Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/537 E. 2021/233 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/537
KARAR NO : 2021/233

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MEN’İ, REF’İ,
DAVA TARİHİ : 07/12/2018
KARAR TARİHİ : 27/05/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Araçların muayene edilmesi işinin Karayolları Genel Müdürlüğünce yürütülmekte iken gerekli yasal düzenleme ve değişikliklerin yapılmasının ardından, Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve müvekkili … A.Ş. arasında imzalanan 15.08.2007 tarihli İmtiyaz Sözleşmesi ile sabit ve seyyar araç muayene istasyonlarının yapımı, bakımı ve işletilmesi hakkının 20 (yirmi yıl) boyunca müvekkil şirkete tanındığını, müvekkili şirketin, imtiyaz sözleşmesi hükümleri çerçevesinde ülkenin 81 ilinde faaliyette bulunabilmek ve trafik güvenliğini arttırabilmek için, kendisi ile hiçbir organik bağı ve hiyerarşik ilişkisi olmayan, tamamıyla üçüncü kişi niteliğindeki şirketlere işletim hakkını kullandırarak bütün ülke sathında araç muayenesi yapılabilmesini sağladığını bu kapsamda müvekkilinin, … tarih … numara ile … sözcük markasının,… tarih ve … numara ile … araç muayene markasının tek hak sahibi konumunda olduğunu, müvekkilinin adına kayıtlı markaları yoğun çabaları ile yüksek tanınmışlık seviyesine ulaştırdığını, toplum nezdinde güvenilirlik kazandırdığı markaların esaslı unsuru, ticaret unvanının kök sözcüğü olan “…” markasının haksız ve hukuka aykırı biçimde kullanılmasını ve/veya bu markaların itibarının zedelenmesini ve/veya ayırt ediciliğinin sulandırılmasını önleme ve/veya durdurma yönünde üçüncü kişilere karşı yasal haklarını ileri sürebileceğinin muhakkak olduğunu davalıların, davacıya ait ticaret unvanının kök sözcüğü ve tescilli markası olan “…” markasını … alan adında ve içeriğinde, … alan adının ise içeriğinde yer alan birçok kısımda izinsiz ve yetkisiz bir şekilde kullandıklarını bunun da ötesinde Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığının sabit ve seyyar araç muayene istasyonlarının yapımı, bakımı ve işletilmesi hakkı konusunda imtiyaz tanıdığı tek şirketin müvekkili olmasına karşın, davalıların bu işten müvekkili ile birlikte sorumluymuş veya bu konuda ortak çalışıyorlarmış, aralarında organik bir bağ varmış gibi bir izlenim yaratarak tüketicileri yanılttıklarının tespit edildiğini, müvekkiline ait … internet sitesi üzerinden alınan randevuların ücretsiz olduğunu, davalıların herhangi bir imtiyaz ve yetkisi olmamasına karşın müvekkiline ait … tarafından verilen bu hizmetin … ve … sitelerinden veriliyormuş gibi bir izlenim yaratmakta olduğunu, internette herhangi bir arama motorunda “…” ve/veya “Araç Muayenesi” ibaresini arayan herhangi bir internet kullanıcısının içinde “…” markası yer aldığı için … ve … alan adlı siteye rastlayabileceklerini ve bu sitelerden araç muayene randevusunun alınabileceğini ve/veya bu sitenin müvekkili tarafından işletildiğini ve bu site içinde bahsi geçen servislerin müvekkili tarafından verildiğinin düşünülebileceğini, davalıya ait … adres içeriği incelendiğinde ana sayfada üst başlık olarak “…”nun bulunduğunu, devamında ise kullanıcıların müvekkili şirketten randevu almak için online başvuru formunu doldurmaları gerektiğini belirttiklerini, ayrıca bu form üzerinden randevu almak istemeyenler için ise …’den randevu almak için hat bilgisi verildiğini, … istasyonlarından birinin fotoğrafının site içeriğinde yer aldığını, altında … randevu başlığı ile tüketici nezdinde sayfadaki formun doğrudan müvekkili şirketle bağlantılı olduğu intibasının yaratılmış olduğunu, … adresli site incelediğinde sitede … Araç Muayene İstasyonları için randevu ve danışmanlık hizmeti verildiğini, site üzerindeki yazı ve görsellerde “…” ibaresinin kullanıldığının tespit edildiğini, aracmuayenerandevu.com.tr sitesinin de sponsor olarak belirtildiğinin görülmekte olduğunu, bu tür sitelerde erişim engeli kararı ile karşılaşıldığında baştan diğer sitelere bağlantı ve seo (arama motorunda yukarı çıkmak için yapılan optimizasyon işleri) çalışmaları yapıldığını, birbiri ile ilişkisi bulunmayan sitelerin içeriklerde başka sitelere bağlantı yönlendirmesinin hayatın doğal akışına aykırı bir durum olduğunu, … başlığı ile tüketici nezdinde sayfadaki formun doğrudan müvekkili şirket ile bağlantılı olduğu intibasının yaratıldığını, anılan haksız ve hukuka aykırı eylem ve işlemden dolayı müvekkilinin başta sosyal paylaşım siteleri üzerinden olmak üzere birçok yerden şikayet aldığını ve kendisinin sorumlu tutulduğunu, yine müvekkilinin ilgisi olmadığı halde Tüketici Hakem heyetlerine konu edilen şikayetler kendisinden kaynaklıymış gibi ilgilisi olmadığı hususlara maruz kaldığını, kendisine ait olmayan çağrı merkezi numarasından kaynaklanan şikayet, …’da yer alan kendisiymiş gibi hareket edenlerden kaynaklı maruz kaldığı şikayetler, hatta bu sitelerin müşterileriyle davacıyla organik bağı varmış gibi hareket ederek müşterilerinin kredi kartı bilgilerini alıp, kart sahibinin rızası olmadan kullandıklarını bu eylemlerin de suç teşkil ettiğini, nic.tr adresinden … alan adı sorgulandığında 10.06.2011 tahsis tarihli alan adının sorumlusunun … olduğunun tespit edildiğini, … alan adlı sitede “araç muayenesi öncesi kontrol” hizmetinde bulunan danışmanlık şirketi olarak paylaşımda bulunan …’nun iletişim bilgilerine ulaşıldığını, yine … sitesi için yapılan araştırma sonucunda, alan adının bilgilerinin gizlenmesinden önce 2016 tarihli whois kayıtlarında,… e-mail adresi kullanılarak … adına tescilin gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, gerek her iki sitenin birbirini sponsor olarak göstermesi gerekse de e mail adreslerinin ve whois kayıtlarında yer alan adreslerin aynı olması nedeniyle hem … ve … deki kullanımlar nedeniyle hem de haksız ve hukuka aykırı kullanımları gerçekleştirenlerin … ve … olduğu için her ikisine de davanın yönlendirilmiş olduğunu, bu bağlamda öncelikle HMK ‘nun 389 ve 390/2, TTK’nun 61. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 6769 SMK’nun 7/2-c, 7/3-d maddeleri uyarınca davacının tescilli “…” markasından kaynaklı haklarının ihlali nedeniyle, … ve … web sitelerinin alan adında ve içeriğinde, kaynak kodlarında ve anahtar sözcüklerinde kullanılmasının müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğu sabit olduğundan, tecavüzün durdurulmasını ve giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle: … Ltd. Şti. imza yetkilisi olarak şirketin faaliyetlerini yürüttüğünü, şirketin 29.07.2013 tarihinde kurulmuş olduğunu, araç muayene üzerine özel danışmanlık ve rezarvasyon hizmeti vermekte olduğunu ayrıca davacı tarafından iddia edilen marka ihlali vb.nin asılsız iftira olduğunu, web sitesinde iddia edilen logo vb materyalin olmadığını, web sitesinde ücret sunulan hizmetlerin ücret karşılığı verildiğinin ihbar edilmesi üzerine dilekçe ekinde sunduğu emsal şikayet üzerine TBMM nin özel hizmet verdiği ve bu hizmetlerin kanunlara aykırı olmadığı yönünde karar verdiğini, dilekçe ekinde sunduğu … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı davasında hakkında beraat kararı verildiğini, mahkemece inceleme aşamasında … web sitesine erişim engelinin kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ya yurtdışı tebligatı yapılmış, davaya cevap verilmemiştir.
HMK’nun 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
18/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacıya ait tescilli markaların, davalıya ait alan adı ve içeriğinde iktibas teşkil edecek şekilde, aynı ticari faaliyette ve aralarında bağlantı varmış gibi kullanıldığı, davalının davacıya ait münhasıran imtiyaz sahibi olduğu hizmeti kendisinin de Davacı ile bir bağı varmış gibi ücretli olarak verdiği, davacının ücretsiz verdiği hizmetin Davalı tarafından ücretli verilmesi nedeniyle, tüketicilerin hakem heyeti, … sitelerine, reklam kuruluna şikâyetlerde bulundukları, söz konusu durumun davacının işletmesine yönelik de zarar verebileceği, bu bağlamda haksız rekabetin var olup olmadığı hususunun değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğu, davalının, davacı markasını birebir olarak alan adında ve içeriğinde ve hatta davacıya ait markayı da içeren işletme görselini alan adı içeriğinde kullanarak aralarında bir bağ olduğu izlenimi yarattığı, bu durumun ise markanın itibarına ve güvenilirliğine zarar verebileceği, bu bağlamda marka hakkına tecavüzün oluşup oluşmadığı hususunun mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalıların eyleminin, davalının tescilli markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, ref’i, … ve … internet sitelerine erişimin engellenmesi ile hükmün ilanına ilişkindir.
Davacı vekili 29/04/2021 tarihli dilekçesi ile davalı … hakkında açılan davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava dilekçesi davalılara tebliğ olunmuş, davalılar süresi içinde açılan davaya cevap vermemişler, mahkememizce dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktar.
Madde 7 (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli
marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen
aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.”
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükümleri yer almaktadır.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
Genel anlamdaki haksız rekabet veya özel yasalar gereğince korunan haklara tecavüz nedeniyle bir zarar doğmuşsa veya henüz zarar doğmamış olmakla beraber doğabilecek ise hatta hiçbir zarar söz konusu olmamakla beraber, haklara tecavüz eden kişi bir kazanç elde etmiş ise hakları tecavüze uğrayanın tazminat hakkı vardır. Bu tazminat, T.T.K. 58. maddesinde açıklandığı üzere haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından uğranılan zarar veya zarara uğrama tehlikesi varsa, tecavüz edenin elde etmesi mümkün görülen menfaatlerin karşılığı olarak verilebilir. T.T.K. 58/d. bendinde de açıkladığı gibi, haklara tecavüz eden, haksız rekabet sonucunda hak sahibinin esasen hiçbir zarara uğramadığını ileri sürerek tazminattan kurtulamaz. Asıl olan bir hakka tecavüzdür. Bu tecavüz varsa, tecavüze uğramayanın bundan ötürü mütecavizin eyleminin durdurulması, sonuçlarının önlenmesi ve zararının somut olaya göre incelenmesi ve takdir edilmesi gereklidir.
6102 Sayılı TTKnın 54.maddesi ile, haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Bu bağlamda alan adının ticari maksatla tescili ve marka başvurusundaki şeklin davacının markasına benzerliği göz önüne alındığında davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
SMK, TTK hükümleri, mevzuat, TPMK kayıtları ve Mahkememizce itibar edilen 18/09/2020 tarihli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde: TPMK nezdinde … numaralı “…” ibareli ve … numaralı “… Araç Muayene” ibareli markaların 37.sınıfta (kara araçlarının tamir ve bakım hizmetleri sınıfı dahil olmak üzere) davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davacıya ait tescilli markaların, davalı …’ya ait … ve … alan adları ve içeriğinde iktibas teşkil edecek şekilde, aynı ticari faaliyette ve aralarında bağlantı varmış gibi kullanıldığı, davalının davacıya ait münhasıran imtiyaz sahibi olduğu hizmeti kendisinin de davacı ile bir bağı varmış gibi ücretli olarak verdiği, davacının ücretsiz verdiği hizmetin davalı tarafından ücretli verilmesi nedeni ile tüketicilerin hakem heyeti, şikayetvar.com sitelerine, reklam kuruluna şikâyetlerde bulundukları, bu durumun davacının işletmesine yönelik zarar verebileceği, davalının davacı markasını birebir olarak alan adında ve içeriğinde ve hatta davacıya ait markayı da içeren işletme görselini alan adı içeriğinde kullanarak aralarında bir bağ olduğu izlenimi yarattığı, bu durumun davacı markasının itibarına ve güvenilirliğine zarar verebileceği kanaatine varıldığından davalının eyleminin davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i ve ref’ine, Mahkememizce verilen 03/01/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına ve hükmün ilanında davacının hukuki yararı bulunduğundan karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına karar vermek gerekmiştir.
Davalı … hakkında açılan davadan feragat edildiği, HMK’nun 309/2. maddesi gereği feragatın hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığından, feragat nedeni ile … hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davalı … hakkında açılan davanın feragat nedeni ile reddine,
2-Davalı … hakkında açılan DAVANIN KABULÜNE,
3-Davalının eyleminin, davacının tescilli markasından kaynaklı haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine ve ref’ine,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalı …’dan alınmak üzere Türkiye’de yayın yapan trajı en yüksek 3 gazeten birinde bir kez ilanına,
5-Mahkememizce verilen 03/01/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına,
6-59,30 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 23,40 TL harcın davalı …’dan tahsiline,
7-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafın yaptığı 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 peşin harç , 430 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.501,80 TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafça fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 27/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır