Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/322 E. 2022/91 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/322 Esas
KARAR NO : 2022/91

DAVA : Tecavüzün tespiti, Ref’i, Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 16/07/2018
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tecavüzün Tesbiti ,Tecavüzün Ref’i ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA;
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Müvekkilleri … ve … ile davalı … ‘in birlikte “…” isimli bir hikayeyi ve film senaryosunu meydana getirdiğini, taraflar arasında söz konusu hikaye ile 151 sayfalık film senaryosunun kitap haline getirilip basılması hususunda protokol akdedildiğini, müvekkilleri tarafından adlarının belirtilmesi koşuluyla davalı … ‘e eserin kitap olarak işleme hakkını verildiğini, anılan koşulun taraflar arasında akdedilen protokolün 8. maddesinde yer aldığını, ilgili koşula davalılarca “… ve …” isimli kitabın ilk baskının yapıldığı 08,02.2016 tarihinde riayet edildiğini, söz konusu kitabın ikinci baskısında davalıların anılan koşula riayet etmediğini, ilgili kitabın ikinci baskısında önsözde yer verilmesi gereken teşekkür yazısına kitabın sonunda yer verildiğini, anılan durumun son derece manidar olduğunu, davalıların taraflar arasında akdedilen protokole aykırı hareket ettiğini, somut olayda gündeme gelen hikayenin …’te yayınlanması için anlaşma yapıldığını, ilgili dizinin başrol oyuncusunun … olduğunu, söz konusu dizinin Netflix’te yayınlanacak ilk Türk dizisi olma özelliğini taşıdığını, davalıların dizinin ününden faydalanarak kitap gelirlerini arttırmaya çalıştığını, Netflix’le yapılan anlaşmadan müvekkilleri ile davalı … ‘in imzasının bulunduğunu, müvekkilleri tarafından davalılara ihtarname keşide edilerek tecavüzün ortadan kaldırılmasının istendiğini, davalılarca söz konusu ihtamameye karşılık olarak verilen cevapta akde aykırılık bulunmadığının ileri sürüldüğünü, davalılara ait eylemlerin müvekkillerinin eser üzerindeki manevi haklarını ihlal ettiğini, söz konusu eylemlerin aynı zamanda haksız rekabete yol açtığını, FSEK m.15/2 ve m.15/3 hükümleri ile FSEK m.35 hükümleri uyarınca müvekkillerinin eser sahipliklerinden kaynaklanan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil edildiğinin tespitini talep etme zaruretinin doğduğunu belirterek somut olayda iktibasın ve izinsiz işlemenin varlığı ile dava konusu kitabın müvekkillerine ait orijinal esere dayandığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN İST.2.FSHHM’NİN 2018/503 ESAS SAYILI DOSYASINDA
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin ve davalı yazarın birlikte vücuda getirdikleri ve bu hususta bir ihtilaf olmayan “…” isimli hikayenin ve 151 sayfalık film senaryosunun kitap olarak basılması hususunda taraflar arasında protokol akdedildiğini, müvekkillerinin davalı yazara adın belirtilmesi karşılığında eserin kitap olarak işleme hakkını tahsis ettiklerini, davalılar tarafından 08/02/2016 tarihinde ilk baskısı yapılan “… ve …” isimli kitapta önsözde bu şart gerçekleştiğini ancak aynı kitabın Mart 2018 döneminde davalı yazar tarafından kaleme alınan ve davalı yayıncı tarafından baskıya alınan ikinci baskısında şartın yerine getirilmediğini, müvekkilleri hakkında kitabın önsözünde değil, sonsözünde olmak üzere, son derece manidar ve müvekkillerinin orijinal eser sahipliği sıfatı üzerinde anlam karmaşası yaratmaya açık olan bir açıklama ile sözde bir teşekkür yazısı yayınlandığının görüldüğünü, bu hususun orijinal eser sahibi olan müvekkillerinin FSEK’ten doğan manevi haklarına tecavüz teşkil ettiğini, … 1. FSHHM’nin … esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile bu durumun tespit edildiğini, vaki durumun 5846 sayılı Kanun kapsamında müvekkillerinin haklarına tecavüz teşkil eden bir eylem olmakla birlikte aynı zamanda iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak bahsi dahilinde haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, FSEK 66, 67 ve 77.maddeleri uyarınca tecavüzün ortadan kaldırılmasına, her müvekkil için 15.000,00 TL’den olmak üzere 30.000,00 TL manevi tazminatın avans faizi ile tahsiline karar verilmesini ayrıca fsek 70/3 ve, TTK 56.maddesine göre davalının elde ettiği kar’ın davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 10.4.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle; davalıların kitap satışlarından elde ettiği karın davalılardan alınarak gerek fsek md. 70 gerekse gerekse TTK 56 vd. hükümleri kapsamında; hayatın olağan akışında 110.000,00-TL tutarındaki karın davalılardan tahsil edilerek davacılara avans faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davah … Vekili 03/09/2018 Tarihli Cevap Dilekçesinde Özetle: Müvekkili …’in “…” unvanlı uluslararası reklam, medya sektöründe faaliyet gösteren şirketin genel müdürü olduğu sıralarda ileride prodüksiyonunu gerçekleştirmeyi planladığı bir hikaye aradığını, söz konusu dönemde davacılardan …’ın bir çocuk hikayesi fikri olduğunu müvekkili ile paylaştığını, müvekkilinin kafasındaki hikayenin bir çocuk hikayesi değil fantastik bir hikaye olduğunu, müvekkili ile davacıların içinde olduğu üç kişilik bir senaryo ekibi oluşturulduğunu, ilgili ekibin aynı zamanda … ile bir sözleşme imzaladığını, senaryo sürecinde kök hikayenin kurulması ve senaryonun yazılmasının müvekkilinin yönlendirmeleri sayesinde gerçekleştiğini, anılan dönemde davacılar ile olan mail yazışmalarında müvekkilinin asistanının da yer aldığını, müvekkili ile davacıların “…” isimli sinema senaryosu Üzerinde birlikte hak sahibi olduğunu, söz konusu eserin bir sinema filmi veya televizyon dizisi olabilmesi için müvekkilinin yoğun emek ve çaba harcadığını, anılan süreçte davacıların herhangi bir katkısı olmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin düzenlenmesi için 11.02,2015 tarihli protokol akdedildiğini, müvekkilinin “…” senaryosunu yapımcılara satmaya çalışırken diğer taraftan “… ve …” isimli romanı kaleme aldığını, ilgili romanda “…” senaryosunda yer almayan yeni karakterlerin, yeni bir hikayenin, yeni bir mekanın ve yeni bir kurgunun bulunduğunu, söz konusu romanın İnkilap Kitapevi tarafından yayınlandığını, müvekkilinin yoğun çabaları sonucunda eserin Netflix’te yayınlanması için … şirketi ile anlaşma sağladığını, ilgili sözleşmede müvekkili ile davacıların imzalarının bulunduğunu, müvekkilinin kendisine ait romanın yayınlanması konusunda …ile olan anlaşmanın sona ermesi üzerine yeni bir yayıncı olan diğer davalı Doğan Kitap şirketi ile anlaştığını, müvekkilinin hak sahibi olduğu romanın … şirketi ile yapılan anlaşmadan çok daha önceki bir tarihte bastırıldığını, taraflar arasındaki protokolde yer alan teşekkür etme yükümlülüğünü davacıların kafasına göre yorumladıklarını, mühim olan durumun müvekkiline yüklenen teşekkür etme yükümlülüğünün romanda yerine getirilmesi olduğunu, söz konusu yükümlülüğün bir işleme şartı olmadığını, somut olayda gündeme gelen romanın hak sahibinin müvekkili olduğunu, söz konusu durum hakkında herhangi bir çekişme olmadığını, müvekkiline işleme hakkının şartlı olarak verilmediğini, davacıların müvekkili ile birlikte hak sahibi olduğu eser bir senaryo iken müvekkiline ait eserin bir roman olduğunu, davacılarının müvekkiline ait roman üzerinde hiçbir hak talep edemeyeceğini, taraflar arasındaki protokolün amacına bakıldığında teşekkür metninin önsöz veya son sözde yer almasının herhangi bir ehemmiyeti bulunmadığını, müvekkili tarafından kaleme alınan eserin ikinci baskısında davacılar için teşekkür metninin son sözde yer verilmesinin diğer davalı yayınevinin tercihi olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Davalı … ve … Şirketi Vekili 26/10/2018 Tarihli Cevap Dilekçesinde Özetle: Müvekkili … ve …A.Ş.’nin davacılar ile davalı … arasındaki ilişkinin tarafı olmadığını, müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşmeden yahut ilişkiden kaynaklı hak ve yükümlülüklerden haberdar olmasının imkansız olduğunu, davacıların müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunamayacağını, söz konusu durumun süzleşmelerin nisbiliği ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili şirketin dava konusu esere ilişkin tüm yükümlülükleri imzalamış olduğu mali hak devir sözleşmesi uyarınca yerine getirdiğini, müvekkitli şirketin akdettiği sözleşmede davacıların isimlerinin kitapta yer alıp almasına ilişkin herhangi bir taahhütte bulunulmadığını, müvekkili şirketin davacılara karşı herhangi bir sözleşmesel yükümlülüğü olmadığını, davacıların haksız rekabet iddialarının da mesnetsiz olduğunu, , taraflar arasındaki hak sahipliği iddiasının yargılamayı gerektirdiğini, haksız davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu talep asıl davada; , davacılar ile davalı …’ birlikte vücuda getirdikleri “…” isimli hikayenin ve 151 sayfalık film senaryosunun kitap olarak basılması hususunda taraflar arasında protokol akdedildiğini, davacıların davalı yazara adın belirtilmesi karşılığında eserin kitap olarak işleme hakkını tahsis ettiklerini, davalılar tarafından 08/02/2016 tarihinde ilk baskısı yapılan “… ve …” isimli kitapta önsözde bu şart gerçekleştiğini ancak aynı kitabın Mart 2018 döneminde davalı yazar tarafından kaleme alınan ve davalı yayıncı tarafından baskıya alınan ikinci baskısında şartın yerine getirilmediğini, Davacılar … , … ve davalılardan … tarafından kaleme alınan … isimli senaryo üzerinde fsek 10.madde kapsamında adı geçerlerin birlikte eser sahibi olduklarının tespitine, davalılardan … tarafından kaleme alınan” … ve …” isimli kitabın bağımsız bir eser olmadığı, asıl esere bağlı işleme niteliğinde eser olduğunun tespitine, işlemenin davacılaran manevi haklarına tecavüz teşkil eder nitelikte bulunduğunu bu kapsamda gerçekleşen intihalin tespitine, iltibas ve izinsiz işlemenin orjinal esere dayandığının tespitine , ihtiyati tedbir kararı verilerek tecavüzün önlenmesine, yeni bandrol alınmasına ,durdurulmasına, satışların durdurulmasına, davalı eylemlerinin haksızlığının tespiti ile hükmün ilanı istemine ilişkindir.
BİRLEŞEN davada dava konusu; Davacılardan …’in ve diğer davalının kitabın 2. baskısında davacıların fsek’den kaynaklanan mali ve manevi haklarına fsek 66, 67,77 madde kapsamında tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ve önlenmesi ile, manevi zarar iddiasıyla her bir davacı için 15.000 TL’den 30.000 –TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, davalıların kitap satışlarından elde ettiği karın fsek 70 ve TTK 56 madde kapsamında 110.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline , tedbir ve hükmün ilanı kapsamında açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, 13.12.2018 tarihinde asıl dava yönünden, 16.4.2019 tarihinde ise birleşen dava yönünden ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, ,tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış,sunulu senaryo, sunulu kitap ve flah bellek bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, alanında uzman bilirkişilere inceleme yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
İlk bilirkişi heyeti Bilirkişiler …ve … 24/10/2018 tarihli bilirkişi raporlarında; Dava konusu uyuşmazlıktaki “…” isimli senaryonun FSEK m.2/1 çerçevesinde- dil ile ifade olunan: ilim ve edebiyat eseri olduğu, “…” isimli romanın ise … isimli senaryodan yararlanılarak oluşturulan FSEK 6/1 çerçevesinde işlenme eser olduğu, Davacılar ile davalı …’in … isimli senaryonun FSEK 10 çerçevesinde birlikte eser sahibi-oldukları, davalı …’in davaya konu “…” isimli romanın işlenme eser sahibi olduğu, Davalının … romanının izin alınarak oluşturulması nedeniyle izinsiz işleme durumunun göz konusu-olmadığı, … – isimli romanın ikinci basısının önsözünde birinci basıdan farklı olarak romanın davacıların birlikte eser sahipleri oldukları senaryodan yararlanılarak oluşturulduğuna ilişkin yeterli bilgi söz konusu olmadığından FSEK 15 çerçevesindeki yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmediği ve vaki durum çerçevesinde davacıların FSEK 67’de yer aları Eser üzerinde sahibinin adı hiç konulmamış veya yanlış konulmuş yahut konulan ad iltibasa meydan verecek mahiyette olup da eser sahibi 15 inci maddede zikredilen tespit davasından başka tecavüzün ref’ini talep etmişse, tecavüz eden gerek aslına, gerek tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalar üzerine eser sahibinin adını derç etmeye mecburdur. Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, hükmün en fazla 3 gazetede İlanı talep edilebilir” hükmüne dayalı taleplerinin Takdirinin Mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatinde oldukları anlaşılmıştır.
İkinci bilirkişi heyeti Bilirkişiler …, …, … ve …., .9.9.2019 tarama tarihli bilirkişi raporlarında; “…” isimli romanın ikinci baskısının önsözünde birinci baskıdan farklı olarak romanın davacıların birlikte eser sahipleri oldukları senaryodan yararlanılmak suretiyle oluşturulduğuna ilişkin yeterli bilgi söz konusu olmadığından, taraflar arasındaki sözleşmenin 8. madde hükmüne ve FSEK m. 15”e aykırı davranıldığı; Davacıların isimlerinin davaya konu “…” adlı romanın 2. basısının önsözünde senaryo (hikaye, asıl eser) sahibi olarak zikredilmemesinin ve onlara teşekkür edilmemesinin FSEK m. 15/11 hükmüne aykırılık sebebiyle manevi tazminat ödenmesini gerektiren hukuka aykırı bir davranış olduğu; ayrıca, davacıların, söz konusu manevi hak tecavüzünün FSEK m. 67/11 hükmünde belirtilen şekilde ref’ini talep etme ve manevi tazminatın yanı sıra tecavüzden elde edilen kârı da davalılardan FSEK m. 70/III kapsamında isteme hakkına sahip bulundukları; Buna karşılık, davacılar ile davalılardan … arasında imzalanmış olan yazılı sözleşmenin 8. maddesinin davacılar açısından “ivaz” teşkil edecek bir “karşı edim yükümlülüğü” içermemesi, sadece “yan yükümlülük” içermesi sebebiyle, anılan 8. Maddeye aykırı düşen davalı davranışının davacılara sözleşmeyi geçmişe ya da ileriye etkili şekilde feshetme hakkı vermediği; huzurdaki davanın konusunun cayma hakkını düzenleyen FSEK m. 58 ile de bir bağlantısının bulunmadığı; dolayısıyla, bahsi geçen yazılı sözleşmenin halen ayakta ve geçerli olduğu; davacıların iştirak halinde sahip oldukları “…” adlı senaryonun işleme mali hakkını bu sözleşmeyle davalılardan …’e 15 Şubat 2015 — 15 Şubat 2017 tarihleri arasındaki iki yıllık süreyle sınırlı olarak devretmiş oldukları; bu itibarla, davaya konu vakıalar nedeniyle gerçekleşmiş herhangi bir mali hak ihlalinden ve FSEK m. 68 ya da FSEK m. 70/III uyarınca ileri sürülebilecek bir maddi tazminat talebinden söz edilemeyeceğini,bir tazminata hükmedilecekse Davalılardan, …Tic. A.Ş. tarafından basımı gerçekleştirilen, dava konusu 3.000 adet eser için, davalı tarafın kayıtlarında görülen karlılık oranı üzerinden yapılan hesaba göre 64.427,47 TL. sı muhtemel kazanç hesap edildiği, Mahkeme, davalı tarafın mali tablolarında görülen karlılık oranlarının dikkate alınarak kazanç hesabı yapılmasını talep etmesi halinde, davalı tarafın muhtemel kazancının 4.826,64 TL. olarak hesap edildiği, davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, … ve …, 03/03/2020 havale tarihli EK bilirkişi raporlarında, 6769|sayılı SMK’nın 151. Maddesinde sayılan seçimlik haklarından (b) bendinde geçen; “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.” hesap yöntemine göre hesaplama yaptıklarını, ek raporda ise hesaplama yönteminin değiştirilmediğini, Davalı …Tic. A.Ş. tarafından, … adlı kitaba yönelik elde edilen kazancın tespiti için istenen ticari belgelerin incelenmek üzere heyete sunulmadığı, bu nedenle ikinci kitap için kazanç kaybı hesabının yapılamadığını, Kök raporda tespit edildiği üzere, davalılardan, … Tic. A.Ş. tarafından basımı gerçekleştirilen, dava konusu … VE … adlı 3.000 adet eser için, davalı tarafin kayıtlarında görülen karlılık oranı üzerinden yapılan hesaba göre 64.427,47 TL.’ sı muhtemel kazanç hesap edildiğini, tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50.ve 51.maddelerine göre belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
İlk raporda mali hak ihlali kapsamında davacıların ihlal edilen hakkı bulunmadığından mali yönden bir tazminata hak kazanmadıkları, ikinci heyet raporunda ise işleme hakkı ihlali oluşmadığından davacıların buna yönelik mali hak isteminde bulunamayacaklarını, ancak manevi hak ihlali kapsamında 70/III gereği elde edilen karı talep hakkı bulunduğunu bildirdikleri bu nedenle 1 ve 2. Raporlar arasındaki kısmi çelişkinin giderilmesi için üçüncü bir heyet oluşturulmuştur.
Üçüncü bilirkişi heyeti Bilirkişiler …, …, … 12/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporlarında; Somut olayda “… ve …” isimli eserin “…” eserden farklı edebi türe ait olması ve bunun sonucunda da farklı sayfa sayısına sahip olması ilgili eserleri birbirinden farklı kılmadığı, bu nedenle davalı yazar tarafından kaleme alınan romanın “…” isimli senaryodan bağımsız bir eser olarak kabul edilebilmesinin mümkün gözükmediğini, Davacılar ile davalı … arasında akdedilen 11.02.2015 tarihli sözleşmeyle “…” isimli eserin işleme hakkının 15.02.2015 – 15.02.2017 tarihleri arasında …’e devredildiği, somut olayda işleme hakkı devrinin herhangi bir koşula bağlanmadığı, Davacıların sözleşmenin geçerlilik şartı olduğunu savundukları “teşekkür etme” yükümlülüğünün bir karşı edim yükümlülüğü olmayıp sözleşmenin yan yükümlülüğü niteliğinde olduğu, anılan sözleşmede taraflarca ilgili yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde sözleşmenin geçersiz hale geleceğine dair başkaca bir kayıta da yer verilmediği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacıların, işleme hakkının davalı …’e şarta bağlı olarak verildiği yönündeki iddialarının isabetli olmadığı sonucunun ortaya çıktığını, TBK m.123 vd. hükümleri uyarınca sözleşmenin bir tarafının borcunu ifa etmemesi nedeniyle diğer tarafın sözleşmeyi sona erdirebilmesi için “karşı edim yükümlülüğüne” aykırı bir hareketinin bulunması gerektiği, somut olayda “teşekkür etme” konulu yan yükümlülüğün davalı yazar tarafından usulünce yerine getirilmemiş oluşundan bahisle davacıların sözleşmenin sona erdirilebilmesinin mümkün gözükmediği; FSEK m.58 hükmü uyarınca, cayma hakkının kullanılabilmesi için ise, mali bir hakkı devralan kişinin devraldığı bu haktan münaşip bir süre içinde faydalanmaması gerektiği fakat somut uyuşmazlıkta davacıların bu yönde herhangi bir iddiasının bulunmadığı; bu itibarla, davalı … tarafından sözleşmedeki “teşekkür etme” şartının yerine getirilmemesi nedeniyle davacıların sözleşmeyi sona erdirebilmesinin yahut cayma hakkının kullanabilmesinin mümkün gözükmediği, FSEK m.15/2 hükmü uyarınca, işlenme eserin asıl eserle olan ilişkisinin belirtilmesinin zorunlu olduğu, davalı … tarafından, dava konusu kitabın ikinci baskısının son sözünde, işlenme eserin, asıl eser ile olan ilişkisini yeterince açık olarak belirtilmediği, bununla birlikte, davalı … ile davacılar arasında akdedilen sözleşmenin 8. maddesi hükmüne göre, işleme eserin ön sözünde diğer yazarların isimlerine yer verilmesi gerektiği, davalı … tarafından kaleme alınan işleme eserde davacıların ismine son sözde yer verildiği, bu bağlamda, davalı … ‘in davacılarla akdedilen sözleşmenin 8. maddesine ve FSEK m.15/2 hükmüne aykırı davrandığının tespit edildiği; davalı … ‘in, davacılarla akdettiği sözleşmenin 8. Maddesi ve FSEK m.15/2 hükmüne aykırı davranışının, davacıların asıl eser üzerindeki manevi haklarını ihlal ettiği, Davalı … ‘in davacılar ile akdettiği 11.02.2015 tarihli sözleşmeden doğan yan yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeniyle – sözleşmelerin nispiliği ilkesi uyarınca – diğer davalı … Yapımcılık Tic. A.Ş.’nin sorumlu tutulabilmesi mümkün olmadığı ve fakat somut uyuşmazlıkta FSEK m.15/2 uyarınca, işlenme eserin asıl eserle olan ilişkisinin açık bir şekilde belirtilmemesi nedeniyle davacıların uğradığı manevi zararın tazmin edilmesi noktasında davalı … Tic. A.Ş. ile diğer davalı … ‘in birlikte sorumlu tutulabileceğini, bununla birlikte 12.03.2018 tarihli mail yazışmasında davalı yayınevi tarafından, davalı yazara son söz ve teşekkür kısmının değiştirilebileceği ve eski başlığın yerinde kalabileceğine dair seçenek sunulması nedeniyle davalı yayınevinin sorumluluğunun ortadan kalkıp kalkmadığı konusundaki nihai takdirin Mahkemeye ait olduğu, Yapılan tespitlerden, davacıların “…” isimli eserden kaynaklı mali haklarına dayalı tazminat taleplerinin yerinde olmadığının anlaşıldığı fakat Mahkemece aksi kanaatte olunması ihtimaline binaen davacılar lehine hükmedilebilecek telif tazminatının da hesaplandığını, Davalı tarafından basımı gerçekleştirilen dava konusu 5000 adet eser için davalı tarafın kayıtlarında görülen karlılık oranı üzerinden yapılan hesaplamaya göre 107.379,00 TL muhtemel kazanç elde edildiği, Mahkemenin, şirket mali tablolarında görünen karlılık oranı dikkate alındığında davalı tarafın muhtemel kazancının 8.044,40 TL tutarında olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 08/10/2021 havale tarihli EK bilirkişi raporlarında özetle ; sektörel ve FSEK yönünden kök raporda yapılan değerlendirme ve tespitlerin geçerliliğini koruduğunu bildirmişlerdir.
Alınan tüm bilirkişi raporları, sunulu senaryo, sunulu kitap, flash bellek içerikleri yasal mevzuat ve yüksek yargı ilamları ile birlikte incelendiğinde;
ESER SAHİPLİĞİNİN İNCELENMESİ;
5846 sayılı yasanın 11 . ve 12. Maddelerinde eser sahipliğine İlişkin karinelerin neler olduğu düzenlenmiştir. FSEK 11. Madde hükmüne göre; Yayımlarnmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılar kimse o eserin sahibi sayılır, meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın”. FSEK 21. Madde hükmüne göre ise; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11. maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve O da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir. Bu salahiyetler, 11.maddenin ikinci fıkrasındaki karine ile eser sahibi belli olmadığı hallerde koanferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır”.
FSEK sistematiğinde tescil ilkesinin kabul edilmemesi nedeniyle eser sahipliğinin tespitinde yasadaki karinelerin öngörülmesi uygulamada ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde yardımcı olmaktadır. Ayrıca eser sahipliği, bu karineler dışında her türlü delille de ispatlanabilir”
Taraflara arasındaki sözleşme, taraf beyanları ve mail yazışmalar dikkate alındığında davaya konu … isimli senaryonun davacılar ile davalı … tarafından meydana getirilen FSEK 10 anlamında ortak eser olduğu ve davacılar ile davalı …’in senaryonun FSEK 11’deki karine çerçevesinde ortak eser sahipleri olduğu hususu alınan bilirkişi raporları ve sunulu deliller kapsamı ile sübuta ermiştir.
Toplanan deliller, FSEK 10 vd maddeleri, sözleşme hükümleri, kitap içerdiği , raporlar dikkate alındığında; Dosyada mübrez … isimli roman nüshaları üzerinde yazar olarak davali …’in isminin yer aldığı ve toplanan deliller kapsamına göre;-Davacılar … , … ve davalılardan … tarafından kaleme alınan … isimli senaryo üzerinde fsek 10.madde kapsamında adı geçerlerin birlikte eser sahibi olduklarının tespitine, davalılardan … tarafından kaleme alınan” … ve …” isimli kitabın bağımsız bir eser olmadığı, asıl esere bağlı işleme niteliğinde eser olduğunun tespitine karar verilmesi gerekmiştir.
Somut olayda izinsiz işleme ve iktibas ile haksız rekabet söz konusu olmadığından asıl davada bu yöndeki istemlerin Reddine karar verilmesi gerekmiştir.
MALİ HAK İHLAL İDDİASI YÖNÜNDEN İNCELEME
Bilindiği gibi, mali haklar, eserden, ekonomik olarak yararlanma ve bunun şeklini tayin etme imkanını münhasıran sahibine veren ve ona eserden üçüncü kişilerin bu tarzda faydalanmalarına engel olma yetkilerini bahşeden mutlak haklardır. Eser sahibinin mali hakları, işleme hakkı, yayma hakkı, çoğaltma hakkı, temsil hakkı ve işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletme hakkı olup bu haklarırı tümünün veya birinin devir sözleşmesine konu edilmesi mümkündür”. İşleme hakkının devri, hakkı aynı tesiri haiz olmak üzere devreden eser sahibi veya mirasçılarının malvarlığından çıkarak devraların malvarlığına intikal ettiren bir tasarruf işlemidir.. FSEK 48. Madde hükmü uyarınca, işleme hakkının devri, yer, süre ve muhteva açısından sınırlandırılabilir. İşleme hakkının süresiz olarak devredildiği takdirde işleme hakkını devreden eser sahibinin işleme hakkı ile ilişkisi kesilmiş olur. Bu durumda, devralan işleme hakkından asıl eser için öngörülen koruma sürelerinin sonuna kadar münhasır olarak yararlanır ve herkesin hatta devreden eser sahibinin bu haktan yararlanmasını men edebilir. İşleme hakkının sınırlı süre ile devri halinde de aynı durum mevcut olmakla birlikte, sürenin sona ermesi halinde işleme hakkı kendiliğinden herhangi bir işleme gerek olmaksızın eser sahibinin malvarlığına geri döner. Diğer taraftan, işleme hakkının devri sözleşmesinin şarta bağlı yapılabilmesi de mümkündür. Şart, hukuki bir işlemin sonuçlarını gelecekte gerçekleşmesi şüpheli bir olguya bağlayan tarafların koymuş oldukları bir kayıttır. İşleme hakkının devri sözleşmesi geciktirici şarta bağlı olarak yapılabileceği gibi bozucu şarta bağlı olarak da yapılabilir. Taraflar devir sözleşmesine koyacakları geciktirici bir şartla, devir sözleşmesinin gelecekte gerçekleşmesi muhtemel şüpheli bir olguya bağlayabilirler”. Bu durumda, geciktirici şartla yapılan devir sözleşmesi kural olarak şüpheli olgunun gerçekleştiği anda hukuki etkisini göstermeye başlayacaktır. Bir başka deyişle, geciktirici şart devrin hukuki etkisini askıya almaktadır. Bunun dişında, taraflar devir sözleşmesine koyacakları bozucu bir şartla, devir sözleşmesinin hukuki etkisinin ortadan kalkmasını ileride gerçekleşmesi şüpheli bir olguya bağlayabilirler. Bozucu şartla yapılan devir sözleşmesi, sonuçlarını hemen doğurmaya başlar, ancak şüpheli olgunun gerçekleşmesi devir işlemini etkisiz kılar.
Dosyada mevcut belgeler incelendiğinde, davacılar ile davalı … arasında akdedilen 11.02.2015 tarihli sözleşmenin ilk iki parağgrafı şu şekildedir: “Telif ve eser hakları aşağıda imzaları bulunan …, … ve …’e ait olan ve …, … ve … tarafından yazılmış olan adı şimdilik … olan uzun metraj fantastik film hikayesi ve senaryosunun TV dizi projesi, animasyon film, edebi eser, bilgisayar oyunu ve her türlü medya ürünü olarak yeniden tasarlanması, yazılması, senaryolaştırılması ve pazarlanmasına dair anlaşma metnidir: Bu anlaşmayı imzalayan hak sahipleri, yukarıda adı geçen … adlı eseri belirlenmiş periyotlarda yeniden kaleme alarak; uzun metraj sinema filmi, TV dizisi, edebi eser, animasyon film, bilgisayar oyunu ve benzeri her türlü medya ürünü olarak pazarlanması için tek yetkilinin 15 Şubat 2015 — 15 Şubat 2017 tarihleri arasında …, 15 Şubat 2017 — 15 Şubat 2019 tarihleri arasında …, 15 Şubat 2019 — 15 Şubat 2021 tarihleri arasında … olduğunu ve aşağıdaki maddeleri kabul eder.”
Sözleşme metninden, “…” isimli eserin işleme hakkının 15.02.2015 — 15.02.2017 tarihleri arasında …’e devredildiği anlaşılmaktadır. , FSEK m.48 hükmü de dikkate alındığında; işleme hakkı devrinin herhangi bir koşula bağlanmadığı ve fakat bu hakkın her bir yazar bakımından ayrı ayrı 2 yıl süre ile sınırlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı yan teşekkür etme yükümlülüğünün ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Sözleşme içeriği incelendiğinde bu husus özleşmenin geçerlilik şartı olarak düzenlenmemiştir. sözleşmenin 8. maddesinde ;”..“…” isimli hikayenin kitap veya e-kitap olarak yazılması ve basılması halinde, diğer hikaye sahipleri kitap ve e-kitabın satışından ve gelirinden hiçbir maddi hak talep etmeyeceklerdir. Edebi eserin yazarı diğer iki hikayecinin isimlerine önsözde yer verip teşekkür edecektir,” düzenlemesi mevcuttur. Bilirkişilerin 30,08.2019 ve 12.2.2021 tarihli raporlarında da isabetli bir şekilde ortaya konulduğu gibi, bu hüküm bir karşı edim yükümlülüğü olmayıp sözleşmenin yan yükümlülüğü niteliğindedir. Zira, taraflar arasındaki sözleşmeye göre, bir yazara 2 yıl süre ile işleme hakkı verilirken diğer iki yazar bu süre boyunca diğer yazarın işleme hakkına katlanma yükümlülüğü altına girmekte, anılan katlanma yükümlülüğü sonucunda ise sırasıyla işleme hakkını elde etmektedir. Yani somut olayda işlenme hakkının devri karşılığında teşekkür etme yükümlülüğünün bulunduğu bir ilişki söz konusu değildir. Kaldiki söz konusu sözleşmede taraflar, “teşekkür etme” yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde, sözleşmenin geçersiz hale geleceğine yada ihlal edenin cezai şart vb maddi bir yaptıma tabi tutulacağını kararlaştırmamışlardır. O halde, davacıların, işleme hakkının davalı …’e şarta bağlı olarak verildiği yönündeki iddialarının isabetli olmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı ,davacılar ile davalılardan … arasında imzalanmış olan yazılı sözleşmenin 8. maddesinin davacılar açısından “ivaz” teşkil edecek bir “karşı edim yükümlülüğü” içermemesi, sadece “yan yükümlülük” içermesi sebebiyle, anılan 8. Maddeye aykırı düşen davalı davranışının davacılara sözleşmeyi geçmişe ya da ileriye etkili şekilde feshetme hakkı vermediği, davacıların iştirak halinde sahip oldukları “…” adlı senaryonun işleme mali hakkını bu sözleşmeyle davalılardan …’e 15 Şubat 2015 — 15 Şubat 2017 tarihleri arasındaki iki yıllık süreyle sınırlı olarak devretmiş oldukları; somut olayda herhangi bir mali hak ihlalinden söz edilemeyeceğinden bu yöndeki denetim ve hüküm kurmaya elverişli İlk bilirkişi heyeti Bilirkişiler …. ve … tarafından düzenlenen 24/10/2018 tarihli bilirkişi raporları ile Üçüncü bilirkişi heyeti Bilirkişiler …, …, … tarafından düzenlenen 12/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporları HMK 266 madde kapsamında dosyadaki deliller ile uyumlu olduğundan mahkememizce de bu raporlara itibar edilerek hüküm oluşturulmuş , ancak hukuki nitelendirme mahkememizce yapılmış ve davacının mali hak istemine yönelik taleplerinin yasal şartları oluşmadığından maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
MANEVİ HAK İHLALİ İDDİASININ İNCELENMESİ
Sunulu sözleşme, mail içerikleri, bilirkişi raporları bir bütün olarak incelendiğinde; … isimli roman … isimli senaryonun işlenmiş hali olduğundan … isimli senaryonun eser sahiplerinden senaryonun romana dönüştürülmesi için işleme hakkının davalı … tarafından devralınması gereklidir. Dosyaya sunulu sözleşmeye göre; … isimli senaryonun birlikte eser sahipleri olanı davacılar ile davalı … kendi aralarında yaptıkları sözleşme ile gerek senaryonun işlenmesi gerekse pazarlanması hususunu kararlaştırmışlar ve senaryonun roman haline getirilmesi için davalı …’e yetki vermişler ve roman haline gelen senaryo üzerinde mali haklarının söz konusu olmayacağını kabul etmişler ve manevi hak olan FSEK 15 anlamında ise davalı …’in romanın önsözünde davacıların isimlerine yer verip teşekkür edeceği hususunda anlaşmışlardır.
Dava konusu roman basılmış davacılar birinci bası ile ilgili bir itirazlarının olmadığını belirtmişler ancak ikinci basıda isimlerinin önsöz yerine son sözde usulsüz bir şekilde yer verildiğini bu sebeple de romanın artık İzinsiz işleme sayılacağını ve ayrıca FSEK 15.madde çerçevesinde manevi hak ihlalinin söz konusu olduğunu iddia ederek her bir davacı için 15.000 TL manevi tazminat talep etmişlerdir.
Öncelikle manevi hak ihlalinin söz konusu olması ihtimalinde devredilen mali hakkın da geçersiz olacağına ilişkin ne sözleşme hükümlerinde nede FSEK sistematiğinde davacı lehine bir düzenleme yer almamaktadır. Zira manevi haklar ile mali hakların konusu ve korudukları hukuki yararlar farklıdır. Bu yönden Bilirkişiler …, …, … ve …’ın .9.9.2019 tarihli raporları hükme esas alınmamıştır. Zira bu raporun 9. Sayfasında manevi hak ihlali halinde tecavüzden elde edilen karın istenebileceği hususu gerekçesiz olarak ileri sürülmüştür.
Bilindiği üzere Manevi hak ihlali söz konusu ise eser sahibi manevi hak ihlaline dayalı talepte bulunabilir, ancak bu İhlal otomatik olarak aynı zamanda mali hakkın da ihlali sonucuna bağlanamaz. Taraflar arasındaki sözleşmede senaryonun işlenmesi ve gerekse pazarlanması hususu kararlaştırılmış ve senaryonun roman haline getirilmesi için davalı …’e yetki verilmiş ve roman haline gelen senaryo üzerinde mali haklarının söz konusu olmayacağı hususu kabul edilmiş olduğundan artık senaryonun işlenmesi hakkı elde edildiğinden ve davalının işleme hakkı çerçevesinde romanı oluşturması nedeniyle romanın izinsiz işleme olmadığı anlaşılmıştır.
FSEK.m.15/1 hükmü ile eser sahibine eserde adının belirtilmesi konusunda mutlak bir hak verilmiştir. eser üzerindeki mali haklar devredilmiş olsa bile eser sahibinin o eserin kendisine ait olduğunu açıklama konusunda münhasır ve mutlak hakkı vardır. Bunun doğal sonucu olarak eser sahibi eseri üzerindeki haklarını bir bedel karşılığında başka bir kişiye devretmiş olması halinde bile, eser sahibi olarak adının belirtilmesini isteme hakkı ve eseri kullanan ya da eserden yararlanan kimsenin eser sahibinin adını belirme yükümlülüğü ortadan kalkmaz. Eserde eser sahibinin adının belirtilmesi her eser türünün özelliğine ve yapısına göre değişiklik arz eder. İlim ve edebiyat eserlerinde, yazarın adı eserin üzerine yazılır. Ancak taraflar adın belirtilmesi hususunu aralarında yapacakları sözleşme ile tespit de edebilirler. Nitekim taraflar arasındaki sözleşmede bu husus, “edebi eserin sahibi diğer iki hikayecinin isimlerine ön sözde yer verip teşekkür edecektir” şeklinde kararlaştırılmıştır.
… adlı romanın birinci baskısının önsözünde davalı … imzalı yazıda “…Anafikri getirdiği ilk günden beri, hikâyenin onlarca senaryolaştırma çalışmasını beraber yürüttüğümüz …’a, senaryo ekibinin sağlam kalemi dostum …’e teşekkür ediyorum. Romandan üreteceğimiz senaryo calışmalarında tekrar bir araya geleceğimiz günü sabırsızlıkla bekliyorum ..”ifadelerinin yen aldığı görülmektedir.
Kitabın ikinci baskısında ise sözü edilen ifadeler kitabın sonunda yer almıştır. “…..- uzun metraj senaryo çalışmalarını beraber yürüttüğümüz … ve …’e de ayrıca teşekkür ediyorum …” denilmektedir.
Dolayısıyla ikinci basının önsözünde birinci basıdan farklı olarak romanın davacıların birlikte eser sahipleri oldukları senaryodan yararlanılarak oluşturulduğuna ilişkin yeterli bilgi söz konusu olmadığından FSEK 15 . madde çerçevesindeki yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmediği ve vaki durum çerçevesinde davacıların FSEK 67’de yer alan “Eser üzerinde sahibinin adı hiç konulmamış veya yanlış konulmuş yahut konulan ad iltibasa meydan verecek mahiyette olup da eser sahibi 15 inci maddede zikredilen tespit davasından başka tecavüzün refini talep etmişse, tecavüz eden gerek aslına, gerek tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalar üzerine eser sahibinin adını derç etmeye meebüurdur. Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, hükmün en fazla 3 gazetede ilan talep edilebilir” hükmüne dayalı olarak yani manevi hakların ihlali kapsamında manevi tazminat talebinde bulunabileceği anlaşılmıştır.
Somut olayda her bir davacı için 15.000 TL manevi tazminat talep edilmiştir. Davacılar … , … ve davalı … tarafından kaleme alınan … isimli senaryo üzerinde fsek 10.madde kapsamında adı geçerlerin birlikte eser sahibi oldukları,, … tarafından kaleme alınan” … ve …” isimli kitabın bağımsız bir eser olmadığı, asıl esere bağlı işleme niteliğinde eser olduğu, Somut olayda izinsiz işleme ve iktibas ile haksız rekabet söz konusu olmadığı ancak davalıların her ikisinin de FSEK 15 . madde çerçevesindeki davacıların manevi haklarını ihlal ettikleri, bu kapsamda ihlalin boyutu, gerçekleştiği mecra, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları nazara alınarak her bir davacı için günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek 15.000 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacılara verilmesini karar verilmesi gerekmiştir. ( zira FSEK’in 15. maddesinde düzenlenen eser sahibinin adının belirtilmesi hakkı kapsamında ikinci basının önsözünde birinci basıdan farklı olarak romanın davacıların birlikte eser sahipleri oldukları senaryodan yararlanılarak oluşturulduğuna ilişkin yeterli bilgi söz konusu olmadığından dolayısıyla eser sahibinin bu yetkisinin, adının eserin üzerine konulması yanında, eser sahibi olduğunun, eserin kullanıldığı her hal ve şartta yeterli açıklıkta belirtilmesi hakkını da kapsadığı (Levent Yavuz/ Türkay Alıca/ Fethi Merdivan, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, C.1, s.347.) dolayısıyla talep edilen 15.000 TL manevi tazminatın somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun bulunduğu anlaşılmakla, manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Her ne kadar davalı yayın evi kendisine sorumluluk düşmediğini beyan etmişse de; FSEK m.15/2 uyarınca, davacıların uğradığı manevi zararın tazmin edilmesi noktasında davalı … Tic. A.Ş. ile diğer davalı …’in birlikte sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmıştır. (Aynı yönde Yargıtay 11.HD’nin 10,2,2014 tarih ve 2013/10149 esas- 2014/2246 karar sayılı ilamları)
Gerek Mali ve gerekse manevi hakların ihlali halinde hak sahibine saldırının durdurulması için dava açma hakkı FSEK’in 66. maddesinde tanınmış olup, huzurdaki birleşen davada davacıların manevi hakkı ihlal edildiğinden dolayı bu hakka yönelik tecavüzün tespiti ve önlenmesini talep hakkı bulunduğu gözetilerek manevi hak ihlali kapsamında tespit ve önleme istemlerinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Ancak mali hak ihlali söz konusu olmadığından bu yöndeki istem keza eylemin haksız rekabete neden olduğu yönündeki istemlerinin yerinde olmadığı gözetilerek bu yöndeki taleplerin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
FSEK 67. Madde de yer alan “Eser üzerinde sahibinin adı hiç konulmamış veya yanlış konulmuş yahut konulan ad iltibasa meydan verecek mahiyette olup da eser sahibi 15 inci maddede zikredilen tespit davasından başka tecavüzün refini talep etmişse, tecavüz eden gerek aslına, gerek tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalar üzerine eser sahibinin adını derç etmeye mecbürdur. Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, hükmün en fazla 3 gazetede ilan talep edilebilir” hükmü gözetildiğinde hükmün ilanında davacıların hukuki yararı da söz konusu olduğundan karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye çapında yayan yapan tirajı yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına, masrafın davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.
Toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları, davacılar ile davalı … arasında akdedilen 11.02.2015 tarihli sözleşmenin açık hükümleri, HMK 266 madde kapsamında dosyadaki deliller ve FSEK mevzuatı ile Yüksek Yargı uygulamalarına uygun olarak hazırlanmış, denetim ve hüküm kurmaya elverişli İlk bilirkişi heyeti Bilirkişiler … ve…arafından hazırlanan 24/10/2018 tarihli bilirkişi raporları ile Üçüncü bilirkişi heyeti Bilirkişiler…, …, … tarafından hazırlanan 12/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporları HMK 266 madde kapsamında mahkememizce hükme dayanak yapılmış, hukuki nitelendirme gerekçeli kararımızda mahkememizce yapılmış ve tüm dosya kapsamına göre; ASIL DAVADA; Davacılar … , … ve davalılardan … tarafından kaleme alınan … isimli senaryo üzerinde fsek 10.madde kapsamında adı geçenlerin birlikte eser sahibi olduklarının tespitine, davalılardan … tarafından kaleme alınan” … ve …” isimli kitabın bağımsız bir eser olmadığı, asıl esere bağlı işleme niteliğinde eser olduğunun tespitine, Somut olayda izinsiz işleme ve iktibas ile haksız rekabet söz konusu olmadığından bu yöndeki tespit istemin Reddine keza BİRLEŞEN DAVADA: Davacıların ( kısa hükümde maddi hata sonucu davacılardan olarak yazılmış olup) davalı …’in ve diğer davalının kitabın 2. baskısında davacıların fsek’den kaynaklanan mali haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ve önlenmesi isteminin REDDİNE, Davacıların ( kısa hükümde maddi hata sonucu davacılardan olarak yazılmış olup) davalı …’in ve diğer davalının kitabın 2. baskısında davacıların fsek’den kaynaklanan manevi haklarına tecavüzlerinin tespiti ile önlenmesine, fsek 15/2 maddesine aykırılık nedeniyle oluşan manevi zarar nedeniyle 15.000 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacı … ‘e avans faiziyle birlikte ödenmesine,Fsek 15/2 maddesine aykırılık nedeniyle oluşan manevi zarar nedeniyle 15.000 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacı … ‘a avans faiziyle birlikte ödenmesine,Maddi tazminat koşulları oluşmadığından ıslah ile talep edilen maddi tazminat isteminin reddine,Dava konusu kitabın 2. baskısı üzerinde karar kesinleştiği tarihte halen satışta olan kitap varsa satışının ve yeniden basımının durdurulmasına,bandrol alınmasının önlenmesi isteminin reddine, kültür Bakanlığı nezdindeki sicil beyana tabi olarak oluşturulduğundan davacıların idari işlem niteliğindeki beyan ve kayıt işlemlerini kendileri oluşturabileceğinden mahkememizce idari makamlara bir yazı yazılmasına yer olmadığına,Manevi haklara tecavüz oluştuğundan hükmün ilanında davacıların hukuki yararı bulunduğundan karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye çapında yayan yapan tirajı yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına, masrafın davalılardan tahsiline karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
I-ASIL DAVADA:
1 A-Davacılar … , … ve davalılardan … tarafından kaleme alınan … isimli senaryo üzerinde fsek 10.madde kapsamında adı geçerlerin birlikte eser sahibi olduklarının tespitine, davalılardan … tarafından kaleme alınan” … ve …” isimli kitabın bağımsız bir eser olmadığı, asıl esere bağlı işleme niteliğinde eser olduğunun tespitine,
2-Somut olayda izinsiz işleme ve iktibas ile haksız rekabet söz konusu olmadığından bu yöndeki tespit istemin Reddine,
3-Asıl davada, 80,70 TL ilam harcının davalılardan tahsiline, (peşin harç yatırılmıdığından)
4-Asıl davada, Kabul edilen talepler yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
5-Asıl davada, Reddedilen talepler yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
6-Asıl davada Davacıların yargılama giderlerinden olan bilirkişi ücreti ve tebligat giderleri olmak üzere toplam 5.901 TL’nin taktiren 1/2 inin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
7-Asıl davada Davalı …’in yargılama giderlerinden olan bilirkişi ücreti ve tebligat giderleri olmak üzere toplam 3.151 TL’nin taktiren 1/2 inin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Asıl davada Davalı … ‘nin yargılama giderlerinden olan bilirkişi ücreti ve tebligat giderleri olmak üzere toplam 4.172,50 TL’nin taktiren 1/2 inin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
9-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
II-BİRLEŞEN DAVADA:
1-Davacıların …’in ve diğer davalının kitabın 2. baskısında davacıların fsek’den kaynaklanan mali haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ve önlenmesi isteminin REDDİNE,
2-Davacıların …’in ve diğer davalının kitabın 2. baskısında davacıların fsek’den kaynaklanan manevi haklarına tecavüzlerinin tespiti ile önlenmesine,
3-Fsek 15/2 maddesine aykırılık nedeniyle oluşan manevi zarar nedeniyle 15.000 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacı … ‘e avans faiziyle birlikte ödenmesine,
4-Fsek 15/2 maddesine aykırılık nedeniyle oluşan manevi zarar nedeniyle 15.000 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacı … ‘a avans faiziyle birlikte ödenmesine,
5-Maddi tazminat koşulları oluşmadığından ıslah ile talep edilen maddi tazminat isteminin reddine,
6-Dava konusu kitabın 2. baskısı üzerinde karar kesinleştiği tarihte halen satışta olan kitap varsa satışının ve yeniden basımının durdurulmasına,bandrol alınmasının önlenmesi isteminin reddine, kültür Bakanlığı nezdindeki sicil beyana tabi olarak oluşturulduğundan davacıların idari işlem niteliğindeki beyan ve kayıt işlemlerini kendileri oluşturabileceğinden mahkememizce idari makamlara bir yazı yazılmasına yer olmadığına,
7-Manevi haklara tecavüz oluştuğundan hükmün ilanında davacıların hukuki yararı bulunduğundan karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye çapında yayan yapan tirajı yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına, masrafın davalılardan tahsiline,
8-Birleşen davada 2.049,30 TL ilam harcının peşin ve ıslah harçtan mahsubu ile eksik kalan 647,20 TL harcın davalılardan tahsiline,
9-Birleşen davada kabul edilen Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin kendisini vekili ile temsil ettiren Davacı … , e ödenmek üzere davalılardan alınarak bu davacıya verilmesine,
10- Birleşen davada kabul edilen Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin kendisini vekili ile temsil ettiren Davacı … ‘a ödenmek üzere davalılardan alınarak bu davacıya verilmesine,
11- Birleşen davada, manevi haklara Tecavüz isteminin kabülü yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
12- Birleşen davada, mali haklara Tecavüz ve haksız rekabet isteminin reddi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
13- Birleşen davada, maddi tazminat talebinin reddi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 14.400 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
14-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 35,90 TL başvuru harcı 35,90 TL peşin harç, 1.366,20 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.438 TL yargılama giderinin taktiren 1/3 inin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, (birleşen davada yargılama gideri yapılmadan birleştirme kararı verildiğinden sadece harç masrafları karara geçilmiştir)
15-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacılar vekillerinin, davalılar vekillerinin, davalı …’in yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 31/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır