Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/559 E. 2021/132 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/559
KARAR NO : 2021/132

DAVA : FSEK – ALACAK
DAVA TARİHİ : 25/12/2017
KARAR TARİHİ : 11/03/2021

İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1154 E. – 2018/726 K. ve 12/07/2018 tarihli görevsizlik kararının, İstanbul Bam 16.HD’nin 2018/3481 E. – 2577 K. ve 03/12/2018 tarihli ilamı ile kesinleşmesi üzerine davan Mahkememize tevzii edilmekle yapılan açık yargılama sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davalı arasında imzalanan 08.04.2016 tarihli ürün ve hizmet sözleşmesi ile bu sözleşmenin kapsamının açıklandığı 10.06.2016 tarihli sözleşmeler gereğince davalının abonelerine hizmet verebilmek için gerekli yazılımın yapılması, akabinde destek bakım ve yenileme sorumluluğunun üstlenildiğini ve sözleşmenin gerekirse uzatılması hususunda anlaşma sağlandığını, bu doğrultu -da müvekkilinin personel istihdam ederek ciddi yatırımlar yapmak suretiyle davalı tarafın ihtiyacı olan yazılımı yaparak her iki sözleşmeden kaynaklı sorumluluklarını ifa etmesine ve davalı tarafın müşteri sayısında ciddi artışlar sağlamasına rağmen hak edişlerin süresinde ödenmediğini, ayrıca davalı tarafca sözleşmenin fesh edileceği yönünde şüpheler oluşturularak müvekkilinin zarara uğratıldığını ve daha sonra da davalı tarafın sözleşmeyi tek taraflı olarak nedensiz ve haksız bir şekilde fesh ettiğini, müvekkilinin 350.000 TL gibi düşük bir ücretle yazılım yapmasının sebebinin de sözleşmenin devam edeceğine olan inancı olduğunu, ayrıca müvekkilinin fikri mülkiyeti kendisine ait olan yazılımı davalı tarafa devretmek istemesine rağmen düşük bir ücret teklif ettiğini, davalı tarafın sözleşmenin ortasında sözleşmeyi feshetme çabası ve yazılımın fikri mülkiyet haklarına sahip olması durumunun tamamen hakkın kötüye kullanılması ve haksız ticaret uygulması olduğunu, yazılımın değer farkı için 3.150.000 TL, ayrıca uğranılan ticari itibar zararı için 350.000 TL ve mahrum kalınan kardan dolayı da şimdilik 1000 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Taraflar arasındaki 10.06.2016 tarihli “Katma Değerli Servislerin Sunulmasında İşbirliği Sözleşmesinin” hukuka, usule ve sözleşmeye uygun olarak yenilenmemesi nedeniyle sonra erdirildiğini, davacının iddialarının dinlenilebilir olmadığını, davacı tarafa sözleşmenin 1 yıllık sürenin sonunda yenilenmeyeceğinin usulüne uygun olarak bildirildiğinden sözleşmenin sona erdiğini, haksız bir fesihten söz edilemeyeceğini, yine ticari itibar kaybına uğrandığı iddiasının da kabulünün mümkün olmadığını, davacının dayandığı 05.04.2016 tarihli sözleşme ile 10.06.2016 tarihli sözleşmelerin birbirinden bağımsız olduğunu, davacı ile imzalanan 05.04.2016 tarihli “Yazılım ve Hizmeti Tedarik Çerçevesi Sözleşmesinin” konusunun, davacı tarafça müvekkili şirkete yazılım hizmeti sunulması olduğunu, davacı tarafça tüm mali hakları müvekkili şirkete ait olan bir yazılım hazırlandığı ve söz konusu yazılımın bedeli müvekkili şirket tarafından ödenerek sözleşmenin gereklerinin yerine getirildiğini, bu sözleşmenin ani edimli bir sözleşme olduğunu ve ayrıca 24 aylık bakımları ile garanti süresinin huzurdaki ihtilafla ve gerek 05.04.2016 tarihli gerekse 10.06.2016 tarihli sözleşme ile ilgisi olmadığını, 10.06.2016 tarihli “Katma Değerli Servislerin Sunulmasında İşbirliği Sözleşmesinin” davacı tarafın müvekkili şirket abonelerinde sunulacak olan katma değerli servisler hizmetinde tarafların hak ve yükümlülüklerini düzenleyen sözleşme olduğunu, dava konusu yazılıma ilişkin tüm mali hakların müvekkili şirkete ait olduğunu, davacı tarafça yazılım nedeniyle mali hak ve bedel talep etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
HMK 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
06/12/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Dava konusu yazılım haklarının davalı tarafa ait olduğu, davalı ve davacı taraflar arasında imzalanmış olan Katma Değerli Servislerin Sunulmasında İşbirliği Sözleşmesinin sözleşme içerisinde yer alan hükümlere uygun olarak süresinin sonunda yenilenmeyerek sona erdirildiği, haksız fesih durumunun mevcut olmadığı, davacı yanın talep etmiş olduğu “Müvekkil şirket tarafından hayata geçirilen dilekçenin 1. bölümünde belirtmiş olduğumuz kapalı iken bilgilendirme servisine ve eklerine ait olan, kodlar platformu ve en son gelinen yazılımın eklenmiş tüm bileşenleri ile birlikte emsal ürünlere göre piyasa değerinin ivedilikle mahkemeniz eliyle tespitinin yapılması hususu” değerlendirildiğinde; Sözleşme ile bağıtlanmış olan bir iş ilişkisi çerçevesinde hazırlanmış olan programın sözleşme hükümlerince devri gerçekleştirildiğinden söz konusu tespitin yapılmasının dava konusunu etkilemeyeceği, davacı yanın talep etmiş olduğu; “fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile yapılan değişiklikler sonucunda yazlımın gelmiş olduğu değer farkı için şimdilik 3.150.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tazmini” hususu değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki sözleşmeler incelendiğinde, sözleşme süresi sonunda sözleşmenin yenilenmemesi/devam etmemesi durumunda programın son hali üzerinden bir değerlendirme yapılarak sözleşmede yer alan bedel ile sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle oluşan mali değerler arasındaki farkın yazılımı gerçekleştiren şirkete ödeneceğine ilişkin bir hüküm ya da buna işaret eden herhangi bir ifade olmadığı ve davalı şirketin de sözleşmenin şu maddesine istinaden; sözleşmenin devam etmemesi durumunda sözleşme bitiş tarihi itibariyle programın mali değerinin tespit edilerek aradaki farkın yazılımı gerçekleştiren şirkete verileceği hususunu iddia eden bir ifade olmadığından, davacı şirketin bu talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, söz konusu tazmin talebinin mümkün olmadığı, davacı yanın talep etmiş olduğu; “uğranılan ticarî itibar ziyanı ile 350.000 TL’nin (Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tazmini” hususu değerlendirildiğinde; Davalı şirketin sözleşme şartlarına aykırı hareket etmediği ve sözleşme süresi sonunda sözleşmeyi yenilemediği görülmekte olup davacı şirketi küçük düşürecek ya da itibarını zedeleyecek somut ve kasıtlı bir eyleminin bulunmadığı, her ne kadar davacı mevcut sözleşme devam ederken aynı yazılım konusunda davalının başka … şirketleriyle görüşme yapmasının kendisinin ticari itibarını zedelediğini iddia etmiş ise de söz konusu sözleşme incelendiğinde davalı şirketin münhasıran davacı şirket ile çalışacağına ve bununla birlikte sözleşme süresi boyunca davalı şirketin başka şirketler ile sözleşme konusu yazılım ile ilgili görüşmeler yapamayacağına ilişkin bir hüküm bulunmaması sebebiyle söz konusu tazminat talebinin mümkün olmadığı, davacı yanın talep etmiş olduğu; “Mahrum kalınan kayıplardan dolayı şimdilik 1.000 TL olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tazminine karar verilmesi” hususu değerlendirildiğinde; Sözleşmenin normal süresi sonunda yenilenmeyerek devam etmemesinden dolayı ortada haksız fesih mevcut olmadığından sözleşmenin, sözleşme hükümlerinde yer alan süre çerçevesinde sona ermiş olmasından dolayı söz konusu tazminat talebinin mümkün olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
15/12/2020 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle: Davalı tarafın incelenmesini talep etmiş olduğu hususların incelenmesinin davanın seyri açısından herhangi bir önem arz etmediği, sözleşmesel olarak bu durumdan dolayı herhangi bir ihtilaf olmadığı, bilirkişi incelemesinin davacı tarafın rapora itirazında belirttiği gibi sözleşme maddeleri üzerinden gerçekleştiği, nitekim sözleşmeye aykırı bir durum söz konusu olmadığından sözleşme dışında herhangi bir inceleme yapılmasına gerek olmadığı, kök raporda ifade edilen münhasırlık konusunun davacı tarafından yanlış yorumlandığı, sözleşme maddeleri ile sabit olmak üzere davalının bu iş/hizmet için münhasırlık taahhütü vermediği, rapordaki ifadenin davacı yanın kendisinin başka işler yapabileceği anlamını hatalı olarak çıkardığı oysa ki kök raporda yer alan ifadenin davalının başkalarıyla çalışabileceği, görüşebileceği, teklif alabileceği ifadesi olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davacı tarafça bilgisayar yazılımı meydana getirilmesi ve bu yazılımın davalı tarafça kullanıldığı iddiasına dayalı olarak 08.04.2016 tarihli ve 10.06.2016 tarihli sözleşmeler kapsamında, davacı tarafından yapılan yazılım bedeli ile sözleşmenin feshinden kaynaklı ticari itibar kaybı ve kar mahrumiyeti talebine ilişkindir.
Davacının talebinin; Bilgisayar yazılımı meydana getirilmesi ve bu yazılımın davalı tarafça kullanıldığı iddiasına dayalı olduğu, “bilgisayar yazılımının” 5846 sayılı FSEK hükümleri ile korunduğu bilinmektedir.
Taraflar arasında imzalanmış 05/04/2016 tarihli “Yazılım ve Hizmeti Tedarik Çerçevesi Sözleşmesi” ve 10/06/2016 tarihli “Katma Değerli Servislerin Sunulmasında İşbirliği Sözleşmesi” olduğu anlaşılmıştır.
05/04/2016 tarihli Yazılım ve Hizmeti Tedarik Çerçevesi Sözleşmenin 21/2-3 maddeleri ile 10/06/2016 tarihli Katma Değerli Servislerin Sunulmasında İşbirliği Sözleşmesinin 12/1-2 maddeleri dikkate alındığında; Dava konusu yazılım haklarının davalı tarafa ait olduğu, davacının bu hakkın kendisinde olduğuna yönelik bir iddiasının olmadığı böylece bu konuda taraflar arasında ihtilaf olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce itibar edilen 06/12/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere: Dava konusu yazılım haklarının davalı tarafa ait olduğu, taraflar arasında imzalanmış olan 10/06/2016 tarihli Katma Değerli Servislerin Sunulmasında İşbirliği Sözleşmesinde yer alan hükümlere uygun olarak sözleşmenin süresinin sonunda yenilenmeyerek sona erdirildiği, haksız fesih durumunun mevcut olmadığı, davacı tarafça talep edilen “Müvekkil şirket tarafından hayata geçirilen dilekçenin 1. bölümünde belirtmiş olduğumuz kapalı iken bilgilendirme servisine ve eklerine ait olan, kodlar platformu ve en son gelinen yazılımın eklenmiş tüm bileşenleri ile birlikte emsal ürünlere göre piyasa değerinin ivedilikle mahkemeniz eliyle tespitinin yapılması hususu” değerlendirildiğinde; Sözleşme ile bağıtlanmış olan bir iş ilişkisi çerçevesinde hazırlanmış olan programın sözleşme hükümlerince devri gerçekleştirildiğinden söz konusu tespitin yapılmasının dava konusunu etkilemeyeceği,davacı tarafça talep edilen “fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile yapılan değişiklikler sonucunda yazlımın gelmiş olduğu değer farkı için şimdilik 3.150.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tazmini” hususu değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki sözleşmeler incelendiğinde, sözleşme süresi sonunda sözleşmenin yenilenmemesi/devam etmemesi durumunda programın son hali üzerinden bir değerlendirme yapılarak sözleşmede yer alan bedel ile sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle oluşan mali değerler arasındaki farkın yazılımı gerçekleştiren şirkete ödeneceğine ilişkin bir hüküm ya da buna işaret eden herhangi bir ifade olmadığı ve davalı şirketin de sözleşmenin “Sözleşmenin devam etmemesi durumunda sözleşme bitiş tarihi itibariyle programın mali değerinin tespit edilerek aradaki farkın yazılımı gerçekleştiren şirkete verileceği hususunu iddia eden bir ifade olmadığından, davacı şirketin bu talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, söz konusu tazmin talebinin mümkün olmadığı, davacı tarafça talep edilen “uğranılan ticarî itibar ziyanı ile 350.000 TL’nin (Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tazmini” hususu değerlendirildiğinde; Davalı şirketin sözleşme şartlarına aykırı hareket etmediği ve sözleşme süresi sonunda sözleşmeyi yenilemediği görülmekte olup davacı şirketi küçük düşürecek ya da itibarını zedeleyecek somut ve kasıtlı bir eyleminin bulunmadığı, her ne kadar davacı mevcut sözleşme devam ederken aynı yazılım konusunda davalının başka telekomünikasyon şirketleriyle görüşme yapmasının kendisinin ticari itibarını zedelediğini iddia etmiş ise de söz konusu sözleşme incelendiğinde davalı şirketin münhasıran davacı şirket ile çalışacağına ve bununla birlikte sözleşme süresi boyunca davalı şirketin başka şirketler ile sözleşme konusu yazılım ile ilgili görüşmeler yapamayacağına ilişkin bir hüküm bulunmaması sebebiyle tazminat talebinin yerinde olmadığı, davacı tarafça talep edilen “Mahrum kalınan kayıplardan dolayı şimdilik 1.000 TL olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tazminine karar verilmesi” hususu değerlendirildiğinde; Sözleşmenin normal süresi sonunda yenilenmeyerek devam etmemesinden dolayı ortada haksız fesih mevcut olmadığından sözleşmenin, sözleşme hükümlerinde yer alan süre çerçevesinde sona ermiş olmasından dolayı tazminat talebinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere
DAVANIN REDDİNE,
1-59,30 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile fazla 59.729,03 TL harcın davacıya iadesine,
2-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 5.900,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 11/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır