Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/425 E. 2020/143 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/425 Esas
KARAR NO : 2020/143

DAVA : MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ VE SİCİLDEN TERKİNİ
DAVA TARİHİ : 05/10/2018
KARAR TARİHİ : 12/03/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Hükümsüzlüğü ve Sicilden Terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1988 yılından itibaren …, … ve … gibi gazetelerle birlikte Türkiye’de “…”, “…” adı altında ve uluslararası platformlarda “…” adı altında organizasyonlar düzenlediğini, müvekkili şirkete ait markaların Türkiye’de ve uluslararası platformlarda tanınmışlığının sağlandığını ve “…” ibareli markasını … kod numarası ile Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 38. ve 41. sınıflarda adına tescil ettirdiği, “…” ibaresinin “…” ve “…” anlamına geldiğini, 1988 yılından beri “…” ve “…” ibareli markalarını kullandığını, dolayısıyla gerçek hak sahibi olduğunu, davalının yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen organizasyonlara iştirak ederek haber yaptığını, bundan dolayı bu markaları müvekkilinin kullandığını bildiği ve müvekkili olan şirketin markasıyla iltibas yaratacak derecede aynı olan “…” ibareli … kod numaralı markasını TPMK nezdinde 14.09.2018 tarihinde kötü niyetli olarak adına tescil ettirdiğini, davalının adına tescil ettirdiği marka ile müvekkili olan şirkete ait markanın aynı anlama geldiği ve halk tarafından karıştırılma ihtimalinin olduğunu, bu nedenlerle davaya konu … kod numaralı markanın hükümsüz kılınmasını, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin “…” ve “…” markalarının tanınmışlığını sağlamadığını, bu ibarelerin 60’lı ve 70’li yıllarda da kullanıldığını, bu sebeple davacı şirketin geçmişe dayalı kullanımdan kaynaklı gerçek hak sahipliğinin olmadığını, davacı şirketin markasında bulunan “…” ibaresinin “…” anlamına gelmediğini, bu kelimenin dilimizdeki karşılığının “…” olduğunu, müvekkilinin “…” markası ile davalı yanın “…” markasının görsel açıdan benzer olmadığını, müvekkilinin daimi olarak sinema/TV sektöründe bulunduğunu ve davacının düzenlediği organizasyonların üzerinden 30 yıl geçmesinden dolayı müvekkilin marka tescilinin kötü niyetli olmadığını, müvekkilin markasını aktif olarak kullandığını ve yedekleme vb. bir eylem söz konusu olmadığını, “..” markası ile “…” markasının orta düzey tüketiciler arasında iltibas yaratmadığını, davacı şirketin delil olarak ibraz ettiği gazete küpürlerinin en yeni tarihlisinin 1993 yılına ait olduğunu, TPE’de marka tescilinin 1996 yılından itibaren mümkün hale geldiğini, bu durumda davacı yanın geçmişe dayalı kullanım iddialarının yersiz olduğunu,”…” ibaresinin yarışma organizasyonlarında dereceye girenleri simgelediği gibi ayırt edici bir şekilde kullanılmadığını, iki marka arasında benzer kelimelerin “…” ve “…” olduğunu, ve “…” kelimesinin evrensel bir kelime olması sebebiyle ayırt edicilik vasfı taşımadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
TPMK kayıtları istenmiştir.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 09/01/2020 havale tarihli bilirkişi kurulu raporu ibraz edilmiştir.
09/01/2020 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacı yanın dava konusu marka bakımından “gerçek hak sahibi olduğu” yönündeki iddialarının dosya içerisinden tespit olunamadığı, davacı yanın davaya mesnet … kod numaralı markası ile davalı yanın davaya konu … kod numaralı markasının kavramsal açıdan benzer olduğu fakat karşılaştırmaya tabi markaların şekil, okunuş, işitsel fonetik, görsel açılardan birbirlerine benzemedikleri ve nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyecek kadar farklı oldukları, dosya arasında yer alan bilgi ve belgelerden davalı yanın kötü niyetli olduğu yönündeki iddialar bakımından herhangi bir kanaat oluşmadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; TPMK nezdinde Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğin 41. Sınıfında davalı adına … numara ile tescil edilen “…” markasının, tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkindir.
TPMK kayıtlarından; “…” ibareli … görselini içeren … tescil numaralı markanın, Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğin 38. ve 41. sınıflarında davacı şirket adına tescilli olduğu, “… + şekil” ibareli … tescil numaralı markanın Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğin 41. sınıfında davalı adına tescilli olduğu, “…” ibareli … tescil numaralı markanın Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğin 16. ve 32. sınıflarında ve “…” ibareli … tescil numaralı markanın Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğin 16. ve 38. sınıflarında davacı şirket adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
6769 sayılı SMK’nın 25.maddesinde hükümsüzlük hallerinin düzenlendiği, bu maddede; 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde Mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir hükmünün yer aldığı, atıf yapılan 6. maddede; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir hükmünün yer aldığı bilinmekle taraflar adına tescilli markaların, tescile konu mal/hizmetler bakımından halk arasında karıştırılma ihtimaline neden olabilecek bir benzerliğin mevcut olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
6769 sayılı SMK’nın 6/9 maddesi gereğince kötü niyetle yapılan marka başvuruları, itiraz üzerine reddedilir.
Mahkememizce itibar edilen bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği üzere: Davacı şirketin, dava konusu marka bakımından “gerçek hak sahibi olduğu” yönündeki iddiaların kanıtlanamadığı, davacı şirket adına … tescilli marka ile davalı adına … tescilli markanın kavramsal açıdan benzer oldukları fakat şekil, okunuş, işitsel fonetik, görsel açılardan birbirlerine benzemedikleri ve nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyecek kadar farklı oldukları, sunulan bilgi ve belgelerden davalının kötü niyetli olduğu kanıtlanmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE
2-54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 18,50-TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince 4.910,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.31/03/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır