Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/407 E. 2021/291 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/407
KARAR NO : 2021/291

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ-HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, MENİ REFİ, MADDİ- MANEVİ VE İTİBAR TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 25/09/2018
KARAR TARİHİ : 24/06/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüz-Haksız Rekabetin Tespiti, Meni Refi, Maddi- Manevi ve İtibar Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketlerin dünya çapında tanındığını, markalarının TPMK nezdinde tescilli olduğunu, davalı hakkında .. 2. FSHHM’den delil tespiti talep ettiklerini, … 2. FSHHM tarafından … D.İş dosyası ile tespit yapıldığını, bu tespit sonucunda; Davalıya ait işyerinde ve depoda yapılan tespitlerde, müvekkillerine ait markaları içerir birçok ürün tespit edildiğini, davalının fiillerinin müvekkillerinin marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini, el konulan ürünlerin muhafazasına devam edilmesi için ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini isteme zorunluluklarının hasıl olduğunu, tespit sonucu müvekkillerinin marka hakkına tecavüz edildiğinin sabit olduğunu, bu nedenle SMK 150-151. maddeleri uyarınca maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahip olduklarını, marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabetin tespitini, durdurulmasını, önlenmesini, giderilmesini, taklit ürünlerin kapladığı yer ve muhafazasının ciddi külfet meydana getirmesi nedeniyle hızlı imhasını, depolama – sundurma ücretinin davalıya tahmilini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik her bir davacı için 1000 TL maddi, 1000TL manevi ve 1000 TL itibar tazminatının haksız fiil tarihinden işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte hüküm altına alınmasını, davalı aleyhine verilecek kararın Türkiye’nin bütününde yayın yapan yüksek tirajlı bir gazetede masrafları davalı tarafından karşılanmak üzere yayınlanmasını, davanın kabulünü, yargılama giderleri ve her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap verilmemiştir.
Davalı 24/06/2021 tarihli duruşmada: Pandemi nedeniyle ekonomik anlamda çok zor durumda olduğunu, günlük 39 TL olmak üzere toplam ayda 1.500 TL devletten işsizlik sigorta aldığını, bu hususlar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 2. FSHHM nin … D.İş dosyası ve TPMK kayıtları istenmiş, HMK’nun 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
31/05/2019 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davalı tarafça, davacı tarafın tescilli markalarının, dosya kapsamına göre davacıların izni veya hukuki bir dayanak olmaksızın çanta ve cüzdan emtialarında kullanıldığı, davacıların tanınmış markaları olan …, …, … markaları davalı tarafın kullanımlarını gerçekleştirdiği çanta ve cüzdjan emtialarında tescilli olduğu, davacıların …, … VE … hakim unsurlu markalarının birebir aynı şekilde taklit edilerek kullanıldığı, davalı yan kullanımlarının davacıların her biri açısından ayrı ayrı marka tecavüzüne ve haksız rekabete sebebiyet verdiği, davacının maddi tazminat talebinin 6098 sayılı Borçlar Kanunu 51. maddesine göre belirlenmesi gerektiği, manevi tazminat ve itibar tazminatı talebi hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu kanaatini varıldığı bildirilmiştir.
19/01/2021 havale tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda özetle: Maddi tazminatın Borçlar Kanunu’nun 51.maddesine göre belirlenmesi gerektiği, davacı taraf itirazları doğrultusunda, maddi tazminat yönünden kök raporda değiştirilecek bir hususu bulunmadığı, manevi tazminat ve itibar tazminatı talebi hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu yönündeki görüşlerde herhangi bir değişiklik ihtiva edecek emarenin bulunmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının eyleminin, davacıların tescilli markalarından doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, durdurulması, önlenilmesi, SMK 151/2-a kapsamında davacılar için ayrı ayrı 1000 TL maddi, 1000 TL manevi ve 1000 TL itibar tazminatı istemine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip dava dilekçesi tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Dava dilekçesinde, tazminat hesaplamasının 6769 sayılı SMK’nun 151/2/a maddesine göre yani “sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir” göre yapılması talep edilmiş ise de davacılar vekili 24/12/2018 havale tarihli dilekçede; SMK’nun 151/2-b maddesi kapsamında yani ” sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç” kapsamında tazminat talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davanın açıldığı tarih itibarıyla 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU uygulanacaktır.
Madde 7 – (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden;
“Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5) Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6) Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü amirdir.
Marka:Bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye sağlar, markalar işletmelerin üretmiş olduğu emtia veya sunmuş oldukları hizmetlerin birbirinden ayrılmasını sağlamaktadır.
Karıştırılma ihtimali: Bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir. Karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekmektedir. Markaların esas unsurlarının ve vurgu sözcüklerinin aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir. Sözcük markalarında, sözcüklerin başlangıç ve kökleri bütünsel benzerliğin tayininde önemlidir. İki marka arasındaki iltibasın varlığının saptanmasında, markaların yan yana konularak karşılaştırma yapılmaması gereklidir. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında ilgili mal ya da hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeni esas tutulur. Bu alıcıların markaları, aynı anda göz önünde bulunduramayacakları da dikkate alınarak ayrıntılara ilişkin farklar ve bütüne ilişkin benzerlikler üzerinde durulur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükmü yer almaktadır.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
Genel anlamdaki haksız rekabet veya özel yasalar gereğince korunan haklara tecavüz nedeniyle bir zarar doğmuşsa veya henüz zarar doğmamış olmakla beraber doğabilecek ise hatta hiçbir zarar söz konusu olmamakla beraber, haklara tecavüz eden kişi bir kazanç elde etmiş ise hakları tecavüze uğrayanın tazminat hakkı vardır. Bu tazminat, T.T.K. 58. maddesinde açıklandığı üzere haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından uğranılan zarar veya zarara uğrama tehlikesi varsa, tecavüz edenin elde etmesi mümkün görülen menfaatlerin karşılığı olarak verilebilir. T.T.K. 58/d. bendinde de açıkladığı gibi, haklara tecavüz eden, haksız rekabet sonucunda hak sahibinin esasen hiçbir zarara uğramadığını ileri sürerek tazminattan kurtulamaz. Asıl olan bir hakka tecavüzdür. Bu tecavüz varsa, tecavüze uğramayanın bundan ötürü mütecavizin eyleminin durdurulması, sonuçlarının önlenmesi ve zararının somut olaya göre incelenmesi ve takdir edilmesi gereklidir.
6102 Sayılı TTKnın 54.maddesi ile haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
SMK, TTK, BK hükümleri, mevzuat, D.İş dosyası, Mahkememizce itibar edilen bilirkişi raporları ve bütün dosya kapsamından : Davacıların …, …, … markalarının tescilli ve tanınmış markalar olduğu, davalının bu markaları davacıların izni veya hukuki bir dayanak olmaksızın çanta ve cüzdan emtialarında kullandığı, davacıların markalarının kullanımların gerçekleştirildiği çanta ve cüzdan emtialarında tescilli olduğu, davacıların …, … VE … hakim unsurlu markalarının birebir aynı şekilde taklit edilerek kullanıldığı, davalı kullanımlarının davacıların her biri açısından ayrı ayrı marka tescilinden doğan haklara tecavüz ve haksız rekabete sebebiyet verdiği kanaatine varıldığından davalının eyleminin, davacıların marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine karar vermek gerekmiştir.
Markaya tecavüz sayılan fiiller haksız fiil niteliğinde olduğundan maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği bilinmekle, bilirkişi kurulu tarafından maddi tazminat miktarı belirlenemediğinden davalının kullanım yoğunluğu, somut olayın özellikleri ve B.K. hükümlerine göre her bir davacı için ayrı ayrı 1.000 TL maddi tazminata hükmedilmiştir.
Markaya tecavüz sayılan fiiller aynı zamanda haksız fiil niteliğinde olduğu için Türk Borçlar Kanunun 58.maddesinde yer alan haksız fiilin kişilik hakkını zedelemesi halinde manevi tazminata hükmedileceği hükmü SMK bakımından da kabul edilmiştir. Marka hukukunda manevi tazminatın amacı markanın haksız kullanımı veya itibarının zedelenmesi sonucu marka hakkı sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılmasıdır. Yargıtay kararlarında, markaya tecavüz fiilinin varlığında mutlaka uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinin belirtildiği, manevi tazminat miktarının tayininde bu tazminatın bir zenginleşme aracı olması ve hukuka aykırı eylemin yapılmasını istenir hale getirecek aşırı miktarlarda olması kabul edilmemekte, zarara uğrayanda manevi huzuru sağlayacak oranda, tecavüzü yapanda da caydırıcı bir etki bırakacak miktarlarda olmasına özen gösterilmesi gerektiği bilinmekle manevi tazminat talebinin kabulüne ve her bir davacı için ayrı ayrı 1.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Davacı vekili 6769 sayılı yasa kapsamında itibar tazminatı talep etmiştir. Marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın kötü veya uygun olmayan bir şekle kullanılması sonucunda, markanın itibarı zarara uğrarsa, marka sahibi bu nedenle ayrıca tazminat isteyebilir diyerek itibar tazminatının tanımını yapmıştır. Söz konusu taklit markalı ürünler davalı işyerinde tespit sonucu ele geçmiştir. Söz konusu mallar orijinal lisanslı ürünler değildir ve sahte olarak hazırlanmıştır. İtibar tazminatına hükmedilebilmesi için davalının kusurlu eylemi, marka sahibinin itibarının zarara uğraması ve davalının kusurlu eylemi ile itibarın zarara uğraması arasında illiyet bağı aranır. Bu durumda söz konusu taklit markalı ürünler piyasaya sürüldüğünden söz konusu markayı kullanan tüketici nezdinde davacı şirketlerin markasının itibar kaybetmesine neden olacağı kaçınılmaz olduğundan itibar tazminatı talebinin kabulüne ve her bir davacı için ayrı ayrı 1000 TL itibar tazminata hükmedilmiştir.
Davalının eyleminin davacılarının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, dava sonucunda davacıların haklı çıktığı dolayısıyla ilan talebinde hukuki menfaat bulunduğu gözetilerek karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline, masrafın davalıdan alınmak suretiyle taklit ürünlerin hızlı imhasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davalının eyleminin, davacıların marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine
2-Somut olayın özellikleri ve B.K hükümlerine göre her bir davacı için ayrı ayrı 1.000 TL maddi tazminatın delil tespiti tarihi olan 13/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına,
3-Her bir davacı için ayrı ayrı 1.000 TL manevi ve 1000 TL itibar tazminatının delil tespiti tarihi olan 13/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Masrafın davalıdan alınmak suretiyle taklit ürünlerin hızlı imhasına
5-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
6-614,79 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 578,89 TL harcın davalıdan tahsiline,
7-Marka tescilinden doğan haklara tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi talepleri yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
8-Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca her bir davacı için ayrı ayrı 1.000 TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
9-Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca her bir davacı için ayrı ayrı 1.000 TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
10-İtibar tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca her bir davacı için ayrı ayrı 1.000 TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
11-Davacı tarafın yaptığı 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 peşin harç, 226,70 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 2.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.298,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
12-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair davacılar vekilinin ve davalının yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 24/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır