 adet bandrol satın almıştır. Davaya konu kitabın yıllara göre satış miktan, 2011 yılında 337, 2012yılında 277, 2013 yılında 246, 2014 yılında 511, 2015 yılında 458 , 2016 yılında 204, 2017 yılında 14, 2018 yılında 4, ve son olarak 2019 yılında 3 adet iade olmak üzere 2048 adet satmıştır. Bu satış bilgilerinden haraket ile 2017 yılı ve sonrası kitap mevcut. Davalı 2011 ve 2017 yılında toplam 2.5200 adet baskı yaptığına gore ve 2048 adet satış (İadeler düşüldükten sonra) yapıldığına göre ; stokta 452 adet kitap olması gerekir.
Davacının 2017 Eylülünde … Yayınevi tarafından “İŞLETME “ adı altında 1.100 adet basımı yapılan ve 15,00 TL’ye satışa sunulan kitabının 18.07.2019 taîrhine kadar net satış miktarı 310 adettir. Bir yıl 10 ayda 310 adet sattığına gore, davalının yıllara göre satış dağılımın normal olduğu hususu anlaşılmış olup, davacının iddilarının ispat edilemediği, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının yerinde olmadığı, raporun çok net ve sözleşme hükümleride incelenmek suretiyle düzenlendiği anlaşıldığından, davalının sözleşme ile üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, kaldiki davalının kitap satıldıkça para kazanacağı için, basımını yaptığı bir kitaba sahip çıkmamasının da ticari hayatın gerekleri ve hayatın olağan akışı dikkate alındığında makul bir iddia olarak kabulü mümkün bulunmadığından keza telif ücreti baştan ödendiği için maddi yönden davacının bir zararı olmadığı gibi manevi yönden de bir zarar olgusu ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 124,92 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 500 – TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararıntebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulenanlatıldı.23/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır