Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/492 E. 2019/345 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/492 Esas
KARAR NO : 2019/345

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2018
KARAR TARİHİ : 19/09/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili Şirket’in sahip olduğu “…” markasının … A.Ş.’ adına 44 sınıfında 06.12.2012 tarihinde … numrası ile ve 03, 10, 16, 35, 41, 43, ve 44 sınıflarında 04.02.2013 tarihinde … numarası ile TPE nezdinde tescil edildiğini, “…” markasının sağlık ve hastanecilik hizmetlerinde müvekkilince kullanılan bir marka olduğunu, davalının ise “..” … “…” adresindeki işyerinde, … adı ile “…” kelimelerinden oluşan ibare ile Davalı’nın işyerinin ön cephesinde, tabela ve panolarında, … web kanalı üzerinden sosyal medya hesaplarında kullanarak marka hakkını ihlal ve haksızrekabete neden olduğunu, Markalar arasında ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzerlik olduğunu, Davalı Şirket’e marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin derhal sonlandırılmasına ilşikin … 39. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numarası ile ihtarname keşide edildiğini, ancak ihalale devam edildiğini, davalı şirketin kullandığı “…” ibaresinin Müvekkilinin markasına benzediğinden bu durum haksız rekabet nedeniyle Müvekkilin markasına tecavüz oluşturduğundan tecavüzün menine, tescilli markasını kullandığı ürün ve reklam malzemelerinin toplatılmasına, hükmün Masrafı davalıdan alınarak tirajı en yüksek 5 gazeteden biri ile ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı beyan dilekçesinde; Davalının ikametgahı İskenderun olup yetkili mahkemelerin İskenderun Mahkemeleri olduğunu, davalı markasının davacının markası ile iltibas yaratacak düzeyde bir benzerliği bulunmadığını, davalının markasının kendisinin özel olarak oluşturduğu bir marka olduğunu, davalının markasının içerisinde ‘…’ ve ‘Tıp Merkezi’ ibaresi bulunduğunu,bu durumun bile başlı başına davalı markasının kendine özgü bir marka olduğunu ispatladığını, yazı karakterlerini incelediğimizde ‘…’ harfinin özel bir tasarım ile oluşturulduğu , bunun kalp atışı resminden esinlenerek özel bir tasarım olduğu , ‘…’ harfinin kuyruk kısmının özel olarak uzatılması ile tasarlandığı , ‘…’ harfinin orta çizgisinin olmaması , markada alt çizgi bulunması dikkate alındığında davalı markası ile davacının markasının çok farklı olduğundan ihlal teşkil eden bir durumun bulunmadığından davanın esas yönünden de reddi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu; Davacının “…” ibareli tescilli markasını davalının “…” ibaresini kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği marka hakkını ihlal ve haksız rekabetin tecavüzün tespiti , önlenmesi, men’i , ihtiyati tedbir taleplerine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istemediklerinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış,marka tescil belgesi celp edilmiş, kullanıma esas görseller yerinde talimat mahkemesince marka vekili bilirkişi tarafından tespit edilmiş, düzenlenen raporda kullanıma ilişkin görsellerin fotoğraflandığı anlaşılmıştır. HMK 266. madde kapsamında başkaca bir inceleme yapımsasına gerek görülmediğinden HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Türk Patent ve Marka kurumundan celp edilen marka tescil belgesine göre;
Davacı adına “…” markasının … A.Ş.’ adına 44 sınıfında 06.12.2012 tarihinde … no ile ve 03, 10, 16, 35, 41, 43, ve 44 sınıflarında 04.02.2013 tarihinde … no ile tescil edildiği , “…” markasının tıbbı hizmetler alanında davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davalı yetki itirazında bulunmuş ise de; 6769 sayılı Yasanın 156. Maddesinin (3) numaralı bendi; “Sınai mülkiyet hakkı sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir.” şeklinde düzenlenerek davacı yana seçimlik hak tanımıştır. Dolayısıyla yasal düzenleme uyarınca yetki itirazı red edilmiş ve davanın esası incelenmiştir.
Talimat mahkamasince alınan bilirkişi raporunda ; markaya ait yazı karakterinin 08/02/2019 tarihinde davalıya ait işyerinde yapılan keşifte ve raporda sunulan resmilerde görüldüğü gibi iki farklı şekilde kullanıldığını, tescil edilen marka ile davalılara ait işyerinde dış cephede, kapı ve kat girişlerinde markanın kullanıldığı şekli ile davacının tescilli markasının benzeri yazı karakteri ile olarak kullanıldığından bunun ilk bakışta aynı benzer müşterilerin karıştırmalarına sebep olacak şekilde yani iltibasa yer verecek şekilde kullanıldığını tespit ettiğini bildirmiştir.
Davacı markasının esas unsuru 44.sınıf için tescilli olan “…” ibaresidir. Davalı tarafın “…” markasının telaffuz, anlam, biçim, yazı stili, tasarım ve renk kompozisyonunun bıraktığı izlenim ise davacı Şirketin grubuna mensup hastanelerden biri olduğu izlenimini yarattığından her iki marka arasında iltibasa neden olmaktadır.
Her iki şirkete Sağlık hizmeti sektöründe faaliyet göstermektedir.Davalı tarafından kullanılan “…” ibaresi ile davacının tescilli “…” ibareleri arasında ayniyet,sunulan hizmet arasında benzerlik bulunduğu hususu tartışmasızdır.
6769 sayılı Yasa’nın 29. maddesi ile “Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller” sayılmıştır. Buna göre;
(1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.
Davalı eyleminin 6769 Sayılı Yasanın 29. maddesinin (1) numaralı fıkrasının a-b-c bentlerine muhalefet ettiği ve Davalının fiilinin marka hakkına tecavüz mahiyetinde olduğu anlaşıldığından marka hakkını ihlal eyleminin tespitine, men ve ref’ine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı davalı eymeminin haksız rekabete de neden olduğunu ileri sürmüştür.
Haksız rekabet 1883 tarihli endüstriyel mülkiyetin korunmasına ilişkin Paris Konvansiyonunun mükerrer 10. maddesinde ticaret ve endüstride dürüst teamüllere aykırı davranışlar olarak tarif edilmiş ve aynı maddenin 3/1. bendinde “bir rakibin ticarethanesini ürünlerini itibardan düşürecek mahiyette ticaretin icrası sırasında yapılan sahte iddialar”, 3. fıkrada da“eşyanın niteliği, imali, usulü vasıfları, kullanılma kabiliyeti üzerinde olmak üzere halkı yanıltıcı ibareler, özel haksız rekabet nedenleri” olarak sıralamıştır.
Haksız rekabet mülga TTK 57. maddesinde “kendi şahsi durumu, emtiası, iş mahsulleri ticari faaliyetleri… yanlış veya yanıltıcı malumat vermek, yahut 3. şahıslar hakkında aynı şekilde hareket etmek suretiyle rakiplerine nazaran onları üstün duruma getirmek” olarak açıklanmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesinin 1-a/4 maddesine göre; karıştırılmaya yol açacak her türlü ticari ad ve işaretin kullanımı da haksız rekabet olarak kabul edilmiştir. Yine Avrupa Birliğinin 97/55 nolu 06 Ekim 1997 günlü direktivi ile 84/450 nolu aldatıcı reklamlara ilişkin direktiv değiştirilerek mukayeseli reklamlara ilişkin hükümler ilave edilmiştir.
Direktivle Mukayeseli Reklamın Yasallığı;
1-Yanıltıcı olmaması,
2-Aynı amaca veya aynı ihtiyaca cevap veren mal ve hizmetlere ilişkin olması,
3-Bu mal veya hizmetlerin, esaslı önemli temsili, kontrol edilebilir özelliklerini objektif olarak karşılaştırması,
4-Piyasada karışıklığa neden olmaması koşullarına tabi tutulmuştur.
Direktivin giriş bölümünde mukayeseli reklamların amacına vurgu yapılarak bu yolla tüketiciye ulaşan bilgilerin tüketicinin en kaliteli ürünü veya servisi almada doğru bir karar almalarına imkan vermesi ve böylece tüketici lehine mal ve hizmet sağlayıcıları arasında rekabete yol açtığı belirtilmektedir.
Davalının markayı hastane hizmetlerinde işyerinde dış cephede, kapı ve kat girişlerinde kullanıldığı keza davacının tescilli markasının benzeri yazı karakteri ile izinsiz olarak ve markasal olarak kullanıldığından , bu kullanımın ise iltibas yaratarak davacının piyasada oluşturduğu güven ve emek ilkesinin sömürüsü niteliğinde bulunması nedeniyle davalının kullanımının ticari hayatın olağan akışına, dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğinden haksız rekabete de neden olduğu anlaşıldığından haksız rekabetinde tespitine, men ve ref’ine karar verilmesi gerekmiş, hükmün ilanında davacının hukuki yararı bulunduğundan ilan istemi de kabul edilerek (Hüküm kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak ülke çapında yayın yapan trajı yüksek gazetelerden birinde bir kez ilanına) yukarda açıklanan gerekçeye göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının “medicalpark” ibareli tescilli markasına davalının “…” ibaresini kullanmak suretiyle marka hakkını ihlal ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, önlenmesi, men’ine,
2-Davalının iltibas yaratacak şekildeki tüm kullanımlarının reklam, basılı evrak, tabela kullanımlarının karar kesinleştiğinde önlenmesine,
3-Hüküm kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak ülke çapında yayın yapan trajı yüksek gazetelerden birinde bir kez ilanına,
4-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 8,50 TL harcın davalıdan tahsiline,
5-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 35,90 TL başvuru harcı 35,90 TL peşin harç 337 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.408,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.19/09/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır