Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/577 E. 2020/123 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/577 Esas
KARAR NO : 2020/123

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 07/10/2016
KARAR TARİHİ : 05/03/2020

İstanbul 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/558 E. – 897 K. ve 20/09/2018 tarihli görevsizlik kararı üzerinde Mahkememize tevzi edilen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ve davalı şirketin bir franchise sözleşmesinin tarafları olduğunu, davacının franchise alan, davalının ise franchise veren konumunda olduğunu, franchise veren konumundaki davalının sözleşme ile bayisi olan davacıya yapılan işi sürdürmek istememesi halinde %80 oranında yatırım ve maliyet iadesi garantisi verdiğini, davacının kendisine sözleşmede taahhüt edilen yatırım ve maliyet iadesinin şartlarını yerine getirerek, davalı şirkete sözleşmenin sürdürülemeyeceği ve taahhütte bulundukları yatırım iadesini ödemeleri için noter ihtarnamesi keşide ettiğini,noter ihtarına rağmen davalının herhangi bir ödemede bulunmaması üzerine … 24. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bunun üzerine huzurdaki itirazın iptali davasını açtıklarını, davacının restoranını faaliyete sokabilmek için faaliyet anına dek 660.330.TL masraf ve yatırım yaptığını, davalı şirket ile davacının imzaladığı sözleşmede bir nevi garanti verdiğini ve işletmenin faaliyete başlamasından itibaren 1 yıl içinde karar vermesi halinde franchise alan davacıya yapacağı yatırımın %80’nini herhangi bir haklı sebep göstermeye ve tartışmaya gerek kalmaksızın iadede bulunacağını taahhüt ettiğini, davalının tutumunun yanlış olduğu gibi sözleşmeye de aykırı olduğunu, franchise sözleşmesi ve yatırım harcamalarına dair belgelerin kendilerine ödeme emri ile birlikte tebliğ edildiğini, tutarın likit olduğu için icra inkar tazminatı talep ettiklerini, haksız itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına, faiz ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı arasında, franchise ve alt kira sözleşmeleri imzalandığını,davacının bu sözleşmeye aykırı davrandığını, akdi yükümlülüklerini ihlal ettiğini, müvekkilinin ticari itibarına yönelik haksız ve basiretli tacir sıfatına aykırı eylemler gerçekleştirdiğini, davacının müvekkiline yüklü miktarda kira, ortak gider, elektrik ve ürün bedelinden kaynaklı cari hesap borcu bulunduğundan, davacı aleyhine çok sayıda icra takibi yapıldığını ve çok sayıda ihtar gönderildiğini, ancak davacının “ticari ilişkiye devam etmek istemediği” gibi hukukilikten uzak, keyfi bir irade ile sözleşmeyi sonlandırmak ve karşılığında cezai şart ödenmesini talep ettiğini, bu haksız talep nedeniyle icra takibine itiraz edildiğini, davacının hem franchise hem de kira sözleşmelerine aykırı davranışları nedeniyle aleyhine icra takipleri yapıldığını ve çok sayıda ihtarlar keşide edildiğini, müvekkilinin akdi alacağına bağlı olarak haciz işlemleri yapıldığını, kesinleşen icra takiplerine istinaden müvekkilinin yasal yola başvurması sonrası, davacının bu durumdan istifade ederek işyerinin faaliyetine son verildiğini iddia etmesinin ve malları yedieminden teslim almasına rağmen faaliyete devam etmemesinin hukuki düzen karşısında haksız olduğunu, faaliyetin sonlanması adına … tarafından verilmiş bir yazılı izin bulunmadığından işbu 9.4. madde hükmünün davacıya talep edilebilecek bir hak vermediğinin açık olduğunu, davacının sözleşmeden doğan hiçbir mali yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve mağazayı bilerek kapalı tuttuğunu, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin, sözleşmeye uygun feshedilmediği sürece 5 yıl süre ile geçerli olup sözleşmenin 16. maddesinde düzenlenen “fesih” hükmüne göre sözleşmeyi fesih hak ve yetkisinin müvekkiline verildiğini,talebinin aksine davacının, sözleşmenin “‘Cezai Şart” başlıklı 17.2 maddesi gereği 150.000,00 USD cezai şart bedelini müvekkiline ödemekle yükümlü olduğunu, davacının ödeme emri ile talep ettiği rakam ile (527.657,00 TL asıl alacak) dava dilekçesinde yapıldığını belirttiği masraf miktarının (660.330,00 TL) farklı olmasının dahi iddiasının çelişkisini gösterdiğini, bu nedenlerle itirazın iptali davasının reddine, müvekkili aleyhine başlatılan haksız takibin iptaline, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan etmiştir.
… 1.Asliye Ticaret Mahkemesi … E. … K. ve 15/02/2018 tarihli kararı ile davanın reddine karar vermiştir.
Karara karşı, davacı vekili İSTİNAF yasa yoluna başvurmuştur.
İstanbul BAM 16. HD. 2018/1858 E. – 1311 K. ve 01/06/2018 tarihli ilamı ile “…Franchisse sözleşmesi davacıya ait … numaralı … markası altında restaurant işletmeciliği için akdedilmiş olup sözleşmenin konusuna ve tarafların iddiasına göre uyuşmazlığın çözümü Sinai Mülkiyet Kanunu kapsamında kaldığından uyuşmazlığa bakmak Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri’nin görevine girmektedir.
Görev hususu resen dikkate alınması gereken konular arasında yer aldığından istinaf talebinin kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine…” dair karar vermiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; Taraflar arasında imzalanan franchise sözleşmesinden kaynaklı alacağın, davalı şirket tarafından davacıya ödenmemesi nedeni ile başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
… 24. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyası, taraflar arasında düzenlenen franchisıng sözleşmesi ve kira sözleşmesi ile bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. ve 15/02/2018 tarihli kararında da belirtildiği üzere; Davacı taraf özetle, Davacı ve davalı şirketin bir franchise sözleşmesinin tarafları olduğunu, franchise veren konumundaki davalının sözleşme ile bayisi olan davacıya yapılan işi sürdürmek istememesi halinde %80 oranında yatırım ve maliyet iadesi garantisi verdiğini, davacının kendisine sözleşmede taahhüt edilen yatırım ve maliyet iadesinin şartlarını yerine getirerek davalı şirkete sözleşmenin sürdürülemeyeceği ve taahhütte bulundukları yatırım iadesini ödemeleri için noter ihtarı keşide ettiğini,noter ihtarına rağmen davalının herhangi bir ödemede bulunmaması üzerine … 24.İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davacının restoranını faaliyete sokabilmek için faaliyet anına dek 660.330.00TL masraf ve yatırım yaptığını, davalı şirket ile davacının imzaladığı sözleşmede bir nevi garanti verdiğini ve işletmenin faaliyete başlamasından itibaren 1 yıl içinde karar vermesi halinde franchise alan davacıya yapacağı yatırımın %80’nini herhangi bir haklı sebep göstermeye ve tartışmaya gerek kalmaksızın iadede bulunacağını taahhüt ettiğini, franchise sözleşmesi ve yatırım harcamalarına dair belgelerin kendilerine ödeme emri ile birlikte tebliğ edildiğini, tutarın likit olduğu için icra inkar tazminatı talep ettiklerini, haksız itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen rapor ile:’Taraflar arasındaki sözleşmenin 9.4 maddesiyle davacıya, herhangi bir sebep göstermeksizin bir yıl içinde sözleşmeden cayma ve yapmış olduğu masrafların %80’ini isteme hakkının açıkça tanınmış olduğu, davacının göndermiş olduğu ihtarnameyle sözleşmenin bu hükmüne dayanarak cayma hakkını kullandığı, davacının yapmış olduğu masrafların %80’ni olan 243.657,18 TL’yi talep edebileceği belirtilmiş ise de, davacı tarafın masraf ve yatırım masraflarının tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafın borcunun bulunmadığına yönelik itirazı ile takibin durduğu, davanın İ.İ.K.’ nun 67.maddesinde ifadesini bulan İtirazın İptali Davası olduğu ve hak düşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Davanın dayanağı; Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan franchise sözleşmesinin 9./4 maddesidir.Sözleşmenin 9.4. maddesi aynen ” Franchise Alan’ ın, işletmesini çalıştırmaya başlamasından itibaren bir yıl içinde herhangi bir haklı sebep göstermeksizin işletmesindeki faaliyete son verilmesi halinde ise , ACES ,Franchise alanın iş bu sözleşmeye konu işletmenin faaliyete geçmesi anına kadar yapmış olduğu masraf ve yatırımlarının %80′ ini Francihe alana ödemeyi kabul ve taahhüt etmektedir. ” şeklindedir.
Sözleşme ve sözleşmenin yukarıda belirtilen maddesi taraflar arasında ihtilafsızdır. Davacı … 20.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeyi fesih ettiğini davalı şirkete bildirmiş ve fesih ihtarı 06/09/2016 tarihinde davalı tarafa tebliğ edilmiştir. Davacının, sözleşmenin düzenlenme tarihinden itibaren 1 yıl içinde sözleşmeyi fesih ettiği anlaşılmaktadır.
Davalı taraf davaya cevabı ile; Taraflar arasında franchise ve alt kira sözleşmeleri imzalandığını, davacının bu sözleşmeye aykırı davrandığını, akdi yükümlülüklerini ihlal ettiğini, müvekkilinin ticari itibarına yönelik haksız ve basiretli tacir sıfatına aykırı eylemler gerçekleştirdiğini, davacının müvekkiline yüklü miktarda kira, ortak gider, elektrik ve ürün bedelinden kaynaklı cari hesap borcu bulunduğundan, davacı aleyhine çok sayıda icra takibi de yapıldığını ve çok sayıda ihtar gönderildiğini, ancak davacının ticari ilişkiye devam etmek istemediği gibi hukukilikten uzak, keyfi bir irade ile sözleşmeyi sonlandırmak ve karşılığında cezai şart ödenmesini talep ettiğini, bu haksız talep nedeniyle icra takibine itiraz edildiğini, davacının hem franchise hem de kira sözleşmelerine aykırı davranışları nedeniyle aleyhine icra takipleri yapıldığını ve çok sayıda ihtarlar keşide edildiğini, müvekkilinin akdi alacağına bağlı olarak haciz işlemleri yapıldığını, kesinleşen icra takiplerine istinaden müvekkilinin yasal yola başvurması sonrası, davacının bu durumdan istifade ederek işyerinin faaliyetine son verildiğini iddia etmesinin ve malları yedieminden teslim almasına rağmen faaliyete devam etmemesinin hukuki düzen karşısında haksız olduğunu, faaliyetin sonlanması adına ACES tarafından verilmiş bir yazılı izin bulunmadığından sözleşmenin 9.4. madde hükmünün davacıya talep edilebilecek bir hak vermediğinin açık olduğunu, davacının sözleşmeden doğan hiçbir mali yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve mağazayı bilerek kapalı tuttuğunu, davanın reddini talep etmiştir.
Davacı; Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan franchise sözleşmesini, … 20.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 06/09/2016 tarihininde davalı tarafa tebliğ edilen ihtarname ile fesih etmiştir.Sözleşmenin 9.4. maddesi uyarınca davacı tarafın haklı sebep göstermeksizin fesih etmesinin mümkün görüldüğü anlaşılmakla birlikte davacı taraf fesih ihtarında ”….20/07/2016 günü restorana ihtiyati hacizle muhafaza işlemi uygulanarak tüm eşyalar kaldırılmıştır. Müvekkilimin restorandaki faaliyeti bu tarihte sonlandırılmıştır. Sonrasında ve şimdi de tekrar işletmeyi faaliyete geçirme arzu ve istediğimiz kalmamıştır. …” ibaresi ile fesih gerekçesi olarak uygulanan haciz ve muhafaza işlemini göstermiştir. Davacının iş yerinde yapılan haciz işleminin 20/07/2016 tarihinde yapıldığı, davacı tarafa 09/09/2016 tarihinde hacizli malların teslim edildiği görülmüştür.
Davalının kusuru olarak gösterilen, davalı tarafça ibraz edilen delilerden olan … 14.İcra Dairesinin …, …,…, … 35.İcra Dairesinin …, … 6.İcra Dairesinin … sayılı icra dosyaları ile davacı tarafın, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan kira sözleşmesi uyarınca kira bedellerini ve yan giderleri ödememesi üzerine hakkında icra takibinde bulunulduğu görülmüştür. İcra takiplerinin davalı tarafın Franchise ve kira sözleşmesinden doğan ve muaccel hale gelmiş olan alacaklarının tahsili amacıyla başlatılmış olan icra takipleri olduğu, yapılan haciz ve muhafaza işleminin 4721 Sayılı Kanunun 2.maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kuralına uygun, yasal hakkın kullanımı niteliğindeki işlemler olduğu görülmüştür.
Davalı tarafça ibraz edilen delillerden görüldüğü üzere; Davacı tarafın davalı şirketin diğer bayilerine davalı şirketi kötüleyici beyanlarda bulunduğu, ”…” isimli haber sitesinde davalı şirketin markasının aleyhine beyanlarda bulunduğu, iş yerine ” Değerli Müşterilerimiz, bayisi olduğumuz … bir tacire uymayacak yasa dışı yollara başvurduğu için geçici süre ile kapalıyız.” şeklinde yazı astığı bu beyan ve hareketlerin taraflar arasında düzenlenen franchise sözleşmesinin 6./9 maddesine aykırı şekilde davalının markasının ticari itibarını zedeleyecek davranışlar niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf Sözleşmenin 9.4. maddesi uyarınca haklı sebep göstermeksizin sözleşmeyi fesih etme hakkının bulunduğunu, bu nedenle icra takibine konu bedeli talep etme hakkının olduğunu iddia etmiş ise de,taraflar arasında düzenlenen Franchise Sözleşmesinin bütün halinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Taraflar arasında düzenlenen Franchise Sözleşmesinin 6.7. maddesindeki ”Franchise alan, mücbir sebep olmaksızın Franchise Sözleşmesi süresi boyunca …’ in yazılı onayı olmaksızın… markasını iş bu sözleşmede belirtilen dükkanda kullanmaktan vazgeçemez, başka marka kullanmaz, markada herhangi bir değişiklik yapamaz faaliyetine son veremez” açıklığı karşısında davacı taraf kira bedellerini ve yan ödemelerde temerrüde düşerek hakkında icra takipleri yapılmasına sebebiyet vermiş, davalı şirketin onayını almaksızın sözleşmenin feshinden çok önce kendi kusuru ile faaliyetine son vermiştir.
Franchise Sözleşmesinin 6.9 maddesinde ”Franchise alan, sözleşmede belirtilen bölge kapsamında ” … ” markasını kullanırken , markanın ticari itibarını zedeleyecek tüm eylemlerden kaçınacağını, markanın ticari itibarına uygun bir şekilde markayı kullanacağını kabul,beyan ve taahhüt eder….” maddesinin açıklığı karşısında davacı taraf, davalı şirketin bayilerine davalıyı kötüleyici e-postalar gönderdiği, ‘…” isimli haber sitesinde davalı şirketin markasının aleyhine beyanlarda bulunduğu, iş yerine ” Değerli Müşterilerimiz, bayisi olduğumuz, …. ” şeklinde yazı astığı bu beyan ve hareketlerin taraflar arasında düzenlenen Franchise Sözleşmesinin 6./9 maddesine aykırı şekilde davalının markasının ticari itibarını zedeleyecek davranışlarda bulunduğu görülmüştür.
Davacının, davalı şirket ile arasındaki sözleşmeyi fesih etmeden önce kendi kusuru ile ticari faaliyetine son verdiği ve davalı şirketin ticari itibarını zedeleyecek davranışlarda bulunduğu hususunda Mahkememizde kanaat oluşmuştur.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun “Dürüst Davranma” alt başlıklı 2. maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır” ilkesine yer verilmiş, devamında da bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı kuralı getirilmiştir.
Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur. Objektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen TMK’nun 2. maddesi bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zarara uğratmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanmasını kanunun korumayacağını belirtmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacı, Hakime özel ve istisnai hallerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme olanağını sağlamaktadır.
Davacı tarafın, davalı şirket ile arasındaki sözleşmeyi fesih etmeden önce kendi kusuru ile ticari faaliyetine son verdiği ve davalı şirketin ticari itibarını zedeleyecek davranışlarda bulunduğu, sözleşmenin 9/4 maddesine dayanarak talepte bulunmasının hakkın açıkça kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunamayacağı, evrensel hukuk ilkeleri arasında yer alan “hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” ilkesinin ticari alanda da uygulanmasının gerektiği bilinmekle; İtirazın İptali ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, icra takibinin kötüniyetle yapıldığına ilişkin delil elde edilemediğinden davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 6.325,72 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık ücret tarifesi gereğince 43.463,21-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 31/03/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır