Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/400 E. 2020/257 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/400 Esas
KARAR NO:2020/257

DAVA:Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/09/2018
KARAR TARİHİ:06/10/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde; … ilçesinde bulunan tarihi …, Müvekkili Şirket tarafından restore edilmiş ve halihazırda Müvekkili Şirketin tasarrufunda olduğunu, … kapsamında bulunan binalara ilişkin tüm hakların kullanımı 15.10.1987 tarihli Yapım ve İşletme Sözleşmesi, 23.02.1989 tarihli Ek Sözleşme 1,05.10.1998 tarihli Ek Sözleşme 2 ve yine 05.11.1998 tarihli Ek Sözleşme 3 ve en nihayetinde 23.02.2011 tarihli Ek Sözleşme 7 uyarınca Müvekkili Şirket’e ait olduğu, İstanbul’un tarihi dokusunun hissedildiği en Önemli semtlerinden biri olan …, “…” tarihi ve kültürel yapısı araştırılmış ve aslına sadık kalınarak Müvekkili Şirket tarafından restore edildiğini, bu projenin güzelliği sebebiyle şehircilik ve mimari alanda prestijli ödüller aldığını, birçok ajans ve şirket tarafından …’de çekimlerin yapılması için Müvekkili Şirket’e devamlı surette talep gelmekte olduğunu, davalının müvekkili Şirket ten herhangi bir izin ya da sonrasında onay almadan …’de bulunan binalar ön plana çıkarılmak suretiyle kullanılarak dilekçe ekinde görseli yer alan reklamın oluşturulduğunu, söz konusu görsel gazetelerde ve dergilerde tam sayfa basıldığını, billboardlarda kullanıldığını ve bu izinsiz kullanım sonucu davalının hukuka aykın olarak ticari fayda elde ettiğini, …. Noterliğinin 11.07.2018 luriJıli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilmesine rağmen davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla 1000 TL tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketin, dünyaca tanınan … markasının lisansörü olarak Türkiye’de faaliyet gösteren yaklaşık 17,5 milyon aboneye hizmet veren bir GSM kuruluşu olduğu, bina ve mimari eserlerde FSEK hak sahipliğini gerçek kişilere bahşetmiş olup bu kişi de eseri yapan mimar olup bu nedenle davacı şirketin dava açma ehliyetinin bulunmadığı, mali haklarının süresi de 70 yıl ile sınırlı olduğu, tüzel kişilerin eser üzerinde hak sahipliği mümkün olmadığı, bu devir alınan hakka dayalı bir talepte bulunabilmeleri için de hak sahipliğini elde ettiklerini ibraz ve ispat etmeleri gerektiği, davacı şirketin çektiği 11.07.2018 tarihli …. Noterliği … keşide nolu İhtanamede, ne de dava dilekçesinde bu haklara sahip olduğuna dair bir belge sunmadığı, davacının hak sahibi olmadığına dair Yargıtay 11.HD. Emsal ilamlarını sunduklarını, davacının kanunen mali hakları kullanma yetkisine sahip olduğuna ilişkin bir delili olmadığı gibi mali haklarının ihlal edildiğine istinaden bir talepte de bukunmadığını, davanın “aktif husumet yokluğu” nedeniyle reddi gerektiğini, doktrinde de ifade edildiği üzere, sanat eseri şekline dönüştürülmesi anlamına gelmeyen tadilat ve değiştirmeler İşlenme eser sahipliği oluşturmayacağı, eser üzerinde bir ihlalin vuku bulmadığını, dava dilekçesinde belirtilen fotoğrafların, birer sokak çekimi olup bu çekimlerin söz konusu bina ile bir bağlantısı da bulunmadığını sokak ve caddeler kamu malı olup kimsenin hak ve tasarrufunda olmadığı hususunun FSEK 40. Maddesinde düzenlendiğini tüm açıklanan nedenlerle davanın REDDİ gerektiğini beyan etmişlerdir.
DELİLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Fikri Mülkiyet hakları davacı şirkete ait … … ait bina görsellerinin izinsiz kullanımı nedeniyle şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler reklam ve pazarlama uzmanı …, fikri haklar uzmanı …, Doç. DR. Mimar … 12/02/2020 havale tarihli bilirkişi raporlarının denetim ve hüküm kurmaya elverişli, dosyaki deliller ile uyumlu olduğundan mahkememizce hükme dayanak yapılmış olup, bilirkişiler raporlarında özetle; … İsimli binaların FSEK m.4/5 anlamında mimari eser kapsamında olduğu, Bu eserin mimarının … olduğu, mimarın 1899 yılında vefatı ile eser üzerindeki telif haklarının 1969 yılında sona ermiş olduğu,Kaldı ki FSEK m.40/1 hükmü gereğince bu tür mimari eserlerin dış görünümlerinin 3, Kişiler tarafından televizyon veya başka mecralarda görüntülenmesinin serbest olduğu dolayısıyla dava konusu çalışmada bu binanın görüntülenmiş olması sebebiyle davalının herhangi bir tazminat yükümlülüğünün bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmişlerdir.
Davacı … sıraevlerin davacı şirket tarafından restore edilmesi nedeniyle binalardaki görüntü üzerinde hak sahibi olduğu ve binaların görsellerinin izinsiz reklamlarda kullanıldığı iddiasıyla huzurdaki davayı açmıştır.
FSEK 14.maddesinde “Bir eserin umuma arzedilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını munhasıran eser sahibi tayin eder”denilmiştir. Binaların mimari açıdan güzel sanat eseri niteliğinde bulunduğu hususu raporda belirtilmiş olup, fsek sisteminde eser sahibi ancak gerçek kişiler olabilir. Somut olayda ise binaların mimarının … olduğu, mimarın 1899 yılında vefatı ile eser üzerindeki telif haklarının 1969 yılında sona ermiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere kural olarak eser sahibinden izin alınmaksızın eserin kullanılması FSEK 21-25’te düzenlenen mali hakların ihlali sayılacaktır. Bununla birlikte FSEK’te mali hakların serbestçe kullanımına ilişkin bazı sınırlamalar ve istisnalar öngörülmüştür. Bu istisnalardan biri de FSEK 40’ta düzenlenmiştir. FSEK 40 hükmüne göre; “Umumi yollar, caddeler ve meydanlara, temelli kalmak üzere konulan güzel sanat eserlerini, resim, grafik, fotoğraf vesaire ile çoğaltma, yayma, umumi mahallerde projeksiyonla gösterme, radyo ve benzeri vasıtalarla yayımlama caizdir. Bu salahiyet mimarlık eserlerinde yalnız dış şekle münhasırdır.
Üzerlerine, sahibi tarafından sarahaten men edici bir kayıt konulmuş olmadıkça güzel sanat eserleri, malikleri veya bunların muvafakatıyla başkaları tarafından umumi mahallerde teşhir edilebilir.Açık artırma ile satılacak eserler umuma teşhir olunabilir. Umumi mahallerde teşhir edilen veya açık arttırmaya konulan bir eseri sergi veya arttırmayı tertip eden kimseler tarafından bu maksatlarda çıkarılacak katalog, kılavuz veya bunlara benzer matbualar vasıtasıyla çoğaltma ve yayma caizdir.Bu hallerde, aksine yerleşmiş adet yoksa, eser sahibinin adının zikrinden vazgeçilebilir.
Görüldüğü üzere FSEK.m.40 hükmünde, bazı güzel sanat eserleri üzenindeki hakların şahsi menfaat gerekçesiyle sınırlandırılması hususu düzenlenmiştir.Temelli kalmak”tan maksat ise; devamlılıktır. Sırf geçici bir süre için Sergilenmek üzere konulan güzel sanat eserlerinin FSEK.m.40/1 anlamında yararlanma mümkün değildir. Şahsi yararlanmanın kapsadığı yetkiler içerisinde “çoğaltma”dan bahsedilmişse de; güzel sanat eserlerini çoğaltma serbestisi son derece sınırlıdır ve bir çoğaltma sadece aslı ya da yüzey halinde bulunan güzel sanat içinde resim, tablo, fotoğraf vb. için mümkündür. Bir resmin mekanik araçlar kullanılarak taklit ve kopya edilmesi, fotoğraf veya fotokopisinin çekilmesi suretiyle aynen ikinci bir nüshası elde edilirse çoğaltma söz konusu iken, umumi yol, cadde veya meydanlara konulmuş bir heykelin, kabartma, oyma vs. eserlerinin resminin yapılması , fotokopisinin çekilmesi gerçek anlamda bir çoğaltma olmayıp işleme niteliğindedir. Zira burada bir güzel sanat eseri bir şekilden başka bir şekle sokulmaktadır.
Umumi yollar, caddeler ve meydanlarda temelli kalmak üzere konulmayıp, üzerlerine sahibi tarafından da men edici bir kayıt konulmayan güzel sanat eserleri; malikleri veya bunların muvafakatıyla başkaları tarafından UMUMİ MAHALLERDE teşhir olunabilir(FSEK.m.40/ll). Bu hüküm, güzel sanat eserlerinin sergilenebilmesi için kültür ve sanat amaçlarıyla konulmuştur. Umumi mahallerden maksat, herkesin serbestçe gelip geçmekte olduğu yerlerdir. Ancak bu yerlerin sürekli açık olması veya mülkiyetinin kamuya ait olması şart değildir. Bu nedenle umumi olmayan sergi salonlarında, sanat galerisinde ve cami ve kilise gibi kapalı mekanlarda sergilenen eserler FSEK.m.40/l’deki şahsi yararlanmanın kapsamına girmez. Buna göre, kamuya teşhir edilecek eserlerin mutlaka güzel sanat eseri olması gerekmez.
FSEK.m.40. Maddeye göre, “bu hallerde, aksine yerleşmiş adet yoksa, eser sahibinin adının zikrinden vazgeçilebilir. Görüldüğü gibi bu hüküm ile eser sahibinin sadece mali hakları değil, manevi haklarından biri olan adın belirtilmesi hakkına da bir sınırlama getirilmiş olmaktadır.
Somut olayda ise binanın umumi yol üzerinde bulunması ve binanın temelli kalmak üzere kamuya açık alanda bulunması, binanın içinin reklamda kullanılmayıp sadece sokak ile birlikte binanın görselinin kullanılmasının FSEK 40 hükmündeki istisna çerçevesinde serbest olduğu ve bu sebeple davacının mali ve manevi haklarının ihlal edilmediği anlaşıldığından , hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere : eserin mimarının … olduğu, mimarın 1899 yılında vefatı ile eser üzerindeki telif haklarının 1969 yılında sona ermiş olduğu,Kaldı ki FSEK m.40/1 hükmü gereğince bu tür mimari eserlerin dış görünümlerinin 3, Kişiler tarafından televizyon veya başka mecralarda görüntülenmesinin serbest olduğu ,davalının herhangi bir tazminat yükümlülüğünün bulunmadığı anlaşılmakla subut bulmayan davanın reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davanın reddine,
2- 54,40 TL ilam harcınınpeşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 18,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Reddedilen tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu 27 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararıntebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulenanlatıldı.06/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır