Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/487 E. 2020/314 K. 26.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/487
KARAR NO : 2020/314

DAVA : MARKAYA TECAVÜZÜN- HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, ÖNLENMESİ, DURDURULMASI VE HÜKÜMSÜZLÜK
DAVA TARİHİ : 11/02/2013
KARAR TARİHİ : 26/10/2020

HSK’nun 02/08/2017 tarih ve 1071 sayılı kararı gereğince İstanbul 3. ve 4. FSHH Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSHH Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının Mahkememize devrine karar verildiğinden, (Kapatılan) İstanbul 3. FSHHM’nin 2013/28 E. 2016/5 K. ve 19/01/2016 tarihli kararı Yargıtay tarafından bozulduğundan dava Mahkememize tevzi edilerek 2018/487 E. sırasına kaydı yapılmakla yapılan açık yargılama sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: “…” ibareli marka ile yine “…” ibaresin eklentili olarak seri olan gerek sigorta hizmetleri, gerekse finansal ve parasal hizmetler ile ilgili seri markaların müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının gerek ticaret unvanındaki … ibaresi, gerekse bu ibareyi markasal kullanımı nedeniyle, özellikle tahviller konusunda …bank ve …’in alt alta yazılmış olması sebebiyle, hizmet alanlar tarafından ciddi bir şekilde karıştırılmaya yol açtığını ve çoğu kez müvekkilini … ile ilişkilendirerek arandığını ve fiilin aynı zamanda haksız rekabet ve müvekkili marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, öncelikle davalının …” ibaresinin her türlü kullanımının yasaklanmasını, intenet dahil her türlü medya yoluyla yapılan reklam ve yayınlarının durdurulmasını, çağrı merkezlerinde “…” kullanımına son verilmesini, müvekkili bankanın tescilli markası olan … ibaresinin müvekkilinin banka marka hakkına tecavüzü nedeniyle kullanımının yasaklanmasını, davalının ihraç ettiği tahvillerin müvekkilinin iştiraki olduğunun düşünülmesi nedeni ile ihracının derhal durdurulmasına karar verilmesini, yatırımcılara duyurusunun sağlanmasını, … markasına müdahale niteliği taşıyan her türlü diğer eylemin önlenmesini, masrafları davalıya ait olmak üzere markanın kullanıldığı tüm basılı kağıtlar, reklamlar ve ibarenin bulunduğu sair reklamın toplattırılmasını, davalının … markasını başkaca nerelerde kullandığı, elindeki dokümanların neler olduğu ve miktarının açıklanmasına karar verilmesini, davalının “…” markasını kullanması nedeni ile marka hakkına tecavüz teşkil eden ve KHK’nın 8 ve 42/1-b maddeleri kapsamında nispi itiraz sebeplerini içeren markasının hükümsüzlüğünü, davalının ürünlerinde kullandığı “…” ibaresini kullanmakta olduğunun, davalının kullandığı “…” ibaresinin müvekkilinin tescilli markasına iltibas meydana getirecek şekilde aynı olduğu ve bu durumun haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin tescilli markasına tecavüz oluşturduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin 1992 yılında ticaret sicile tescil edildiğini ve o tarihten bu yana kesintisiz olarak faaliyetini devam ettirmekte olduğunu, müvekkilinin … ibaresi ile veya yalnız kesik üçgen şeklindeki logosunu markasal olarak kullanmakta olduğunu, hizmet verilen kitlenin ticaretle iştigal eden kesim olduğunu, bu kişilerin de ibareleri veya logoyu karıştırmasının söz konusu olamayacağını, müvekkilinin kullandığı şekildeki marka başvurusunun da halen TPE nezdinde itiraz üzerine inceleme aşamasında olduğunu, davanın öncelikle sessiz kalınması sebebiyle hak düşürücü süre dolduğundan zaman aşımından ve esastan reddini talep etmiştir.
(Kapatılan) İstanbul 3. FSHHM’nin 2013/28 E. 2016/5 K. ve 19/01/2016 tarihli kararı ile “…1-Davanın kısmen kabulü ile, davacının tescilli “…” ibareli markası ile iltibas oluşturur şekilde davalı yanın “…” ibaresini markasal olarak kullanmak suretiyle davacı markasına tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile men ve ref’ine, davalının “Akfactoring” ibaresinin reklamlarda, basılı evrak ve dökümanları ile benzeri materyallerde ve medya yolu ile yapılan yayınlarda kullanmasının engellenmesine, oluşan maddi durumun bu suretle giderilmesine, karar kesinleştiğinde özetinin masrafı davalıdan tahsil edilmek sureti ile Türkiye genelinde yayın yapan tirajı yüksek 3 büyük gazeteden birinde bir kez ilanına,
2-Davada, davalının … sayılı … ibareli marka başvurusunun hükümsüzlüğü talep edilmiş ise de, bu talebin TPE nezdinde reddedildiği, dolayısıyla marka başvurusuyla ilgili açılan davanın mevsimsiz olduğu anlaşıldığından, hükümsüzlük talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Anılan karar, Yargıtay 11 H.D’nin 2016/13773 E. 2018/4775 K. ve 25/06/2018 tarihli ilamı ile “…1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, marka hakkına tecavüz, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile davalı marka başvurusunun hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesine, davalı marka başvurusu yönünden ise dava erken açıldığından reddine karar verilmiştir.
Davalının, uyuşmazlık konusu olan “…” ibaresini ilk marka başvurusunu yaptığı 1997 yılından itibaren işbu davanın açıldığı 11.02.2013 yılına kadar kullandığı mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece, davalının geçmişte yaptığı marka başvurularının davacının itiraz etmesi nedeniyle reddedildiği, bu nedenle davacının bu kullanıma karşı sessiz kalmadığı görüşü benimsenmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, söz konusu marka tescil başvurularına karşı bizzat davacı tarafından bir itirazda bulunup bulunulmadığı hususunun gerektiğinde TPE’den sorularak hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: Davalı adına tescil başvurusu olan … numaralı … ibareli tescil başvurusunun hükümsüzlüğü ve davacının “…” ibareli markasına, davalının … ibaresini kullanmak suretiyle tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti, men’i ve tecavüzlü materyallerle ilgili toplattırma kararı verilerek maddi durumun giderilmesi, davacının markası ile iltibas oluşturduğu iddia olunan … ibaresi ile ihraç ettiği tahvillerin ve bunla ilgili yatırımların engellenmesi ve yatırımcılara bu durumun duyurulması taleplidir.
6769 sayılı S.M.K.’nun 10/01/2017 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, davanın ise 556 Sayılı K.H.K.’nın yürürlükte olduğu 11/02/2013 tarihinde açıldığı, bu nedenle davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK hükümleri dikkate alınmıştır.
TPE Markalar Dairesi Başkanlığından gelen kayıtlardan, … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun davalı tarafından yapıldığı ve kurumca başvurunun reddine karar verildiği, … sayılı AK ibareli markanın 36. sınıfta 21/08/2007 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle 26/06/2008 tarihinde davacı adına tescil edildiği ayrıca …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ibareli ve … sayılı … ibareli markanın da 36. sınıfta 24/06/1996 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına tescil edildiği, süresinde yenilendiği tespit edilmiştir.
556 sayılı KHK 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup, 1. fıkranın (a) bendine göre, 9. maddenin ihlali ve (b) bendine göre de, marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markaya tecavüz fiilini oluşturacaktır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet başlıklı bölümünün, dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlıklı 55. maddesinde haksız rekabet oluşturan haller açıkça sayılmış olup, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek, paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişcesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak, kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek, seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak fiilleri haksız rekabet olarak belirtilmiştir.
Hakkın kötüye kullanılması yasağı çerçevesinde, markanın davalı tarafından kullanıldığını davacının bildiği halde, uzun süre bu hakkını kullanmaması, sessiz kalması davalı tarafta hakkın kullanılmayacağı yönünde bir güven uyandırması, bu sırada davalının yatırım yapmasına, büyümesine göz yumması daha sonra ise uzun süreden sonra dava açması MK.2.maddesi anlamında değerlendirilmelidir.
Doktrin ve uygulamada bu durum örtülü bir feragat olarak da değerlendirilmektedir. Sessiz kalınarak karşı tarafta güven uyandırdıktan sonra, tamamen farklı bir davranışta bulunarak, karşı tarafı hukuken elverişsiz duruma sokmayı hukuk düzeni korumamaktadır.
Hakkın kötüye kullanılma yasağının hukuki temelini dürüstlük kuralı oluşturmaktadır. Hak, o hakkın tanınmasındaki amaca aykırı olarak kullanırsa ve bu kullanmada, kullanan bakımından menfaat yoksa veya çok küçük bir menfaat varsa, bu takdirde o hakkın kullanılmasından değil, hakkın kötüye kullanılmasından bahsedilir. Önceki davranışı ile çelişen kişi, hakkını kullanırken objektif dürüstlük kuralına aykırı davrandı ise MK 2. maddesi ihlal edilmiştir. Bu ilke “sessiz kalmak suretiyle hak kaybı” olarak adlandırılmaktadır. Bu ilkenin kötüye kullanılmasını engellemek amacıyla ilkenin uygulanma şartları mümkün olduğunca objektif kıstaslara bağlanmalıdır.
Aradan çok uzun süre geçtikten sonra, açılan davalar yoluyla yaratılan malvarlığı değerinin yok olması söz konusu olduğundan bu tür davranışlar MK 2. madde kapsamında himaye göremez. Zira MK. 2 md. uyarınca, “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır”.
Yargıtay bozma ilamına göre TPMK ya müzekkere yazılmış, TPMK 29/04/2019 tarihli yazısında: …TİC. A.Ş adına … sayılı marka başvurusunun reddine karar verildiği, başvuru sahibi tarafından red kararına itiraz edildiği, YİDK tarafından yapılan incelemeler sonucunda başvuru sahibi tarafından yapılan itirazın ve … sayılı başvurunun reddine karar verildiği, davacı … T.A.Ş’ nin herhangi bir itirazda bulunmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.
Uyuşmazlık konusu olan “…” ibaresini davalının ilk marka başvurusunu yaptığı 1997 yılından itibaren davanın açıldığı 11/02/2013 yılına kadar kullandığı ve … numaralı marka tescil başvurusuna karşı davacının itirazda bulunmadığı, davalının kullanımına karşı davacının sessiz kaldığı ve hükümsüzlüğü talep edilen … sayılı marka başvurusu red edildiğinden, davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-DAVANIN REDDİNE,
2-54,40 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 30,10 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 55,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde YARGITAY YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 26/10/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır