Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/366 E. 2021/17 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/366 Esas
KARAR NO:2021/17

DAVA:Marka Hakkına Tecavüz, Haksız Rekabetin Önlenmesi, Tazminat
DAVA TARİHİ:15/08/2018
KARAR TARİHİ:20/01/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka hakkına tecavüz, haksız rekabetin önlenmesi, Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına TPE nezdinde … no ile tescilli “…” markasının SMK koruması altında olup mimarlık, mühendislik ve inşaat alanında bilinen bir marka olduğunu, davalı tarafın, müvekkiline ait markayı aynı sektörde kullandığını ve müşterilerini yanılttığını, davalı fiillerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, 6769 Sayılı SMK’nın 159.maddeleri uyarınca tedbir kararı verilmesini, SMK 150 uyarınca markadan doğan haklara tecavüz ve TTK madde 52 ve 55 uyarınca haksız rekabet suretiyle … adıyla verilen hizmetin durdurulmasını, ve her türlü tanıtım evrakına el konulmasını, davalı tarafa ait … internet sitesine erişimin engellenmesi ve tecavüz teşkil eden her türlü fiilin durdurulmasını, marka hakkından kaynaklı haklara davalı tarafın tecavüzünün ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespiti, men’i ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, masrafı davalıdan alınarak tirajı yüksek bir gazetede hükmün ilanını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminat ( 21.9.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemleri 20.000 TL olarak talep edilmiş olup) ve yasal faizi mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki ve zamanaşımı itirazında bulunduğu , esas yönünden ise müvekkilinin … …. Ltd. Şti. unvanı ile 2007 yılının son aylarında kurulduğunu ve kuruluş 03.01.2008 tarihinde tescil edilerek ilan edildiğini, bu tarihten itibaren kesintisiz olarak faaliyetlerine devam ettiğini, davacının ise; 17.04.2008 tarihinde kurulduğunu, müvekkil firmanın … ibaresini kullanımı ve ticaret sicile tescili marka tescilinden önce olduğu gibi davacı firmanın kuruluşundan da önce olduğunu, ayrıca müvekkilinin 1991 yılından bu yana sektörde faaliyet gösteren … ve mühendislerle birlikte 2007 yılında … …. Ltd. Şti.adı altında yapılandığını, kuruluşundan itibaren inşaat sektöründe; otoyol, köprü, demiryolu, üstyapı, altyapı, enerji inşaat işlerini kapsayan firmaların kamu taahhüt işlerinde betonarme taşeronluğunu yaptığını, davacı firmanın web sayfasında da inşaat sektöründe faaliyet gösteren firmalara proje ve danışmanlık hizmeti verdiğini, buna ilişkin delillerini sunduklarını, müvekkilinin faaliyet alanının davacıdan tamamen farklı olduğunu, müvekkilinin davacıya karşı zarar verme kastı bulunmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacı adına … no ile tescilli “…” markasının davalı tarafından aynı sektörde kullanıldığı ve davalı fiillerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği iddiasıyla markadan doğan haklara tecavüz ve TTK madde 52 ve 55 uyarınca haksız rekabet suretiyle … adıyla verilen hizmetin durdurulması, her türlü tanıtım evrakına el konulması, davalı tarafa ait … internet sitesine erişimin engellenmesi ve tecavüz teşkil eden her türlü fiilin durdurulması, marka hakkından kaynaklı haklara davalı tarafın tecavüzünün ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespiti, men’i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, masrafı davalıdan alınarak tirajı yüksek bir gazetede hükmün ilanı, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın( ( 21.9.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemleri 20.000 TL olarak talep edilmiş olup)davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi, taraflara ait ticari sicil kayıtları, alan adı kayıtları (WHO’S KAYITLARI) celp edilmiştir. Davalı yetki itirazında bulunmuş ise de; SMK 156/3 maddesi gözetildiğinde yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca marka hukuku yönünden iltibas, haksız rekabet değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan mahkememizce hukuki yönden bilirkişi incelemesine gerek görülmemiştir.
Site içindeki kullanımların ve sitenin kimin üzerine kayıtlı olduğunun tespiti yönünden bilgisayar mühendisi Bilirkişi görevlendirilmiştir. Bilirkişi … 25/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda; … adlı internet sitesinin yer sağlayıcısının “…” ve erişim sağlayıcısının “…. Ltd. Şti.”isimli firmalar olduğu, alan adının “…” ismine tescil ettirildiği ve alan adının 19.02.2009 tarihinde oluşturulduğunu, … adlı internet sitesine girildiğinde; mezkur sitenin … isimli siteye yönlendirme yaptığı (bir başka deyişle, … uzantılı web adresi üzerinden yayın yapmaya devam ettiği) ve … isimli hesabın askıya alındığı bilgisine ulaşıldığını, … adlı internet sitesinin yer sağlayıcısının “…” ve erişim sağlayıcısının “…. Ltd. Şti.” isimli firmalar olduğu, sitenin alan adının “… …” ismine tescil ettirildiği ve alan adının 13.11.2012 tarihinde oluşturulduğunu, … ve … isimli internet sitelerine erişim sağlanamadığından ve buna bağlı olarak site içerikleri görüntülenemediğinden bahisle söz konusu sitelerin …aracılığıyla web arşiv kayıtları üzerinde incelemeler yapıldığı, işbu incelemeler sonucunda; her iki internet sitesinde de “…” ibaresinin firma unvan adı olarak ve site alan adlarında kullanılmış olduğunu tespit etmiştir.
Mahkememizce ….Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin… Talimat sayılı dosyasında alınan 12/07/2019 tarihlibilirkişi raporunda; Davalı … … …. Ltd. Şti.’nin “…” ticaret unvanı ile 03.01.2008 tarihinde kurulduğu ve …tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde tescilinin ilan edildiği, Davalı … … …. Ltd. Şti.’nin 2008-2018 dönemlerine ait toplam 11 yıl için Kurumlar Vergisi Beyannamesi ile beyan ettiği Dönem Net Zararının 477.938,46 TL olduğunu, Davalı … … …. Ltd. Şti.’nin 2008-2018 dönemlerine ait toplam hesaplanan Net Kazancının 4.803.008,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
TİCARİ SİCİL KAYITLARININ İNCELENMESİ:
Davalı … ticaret unvanı ile 03.01.2008 tarihinde kurulduğu ve 08.01.2008 tarih ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde tescilinin ilan edildiği, firmanın faaliyet alanının 37 sınıf –konut amaçlı olmayan inşaat ve altyapı müteahhitliği, köprülerin inşaası.. alanına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacının … ticaret unvanı ile 17.4.2008 tarihinde kurulduğu ve 24.8.2008 tarih ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde tescilinin ilan edildiği, her türlü mimarlık hizmetleri, mühendislik hizmetleri, her türlü inşaat hizmeti vermek amacıyla kurulduğu , vergi kaydında da faaliyet alanının mimarlık faaliyetleri ve danışmanlık olduğu anlaşılmıştır.
Davacının … şekil (mımark ibaresinin başında iç içe geçmiş kare şekli mevcut olup)markasının … nolu ile … başvuru tarihi ile …tarihinde tescil edildiği, emtia sınıfının 35, 37, 42. Sınıflar olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yan dava dilekçesinde ihlal teşkil ettiğini ileri sündüğü web sayfası çıktısı koymuş olup, bu çıktıda davalının … şekil( yeşil görsel ile geometrik şekilde olmayan dalgaya benzer şekilde ) … ibaresi altında faaliyet alanlarını gösterdiği ve inşa aşamasında bir görsele yer verdiği ancak davacının tescilli şekil markasını kullanmadığı açıkça görülmektedir.
Her şeyden önce davalının ticari sicile tescili davacının ticaret sicile tescil tarihinden önce olup, davacının marka tescili de davalının ticari sicile kayıt tarihinden sonraki bir tarihdir. Öte yandan davalının sunduğu deliller ile … … ibaresi ile birlikte bu ibarenin hemen üzerinde yeşil görsel ile geometrik şekilde olmayan dalgaya benzer şekilde bir tescilsiz marka kullanımının bulunduğu, dosyaya davalı yanca sunulan kataloğda da firmanın yaptığı işler ile 2007 yılında yeniden yapılandığı , bitirdikleri işlere ilişkin proje isimlerine yer verdikleri, dosyaya sunulan fatura örneklerinde davacıdan önce … … ibaresini kullandıkları, sözleşme örneklerinin sunulduğu anlaşılmıştır.
Marka hukukundaki genel ilkeler nazara alındığında; tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan başka işaretin sahibinin itirazı üzerine tescili istenilen markanın tescil için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ya da belirtilen işaret sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkı veriyorsa o marka tescil edilemez. Bu hüküm markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımını tescilden üstün tutarak gerçek hak sahibinin korunmasını amaçlamaktadır. Buna göre bir markayı ihdas eden ve tanıtan kimse o markanın gerçek sahibidir ve açıklayıcı etkiye sahip tescile karşı üstün ve öncelikli hak sahibidir. Eskiye dayalı kullanım yoluyla gerçek hak sahipliği söz konusu olabilmesi için bu kullanımın markasal nitelikte olması gerekli değildir. Ticaret sırasında, tanıtımda kullanılmış olsa bile bu yeterlidir. Gerçek hak sahipliği marka hukukunda açılacak tüm davalarda mahkemece de res’en gözetilmelidir.
Davacı huzurdaki davada kendi ticaret unvanının tescil tarihi daha sonraki bir tarih olduğu için marka tescil belgesini dayanak göstererek huzurdaki davayı açmıştır. Ancak davalının uzunca bir süreçte gerek ticaret unvanı gerekse markasını tescilsiz kullanım yoluyla belirli bir çaba, emek, maddi ve sektörel anlamda birikim ve yatırım yaparak kullandığı sunulu deliller kapsamından anlaşılmaktadır. MK .2 maddesinin hakkaniyete ilişkin genel düzenlemesi ışığında salt davacının sonradan aldığı tescil belgesine davalı olarak dava açması hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.
Marka hukukunda tescilde öncelik ve teklik ilkesi mevcuttur. Bir markanın aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak ancak bir tek sahibi olabilir. Dolayısıyla tescilli bir markaya aynı veya iltibas düzeyinde benzer olan işaretin, aynı veya benzer mal ve hizmetler bakımından bir başkası adına tescili mümkün değildir.
Ancak davacının markası salt yazı ibaresinden oluşturulmamış bir şekil markasıdır. Davacı yanca sunulu delillerin hiçbirinde davalının davacıya ait şekil markasını birebir kullandığı ispat edilememiştir. Zira Davacının … şekil markası karıştırma ihtimali yönünden incelendiğinde ancak markadaki ayırt ediciliği sözcüğün başına eklediği iç içe geçmiş kare şekli ile sağlayabilmiş, yine markanın altında ise daha küçük yazı puntosu ile architects ibaresine yer vermiş olup, bu yabancı ibare zaten mimarlık faaliyetlerine vurgu yapan bir ibare olup, keza … ibaresindeki yazının da karakteristik bir yazı stili ile oluşturulduğu, … ibaresinin yapılan mesleğe vurgu yaparcasına daha açık renkte yazıldığı, ,sona eklenen K ibaresinin koyu renk ile kombin edildiği anlaşılmaktadır. Sunulu hiçbir delilde davalının bu yazı karakteri ile bir kullanımı mevcut değildir. Davalının kullanımı tamamen kendisinin davacıdan daha önce oluşturduğu aynı zamanda ticaret unvanında asli unsur olarak yer alan … ibaresinin yer aldığı, … … şekil( yeşil görsel ile geometrik şekilde olmayan dalgaya benzer tarzda )şeklinde gerçekleşmiş olup, tescilsiz markasındaki … ibaresi de belirli bir punto ile oluşturulduğundan ilk bakışta tescilsiz markada göze çarpan ibarenin yeşil logo ile birlikte … … şekil( yeşil görsel ile geometrik şekilde olmayan dalgaya benzer şekilde ) göze çarpan bir etki yaratmaktadır.
Marka çağrışımı, tüketicinin zihninde marka ve onun özellikleri arasında belli temel özdeşleştirmelerin (çağrışımlar) oluşturulmasıdır. Bu özellikler; tüketicilerin marka ile ilişkilendirdikleri belli bir sembol, ürün nitelikleri, sözcükler, sesler, renkler veya ünlü bir kişi olabilmektedir. Ayrıca markanın yazılışı ve yazım karakteri diğer çağrışım araçlarıdır. Çağrışımlar benzersiz çağrışımlar olabileceği gibi, bir grup çağrışım da yaratılabilir. (Aaker, Building Strong Brands, 1996:7).
Bilimsel tanımlarda marka çağrışımlarının tüketici zihninde farkındalık yaratmak ve sadakat geliştirmek yönünde çok etkili olduğu ifade edilmiştir. Özellikle işletmeler özgün ve benzersiz/eşsiz çağrışımlar yaratarak farklı olmak isterler. Bazen de markalar bir grup çağrışım akla getirebilir. Çeşitli yazarlara göre marka değeri yaratmada marka çağrışımlarının büyük katkısı, tüketici temelli olmasından kaynaklanmaktadır. (Krishnan,Characteristics of memory associations:Aconsumer-Based Brand Equity Perspective”International Journal of Research in Marketing,13, 1996:390). Tarafların faaliyet gösterdikleri alan sıradan tüketicinin aldanacağı bir alan olmayıp, iş sahiplerinin titiz araştırmalar sonucu sözleşme imzalamak suretiyle faaliyet gösterdikleri bir alan olduğu da anlaşılmıştır.
Davalı delillerinin muhtelif tarihlerde davacının tescil tarihinden önce kesilen faturalardan oluştuğu görülmektedir. Bu deliller davalının … ibaresini uzun yıllardır kullandığını ispatlamaktadır, tarafların faaliyet alanları bir anda karar verilip satın alınacak nitelikte değildir, belirli yaş ve eğitim seviyesine sahip seviyeden tüketici kitlesine hitap ettiği düşünüldüğünde taraf markalarının kolaylıkla karıştırılabileceği kanaati de oluşmamaktadır.
Davalının ….net ibareli alan adı da 19.2.2009 tarihinde oluşturulmuştur. TTK hükümlerine göre ticaret şirketleri için alan adı oluşturma zorunluluğu getirilmiş olup, davalının ticaret unvanı ile uyumlu alan adı oluşturmasında hukuka aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmıştır. Zira davalının tescilsiz markasal kullanımları davacıdan önceki tarihli olup , davacı marka üzerinde üstün hak sahibi olduğunu ispat edememiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2013/11-52, K. 2013/1416 ve 02.10.2013 tarihli kararında da belirtildiği gibi; “Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (556 Sayılı KHK)’nin 1, 6, 9 ve 14. maddelerinde etraflıca düzenlenmiş olup, Kararname’nin 6. maddesinde; bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan marka korumasının tescil yoluyla elde edileceği açıklanmıştır. Bu nedenledir ki; hükümsüzlüğüne karar verilip kesinleşinceye kadar bir marka, geçerli tüm hukuki hakları marka sahibine sağlayacaktır. Aynı ilke; HGK’nun 13.06.2012 gün ve 2012/11-155 E. 2012/376 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.” Davacı huzurdaki davayı tescilli marka sahibi sıfatıyla açabilecektir. Ancak davalının davacıdan önce … ibaresini kullanmış olması, 6769 sayılı SMK’nun 5/1-d maddesinde ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli meslek , sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran yada esas unsur olarak içeren işaretlerin mutlak ret nedenleri arasında gösterildiği bilinmektedir. … ibaresine eklenen … ibaresi mimarlık mesleğini işaret ettiğinden ancak markaya yapılacak esaslı ekler yada logolar yoluyla bir marka koruması sağlayabilir. Gerek davacıya gerek davalıya … ibaresi üzerinde tekelci haklar yaratacak şekilde …harfinin eklenmesi tek başına taraflara markasal anlamda geniş yetkiler veremez, davacının markası da kurum tarafından bir şekil markası olduğu için kabul görmüş olup, davalının kullanımı ise yine kendi oluşturduğu tescilsiz markaya dayalı bir kullanım olup, toplanan delillere göre huzurdaki davada davalının önceye dayalı hak sahibi olduğu, somut olayda davacının tescilli markasının tescilli olduğu haliyle davalı yanca kullanıldığının ispat edilemediği, somut olayda marka hakkını ihlal ve haksız rekabetin söz konu olmadığı anlaşıldığından sübut bulmayan davanının esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-59,30 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 23,40 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
3-markaya hakkına tecavüz ve Haksız rekabetin tespiti talebinin reddi nedeniyle Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-maddi tazminat talebinin reddi nedeniyle Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.20/01/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır