Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/353 E. 2019/240 K. 21.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/353 Esas
KARAR NO : 2019/240

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/08/2018
KARAR TARİHİ : 21/05/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde, Davalı tarafından, müvekkili adına üretilerek daha sonra çalınan ürünlerin davacının izni olmaksızın Türkiye ‘ye sokulmaya çalışılmak istenmesi nedeniyle tecavüz teşkil eden tüm ürünlerin satışının, pazarlanmasımn,dağıtımının, ithalinin ve ihracının, sergilenmesinin, herhangi bir şekilde tanıtımının yapılmasının engellenmesine, davacı şirketinin markalarını taşıyarak stoklanmış, depolanmış, dağıtım ve/veya satışa sunulmuş ürünlere ve bu ürünlerin dağıtımı ve tanıtımı İçin hazırlanmış basılı malzemeler, sair tanıtım malzemeleri vc araçları ile her türlü materyale bulundukları yerlerde el konulmasına yönelik bulunan ihtiyati tedbir talebini takiben … 2 FSHHM tarafından … D.Iş ve … K. No ile tesis edilen … Gümrük Müdürlüğünün … sayılı kararına konu 450 adet radyo araç görüntüleme ekranının muhafazasının sağlanmasına yönelik ihtiyati tedbir kadarının huzurdaki yargılama sonuçlanıncaya kadar devam edilmesine, gerçekleştirilen marka tecavüzü fiilinin tespiti, men’i , ref i ve marka tecavüzü ile doğan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, ürünlerin imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde;Müvekkilinin bu malları … isimli Alman menşeli bir şirketten aldığını, beyannamedende görüleceği üzere ihracat yaptığı bir mala karşılık olarak takas yapılması suretiyle alındığını, malların Türkiye’ ye giriş prosedürünün eksiksiz bir şekilde uygulandığını, malın ithalatı ile ilgili kanuni bir engel olmamasına rağmen davalının mağduriyet yaşadığını, Malların taklit mallar olmayıp Orijinal olduğunu, Müvekkilinin orjinal olmasına güvenerek bu malları aldığını, ürünlerin taklit mal gibi işlem yapılmasının kabul edilemez olduğunu, Davacı yanın bu malların 3 yıl önce çalınan mallar olduğunu, davalının da bu çalıntı malların satıcılığına aracılık ettiğini, hatta daha da ileri gidilerek TK 165. Maddesine göre suç işlediğini iddia ettiğini, davalının bahse konu malların çalıntı olduğunu bilmesinin mümkün olmaması bir yanda mevzuata uygun bir şekilde ithalatını gerçekleştirmeye çalıştığını, bu malların bozulması ve bozulma ihtimali olması sebebiyle imha talebinin de kabul edilebilir bir yanı bulunmadığından mallar üzerindeki tedbir kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davalı eyleminin marka hakkına ihlal oluşturması nedeniyle marka hakkının ihlalinin tespiti, durdurulması ve önlenmesi, tecavüzün ref’i, ihtiyati tedbir kararının devamı ile ürünlerin imhası ve hükmün ilanı taleplerine ilişkindir.
Gümrük işlemlerine esas olan belgeler celp edildikten sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
HMK 266. madde gereğince düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Bilirkişi 22.3.2019 tarihli raporunda ürünlerin görsellerini de incelemiş ; Dava konusu araç görüntüleme cihazı numunesi üzerinde yaptığı inceleme neticesinde, davacı … tarafından … ‘e imal ettirilmiş ve 2015 yılında Almanya da çalındığı iddia edilen konteynırda bulunan listedeki 450 adet parçadan bir tanesi olduğunu, araç görüntüleme cihazının ORJİNAL OLDUĞUNU, davalının NOM DIŞ TİCARET -OSMAN MESUTOĞLU nun davanın reddini talep edemeyeceğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Dosyada toplanan tüm deliller, taraf iddia ve savunmaları, Ticaret Bakanlığı-Muratbey gümrük Müdürlüğünün 70117825- 164.04.02 sayılı yazıları bilirkişi raporuyla birlikte incelendiğinde; bildiriminin 4 Temmuz 2018 tarihinde DAİMLER AG’ nin Türkiye de kayıtlı vekiline ulaşmasıyla beraber, taklit olduğundan şüphe edilen … markalarını taşıyan 450 adet radyo/ ekranının gümrükte yapılan incelemede durdurulması ve adına yapılan işlem yapılan şahsın nezdinde ürünlere el konulması üzerine, yapılan soruşturma ve incemede … nin 2015 yılında Almanya da meydana gelen hırsızlık olayında hırsızlık konusu mallar olması nedeniyle, marka hakkına tecavüzden dolayı dava açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davalı ise ürünlerin Orijinal olması ve mevzuata uygun yollar ile ülkemize sokulması için tüm ücretleri yatırdığından sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüştür.
6769 sayılı SMK’ nun 29/1-c ve 7. maddeleri dikkate alındığında; tanınmış marka sahibi için marka hakkını ihlal eylemlerinin önlenmesini talep etme hakkı bulunmaktadır.
TRIPS’in kabul edilmesi ile bu anlaşmaya uygun hareket etme yükümlülüğü de Yargıtay içtihatları ile istikrar kazanmıştır. Fikri mülkiyet haklarına tecavüze karşı, sınırı aşan mal ticaretinde önlem almayı, yani gümrüklerde mallara el konulması ve tecavüzün durdurulması için gerekli olduğu sürece, malların imhası en önemli düzenlemelerdendir. Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, el konulan ürünlerin ve araçların üzerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, imhası talep edilebilir. TRIPS m. 46’daki düzenlemeye göre de, mahkemelerin fikri haklara tecavüz teşkil edecek ürünlerin üzerindeki markaların silinmesine veya imhasına karar verme yetkileri mevcuttur. Öte yandan Yüksek yargı kararlarında da işaret edildiği üzere; hukuka uygun şekilde piyasaya sürülen orjinal markalı mallar üzerinde marka sahibinin hakkı tükenmiş olup hak sahibi bu malların paralel ithalat yoluyla ülkeye sokulmasına engel olamayacaksa da; huzurdaki davada davacının kendisi için ürettirdiği mallar rızasına aykırı olarak çalınmış,yani mal üzerinde marka hakkı hukuken tükenmemiştir. Dolayısıyla çalınan ürünlerin hangi koşullarda tutulduğu depolandığı bilinmediği için davacı tarafından bu malların piyasada dolaşımının englellenmesine ürünlerin imhasına karar verilmesini talep etmesi hukuka uygundur.
Yasal düzenlemelerin temelinde esasen “tescilli markanın itibarından dolayı haksız avantaj elde edecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterine zarar verecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılmasını” önleme düşüncesi yatmaktadır.“Marka haklarına tecavüz esas itibariyle bir haksız fiil olup, ticaret ile uğraşan davalının basiretli bir tacir gibi davranması gereklidir. Tecavüzün gerçekleştirilmesi için, ithal Ya da ihraç eden kişinin ithale Ya da ihraca konu malların “HIRSIZLIK “ konusu mallar olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olması yeterlidir. Basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davalı yönünden Türkiye’ye sokulmak istenen ürünler davacının isteği üzerine dava dışı bir firmaya ürettirilmiş olup, Almanya’da çalınmış ürünlerdir, elekronik cihazların niteliği gereği belirli şart ve usullerde üretim ve sevkiyat ve kontrollerinin uzman mühendisler kontrolünde yapılması gereklidir. Davacı yanın eline dahi geçmeden bu ürünler çalındığından ürünün Orijinal olarak üretilip üretilmemesi bu aşamada artık önemli değildir. Zira bir ürünün Orijinal olması demek piyasaya sürülmesine de izin verildiği anlamına gelmemektedir. Almanya’da bu ürünleri ele geçirenler ve bu şahıs yada firmalar ile işbirliği içinde olanlarda hırsızlık malını bilerek satın aldıklarından silsile halinde sorumludurlar. Zira hırsızlık malını satın alan şahıs yada şahıslar ve bu malı ülkeye sokmaya çalışan bir tacir objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı hareket ettiğinden eyleminde ayrıca özel bir kastın varlığı ve şartı aranmayacaktır. Zira davacının rızası haricinde üzerinde kendi marka ve logosu olan ürünler çalınmış ve ürünleri çalan, işyerinde bulunduran veya satan tüm şahısların eylemi de marka hakkını ihlal kopsamında değerlendirilmiştir. Ayrıca davacı için özel olarak üretilen bir ürünün sevk ve iç piyasada da ürünlerin fiyatını kendisinin belirleme yetkisi markasına yatırım yapan davacının elinden alınmıştır. Bu durum ise ticari hayattaki ahlak ve dürüstlük kuralarına aykırılık teşkil ettiğinden , davacının marka hakkının ihlal edildiği sabit görülmüş ve davanın esastan kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davalı eyleminin marka hakkına ihlal oluşturması nedeniyle marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ref’ine, ihtiyati tedbirin devamına, karar kesinleştiğinde ürünlerin imhasına,
2-Karar kesinleştiğinde kesinleşme tarihi itibariyle Türkiye ‘de trajı yüksek bir gazetede bir kez ilanının , masrafın davalı tarafından karşılanmasını,
3-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 8,50 TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 35,90 TL başvuru harcı 35,90 TL peşin harç 160 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 750 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 981,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 21/05/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır