Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/396 E. 2020/45 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/396 Esas
KARAR NO : 2020/45

DAVA : Eser Sahipliğinden Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/03/2012
KARAR TARİHİ : 28/01/2020

Taraflar arasında, eser sahipliğinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan dava Kapatılan İstanbul …Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15.03.2016 tarih ve…-… sayılı kararı ile karara bağlandığı ve ilamın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtayca incelenmesi sırasında yüksek mahkeme denetimindeyken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş, dava dosyası bozma sonrasında uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2018/396 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ,
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacı vekili, müvekkilinin “…” isimli dizinin senaristlerinden olduğunu, fakat davalılardan … ve …’ün müvekkilinden gizlice diğer davalı yapımcı … ile anlaştıklarını, müvekkilinin senarist olarak isminin belirtilmediğini ileri sürerek 97.500,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı senaristlerden 4.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA;Davalı … vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … ve … vekili, davacının senarist olmadığını, müvekkillerinin asistanlığını yaptığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu Dava, eser sahipliğinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Bozma öncesinde Kapatılan İstanbul 3.Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15.03.2016 tarih ve 2012/68-2016/51 sayılı kararına göre; “…” isimli filmin senaryosunun, 5846 sayılı Yasanın 2. maddesi kapsamında ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olduğu, dosyaya sunulan gerek “…” isimli televizyon dizisi filmi ile ilgili dizi projesi başlıklı dokümanlardan, gerekse davacının g-mail ve Yahoo uzantılı e-postalarında mevcut dizideki olayların tartışıldığı, davacı tarafça senaryoda değişikler yapıldığı, bu durumda senaryonun davalılar ve davacı tarafından oluşturulduğu, ancak hangisinin hangi bölümü yazdığına ilişkin net bir bilgi bulunmadığından, 10. madde kapsamında eserin birden fazla kişinin iştiraki ile vücuda getirilen ve ayrılmaz bir bütün teşkil eden nitelikte olduğu, Senaryo Yazarları Derneğince her bir bölüm için senaryo ücretinin en az 15.000,00 TL olacağının bildirildiği, bu durumda davacı payına düşecek miktarın bölüm başı 5.000,00 TL edeceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 45.000,00 TL alacağın, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazla ilişkin talep ve manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği ve kararın davalı … ve … vekili tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay 11.HD’nin 2016/10713 esas ve 2018/4996 karar ve 5.7.2018 tarihli bozma ilamı ile bozularak mahkememize iade edilmiş ve bozma sonrasında dava dosyası mahkememizin 2018/396 esas numarasına kayıtlanmış ve usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyularak taraflara bozma ilamı gönderilerek bozmaya karşı diyecekleri tespit edilmiştir.
Yargıtay 11.HD’nin 2016/10713 esas ve 2018/4996 karar ve 5.7.2018 tarihli bozma ilamı gerekçesine göre; “..Dava, eser sahipliğinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı taraf, “…” isimli dizinin ilk 13 bölümünde davalı … ve davalı … ile birlikte senarist olduğunu, bu davalıların kendisinden habersiz yapımcı olan diğer davalı ile anlaştığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar tarafından, davacının senarist olmadığı, asistan olarak çalıştığı savunulmuştur. Mahkemece davacının adı geçen dizide senarist olup olmadığı konusunda iki farklı heyetten rapor alınmıştır. 28/04/2014 tarihli bilirkişi raporunda, davacı ile senarist olan davalıların e-posta üzerinden senaryoyu tartıştığı ancak davacının senaryoya esaslı bir katkısının bulunmadığı belirtilmiştir. 25/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda aynı e-posta yazışmalarına istinaden davacı tarafın senaryoda değişiklikler yaptığı, senaryoya bir katkısının bulunduğu bu nedenle de eser sahibi olduğu ifade edilmiştir. Mahkemece, 25/02/2015 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak iki raporda aynı e-posta yazışmalarına istinaden farklı sonuçlara varılmıştır. Mahkemece iki rapor arasındaki çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı … ve davalı … vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı … ve davalı … yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı … ve …’e iadesine, 05.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” şeklindeki bozma ilamı gerekçesi gözetilerek çelişkinin giderilmesi amacıyla bozma sonrasında Doç DR…., … ve …’dan oluşan heyetten rapor alınmıştır.
Bilirkişiler Doç Dr…., … ve …’ın 10.7.209 tarihli raporları kapsamına göre; Dava konusu televizyon dizinin eser niteliğine haiz olduğu ve sinema eserleri çerçevesinde FSEK kapsamında korunduğu,Eser sahipliğinin tescille değil, eserin oluşumu ile kazanıldığı ve senaryo yazımında yer alarak kendi hususiyetini katmış olan davacının yardımcı kişi olarak nitelendirilemeyeceği, FSEK madde 8/III gereğince dava konusu dizide eser sahipleri birliği bulunduğu ve ayrılmaz bütün olması sebebiyle iştirak halinde eser sahipliği söz konusu olduğu, yapımcının ise bağlantılı hak sahibi olduğu, İştirak halinde eser sahipliğinde kararların oybirliği ile alınması gerektiği, bu duruma aykırı olarak davacının izni alınmadan yapılmış mali hak devir sözleşmesinin geçersiz olduğu, Mali hakların tecavüze uğraması sebebiyle davacı tarafından FSEK madde 68 kapsamında maddi tazminata hükmedilebileceği, manevi haklara tecavüz olması sebebiyle manevi tazminata hükmedilebileceği, Davalı yapımcının kusurunun bulunmamasıyla birlikte tacir sıfatından kaynaklı basiretli davranma yükümlülüğü de dikkate alınarak davalı aleyhine hükmolunacak tazminatın var olup olmayacağı ve varsa da bunun miktarında münasip bir indirim imkanının takdirinin mahkemeye ait olduğu; buna karşılık davalı gerçek kişiler bakımından kusurun varlığının tespit edilebildiğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davalı yan rapora itiraz etmişse Yargıtay Bozmasında, e-mailllerin sıhhati ya da geçerliliği konusunda menfi bir bozma sebebi bulunmadığından davalının yeniden bir inceleme yapılması yönündeki istemi usul ekonimisi de gözetilerek redderilmiş ve sunulan raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli, çelişkileri gideren bir rapor olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan tüm deliller birlikte incelendiğinde hükme esas alınan bozma sonrasındaki rapor da dikkate alındığında; Eser sahipliğinin özgün bir fikre ve kişiye has özelliklere bağlı olan yaratma/oluşturma eylemine dayanması sebebiyle bir başkasına ait eserdeki düşünceye, anlatıma destek olmak eser sahibi olma niteliğini kişiye kazandırmayacaktır. Başka bir deyişle, başka bir kışının talimatları ve yönlendirmeleri doğrultusunda özgün eklemeler yapılmadan esere katkıda bulunulduğu takdirde eser sahipliğinden söz etmek mümkün olmayacaktır. Bu noktada kişinin esere ne kadar katkıda bulunmuş olduğu, bu katkının niceliği değerlendirmede esas alınmayacak; bulunulmuş olan katkının niteliği önem teşkil edecektir. Kişinin eserin dizilmesi, mizanpajı, düzeltilmesi gibi teknik ya da yardımcı basım hizmetlerinde emeği geçenlerin eser sahibi sayılmamaları asıldır (FSEK madde 10/III). Ancak bir kişinin, bir başkasına ait eserin anlatımını etkileyecek biçimde yaptığı editörlük çalışmasını ya da eserin oluşmasına çeşitli belgeler toplayıp düzenleyerek ya da ayrıca düzeltme yapılması gerektirmeyen çevirilerle eserdeki düşünceye ya da anlatıma destek olan ya da katkı sağlayan kimselerin katkılarını “yardımcı hizmet” kapsamında düşünülmesi hatalıdır. Somut olayda taraflar arasındaki yazışmalardan davacının senaryo yazım aşamasında etkin bir rol oynadığı, sadece imla hatalarını düzeltme değil; aynı zamanda senaryo yazımında, karakter ve olay gelişmesinde de katkıda bulunduğu toplanan deliller ile subuta ermiştir.
5846 sayılı yasanın 8/III. maddesinde düzenlenmiş olduğu üzere;”Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibidirler, Madde uyarınca sinema eserlerinde eser sahiplerinin oluşturduğu birliğe hangi hükümlerin uygulanacağı belirtilmemiş olsa da somut olaya konu dizinin her bölümünün birbiriyle bağlantılı olması ve ayrılmaz bîr bütün teşkil etmesi sebebiyle iştirak halinde eser sahipliği söz konusu olacak ve bu birliğe adi şirket hükümleri uygun düştüğü ölçüde uygulanacaktır.
Bozma öncesi alınan 25/02/2015 tarihli raporda, davacının g-mail adresinde … isimli dosyasında 2.-3.-4.-5. Bölümlere ait içerikler mevcut olduğu gibi, sonrasına ilişkin de senaryo bilgilerinin mevcut olduğu, Yahoo e-mail adresinde davalılardan … ve … adına kayıtlı bölüm özetlerine ilişkin içerikler mevcut olduğu, … isimli dizi filmin 13 bölümünün senaryo bilgileri mevcut olduğu gibi, sonrası için de hikayelerin mevcut olduğunu belirterek, maillerin görsellerini de rapor içeriğine eklemek suretiyle içeriklerdeki bilgilerden de senaryonun ortak yazıldığı sonucuna vardıkları bildirilmiştir.
Bilindiği üzere dizilerin veya filmlerin senaryoları her yerde bulunabilecek yada kişilerin kolaylıkla ulaşabileceği belgelerden olmadığı gibi gelişen teknoloji sayeyesinde doktora öğrencileri ile bilimsel alanda çalışanlar ile senaryo yazarlarının mail adreslerini unutma yada mail adreslerinin hacklenme (ele geçirilme) ihtimaline binaen oluşturdukları başka bir mail adresine de mail atarak senaryonunun oluşturulduğu tarihi belgelemek adına işlem yaptıkları da bilenen bir sektörel gerçekliktir. Günümüzde fikir hırsızlığının çok yoğun yaşandığı sinema eserlerinde de senaristler tarafından oluşturulan bölümlerin yine kendilerince oluşturulmuş başka bir mail adresine atılarak depolanması sıkça rastlanan bir durum dur.
Alınan son raporda da sektör bilirkişinin isabetle belittiği gibi;Henüz hazırlık ve yazım aşamasında olan bir senaryonun, yazımla ilgisi olmayan kişilerce görülmesi, okunması, ulaşılır olması veya katkı sunulması sektörel olarak pek görülen bîr durum değildir. Zira senaryolar edebi metinler olmayıp üçüncü kişiler tarafından okunmak için değil; filme alınmak için yazılmaktadır. Senaristlerin duygu ve düşüncelerini yansıtan bir hikâyenin filme/diziye alınması amaçlanmaktadır. Bunun başkaları tarafından çalınması veya bundan esinlenilmesi istenilmemekte, bu sebeple de ilgili olmayan kişilerce senaryoya ulaşılması kolay olmamaktadır. Dolayısıyla taraflar arasındaki yazışmalardan ve sunulan delillerden davacının söz konusu senaryonun yazım ekibinde olduğu ve senaryoya katkıda bulunduğu tespit edilmiştir.
Dolayısıyla hükme esas alınan son bilirkişi raporunda ve 25/02/2015 tarihli raporda da davacının salt yardımcılıktan öte senaryonunun oluşturulmasına katkıda bulunduğu, davacının sadece teknik eleman mahiyetinde olmadığı, diğer davalılarla senaryoyu tartıştığı açıkça görüldüğünden, FSEK 11. Maddedeki karineden davalılarla birlikte yararlanacağı, dizi film senaryosunun sektör uygulamasına göre çekime başlamadan önce tescil edileceği halde gelen kayıtlardan tescil edilmediğinin anlaşıldığı belirtilerek, davacının ismi olmadan ve izin alınmadan senaryonun kullanılması sebebiyle hakkının ihlal edildiği ve senaryo yazarları derneğinden gelen yazıya göre de, genel bütçenin %5’inin bölüm başı senaryo ücreti olarak belirlenebileceği, bu miktarın 15.000,00 TL olduğu, üç katı uygulamasının mahkemenin takdirinde olduğu yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır.
Sunulan deliller ve dosya içeriğinden anlaşıldığı üzere, … isimli filmin senaryosu, 5846 Sayılı yasanın 2. Maddesi kapsamında ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olup, dosyaya sunulan söz konusu televizyon dizisinin 13 bölümüne ait cd’lerde görüldüğü üzere, senaryo yazarı olarak davalılar … ve … senaryo yazarı olarak gösterilmiştir. FSEK 11.Maddesinde belirtildiği üzere, sahibinin adı belirtilen eserlerde aksi sabit oluncaya kadar yazılı kişi o eserin sahibi sayılacak ise de, dosyaya sunulan gerek … isimli televizyon dizisi filmi ile ilgili dizi projesi başlıklı dokümanlardan, gerekse davacının g-mail ve Yahoo uzantılı e-postalarında mevcut dizideki olayların tartışıldığı davacı ile senarist olduğu belirtilen her iki davalının yazışmalarından, dizi senaryosunun FSEK 9. Maddesinde belirtildiği üzere, birden fazla kişiler tarafından, yani dosya davacısı ile davalılar tarafından oluşturulduğu, 10. Madde kapsamında eserin birden fazla kişinin iştiraki ile vücuda getirilen ve ayrılmaz bir bütün teşkil eden nitelikte olduğu, senaryonun üç senarist tarafından ortaklaşa oluşturulmakla ve gerek Senaryo Yazarları Derneğinden bozma öncesinde bildirilen %5 oranı, gerekse bilirkişi raporu nazara alındığında da, söz konusu dizinin her bir bölümü için senaryo ücretinin 15.000,00 TL olacağı yolundaki tespit nazara alındığında, birlikte eser sahipliği sebebiyle de davacı payına düşecek miktar bölüm başı 5.000,00 TL edeceğinden, davanın (13×5=) 45.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan davalı … tarafından dizi film senaryosunun sözleşme çerçevesinde kullanılması sebebiyle 68. Maddenin uygulanması şartlarının bulunmadığı anlaşılmakla birlikte davalı yapımcının tacir sıfatından kaynaklı basiretli davranma yükümlülüğü dikkate alınarak hükmedilen tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı yan ayrıca manevi tazminat talep edilmiş ise de hüküm temyiz eden davalılar yararına bozulduğundan ve ilk hükümde manevi tazminat istemi red edilmiş olup, aleyhe hüküm kurulamayacağından , ilk hükümde de manevi tazminat istemi red edilmiş olmakla manevi tazminat yönünden hüküm kesinleşmiş olup, aleyhe bozma yasağıda gözetilerek hüküm kurulması gerektiğinden ; hükmün davalılar …, … lehine bozulmuş olması bu nedenle ilk hükümden aleyhe hüküm verilememesi yasağı kapsamında; usuli kazanılmış haklar da gözetilerek; 45.000- TL alacağın, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, maddi tazminat isteminde fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminatın reddine(bu yöndeki hüküm kesinleşmiştir) karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Hükmün Yargıtay 11.HD’ce temyiz eden davalılar …, … lehine bozulmuş olması bu nedenle ilk hükümden aleyhe hüküm verilememesi yasağı kapsamında; usuli kazanılmış haklar da gözetilerek; 45.000- TL alacağın, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazla ilişkin talebin reddine, manevi tazminat talebinin reddine( manevi tazminatın reddine dair hüküm kesinleşmiştir)
2-3.073,95 TL ilam harcının bozma öncesi harçtan mahsubu ile yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Kabul edilen maddi tazminat talebinin kabulü yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 6.650 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 7.625 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak tüm davalılara verilmesine,
5-Manevi tazminat talebinin reddine dair karar kesinleştiğinden bozma sonrasında vekalet ücreti hesaplanmasına yer almadığına,
6-Davacı tarafın bozma öncesi yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 1.531,75 TL dava ilk masrafı, 3.600 TL bilirkişi ücreti, 360 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 5.492,25 TL ile bozma sonrası yapmış olduğu 3.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 8.492,25 TL’nin 3/2 sinin tüm davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalıların yapmış olduğu 55 TL’nin davalılar üzerinde bırakılmasına,
8-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 28/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır