Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/481 E. 2020/265 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/481
KARAR NO : 2020/265

DAVA : MARKA HAKKINI İHLAL VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, DURDURULMASI, ÖNLENİLMESİ
DAVA TARİHİ : 15/11/2018
KARAR TARİHİ : 09/10/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkını İhlal ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenilmesi talepli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin tescilli … markalarının sahibi ve tek yetkili dağıtıcısı olduğunu, 10.03.2014 yılında 05.02.2013 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle “…” ibaresini marka olarak … tescil numarası ile kendi adına tescil ettirdiğini, 10 yılı aşkın bir süredir yaptığı milyonlarca lira reklam ve tanıtım maliyeti ile markasını tanınır, tercih edilir güvenli bir ürün haline getirdiğini, bu kapsamda müvekkilinin iyi bir pazar payı oluşturduğunu, davalılardan televizyonculuk sektöründe faaliyet göstermekte olan … A.Ş.’nin (…), marka konusu ürünü hukuka aykırı biçimde müvekkili şirketten izin almadan ve kendi tescilli markasıymış gibi satmak amacıyla televizyon kanalında çok kere, farklı tarihlerde reklam yaparak ve yapmaya devam ederek haksız kazanç elde etmekte olduğunu, davalılardan …’in, bu reklamlara müteakip müvekkili şirketçe verilen siparişlerin göndericisi olarak kargo zarfında isminin bulunduğunu ve kargo içeriğinin detaklit, tüketiciyi yanıltıcı, sağlığı tehdit edici nitelikte sahte “…” ibareli … adı altında üretilen sahte ürünlerden oluştuğunu, davalıların, “…” ibareli sahte ürünün izinsiz reklam ile yayın yaparak satış ve dağıtımının yapılmasının müvekkili şirket adına tescilli markaya açık tecavüz, haksız rekabet oluşturduğunu ve müvekkili şirketin bu satıştan dolayı zarara uğradığını, davalıların 6967 sayılı SMK 29/1 maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz fiillerini gerçekleştirdiklerini, davalı televizyon kanalından yapılan hukuka aykırı reklamların hala devam etmesi, bu yayınların tüm ülke çapında izleniyor olması nedeniyle hukuka aykırı durumun sonuçlarının telafisi imkansız boyutlara ulaştığını, bu nedenle tecavüzün tespitini ve önlenmesi ile davalıların müvekkilinin tescilli markasını kullandığını ürün ve reklam malzemelerin toplatılmasını, tüm Türkiye’ye yayın yapılmak suretiyle gerçekleşen hukuka aykırılığın durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …ne TK 35.maddeye göre ve …ne usule uygun tebligatların yapıldığı ancak davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
TPMK kayıtları istenmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
12/04/2019 tarihli bilirkişi raporu sunulmuştur.
12/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Dosyada bulunan CD’nin çözümünde … ibareli ürünlerin reklam yolu ile … logolu programda satışının yapılmakta olduğu, ürünlerin kapak ve ambalajın renk tonu farkı dışında orijinal ürün ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, ürünün sahte olup olmadığı hususunun taraflarınca tespitinin mümkün olmadığı, ürünler üzerinde ve reklam programlarında; Davacı şirket adına TPE nezdinde tescilli … numaralı … şekil markası ile … numaralı … şekil markasının birebir kullanıldığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; Davacının TPMK nezdinde tescilli … numaralı “…” ve … numaralı “…” markalarına, davalıların izinsiz ve sahte ürün pazarlamak suretiyle marka hakkını ihlal ve haksız rekabet ettiklerinin tespiti, durdurulması ve önlenmesine ilişkindir.
Marka tescil belgesine göre davacının marka üzerinde hak sahibi olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK nun 29/1. maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler sayılmıştır. Buna göre;
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek. Düzenlemesi mevcuttur.
Marka Tecavüz davalarında Hukuka uygunluk sebepleri
Hak sahibinin rızası,-izni ya da muvafakati- (29.m.)
Temel başvuru eserlerinde jenerik olarak kullanma (8.m.)
Dürüst ticari uygulamalarda tanımlayıcı olarak kullanma , aksesuar,yedek parça ve eşdeğer parça üretiminde kullanım amacını belirtilmesi (7/5 m.)
Marka Hakkının Tüketilmesi (152.m.)
Önceye dayalı kullanım hakkı (6/3 m.)
Müktesep hak (6/6 m.)
Dürüstlük Kuralı-Sessiz Kalma (M.K. 2.m.) sayılabilecektir.
6769 sayılı SMK Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini, Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” hükmü yer almaktadır.
Markalar ve unvanlar arasında benzerliğin alıcıların, satın almayı düşündükleri mal ve hizmet yerine, bir başka mal ve hizmet almak durumunda bırakması kadar, alıcıların iki farklı mal veya hizmet karşısında olduklarını bilmelerine rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu mallan üreten işletmeler arasındaki idari – ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmaları, halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi halinde benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olduğu, markalar arasında karıştırma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması benzerlik ve İltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır.
Bu noktada tespiti gereken diğer bir husus halk tarafından karıştırılma ihtimalinden ne anlaşılacağıdır. Doktrinde, halk tarafından karıştırılma ihtimalinin iki koşulun bir araya gelmesi halinde vücut bulacağı kabul edilmiş, bu iki koşuldan ilkinin tescili istenen markanın daha önce tescilli bulunan markanın aynısı veya benzeri olması, ikincisinin ise her iki markanın aynı mal ve hizmetlerde kullanılmasının olacağı belirtilmiştir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, ortalama tüketici olarak tabir edilen alıcının söz konusu iki marka arasında bir bağlantı kurması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali İçin yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.
Davalıların eylemi bir bütün olarak incelendiğinde: 6769 Sayılı SMK mm 6/1 maddesi uyannca “markanın tescil haklarına giren aynı mal ve hizmetlerle İlgili olan, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve hizmetleri kapsayan ve bu suretle tüketici nezdinde tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere davacı markasına iltibas teşkil edecek şekilde gözde ve kulakta tüketicileri yanıltmasına” neden olacak şekilde kullanımda bulunduğu ve bu durumun 6769 Sayılı SMKnun 7/2 (a) ve (b) maddeleri uyannca marka hakkına tecavüz teşkil ve haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere: Dosyada bulunan CD’nin çözümünde … ibareli ürünlerin reklam yolu ile … logolu programda satışının yapıldığı, ürünlerin kapak ve ambalajının renk tonu farkı dışında orijinal ürün ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, ürünler üzerinde ve reklam programlarında; Davacının TPMK nezdinde… tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” markalarının birebir kullanıldığı, böylece 6769 Sayılı SMK 7. ve 29. maddeleri uyarınca davalılarının eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile durdurulmasına, önlenmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
1-Davalıların eylemlerinin, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Mahkememizin 11/07/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının, kararın kesinleşmesine kadar devamına,
3-54,40 TL ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan 18,50 TL harcın davalılardan tahsiline,
4-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yaptığı 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı, 59,10 TL tedbir harcı, 750 TL bilirkişi ücreti 292 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.172,90 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 09/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır