Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/424 E. 2020/334 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/424 Esas
KARAR NO : 2020/334

DAVA : Marka (Manevi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/10/2018
KARAR TARİHİ : 10/11/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Manevi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin … ve dahil olduğu şirketler grubunun Almanya’da 162 yılından beri ucuzluk marketi sektöründe faaliyet gösterdiği dünya çapında 20 ülkede 10.000’den fazla süpermarketi öldüğünü, … unvanını ve markasını taşıyan süpermarketlerinde … markasıyla piyasaya mallar sürdüğü, … markasının TPMK nezdinde tescil ettirildiğini, … markasının … 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2.05.2013 tarihli … E … sayılı kararı neticesinde tanınmış marka ve 09.12.2014 tarihi itibari ile özel marka statüsü altında korunduğu,… markası ile iltibas yaratacak kadar benzer olan davalıya ait … ibaresinin kullanıldığın, tespit ettiklerini araştırmaları neticesinde TPMK nezdinde davalıya ait … ibaresinin tescil başvurusunun reddedildiğini buna rağmen davalı; … markasını kullanmaya deham ettiğini söz konusu hukuka aykıri fiile son vermesi için … 27. Noterliğinden … tarihinde … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini davalı vekili tarafından … 4. Noterliğinden … tarihli … yevmiye numaralı cevap ihtarnamesiyle davalının davaya söz konusu olan markayı değiştirmeyi planladığını ancak kısa süre zarfında gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını belirttikleri, davalıya gönderilen ihtarın üzerinden 7 ay geçmesine rağmen davalı tarafından markada bir değişiklik yapılmadığını 24.05.2018 tarihinde tekrar yollanan ihtarname neticesinde davalı markasının … olarak değiştirileceğini belirtmişler ve yeni markanın görsellerini paylaştıklarını, fakat … ibaresinin kullanımın …’in pek çok ilçesinde devam ettiğinin anlaşıldığını ve tecavüzün durdurulması ve haksız rekabetin önlenmesi için dava açıldığını, müvekkilinin esas faaliyet alanının süpermarket hizmeti olduğu ve davalının … markasının da aynı hizmetin görülmesi için kullandığını, söz konusu markasal kullanımın … markasının tanınmışlığından yararlanmak üzere kullanıldığını, haksız rekabetin … zincirinin Türkiye’de faaliyette bulunmaması nedeniyle mümkün olmayacağı düşünülse dahi aynı faaliyet konusu çerçevesinde hizmet vermekte olan 3. Kişiler yönünden uzun yıllardır kaliteli hizmet temin etmek amacıyla sarf ettiği emeğinin kötü niyetli ve haksız olarak ortak olunmayla çalışılması yönünde haksız rekabet sonucunu doğurduğunu, davalı şirketin eylemleri nedeniyle müvekkilinin ve markasının zarar gördüğünü bundan dolayı 5.000TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Bu davanın hukuka ve hakkaniyete aykırı olacak açıldığını , müvekkilinin … uzun yıllardır market sektöründe faaliyet gösterdiği, davacının Türkiye sınırlarında faaliyet göstermediği, halk tarafından tanınmadığı faaliyet gösterdiği ülkelerdeki insanlarımız tarafından bilinmediği bundan dolayı haksız rekabet ya da tanını aşlığından faydalanmak gibi bir durum olmadığım … isminin müvekkili için özel bir anlam ifade ettiği yazı stili, punto, renk seçimi ve işaret konusunda davacıdan gelen ihtarnameye verdikleri cevapta iyi niyet ilkesi gereği … İsmini değiştireceklerini, belirttiklerini birkaç aylık bu sürenin makul olduğunu değişim çalışmalarına başladıklarını … olarak görselleri ve tescil belgesini yolladıklarını ve uzun zamandır … isminin müvekkili tarafından kullanılmadığını … markasını kullandıklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELLİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacı … – … market sektöründe mağazalar zinciri olduğunu, … ünvanını ve markasını taşıyan malları piyasaya sunduklarını, TPMK nezdinde … , … , … , … , …, … no ile tescilli markalarının bulunduğunu, ayrıca tanınmış marka statüsünde … kodu ile tescil edildiğini, davalının marka hakkını tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinin tespiti, durdurulması, önlenilmesine, tedbir kararı verilmesi, şimdilik 5000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, …’ın 04/10/2019 tarihli bilirkişi raporlarında özetle ; davacı markasının tanınmış marka olduğunu, “…” VE “…” markalarının birbirine yüksek oranda benzer olduğu, iki markanın aynı sektörde faaliyette olması ve iki markanın yüksek oranda benzerlik taşıması nedenleri ile davacı markasının da tanınmışlığı dikkate alındığında halk nezdinde de karıştırılma ihtimali olabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Rapora itiraz edilmesi üzerine aynı heyetten ek rapor alınmıştır.
Bilirkişiler …, …, …’ın 06/02/2020tarihli EK bilirkişi raporlarında özetle ; davacının dava dilekçesinde “…” markasının kullanımının engellenmesi ve haksız rekabetin giderilmesini talep etniş olduğundan ve talep konusu daha sonrasında ıslah ile değiştirilmemiş olduğundan markanın karşılaştırmasının “…” markası dikkate alınarak yapılmış olduğu, davanın internet ortamında halen “…” unvanını kullanmaya devam etmekte olduğu tespiti ile diğer ayrıntılarına yer verilen bilgiler dikkate alınarak davalının iyi niyet değerlendirmesinin mahkemenin takdirinde olduğunu, davalının Mersin ilinde bilinen bir marka olduğu ve davacı ile aynı hizmet sektöründe (market sektöründe) faaliyette bulunmakta olduğunu, ancak kök röpardaki tespitlerinin aynen geçerli olduğunu, davalının … de faaliyet göstermesinin davalı yanı haklı duruma getirmediğini bildirmişlerdir
Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davacı … adına … ibareli markanın … no ile 3,16,35. Sınıf için 26.2.2002 tarihinde tescil edildiği, daha sonra farklı sınıflarda dahil edilerek seri markalar oluşturulduğu, davacının sunduğu deliller kapsamında davacı markasının tanınmış marka olduğu markanın seri marka şeklinde değişik sınıflarda …, …, …, …, … no ile tescilli olduğu anlaşılmıştır.( … sayılı … ibareli markanın 3, 16 ve 35. Sınıflarda 26/06/2002 tarihinden, … sayılı aynı ibareli markanın 35. Sınıf dahil 11 ayrı sınıfta 12/05/2006 tarihinden, … sayılı aynı ibareli markanın 35. Sınıf dahil 6 ayrı sınıfta 25/12/2008 tarihinden, … sayılı aynı ibareli markanın 24 ve 25. sınıflarda 24/08/2010 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu, davalı markasından sonraki tarihlerde de aynı ibareli ve birçok sınıfta davacı markasının tescil edilmiş olduğu, … ibareli markanın …başvuru numarası ile tanınmış marka olarak TPE nezdinde tescilli olduğu sunulu delillerden anlaşılmıştır)
Davalının ise … nolu … markasının 35.sınıf için 3.7.2009 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı yanca … 4 FSHHM’nin … .Esas… karar sayılı ilamı sunulmuş, 16/03/2007 tarihli ilamda , davacıya ait … markasının tanınmış marka olduğu belirlenmiş, … markasının mağazacılık sektöründe tanınmış marka olduğu anlaşılmıştır.
… ibaresi Almanya’daki marketler zincirinin tanınmış marka niteliğini almış ibaresi olup, oluşturma aşamasında şirketin kurucularının … olan soyadının ilk iki harfi ile indirim anlamına gelen … kelimesinin ilk iki harfinin bir araya gelmesi ile oluşturulan fantezi bir ibare olup, sonuçta … yada … ibarelerinin davalı yanca tek başına kullanımı marka hakkını ihlal ve haksız rekabete neden olacak bir kullanımdır. Davacı yanca sunulu görsellerde davalının … ibaresini öne çıkararak kullandığı tabelalarda bu ibarenin yer aldığı, davalının tescilli markasını davacı markasına yakınlaşmak suretiyle kullandığı,faturalarda dahi … ibaresinin öne çıkarıldığı, bu kullanımın dahi davacının tanınmış … markasına tecavüz oluşturduğu, bu eylem nedeniyle davalıya ihtar gönderildiği, davalının ise ihlali hemen kaldıramayacağını bildirdiği, dolayısıyla davalının sonradan kullanımını değiştirmesinin ihlalin varlığını ortadan kaldırmadığı kaldı ki davalının tüm kullanımlarında … ibaresini öne çıkardığı bu nedenle davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Markaların karıştırılması açısından gerek mülga 556 sayılı KHK.nın ve 6769 Sayılı SMK.nun aradığı ve doktrinde kabul edilen görsel, anlamsal, fonetik değerlendirmeler, markanın esas unsuru, yardımcı unsuru türünden tüm ilkelere “markanın bir bütün olarak tüketicide bıraktığı genel intibaı” değerlendirmesine katkı yapan unsurlardır. Şöyle ki; tüketiciler bir markayı duyduklarında veya okuduklarında iltibas tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarında standart düşünce yapısının bir gereği olarak algılarını birleştirmekte ve bu birleşim sonucu oluşan bütüne göre bir karar vermektedirler. Eğer oluşan bu bütün içerisinde tüketicinin aklına iki markanın birbiri ile ilişkili olduğu yönünde az da olsa bir ihtimal beliriyorsa ve markaya güvenle mal ve hizmetlerin karıştırılma ihtimali doğuyorsa, markalar arası iltibasın veya en azından iltibas tehlikesinin kabulü zorunludur. Elbet bu değerlendirme yapılırken markaların tescilli oldukları sınıflar da ( sınıflar yol gösterici olup, mal ve hizmetlerin ayniyeti, benzerliği ve birbiri ile ilgili olup olmadığı) göz önünde bulundurulmalıdır.
Markalar ve unvanlar arasında benzerliğin alıcıları satın almayı düşündükleri mal ve hizmet yerine, bir başka mal ve hizmet almak durumunda bırakması kadar, alıcıların iki farklı mal veya hizmet karşısında olduklarını bilmelerine rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu mallan üreten işletmeler arasındaki idari – ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmaları, davacının tannımış markasının bir uzantısının da mersin de açılmış olduğunu düşünebilecekleri hususu da iltibas tehlikeleri içinde ele alınmalıdır.
Halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi halinde benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olacaktır. Markalar arasında karıştırma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıldık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması benzerlik ve İltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır.
Bu noktada tespiti gereken diğer bir husus halk tarafından karıştırılma ihtimalinden ne anlaşılacağıdır. Doktrinde, halk tarafından karıştırılma ihtimalinin iki koşulun bir araya gelmesi halinde vücut bulacağı kabul edilmiş ve bu iki koşuldan ilkinin tescili istenen markanın daha önce tescilli bulunan markanın aynısı veya benzeri olması, İkincisinin ise her iki markanın aynı mal ve hizmetlerde kullanılmasının olacağı belirtilmiştir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, ortalama tüketici olarak tabir edilen alıcının söz konusu iki marka arasında bir bağlantı kurması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali İçin yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.
Davalı eylemi bir bütün olarak incelendiğinde 6769 Sayılı SMK mm 6/1 maddesi uyannca “markanın tescil haklarına giren aynı mal ve hizmetlerle İlgili olan, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve hizmetleri kapsayan ve bu suretle tüketici nezdinde tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere davacı markasına iltibas teşkil edecek şekilde gözde ve kulakta tüketicileri yanıltmasına” neden olacak şekilde kullanımda bulunduğu ve bu durum 6769 Sayılı SMKnun 7/2 (a) ve (b) maddeleri uyannca marka hakkına tecavüz teşkil ve haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK nun 29/1. Maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler sayılmıştır. Buna göre;
a)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak
b)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c)Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerekliği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak ” şeklindeki eylemler marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilmiştir.
Davalı tarafın eylemi, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet olarak kabul edildiğinden ve davalı taraf bu eyleminde kusurlu olduğundan 6102 sayılı TTK’ nın 56. maddesi ile 556 sayılı KHK’ nın 9, 61 ve 62/1-b ve 6769 sayılı SMK’nun 29, 149.maddeleri gereğince manevi tazminat talebiyerinde görülerek, fiilin işlenme tarzı, hükmedilecek tazminatın marka sahibinin manevi tatmin duygusunu giderecek düzeyle olması kriteri, hak ve nesafet ölçüleri gözetilmiş ve ihlalin boyutu ile gerçekleşme biçimi, kapsadığı coğrafi alan ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal konumları da dikkate alınarak manevi tazminat talebi 5.000 TL olarak kabülüne, karar vermek gerektiğinden yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davalının davacıya ait tescilli markahakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Davalının kullanımı tescilden farklı bir kullanım olduğundan somut olayın özelliklerine göre Manevi tazminat isteminin kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont faiz oranı ile davalıdan tahsiline,
3-Davalının … ibaresini tanıtım mataryallerinde işyerinin unvanında kulllanmasının önlenmesine,
4-341,55 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 256,16 TL’nin davalıdan tahsiline,
5-Markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti talebi yönünden; Avukatlık ücret tarifesi uyarınca4.910 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca4.910 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 85,39 TL peşin harç, 35, 90 TL başvuru harcı,3000 TL bilirkişi ücreti , 328,50 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 4.449,79 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalıyüzüne karşı,gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yoluaçık olmak üzerekarar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.10/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır