Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/354 E. 2023/125 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/354 Esas
KARAR NO : 2023/125
DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 08/08/2018
KARAR TARİHİ : 09/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin akademik Kürtçe ve modem Arapça dillerine hâkim olduğu, Davalılardan … …’in …’ye ait “… (Anonim)” isimli eseri hakkında hazırlamak istediği Arapça-Kürtçe şerhi ( … ) için müvekkiline müracaat ettiği, Davalı … …’in şerh eserin yazımı, tahkiki ve tashihi konularında birlikte hareket ederek, sadeleştirmeler ile beraber 2 ciltlik bir ürün meydana getirdikleri, Hazırladıkları ürünün basımı için … ile anlaşmaya çalıştıkları, bununla ilgili olarak müvekkilinin e-mail hesabından yayınevi ile yazışıldığı, ürünün yayınevi tarafından incelenmesi için de 20 sayfadan oluşan bir numune gönderdikleri, Eser henüz yayınlanmadan Müvekkilinin yurtdışına çıkmak zorunda kaldığı, ürünün basım işlerini, Davalılar o zamana kadar müvekkilinin güvenini sarsacak herhangi bir eylemle bulunmadıklarından, … … ve oğlu … … …’e emanet ettiği, Davalıların Müvekkilinin yurtdışında olmasını fırsat bilerek anlaşma zemini aranan … yerine Davalı … ile anlaştıkları, Davalılar ve sponsor firmanın Müvekkilinin emeklerini bilerek gasp ettikleri, Müvekkilinin kitabın yazım, tashih ve tahkik işlemleri üzerindeki hakları görmezden gelinerek, ürünün tahkik komisyonu kısmına Müvekkilinin adını dahi yazmadıkları, Davalılardan … … …’in kitabın meydana getirilmesinde herhangi bir katkısı olmamasına rağmen adının tahkik kuruluna yazıldığı, Müvekkiline hak ettiği ödemeyi de yapmadıkları, Müvekkilinin haklarının tazmini için, Davalılara, … Noterliği’nden 22/06/2018 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiği, Davalılar … ve … … …’in bu ihtamameye, … Noterliği’nden 03/07/2018 tarih, … yevmiye numaralı yazı ile cevap verdikleri, bu cevabın 3. bendinde “… Halbuki bu kitapta … sadece ücret karşılığı dizgi yapmıştır. Bu dizgi karşıtığında da şahitler huzurunda 30.000 TL’den fazla ücret almıştır…” denilerek Müvekkilin iddialarının tevilli olarak ikrar edildiği, bu yüksek ücretin sadece kitabın dizgisi için ödendiğinin iddia edildiği, bunun da kitabın ne denli önemli olduğu ve kitabı meydana getirmek için çok fazla emek harcandığını gösterdiği, bu durumda Müvekkilinin kitap meydana çıkarken sarf ettiği fikri çabanın karşılıksız bırakılması, ayrıca kitabın davalılar tarafından basılarak piyasaya dağıtılmış olmasından kaynaklı olarak elde ettikteri kar oranında da Müvekkiline düşen payın ödenmesi gerektiği açıklama ve iddiasında bulunduğu, Dava Dilekçesi’nin sonraki kısmında “Şerh” işleminin ne olduğu ve “şerh işlemini herkesin yapıp yapamayacağı” açıklanmıştır: Davacı Vekilinin bu yöndeki açıklamaları şunlardır: Şerh; bir kitabın tüm metninin edebi bilgi ve yetenekle aslına uygun şekilde yorumlanması, açıklanmasıdır. Şerhin hem kitabın yazıldığı dile hem de çevrilen dile hâkimiyeti gerektirdiği, kitabın yazıldığı dönemin edebiyatı hakkında bilgi sahibi olmak, şerhin yapılan dilin ve çevrilerek yorumlandığı dilin edebi usullerini bilmek gerektiği, dolayısıyla yalnızca yabancı bir dil bilmenin yeterli olmayacağını açıkladığı, Davacıya göre “şerh işlemi” interdisipliner bir yöntem olmakla birlikte bilginin yanında yetenek de gerektirdiği, Davacı Vekili müvekkili ile Davalılardan … …’in ortaklaşa hazırladıkları şerh şeklindeki kitabın “doğrudan sahibinin hususiyetini gösteren İŞLEME ESER olduğu” dil, gramer ve çeviri noktasında Müvekkili, diğer konularda ise davalı … …’in fikri çabaları sonrasında ortaya çıktığı iddiasında olduğunu, müvekkilin ihlal edilen hakları için şimdilik 1.000 TL maddi zararın haksız fiil tarihi olan kitabın basım tarihinden başlamak üzere yasal faizi ile birliikte, müştereken ve müteselsilen davalılardan tazminine, Mahkeme masrafları ile ücreti vekâletin müştereken ve müteselsilen davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar … … ile … … … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Davalı … …’in ülkedeki şerh konusunda en ehliyetli birkaç âlimden birisi olarak birçok eser şerh ettiği, dil, edebiyat, tarih, çeviri her anlamdan kitabin şerhini kendi başına yapmaya ehil olduğu, … …’in oğlu … … …’in de imam, vaiz, müftü ve öğretim üyesi olduğu, bu niteliklere müvekkillerinin hem devlet yetkilileri, hem de halk nezdinde itibarlarının üst düzeyde olduğu, Şerhi, 80 yaşındaki Müvekkilinin ilmi bilgisi ile gerçekleştiği, Davacının sadece ücret karşılığı kitabın dizgisini yaptığı, Davacı …’a yaptığı dizgi karşılığında olmak üzere toplam 30.000 TL’den fazla bir meblağ ödendiği, Davacı … ile Müvekkillerinin bilgisi dışında anlaşma zemini sağladığı, ancak herhangi bir anlaşmaya varamadığı, kitabın basım aşamasına gelmeden yurtdışına gitmesi neticesinde Müvekkillerinin daha uygun olduğu kanaati ile … ile anlaşma sağladıkları, Müvekkili … … …’in kitabın dizgi sonrası düzeltilme, başlıkların düzenlenmesi, şiirlerin dizaynı, eserin basım aşamasına kadar sayfa düzeninin oluşturulması, numaralandırılması gibi birçok işlemde katkısı bulunduğu, Sponsorluk iddiasının gerçeği yansıtmadığı, Müvekkilinin ürünün basımı için Yayınevi’ne 30.000-TL ödeme yaptığı, Dava konusu kitabın ticari amaçla basılan kitap olmadığı ve ticari müessese, kitapevi, satış evlerinde satışa sunulmayan, reklamı yapılmayan, ilme hizmet ve bilimin yayılmasına yönelik tamamen ücretsiz dağıtılan bir kitap olduğu, bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, haksız ve hukuki mesnetten yoksun işbu Davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri, Davacının Telif hakkı ihlali iddiası ile maddi tazminat talep edemeyeceği (FSEK md. 70); Davacının eserin Müvekkil … … ile müştereken şerh edildiği iddiası ile adının belirtmemesi dolayısı ile telif hakkı ihlaline dayanarak işbu davayı ikame ettiği, ancak kitabın yalnızca Müvekkili … … tarafından şerh edildiği, Davacının hukuki delil ile ispattan aciz iddialarına dayanarak ikame ettiği işbu Davanın asla kabul anlamına gelmemekle birlikte, Davacının iddia ettiiği telif hakkı ihlali süz konusu olsaydı bile hukuka aykırı fiili yönelmiş olduğu bir zarar mevcut olmasının gerektiği, Davacı yanın, mali haklarına ilişkin uğradığını iddia ettiği bir maddi zararı bulunmadığı, iddiasını ispat edecek bir delil de sunmadığı, müştereken şerh edildiğini iddia ettiği kitaba adının yazılmamasından dolayı maddi zararının tazminini talep etmişse de, somut olay bakımından hukuka aykırı bir fiil neticesinde oluşan maddi bir zarar bulunmadığını, Davacının, Müvekkili … …’in şerh ettiği … ” adlı eserin el yazmasını bilgisayara geçirme işlemini (dizgi) ücret karşılığı gerçekleştirdiği, Müvekkili ile Davacı arasında eserin müştereken te’lif edildiği veya eserde Davacının adının yazılacağına ilişkin herhangi bir yazılı veya sözlü bir anlaşma dahi bulunmadığı, Müvekkilinin yaşı (80) itibari ile gerçekleştirmekte zorluk çektiği el yazmasından bilgisayara geçirme işlemini gerçekleştiren Davacının kitabın ortaklaşa hazırlandığı ve hatta Müvekkili … …’in Arapça dilini bilme dışında şerh yazmaya muktedir ve ehiiyetli olmadığı, Davacının bu konudaki uzmanlığına müracaat ettiği iddiasının Müvekkili … …’in haklarına tecavüz olduğu, Davacı lehine haksız yere telif hakkı talebinde bulunulduğu, dava konusu kitabın … … tarafından te’lif edildiğine dair bizzat kendi el yazısı ile yazıldığı deflerler ve kâğıtlar kendilerinde bulunduğu, bunlardan her bir cildin ilk ve son sayfaları hem el yazısı, hem de bilgisayar çıktısı üzerindeki yine müellif … …’e ait düzeltmeler yine kendi el yazısı ile ekte (EK-1) sunulduğu, ayrıca söz konusu kitabın … …’in bilgisayarında yazıldığına dair dijital kayıt da ekle mevcut (EK-2) olduğu, söz konusu el yazmaları ve kayıt üzerinde teknik incelemeler yapıldığında eserin … … tarafından bizzat kaleme alındığı anlaşılacağı, Müvekkili … … ve oğlu Doç. Dr. … … …’i itibarsızlaştırmaya yönelik sinsi bir iftira olduğu, görüleceği üzere Müellif … …’in bugüne kadar 40 ciltten fazla eser yazdığı, bunlar içerisinde üçünün şikâyet konusu olan Şerh’in Yazarı …’ye ait oldukları, Davalının Davacı iddialarının aksine şerh konusunda ülkenin en ehliyetli birkaç âliminden birisi olduğu, Davacı yanın dilekçesinde de belirttiği üzere bugüne kadar bütün İşlerinde güven ve itimat üzere çalışan Müvekkillerinin fırsatçılık yaptığı iddiasının doğru olmadığı, Davacının asılsız iddialarının onun kendi yaşını, tecrübesini, mesleki donanım ve ilmi birikimini aşacak düzeyde büyük iddialar oldukları, Davacının Davalıların bilgisi dışında … Yayınevi ile anlaşma zemini aradığı ancak herhangi bir anlaşma sağlanamadığı, Davacının yurtdışına gitmesinin ardından Davalıların … Yayınevi ile anlaştıkları; Dava konusu kitabın … Yayınları tarafından bastırılmak üzere anlaşma sağlandığı, bu anlaşmanın daha sonra Müvekilleri tarafırıdan bozularak başka bir yayıneviyte anlaşma yapıldığı iddiasının doğru olmadığı, … Yayınevi ile herhangi bir yazılı veya sözlü anlaşma sağlanamadığı, yalnızca zemin hazırlandığı, Davalının izni olmaksızın yapılan bu görüşmelerden Davalının sorumlu olamayacağı, Davacının yurt dışına gitmesinin ardından, Davalının kitabın basımı için bir yayınevi ile anlaşarak kitabın basımını gerçekleştirdiği, davalı … … …’in kitabın basımına kadar her aşamada katkısının olduğu, Müvekkiline ait kitabın el yazısından bilgisayara geçirilmesi işlemine yardım eden Davacıya maddi anlamda destek amacıyla, emeğinin karşılığından daha fazla ücret ödendiği, Davacının kendisin yazar olduğu ve hiçbir ücret almadığı için maddi ve manevi olarak mağdur durumda olduğunu iddia ettiği, oysaki bu kitapta Davacının sadece ücret karşılığı dizgi yaptığı, bu dizgi karşılığında da şahitler huzurunda dizgi başına aylık ücret olmak üzere toplamda 30.000 TL’den fazla ödeme aldığı, bu meblağın takriben üçte birisi dizgi konusunda sarf ettiği emeğinin karşılığı olduğu, üçte ikilik kısmın da davacının işsiz olması, birkaç çocuğunun bulunması, akrabaları tarafından maddi olarak desteklenmemesi sebebiyle müvekkili … … tarafından yardım, hayır ve hasenat niyetli olarak ve Davacının rencide olmasını engellemek, onu utandırmamak amacıyla emeği şeklinde gösterilerek ödendiği, piyasa koşullarında dizgi fiyatlarının belli olduğu, 2 ciltlik bir kitap için bu meblağ çok fazla olduğu, iki ciltlik kitabın basılma masrafı dahi bu meblağ kadar tutmadığı, Müvekkillerinin her ikisinin de birçok kez elden Davacıya hem dizgi ücreti, hem de yardım amacıyla farklı meblağlarda muhtelif zamanlarda para verdikleri, bu hususun tanık beyanları ile ispat edileceği, Dava konusu kitabın ticari amaçla basılan bir kitap olmadığı, hizmet ve bilimin yayılmasına yönelik ücretsiz dağıtılan bir kitap olduğu; Kitabın basılarak piyasaya dağıtıldığı iddiası ile elde edilen kar oranında Davacının kendine düşen payın ödenmesini talep etmesi hususunun açıklanması gerektiği, çünkü söz konusu kitabın ticari amaçla basılan kitaplardan olmadığı, ticari müessese, kitapevi, satış evlerinde satışa sunulmadığı, hiçbir ticari merkez ve satış kurumunda piyasaya sunulmayan, herhangi bir reklamı yapılmayan, ilme hizmet ve bilimin yayılmasına yönelik tamamen ücretsiz dağıtılan bir eser olduğu, bu konuda, internetteki kitap sitelerinde arama yapıldığında söz konusu eserin dağıtıma verilmediği ve piyasaya sürülmediğinin anlaşılacağı, bu nedenle başkasına ait bir eser üzerinden hak iddia eden Davacının burada hem Müvekkili müellif … … ve … … …’i yalan beyanları ile itibarsızlaştırmaya çalıştığı, hem de haksız yere hak iddiasında bulunduğu, ayrıca sponsorluk iddiasının da gerçek olmadığı, Davaya konu kitabın basımında hiçbir firmanın sponsorluk yapmadığı, Müvekkili tarafından … Yayınevi’ne 1.000 adet kitabırı basımı için 30.O0O-TL ücret ödendiği, yalnızca ücret karşılığı eserin el yazmasından bilgisayara geçirilme işlemini gerçekleştiren Davacı’nın katkısı eser için ayrılmaz bir bütün teşkil etmediği, bu durumda kendisini eserin sahibi olarak görüp eserin müştereken meydana getirildiği iddiasının asılsız olduğu, bu gerekçe ile maddi tazminat talebinin hukuki dayanaktan hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Davacının fsekten kaynaklı haklarını ihlali iddiasına dayalı olarak şimdilik 1.000 TL maddi zararın kitabın basım tarihi olan haksız fiil tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, her ne kadar davacı adli yardım isteminde bulunmuş ise de talep yasal koşullara uygun bulunmamış itiraz üzerine de mercii tarafından red edilmiş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Bilirkişiler …, …. 17/12/2021 havale tarihli bilirkişi raporlarında; Dava konusu olan eserin FSEK kapsamında “işleme eser” olduğu, FSEK md. 81 gereği bandrol uygulamasına tabi olduğu, ancak üzerinde bandrol bulunmadığı, Davacı … …’ın kitabın hazırlanma sürecinde editöryal çalışma ve tashih işlemine büyük oranda katkıda bulunduğu, Tashih yapan kişinin isminin kitap künyesine yazılmasının bir yayıncılık teamülü olduğu, bu konuda eser sahibi ve/veya yayıncının karar verebileceği, hukuki bir karşılığının olmadığı, Dava dosyasından, davacının değişik zamanlarda davalıdan aldığı para ve emtianın neye karşılık alındığının açık olmadığı, sözkonusu para ve emtiayı dava konusu esere yaptığı katkılardan dolayı mı, yoksa davalının yanında verdiği Arapça ve başka dersler ve/veya yaptığı işler karşılığı mı aldığının anlaşılamadığı, Davacı … …’ın dizginin çok ötesinde, bilgi, belge ve yorum/açıklama olarak eserin ortaya çıkmasında çok büyük payının var olduğunu, eserin basılabilecek hâle gelmesinin davacı … …’ın baskı için … Matbaası ile görüşmesinden anlaşıldığı, Tanık ifadelerinde Davalının oğlu … … …’in eserin yazılmasına katkısı olduğuna dair bir beyan bulunmadığı, medreseye ya da yurda gelip çalışmalara katıldığına dair, bilgi belge bulunmadığı, Dava dosyasına sunulan belgeler, tanık ifadeleri, davacı iddiası ve davalının cevaplarına dayanarak, davacı … …’ın davalı … …’le birlikte eserin sahibi olduğu, Davacının eser sahipliğinden kaynaklanan haklarına tecavüz edildiği, Eser sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüz (FSEK madde 16) söz konusu olduğu için Davacının manevi tazminata hak kazandığı, Davacının hak sahibi olmasından dolayı tecavüzün ref’inin gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi … 23/12/2021 tarihli ayrık raporunda; davacı iddiaları, davalı savunması, tanık ifadeleri ve dava dosyasına sunulmuş olan bilgi ve belgelerin incelenmesinde davaya konu eserin yazarının Davalı … … olduğu anlaşıldığı, Davacının da eseri ücret karşılığında bilgisayara geçirdiği şahit ifadelerinde ve yapılan incelemelerde anlaşıldığı, Davacı … … metni bilgisayara geçirirken metne, sayfa ve cümlelere bir bütün olarak etki edecek ve anlam değişiklikleri oluşturacak bir fikri üretim katkısında bulunmadığı, bilgisayar çıktısı fotokopileri üstünde bulunan tashih notlarının davalı … …’e mi Davacı … …’a mı veya bir başka kimseye mi ait olduğu anlaşılamadığı fakat bu tashih notları Davalı … …’in (EK 1) de sunduğu fotokopi sayfalarının el yazılarıyla benzerlik gösterdiği, bu tashih notlarının tamamı Davacı … …’a da ait olsa kendisini kitabın üstünde herhangi bir hak sahibi edecek etkiye sahip olmadığını,çünkü bu tashihler bulundukları sayfalarda dikkate alınmayacak kadar az ve metnin anlam ve bütünlüğünü değiştirecek bir etkinliğe sahip olmadığını, Davacının akademik-modern Kürtçe bilgisine müvekkili tarafından ısrarla vurgu yapıldığını, eğer akademik Kürtçeyle, Latin alfabeli Kürtçe veya akademik üsluplu bilgi kast ediliyorsa dava konusu eser böyle bir üslupla değil tamamen klasik yöntemle oluşturulmuş bir eser olduğunu, davalı … …’in dava dosyasına konulan yazmış olduğu eserler ve ilmi birikimi göz önünde bulundurulduğu zaman dava konusu olan kitabın metnini hiç yardım almadan çok kolaylıkla tek başına yazabilecek donanım ve bilgi birikimine sahip olduğunun görülmekte olduğunu, Davacı … …’ın vekili tarafında 24.09.2018 tarihli cevabi yazısındaki 1. Maddede Davacı … …’ın müellif olarak yazıp hazırladığını belirttiği eserlerde “…’”’ isimli kitabın 8. Sayfasında Teşekkür ve tanı başlığı altında Davacı … … şöyle demektedir. “Bu eserin çevirisi esnasında engin ilminden faydalandığım …’ye teşekkür ediyorum. … … 26.02.2008 …” diyerek davalı … …’in engin bir ilme sahip olduğunu belirtmiş bulunmaktadır. Şahitlerin ifadeleri, davacı … …’ın … yayınevi yetkilisi … ve av, … yaptığı elektronik mail yazışmaları ve diğer belge ve bilgiler incelendiğinde dava konusu olan “…” isimli eserin tamamen davalı … … tarafında ilmi bilgisinin donanımı olarak yazıldığını, Davacı … …’ın ise davalı … …’in kendi el yazması olan defterlerde okuyup dikte ettirdiği yazmayı ücret karşılığı bilgisayara geçirtmekten başka bir katkısı bulunmadığını, davalılarda … … …’in ise İhvan yayınevi yetkilileriyle yapmış olduğu mail görüşmelerinde eserle ilgilendiği anlaşıldığı, fakat eserle ilgi ve katkısının boyutunun anlaşılamadığı bildirilmiştir.
Sunulan rapor ayrık olarak düzenlendiğinden ve ayrık raporda ise davacının hak sahipliği yönünde Davacı … …’ın dava konusu eser üzerinde herhangi bir hak sahibi olacak şekilde etkiye sahip olmadığı yönünde ciddi görüş bulunduğundan yeniden rapor alınması için ara karar oluşturulmuş ancak davacının belirlenen kesin sürede bilirkişi ücretine yatırmadığı anlaşılmıştır.
İş bu dava eser sahipliğine dayalı olarak tazminata ilişkindir.
6100 sayılı HMK ” İSPAT YÜKÜ” başlıklı Madde 190- (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Hükmüne amirdir.
Davacı bilirkişi deliline dayanmış olup esasen mevcut uyuşmazlığın çözümü noktasında öncelikli olarak davacının eser sahipliğinin tespiti ve ortak eser sahibi ise tazminat miktarının belirlenmesi gerekli olup, sunulan deliller kapsamında mahkemece resen değerlendirilebilecek hususlar olmayıp alanında uzman bilirkişilerce inceleme yapılması iddiaların ispatı yönünden gerek ve zorunludur.
Anayasamızda da düzenlenmiş bulunan hak arama hürriyetinin somutlaşmış ifadesi olan yargılama; neticeten o çekişmeyi karara bağlamak zorunda olan hakimin ikna edilmesi faaliyetidir. Davanın yanları; sunacakları kanıtlarla kendilerinin haklı, karşı tarafın ise haksız olduğunu ispat etmek durumundadırlar. Çünkü ‘…Hukuki anlamda ispat faaliyetinde amaç, esasen hakimin dışında ve davadan önce gerçekleşen uyuşmazlığa ilişkin vakıaların gerçekliği konusunda o anda hakimde kanaat uyandırmaktır. Yani hakim geçmişte ve bilgisi dışında gerçekleşen bir olayın oluş şekli konusunda bugün bir kanaate sahip olacaktır.İspat faaliyeti ve bunun sonucu gösterilecek delillerle geçmiş, dış alemde ki olay ve olgular hakkında, dava sırasında hakimin iç dünyasında bir kanaat uyandırılır…’ Bilhassa özel hukuk ve bu alandaki yargılamalara ilişkin düzenlemeler uyarınca ‘…hakim, kural olarak taraflarca ileri sürülmeyen vakıaları araştıramaz ve bunların taraflarca ispatını isteyemez…’ Bu yüzden yanların; savlarını ve bunları destekler kanıtlarını sürelerinde ve usulüne uygun şekilde sunmaları esastır. Çünkü; ‘…Davanın temelini oluşturan vakıalar ve bu vakıalara dayanarak talep edilen netice açık olursa hakim, doğru bir karar verebilecektir.. Usulün 75/2.fıkrasına konu; hakimin, müphem ve mütenakız gördüğü iddia ve sebepler hakkında izahat isteyebileceğine ilişkin istisna dışında dosyadaki bilgi ve belgelere göre değerlendirme yapılacaktır. Oysa davacı vekilinin belirlenen kesin süre içinde bilirkişi incelemesine ilişkin gideri yatırmadığı anlaşılmaktadır. .Bilindiği gibi kesin süre davanın taraflarını bağladığı gibi Mahkeme Hakimini de bağlayıcı etkiye sahiptir. Bu açıdan dava dosyasında tazminat istemi Hakimin hukuki bilgisi çözümlenecek nitelikte bir dava değildir .
Yine 6100 sayılı yasanın “DELİL İKAMESİ İÇİN AVANS” avans başlıklı Madde 324- (1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. (3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükümlerine amirdir.
Davacı vekiline 9.11.2022 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı ile bilirkişi ücretini kesin süre içerisinde yatırması aksi halde dosyadaki deliller ile yargılama yapılacağı ihtarı yapılmış olup, belirlenen kesin sürede ücret yatırılmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat kapsamında ele alındığında davacının iddialarının ispatı yönünden zorunlu olan bilirkişi deliline ilişkin olarak verilen kesin süre içerisinde ücret yatırmadığı ve bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, şu hale göre gerekli incelemenin yapılmadığı ve ispat yükü altındaki davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-179,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 144 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalı … …’in yapmış olduğu 100 TL yargılama giderinini davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı vekili, dahili davalı … … … vekili , davalı … ve … … … Vekili, ve Davalı … … … Vekili , ve Davalı şirket yetkilisi …’in yüzüne karşı, verilen ve talep edilen miktar itibarı dikkate alınarak VE kesin olarak verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 09/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır