Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/470 E. 2019/305 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/470 Esas
KARAR NO : 2019/305

DAVA : Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 06/11/2018
KARAR TARİHİ : 27/06/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının davacıya ait marka hakkını ihlal ettiğini, bu kapsamda marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i, durdurulması, önlenmesi ve yine davalı eyleminin haksız fiil teşkil ettiğinin tespiti, men’i, maddi durumun ortadan kaldırılması, davalının … ibaresini/markasını, işyeri evraklarında, faturalarında, tanıtım evraklarında broşürlerinde, menülerinde , kartvizitlerinde , reklamlarında , işyeri tabelasında, internet ortamında, web sitesinde kullanmasının önlenmesine, … isimli web sitesine erişimin engellenmesine, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi ve tedbire hükmedilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.
SAVUNMA; Davalı açılan davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i, durdurulması, önlenmesi ve yine davalı eyleminin haksız fiil teşkil ettiğinin tespiti, men’i, maddi durumun ortadan kaldırılması, Davalının … ibaresini/markasını, işyeri evraklarında, faturalarında, tanıtım evraklarında broşürlerinde, menülerinde, kartvizitlerinde, reklamlarında, işyeri tabelasında, internet ortamında, web sitesinde, kullanmasının önlenmesine, … isimli web sitesine erişimin engellenmesine, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve tedbire hükmedilmesi istemlerine ilişkindir.
Türk Patent ve Marka Kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
HMK 266. madde gereğince değişik iş dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi yeterli görülmüş, talepler marka hukukuna ilişkin bulunduğundan mahkememizce değerlendirilmiştir.
Davacı yanca sunulu deliller, sitelere ait who’s kayıtları, davacının marka tescil belgeleri incelendiğinde; davalının kullandığı marka, davacının markaları ile iltibasa neden olacak şekildedir. Markalar karşılaştırıldığında davalının … ibareli marka kullanımın hiçbir ayırt edici özelliği olmadığı, markadaki asli unsurun aynen ve izinsiz kullanıldığı anlaşılmıştır. … kelimesi markada esas unsur olup, bu kelimenin önüne veya arkasına ek koymak, harf ya da rakam eklemek marka hakkını ihlal eylemini meşrulaştırmamaktadır. Davacı yanca sunulu deliller kapsamına göre davalının benzer marka başvurusunun kurum tarafından reddedildiği anlaşılmıştır. Davalının … kod nolu başvuru ve … kod nolu başvurularının red edildiği anlaşılmıştır. Öte yandan 6769 sayılı SMK ‘da artık marka başvurusu tescil edilmiş olsa dahi bu husus mütecaviz tarafından bir defi olarak ileri sürülememektedir.
… 2.FSHHM’nin … D.iş sayılı dosyasında bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, Aleyhine Tespit Talep Edilen tarafa ait … internet adresinde ve internet sayfasında sosyal medya (facebook ve foursquare) hesaplarında “…” .”… ” ibarelerinin kullanıldığı, söz konusu ibarelerin tespit isteyen tarafın tescilli “ciğeristan” markalarıyla ayırt edilmeyecek denli benzer olduğu ve bu sebeple iltibas yarattığı tespit edilmiştir.
Davacıya ait ait …, … nolu marka tescil belgeleri, … 2.FSHM Hakimliğinin … D.iş sayılı Delil tespit dosyası, whos’ kayıtları, değişik iş dosyasına sunulan rapor kapsamı ile birlikte incelendiğinde; davalı eyleminin marka hakkını ihlal ve haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Markaların karıştırılması açısından gerek Mülga 556 sayılı KHK.nın ve 6769 Sayılı SMK.nun aradığı ve doktrinde kabul edilen görsel, anlamsal, fonetik değerlendirmeler, markanın esas unsuru, yardımcı unsuru türünden tüm ilkelere “markanın bir bütün olarak tüketicide bıraktığı genel intibaı” değerlendirmesine katkı yapan unsurlardır. Şöyle ki; tüketiciler bir markayı duyduklarında veya okuduklarında iltibas tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarında standart düşünce yapısının bir gereği olarak algılarını birleştirmekte ve bu birleşim sonucu oluşan bütüne göre bir karar vermektedirler. Eğer oluşan bu bütün içerisinde tüketicinin aklına iki markanın birbiri ile ilişkili olduğu yönünde az da olsa bir ihtimal beliriyorsa ve markaya güvenle mal ve hizmetlerin karıştırılma ihtimali doğuyorsa, markalar arası iltibasın veya en azından iltibas tehlikesinin kabulü zorunludur. Elbet bu değerlendirme yapılırken markaların tescilli oldukları sınıflar da (sınıflar yol gösterici olup, mal ve hizmetlerin ayniyeti, benzerliği ve birbiri ile ilgili olup olmadığı) göz önünde bulundurulmalıdır.
Markalar ve unvanlar arasında benzerliğin alıcıları satın almayı düşündükleri mal ve hizmet yerine, bir başka mal ve hizmet almak durumunda bırakması kadar, alıcıların iki farklı mal veya hizmet karşısında olduklarını bilmelerine rağmen bu markalann aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu mallan üreten işletmeler arasındaki idari – ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmalan da iltibas tehlikeleri içinde ele alınmalıdır. (Arkan; s98-99).
Halkın, karşılaştınlan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi halinde benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olacaktır. Markalar arasında karıştırma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıldık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır.
Bu noktada tespiti gereken diğer bir husus halk tarafından karıştırılma ihtimalinden ne anlaşılacağıdır. Doktrinde, halk tarafından karıştırılma ihtimalinin iki koşulun bir araya gelmesi halinde vücut bulacağı kabul edilmiş ve bu iki koşuldan ilkinin tescili istenen markanın daha önce tescilli bulunan markanın aynısı veya benzeri olması, ikincisinin ise her iki markanın aynı mal ve hizmetlerde kullanılmasının olacağı belirtilmiştir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, ortalama tüketici olarak tabir edilen alıcının söz konusu iki marka arasında bir bağlantı kurması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali İçin yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.
Davalı eylemi bir bütün olarak incelendiğinde; bilirkişi raporundaki tespitlere göre de davalı kullanımının davacı markasına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmıştır. 6769 Sayılı SMK mm 6/1 maddesi uyannca “markanın tescil haklarına giren aynı mal ve hizmetlerle ilgili olan, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve hizmetleri kapsayan ve bu suretle tüketici nezdinde tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere davacı markasına iltibas teşkil edecek şekilde gözde ve kulakta tüketicileri yanıltmasına” neden olacak ve bu durum 6769 Sayılı SMKnun 7/2 (a) ve (b) maddeleri uyannca marka hakkına tecavüz teşkil ve haksız rekabet teşkil edecektir.
6769 Sayılı SMK nun 29/1. Maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler sayılmıştır. Buna göre;
a)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7.maddede belirtilen biçimlerde kullanmak,
b)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c)Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerekliği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak ” şeklindeki eylemler marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya göre takdiren 10.000- TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazla istemin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı tarafça davacı markası ticari etki yaratacak alan adında birebir kullanıldığından ve davalının tüm kullanımlarının ihtara rağmen devam ettiği davalı kullanımın hukuka uygun bir kullanım niteliğinde olmayıp, marka hakkına tecavüz oluşturduğu ve eylemin aynı zamanda TTK anlamında haksız rekabet teşkil ettiğinden haksız rekabetin tespiti, durdurulması, giderilmesi, men’i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması talepleri de yerinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davalı eyleminin davacının tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin, tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Somut olay özelliğine göre taktiren 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiili ile davacıya ödenmesine,
3-… ibareli web sitesini davanın etkinliğini temin etmek üzere erişimin engellenmesine,
4-Davalının … markayı 43.sınıf hizmetler yönünden tanıtım reklam, broşür , internet ortamı vb. sair kullanımlarınında tedbiren önlenmesini,
5-683,10 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 170,78 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
6-Markaya tecavüzün tespiti talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 1.200 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 853,88 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı, 70 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere 959,78 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-D.iş dosyasında yapılan yargılama giderlerinden olan 35,90 TL başvuru harcı, 59,10 TL peşin harç, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.395,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine ,
Dair karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 27/06/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır