Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/328 E. 2020/8 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/328 Esas
KARAR NO : 2020/8

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi ve Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/07/2018
KARAR TARİHİ : 14/01/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … markasının sahibi olduğunu, … markasının TPE nezdinde … ve … no ile tescilli olduğunu, TPE nezdinde … no ile de tanınmış marka statüsünde kayıtlı olduğunu, davalının “…” isimli işyerinde müvekkilinin tescilli … markasının taklitlerini satışa sunduğunu, logosunu da işyerinde ön plana çıkararak kullandığını, müvekkilinin marka hakkına teavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, … 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasıyla tespit yaptırıldığını ve markasal kullanımın tespit edildiğini iddia ederek müvekkilinin … ibareli markalarının davalı yanca tecavüz ve haksız rekabet eylemi nedeniyle eylemlerin tespitini,durdurulmasını, men’ini, hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL maddi (lisans seçeneğine göre), 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 18.6.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 20.000 TL artırmak suretiyle toplamda 25.000 TL olarak maddi tazminat talep ettiklerini bildirmişlerdir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil …’nın … ilçesinde “…” ünvanlı bayisini 2017 Nisan ayında açtığını, davacı iddialarının aksine müvekkilinin işletmesinde tüketicilere sunmuş olduğu ürünleri toptancı firmalardan aldığını, işletmesinde başka markaların da satışlarını yaptığını, ürünleri orijinal oldukları düşüncesi ile satmış olduğundan kötü niyetin söz konusu olamayacağını, hakkaniyet ilkesi gereğince davacının istemiş olduğu tazminatın da reddi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu; Davacının … ibareli markalarına, ticaret unvanına davalı yanca tecavüz ve haksız rekabet eylemi nedeniyle tecavüz eylemlerin tespiti durdurulması, men’i, hakları saklı tutularak lisans seçeneğine göre ıslah ile 25.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili, hükmün ilanı taleplerine ilişkin olarak açılmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumundan marka tescil belgesi, taraflara ait kar zarar oranları ile yıllık ödedikleri vergileri gösterir mali kayıtlar celp edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava dilekçesi davalı yana tebliğ olunmuş, davalının cevap dilekçesi ile tarafların karşılıklı olarak sundukları beyanlar ile dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
6769 sayılı SMK’da marka sahibinin tescilli markası ile iltibasa neden olacak işaretlerin kullanılması yasaklanmıştır. Zira tescilli marka ile aynı yada benzer olan bir işaretin tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde kullanılarak halk tarafından karıştırılma ihtimaline yol açılması, markaya tecavüz teşkil etmektedir. Ayrıca işaret ile tescilli marka arasında halk nazarında ilişkilendirilme olduğu ihtimali de karıştırılma ihtimali kavramında değerlendirilmektedir.
Marka tescil belgelerinden davacı … AŞ.nin “…” markasını devir alan sıfatıyla marka sahibi olduğu, davacı tarafından Davalı işyerinde … 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyası ile tespit işlemi yapıldığı ve bilirkişi marka patent vekili … ‘ın 3.7.2018 tarihli raporu kapsamına göre; 8.6.2018 tarihinde davalı işyerinde işyerinde taklit ürünler satıldığı, ve davacının tescilli … markasının işyeri vitrinin de mankenler üzerinde de markasal olarak kullanılmakta olduğu,işyerinde … etiketli ancak gerçekte … markasının üretimi olmayan 136 adet tek ceket ve 51 adet takım elbise tespit edildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve hizmetlerle ilgili olarak tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması marka hakkının ihlali anlamına geleceğinden ve davalıda gerek tanıtım ve teşhirde gerek ürünler üzerinde davacıya ait tanınmış markayı ticari amaçlı olarak kullanarak davacının işletmesi tarafından sunulduğu izlenimi yarattığı ve davacının sunduğu hizmetlerle doğrudan ilişkili olacak alanda yani marka sahibinin tescilli markası ile iltibasa neden olacak kullandığı ve davalının bu markayı meşru olarak kullanım hakkı ile kullandığı yönünde de delil ibraz etmediği, davacı markasını kullanma hakkı bulunmadığı anlaşılan davalının bu kullanımı davacının marka hakkına tecavüz ve başkasının iş ürünlerini kullanması sebebiyle haksız rekabet keza ticarit unvanına tecavüz niteliğinde bir kullanım oluşturduğu anlaşıldığından davacının tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması talepleri yerinde görülmüştür.
Davacının eski unvanı … A.Ş. olup, izinsiz olarak bu ibarenin ürünler üzerinde kullanılması da unvana tecavüz olarak değerlendirilmiştir.
Davacı tarafın markasının ilgili sektörde sahip olduğu tanınmışlık ve kalitesi algısı, Türk Patent ve Marka Kurumunca alanında tanınmış marka statüsünde bulunması nedeniyle davalının markayı haksız kullanımının bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış halinde ödenmesi gereken lisans bedeli BK hükümlerine göre mahkememizce takdir edilmiştir. Zira mahkememizce talimat yoluyla alınan mali bilirkişi raporunda alınan lisansı salt ürün satışına göre elde edilen gelirin %15 olarak hesaplamış ve 2016-2017 ve 2018 yıllarına ilişkin olarak tüm davalının tüm kazancı üzerinden bir lisans hesaplaması yaptığı anlaşılmıştır. Bu durumda lisans ücreti BK.’na göre hakim tarafından belirlenmesi gerekmektedir.
Tarafların mali kayıtları bağlı oldukları vergi dairesinden celp edilmiştir. Ancak Lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir. Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi salt taraf cirolarından yada sattığı ürün sayısından haraket ile hesaplanamaz, zira tüketicinin marka olarak bildiği bir ürün yönünden aldandığı varsayımı ile bir lisans bedeli belirlenmektedir. Dolayısıyla zararın belirlenmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır nitelikte de olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan, davacı markasının farklı dava dosyaları için sunulmuş bilirkişi raporlarını da dosyaya sunduğu, bu raporlar kapsamında da davacı markasının tanınmış marka olduğu, lisans seçeneğinde davalı kayıtları incelenmiş ise de; davalının cirosunun ne kadarının davaya konu markaya ait olduğu tespit edilemediği, bu durumda lisansın yani tazminatın hakkaniyete göre belirlenmesi gereklidir. Ancak tazminatın belirlenmesinde sektörünün genelindeki parametreler, davacının tanınmış markasının zamana göre daralma yada artış göstermesi, ülke ekonomisinin koşulları da taraf ciroları kadar gözetilmelidir. Elbetteki bu açıklanan unsurların bir çoğu bilirkişilerce saptanamadığından bu durumda hakim Borçlar Kanunu’ nun 51.maddesine göre somut olayın özelliklerine, kusurun ağırlığına ve dosyaya sunulan delillere göre hakkaniyete göre zararı (lisansı) tespit edecektir.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği”, Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Bu durumda davacının markasının tanınmış marka olması, sektörde sahip olduğu kalitesi algısı, ihlalin gerçekleştiği yerin Milas ilçesinde yani nüfus olarak daha az yoğun bir bölgede olması, delil tespitinin yapıldığı tarih ve davalı işyerinde ele geçen ürün, davalının üretici firma olmaması ancak işyerince sayıca yüksek miktarda ürün ele geçmiş olması, davalının aynı zamanda kendi beyanına göre … isimli işyeri işleterek farklı firmalara ait ürünleri de sattığını beyan ettiği, dolayısıyla işyerinin tüketici tarafından tercihte belirli bir potansiyele sahip bir işyeri olduğu, davalı yanca markanın kullanıldığı süreye, tarafların mali durum ve vergi kayıtlarından anlaşılan mali durumlarına göre hakkaniyete göre 20.000 TL maddi tazminat somut olaya uygun lisans olarak görülmüştür.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine takdiren takdiren 5000-TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Maddi tazminat ve manevi tazminat istemlerinde bu tazminatlara esas olan amaçlar, tarafların ekonomik durumları ile hak, nesafet ve adalet ilkesine göre davacı yanın fazlaya ilişkin istemlerinin ise reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafça davacı markası ticari etki yaratacak şekilde kullandığından, bu şekildeki kullanımın hukuka uygun bir kullanım niteliğinde olmayıp, marka hakkına tecavüz oluşturduğu keza eylemin aynı zamanda TTK anlamında haksız rekabet ve unvana tecavüz de teşkil ettiğinden haksız rekabetin tespiti, durdurulması, giderilmesi ve önlenmesine karar verilmiş ve davacının ilan isteminde hukuki yararı bulunduğundan hükmün ilanına da karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davalının davacıya ait markahakkına, ticaret unvanınatecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Marka hakkını ihlal nedeniyle davacının lisans seçeneğini seçmiş olması gözetilerek BK hükümlerine göre 20. 000 TL maddi tazminatın ve5.000 TL manevi tazminatın delil tespit tarihi olan 8.6.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans fazili ile birlikte davalıdan tahsiline, tazminat isteminde fazlaya dair istemin reddine,
3-Davanın etkinliğinin temini bakımından davacının tescilli “…” ibareli markasının davalı yan tarafındanher türlü tanıtım, reklam ve tabelalarında kullanımının da HMK 389 vd maddelerine göre tedbiren önlenmesine,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline,
5-1.707,75 TL ilam harcının peşin harçtan ve ıslah harcından mahsubu ile 891,96 TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
6-Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 4.910 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kabul edilen Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 750 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Kabul edilen Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 750 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Reddedilen Manevi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 750 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 473,24 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı, 341,55 TL ıslah harcı, 750 TL bilirkişi ücreti, 267,00 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 1.867,69 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
13-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, DAVALININ yokluğundagerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı.14/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır