Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/323 E. 2018/402 K. 30.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/323 Esas
KARAR NO : 2018/402

DAVA : Tazminat (Haksız Fesih İddiasıyla)
DAVA TARİHİ : 23/07/2013
KARAR TARİHİ : 30/10/2018

Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/03/2015 gün ve 2013/242 – 2015/72 sayılı kararı bozan Daire’nin 29/02/2016 gün ve 2015/7557 – 2016/2197 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ,dosya temyiz aşamasındayken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası bozularak mahkememize iade edilmesi üzerine uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2018/323 esas numarasına kayıtlanarak, taraflara bozma ilamı tebliğ edilmiş,bozma ilamına uyularak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
İDDİA; Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 25/03/2008 tarihli Franchise Sözleşmesi yaptıklarını, davalı şirketin adı ve ürünlerini kullanarak markette faaliyete başladığını, müvekkilinin 5 yıllık Franchise Yatırım Bedelini nakit olarak davalı şirkete ödediğini, müvekkilinin bu işyerini 25.03.2013 tarihine kadar kullanma hakkı olmasına rağmen davalının haksız feshinden ve mal sahibiyle aralarındaki kira kontratını haber vermeden feshetmesi nedeniyle kullanamadığını, davalının hukuka aykırı olarak kötü niyetle tek taraflı olarak sözleşmenin feshine ve faaliyetin durdurulmasına dair ihtarname keşide ettiğini ve sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, bu konuda İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2009/107 Esas, ve 2010/77 Karar sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açmış olup, bu dava sonucunda davanın reddine karar verildiğini ve sözleşmenin haksız olarak davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiğinin mahkeme kararıyla sabit olduğunu, davalı tarafın müvekkilinin işletmesinin hemen yanına … şirketi adına bizzat kendilerinin işletmecisi olduğu bir market daha açarak müvekkili ile haksız rekabet yaptığını ve zarara uğrattığını, sözleşmenin feshinden dolayı müvekkilinin daha önce aylık cirosu 80.000 TL iken davalının mal vermeyip sözleşmeyi haksız feshinden sonra her ay zarar ettiğini ve şirketi kapatma noktasına geldiğini, müvekkilinin cirodan aylık %20 karı olduğunu, maddi zararın tespiti ile maddi tazminatın davalıdan tahsilinin gerektiğini, manevi yönden de müvekkilinin haksız feshedilen sözleşme nedeniyle ticari itibarının zedelendiğini iddia ederek müvekkilinin haksız fesih nedeniyle uğradığı ve satıştan yoksun kaldığı kar (zararların) karşılığı olmak üzere maddi zararın tespiti ile fesih tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, şimdilik 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili, HMK 107. madde anlamında belirsiz alacak davası ikame edemeyeceğini, davacının, Franchise Sözleşmesi’nin müvekkili tarafından feshi sebebi ile uğranılan zararları talep edemeyeceğini çünkü, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “Temerrüt ve Fesih” başlıklı 8. maddesi kapsamında müvekkili şirketin her hangi bir neden göstermeksizin, 10 gün önceden yazılı olarak bildirmek kaydıyla istediği zaman iş bu sözleşmeyi feshetme hakkının bulunduğunu, ayrıca aynı maddede müvekkili tarafından sözleşmenin feshi halinde, işletici yani davacının her hangi bir hak ve alacak talep hakkı bulunmadığının da düzenlenmiş olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin G bendi düzenlemesine göre, işletici yani davacıya, anlaşmayla her hangi bir bölgesel hak tanınmadığını ve imtiyaz sahibi müvekkilinin başka bir Dia Süpermarket dükkanı açılabilecek olan yer ile ilgili olarak her hangi bir çap veya minimum nüfus gereği bulunmadığını kabul ettiğini, bu nedenle davacının, haksız rekabet iddiasında bulunma hakkına sahip olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Bozma kararı öncesinde Mahkemece, iddia, savunma, ayrık bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlakına ilişkin kurallarının fiilin gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı ve hatta görülmekte olan davalara dahi uygulanacağı, Türk Borçlar Kanunu’nun genel işlem şartları arasında yer alan ve sözleşmenin 8. Maddenin giriş bölümünde belirtilen 10 gün öncesinden feshi ihbarda bulunmak koşulu ile imtiyaz sahibi davalının istediği zaman sözleşmeyi feshedeceğine ilişkin kabul ve taahhüt içeren bu hükmün Türk Borçlar Kanunu’nun 20. maddesi çerçevesinde geçersiz sayılacağı, dayanak sözleşmenin 8. Maddesinde belirtilen sözleşmeyi davalının tek taraflı feshinin sözleşmenin 7. maddesi ile çeliştiği gibi TBK’nın 20 ve devamı maddeleri çerçevesinde de geçersiz olduğu, davalının sözleşmenin feshi ile ilgili 7. maddeye uygun bir fesih ihbarında bulunmadığı, yapılan feshin geçersiz olduğu, geçersiz fesih sebebiyle de davacı yanın muhasip bilirikişi raporunda belirtildiği üzere, haksız fesihten dolayı 93.415,00 TL net kardan yoksun kaldığı gerekçesiyle davacı yanın ıslah talebi de nazara alınarak davadaki maddi tazminatın belirlenen bu miktar üzerinden kabulüne, ayrıca davalı yanın fiilinin niteliği ile yoğunluğu ve mevcut delil durumu nazara alınarak takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiş,kararı, davalı vekili temyiz etmiş ve Yargıtay 11.HD’nin 2015/7557 esas, 2016/2197 karar sayılı ilamı ile; “..1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve her ne kadar mahkemece sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle yeni TBK hükümleri uygulanarak genel işlem koşulları çerçevesinde sözleşme hükmünün geçersizliğine karar verilmiş ve sözleşme tarihinde eski BK hükümlerinin yürürlükte olması nedeniyle bu gerekçe yerinde değil ise de, sözleşmede bir tarafa sebep göstermeden fesih hakkı tanınması ve davalı tarafından bunun ileri sürülmesinin TMK m. 2’ye aykırılık teşkil etmesi ve haklı sebeple sözleşmenin feshedildiğinin ispat edilmemiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı tarafça talep edilen manevi tazminat yönünden ise, her sözleşmeye aykırılığın manevi tazminatı gerektirmeyip şahsiyet haklarının manevi tazminatı gerektirir biçimde ihlal edildiğinin ispat edilmemiş olması nedeniyle manevi tazminat talebinin reddi gerekirken geçerli bir sebep gösterilmeden kabulü doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.” şeklindeki gerekçe ile bozulmarak mahkememize iade edilmiş, taraflara bozma ilamı tebliğ edilmiş, usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay 11.HD’nin 2015/7557 esas, 2016/2197 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı kapsamına göre maddi tazminat ile ilgili hüküm kesinleşmiş olduğundan tekrar kısa kararda hüküm kurulmamıştır.
Davacı yanın manevi tazminat talebi yönünden ise, her sözleşmeye aykırılık manevi tazminatı gerektirmeyeceğinden keza tüzel kişinin şahsiyet haklarının manevi tazminatı gerektirir biçimde ihlal edildiği de davacı yanca ispat edilmemiş olduğundan manevi tazminat talebinin reddine karar verilerek bozma ilamı doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Kesinleşen konularda yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına,
2-Bozma ilamına uyulmuş olması gözetilerek şartları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddine,
3-35,90 TL ilam harcının davalıdan tahsiline,
4-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu toplam 2.475,70 TL yargılama giderinin taktiren 2/3 sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafın yapmış olduğu 23,10 TL yargılama giderinin taktiren 1/3 inin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde taraflara iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 30/10/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır