Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/406 E. 2020/43 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/406 Esas
KARAR NO : 2020/43

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 25/09/2018
KARAR TARİHİ : 28/01/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin çikolata ve şekerleme üreticisi olarak dünyaca tanınmış olduğunu, müvekkilinin … markasınında … sayı ile tanınmış marka olarak koruma altına alındığını, markanın özel ve geniş bir korumadan yararlandığını, … markalı ürününün marka ile özdeşleşen özgün bir ambalaj kompozisyonundan oluştuğunu ve bu şekliyle satışa sunulduğunu, özgün bir şekil olan kavanoz ve kavanoz kapağının grafik çiziminin aynı zamanda müvekkili adına marka olarak tescilli olduğunu, özgün kavanoz şeklinin de TPMK nezdinde koruma altına alındığını,müvekkilinin markasıyla iltibas oluşturan “…” ve “…” ibareli ürünlerin davalılar tarafından satışa sunulduğunu, … sitesinde kullanıldığını ve marka hakkına tecavüz edildiğini iddia ederek davacı aleyhine yaratılan marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespitini, durdurulmasını, önlenmesini, ihtiyati tedbir kararı verilmesini, … alan adındaki tüm kullanımların önlenmesini, … markaları, ambalaj kompozisyonları ve kavanoz şekli ile karıştırılacak derecede benzer olan “…” ve “…” ibareli ürünlerin kullanımın önlenmesini, imha ve ilanını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı … ve … vekilinin cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunmuş, davacının yabancı olması kapsamında yabancılık teminatı yatırılması gerektiğini ve ayrıca sessiz kalma yolu ile hak kaybı savunmasında bulunarak, esas yönünden de bir ihlal bulunmadığından davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazı bulunmuş ve ayrıca esas yönünden de davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu; davalıların “…” ve “…” ibareli ürünleri ile davacı aleyhine yaratılan marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması , önlenilmesine, ihtiyati tedbir kararı verilmesine, alan adı kullanımdaki Kullanımların (www.tahonez.com) önlenmesi, ürünlerin imhasına ve hükmün ilanına yönelik olarak açılmıştır.
Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgeleri celp edilmiştir.
Davacı adına … esas unsurlu … tescil nolu markanın 27.1.2011, … nolu markanın …/… nolu markanın …,… nolu markanın 24.1.2011, … nolu markanın 23.12.2002 tarihinde tescil edildiği ve davacı markasının tanınmış marka olduğu anlaşılmıştır.
… markasının … Tic Ldt Şti adına 5, 9, 30.sınıflar için 8.3.2006 tarihinden itibaren tescilli olduğu anlaşılmıştır.
… numaralı “…” markası ise … adlı kişi adına 2010 yılından beri korunmakta olup 29. ve 30.sınıflar için 26/12/2013 tarihinden itibaren tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Davalının yetki, teminat ve sessiz kalma yoluyla hak kaybı yönündeki itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler heyet olarak sundukları müşterek 27.5.2019 tarihli raporlarında; davalı ürünlerinin davacıların markalarına tecavüz teşkil etmediğini, haksız rekabet yaratmadığını bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporu her iki tarafın iddia ve savunmasına, taraf delillerine, marka kapsamlarına, yüksek mahkeme içtihatlarına göre hazırlandığından yeni heyetten rapor alınması yönündeki davacı vekilinin istemi HMK 30. Maddesindeki usul ekonomisi ilkesi gözetilerek yargılamanın gereksiz uzayacağına kanaat geldiğinden reddedilmiştir.
Toplanan deliller, marka tescil belgeleri, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporları, yüksek mahkeme ilamları bir bütün olarak incelendiğinde; Davacı taraf, “…” ve “…” markalı ürünlerde siyah ve kırmızı kompozisyonunun kullanıldığını, markaların sonunun “-…” ibaresiyle bitmesinin kavanoz şekli ve beyaz tırtıklı kavanoz kapağı tercihinin, ürünlerin üzerinde kullanılan etikette yer alan unsurların kompozisyonu gibi nedenlerden dolayı markaların iltibas derecesinde benzerlik arz ettiğini iddia etmektedir.
Davacı markalarının esaslı unsuru olan … kelimesi de, davalı markasının esas unsuru olan … ve … kelimesi de anlamsız fantezi sözcüklerdir. Her ne kadar markaların monu … ibaresi ile bitmekteyse de; markada yer alan harfler gerek görünüş gerekse okunuş bakımından markaları farklılaştırmaktadır. Markaların son 4 harfleri aynı sırayla “…” harfleri olup markaların ilk kısımlan ise “…”, “…” ve “…” şeklinde oldukça farklıdır. Dava dosyasına sunulmuş olan bilgi ve belgelerden bu kelime unsurlarının ortak kısmı olan ve sonda yer alan “…” harflerinin aynı benzer mallara ilişkin marka seçimlerinde ve tescillerinde “…” ve “…” gibi yaygın bilinirliğe sahip markalarda dahil olmak üzere oldukça sık tercih edilmiş olduğu ve tescilli olan bir çok markada aynı şekilde marka sonunda bu harf diziminin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan da markaların ayırt edici sözcük unsurları bakımından bir benzerlik ve ilişkilendirme söz konusu değildir.
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Davacı yan her ne kadar ayrıca ticari takdim sebebiyle markaların ilişkilendirileceğini davalı eyleminin haksız rekabete neden olacağını da ileri sürmüşse de; Markalarda yer alan süt, üzerinde krem çikolata sürülmüş ekmek, bıçak fındık ve fındık bitkisini ifade eden yeşil yaprak görselleri kimsenin tekeline verilemeyecek tali, tanımlayıcı unsurlardır. Ayrıca Yargıtay 11. HD’nin 2005/9995 E. ve 2006/13737 K. Sayılı kararında da belirtildiği gibi “Davalıya ait süt kremalı çikolata, süt kremalı çikolatalı gofret ve “…” ibarelerini taşıyan ürün ambalajlarında mevcut gofret ve çikolata şekli, dökülmüş süt görüntüsü, renk ve yazıdan oluşan kompozisyon ile tüketiciye verilen mesaj, ambalaj içinde satılan ürünün içeriğinin kolayca algılanıp satın almalarını sağlamaya yöneliktir. Davalı kullanımında benzer şekil ve renkler mevcut ise de; iltibas tehlikesi yaratılmayacak şekilde üzerinde markanın bizatihi yer aldığı şekilde piyasada yer aldığı ve ambalaj içindeki ürünün niteliğini göstermek amacıyla yani krem çikolatanın ön plana çıkartılmasının amaçlandığı hususu kuşkuya yer vermeyecek bir şekilde bilirkişi raporunda da belirtilmektedir.
Diğer taraftan ambalaj içerisinde sunulan ürünlerin görüntülerinin ve niteliklerinin ambalaj üzerinde ifade edilmesi bilirkişi raporunda isabetle belirtildiği üzere yaygın bir uygulama olduğu gibi pazarlama açısından da bir gerekli olan bir unsurdur. Mevcut uyuşmazlığa konu ürün, sürülebilir çikolatalı -kakaolu fındık kreması ürünüdür. Ürünün sürüldüğü yer ise yaygın bilindiği hali ile ekmek dilimidir. Belirli bir şekli bulunmayan bu ürünün ürün ambalajında gösterilmesinin ilk akla gelen yolu, ekmek dilimi üzerindeki görüntüsü ile ürünün içeriğini oluşturan süt ve findığın görüntüsü olabilir. Zaten İlgili sektörde sunulan rakip ürünlerin ambalajların üzerinde de ilgili ürünler görsel olarak ekmek dilimi üzerine sürülmüş veya bu görüntünün yanında ürünün içeriğini oluşturan malların görüntüsü yer almaktadır. Davacının tescilli kavanoz görselli markası da bulunmaktadır. marka örneği kapaklı bir kavanozdan ibaret olup kavanozun marka örneğinde görünen hali ile bîr yanı içe doğru eğimli bir şekle sahiptir. Ürün şekli ve/veya ambalajlarına ilişkin tescil için özgün ve alışılmışın dışında bir şey arandığı göz önüne alındığında bu markanın tesciline olanak sağlayan özgünlüğü, kavanozun içe doğru eğimli olmasıdır.Marka hukukunda genel kabul gördüğü üzere markaların benzerlik ve karıştırma ihtimali değerlendirmesi nihai olarak markalar bir bütün olarak alınarak yapılmaktadır. Kapağın yuvarlak olmasının çevrilerek açıp-kapama için teknik bir zorunluluk olduğu, aynı zamanda sıkıştırılarak kapatılacak bir kapak için kapak üzerinde sürtünmeyi artırıcı yüzeyin bulunmasının da teknik bir zorunluluk olduğu anlaşılmakta olup, kavanoz görüntüsü yönünden de bir ihlalin bulunmadığı hususu sabittir.
Davaya konu … ürün ambalajı ve … ürün ambalajı olarak kullanılan kavanoz üzerinde … tescil nolu numaralı markanın özgün kısmını oluşturan içe doğru eğim şeklinde bir eğim bulunmadığı da rapordaki görsellerden çok net olarak anlaşılmakta olup,markada bulunan kenarlarında dikey çizgiler/çıkıntilar bulunan yuvarlak kapak ağırlıklı olarak teknik zorunlulukların dikte ettiği özelliklerden oluştuğundan, özgün ve ayırt edici bir özelliği bulunmayan bir görüntüde olduğundan, markadaki bu kapak görüntüsünün tek başına davacıyı akla getirecek bir ayırt ediciliğe sahip olmadığı, markanın bir bütün olarak incelenmesi kuralı gözetildiğinde gerek davacı gerekse davalı markaları ve kullanım ticari takdim şekli bakımından gerekli ayırt ediciliğin bulunduğu, somut olayda marka hakkını ihlal ve haksız rekabetin şartlarının bulunmadığı anlaşılmakla subut bulmayan davanın reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 18,50 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalıların yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararıntebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.28/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır