Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/318 E. 2022/161 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/318 Esas
KARAR NO : 2022/161

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/07/2018
KARAR TARİHİ : 02/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket … “nin tekstil sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösterdiğini, … markalarını devraldığını, bu marka altında üretim ve satış faaliyetlerini sürdürdüğünü, markalarının sektörde belli bir kaliteye sahip olduğunu ve kendi tüketici kitlesini oluşturduğunu, … ve … adresli internet sitelerinin bulunduğunu, müvekkiline ait tescillli markalarının isim ve şekil yönünden ayırt edilemeyecek derecede benzerlerinin davalı yanca kullanıldığını, davalının ayrıca … alan adlı internet sitesinin bulunduğunu, etiket tasarımının da haksız ve izinsiz kullanıldığını, Davalı tarafın …, … ve şekil unsurlu ürünlerinin kullanımı ve etiket tasarımının kullanımıyla ticaret yapılmasının davacı müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, markaların davalı tarafça kullanıldığı her yerde ürün imalatı ve satışının durdurulması, kataloglar gibi basılı tanıtım malzemelere el konulması, web sitesine erişimin engellenmesini, şimdilik SMK 151/2-b kapsamında 1000TL maddi( Davacı vekili 13.10.2022 tarihli talep artırım dilekçesiyle maddi tazminat istemini 202.201.70 TL ye yükseltmiştir) ve 50.000TL manevi tazminatın tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın markası ile davalı kullanımı arasında tasarım, okunuş, şekil, yazı ve ortalama tüketici nezdinde bırakmış olduğu intiba yönünden benzerlik bulunmadığını; kendilerinin markayı tescilsiz kullandığını, Davacı tarafla benzerliği iddia edilen markanın müşterilerden birinin önerisi üzerine yalnızca bir sezon kullanıldığını, sonraki sezon ürünlerinde kullanılmadığını, 7 sene sonra ikame edilen bu davanın kötü niyetli olduğunu, davalının 2011 yılında müvekkiline ait markadan haberdar olduklarını ve kurum nezdinde itiraz ettiklerini ikrar ettiklerini bu durumda 7 yıldır bu markadan haberdar olduklarını ve 5 yıllık sessiz kalma nedeniyle herhangi bir yasal işlem ve itiraz yapma haklarını kaybettiklerini, davalı şirketin kendi markası üzerinde münhasır hak sahibi olduğunu, kullanımın farklı sınıflarda da gerçekleştiğini, haksız davanın reddine karar verilmesine talep ettikleri anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmalık; davalı şirketin davacı adına tescilli “…” markası ile iltibas teşkil eden “…” markasının davacı şirketin markasında yer alan şekil unsuru, etiket tasarımı dahil olmak üzere izinsiz kullanarak marka hakkının ihlal ve haksız rekabet yarattığının, eylemlerin tespitine, durdurulmasına, önlenilmesine, refine, ihlale teşkil eden kullanımların davalı sitesinden kaldırılması, yoksa erişim engeli sağlanmasına, davalı kullanımının tüm mecralardan silinmesini, imha edilmesini, şimdilik SMK 151/2-b kapsamında 1000.TL maddi( Davacı vekili 13.10.2022 tarihli talep artırım dilekçesiyle maddi tazminat istemini 202.201.70 TL ye yükseltmiştir) ve 50.000TL manevi tazminatın tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesi talepli olduğu anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 266 madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Bilirkişiler … , …, …’nun 19/06/2019 tarihli bilirkişi raporlarında özetle ; Davalı tarafın tescilli … markası ile Davacı tarafın tescilli … markalarının farklı oldukları, Davalı tarafın kullanımdaki … markası ile Davacı tarafın tescilli … markalarının aynı firmanın markalarıymış gibi algılandıkları, birbirine karıştırılabilecek düzeyde benzer oldukları, Davacı … ve Davalı … marka isimlerinin karıştırılma ihtimali yaratacak düzeyde benzerlik unsurları taşıdıkları; etiket üzerindeki … marka kullanımının davacı tarafın markalarıymış gibi algılanabilecekleri, markaların benzer oldukları, Davalı tarafın kullanımdaki Şekil markasının Davacı tarafın tescilli Şekil markası ile bire bire yakın benzerlikte olduğu, Davalı tarafın … yazımlarının karıştırılma olasılığı yaratacak düzeyde Davacı … marka unsurlarına benzer olduğu; etiket üzerindeki … marka kullanımının Davacı tarafın … markalarını çağrıştıracak düzeyde benzer oldukları, Davalı tarafın çift katmalı etiket kullanımının, Davacı tarafın etiket kullanımıyla bire bir yakın benzerlikte olduğu, Davalı tarafın kullanımdaki markalarının davacı tarafın tescilli markalarıyla iltibas yarattığı, markalarının davacı … markalarına tecavüz şartlarını oluşturduğu sonuç ve kanaatine ulaştıklarını bildirmişlerdir.
Mali Bilirkişi … ‘un 04/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı tarafından davacı markası altında yapılan tüm satışlardan (kaydi), işçilik ve maliyet giderleri çıktıktan sonra elde edilen net karın 202.201,70 TL’na, davacının, marka hakkı kullanım (royalty rotes) yöntemine göre davalı şirketten ihtiyati tedbir karar tarihi (25.06.2018) itibariyle talep edebileceği tazminat tutarının 460.162,44 TL’ na, isabet ettiği sonuç ve kanaatine ulaştığını bildirmiştir.
Mali Bilirkişi İsmail Yeksan’ın 07/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı tarafın, ticari defterlerinin 2013 yılı hariç diğer yılların sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, Davalı tarafından sunulan satış faturalarında bazılarında stok kodları kullanıldığı bazı faturalarda stok kodlarının kullanılmadığı stok takibinin yapılmadığı ve ticari defterlerinde ürün gruplarına göre alt hesaplar kullanılmadığından dava konusu markaya yönelik satışının olup olmadığının tespit edilemediği, Davalı tarafın, dava konusu markaya yönelik …D. iş sayılı dosyasında Bilirkişi tarafından tespit edilen ürünlerin, satış faturasındaki fiyatların ortalama değerleri üzerinden davalı tarafından satışa sunulması halinde, davacı tarafa, Sınai Mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç’ın 2.530,40 TL hesap edildiği , Davalı tarafın dava konusu markaya yönelik … D. İş sayılı dosyasında Bilirkişi tarafında işyerlerinde yapılan tespitte, … isimli kendi markasının kullanılmadığını, 2018 yılındaki tüm satışların dava konusu marka adı altında yapıldığı yönde yapılan incelemeye göre davalının elde ettiği net kazarıcın 26.354,- TL hesap edildiği, Davalı tarafın …marka tescilini 21.12.2013 tarihinde yaptırdığı ve bu tarihten sonra 2014 ve 2018 yılı dahil olmak üzere tüm satışların dava konusu marka adı altında yapıldığı yönde ise elde ettiği net kazancın 134.575,- TL olarak hesap edildiğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … ‘in 22/09/2021 tarihli bilirkişi raporlarında; Davalı tarafından kullanılan “…” ibaresinin, davacının …” esas unsurlu markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, Davalı tarafın şirket merkezinde tespit edilen 1.260 adet pantolon için tazminata hükmedilmesi halinde, dava konusu markanın ürün satışlarına olan etkisi ve davacı tarafın talep ettiği seçimlik hakkı dikkate alınarak yapılan hesaba göre, davacı tarafın talep edebileceği tazminat tutarının 1.012,16 TL.’ sı olarak hesap edildiği, … D.iş sayılı dosyası kapsamında, Bilirkişi marifeti ile davalı tarafın şirket merkezinde yapılan tespitler de, dava konusu markanın, muhtelif adetlerdeki pantolonlarda, koliler de, poşetler de, salma etiketler de iltibas yaratacak şekilde kullanıldığının tespit edildiği, davalı tarafın 2018 yılı satışlarının tamamının dava konusu marka kullanılarak elde edildiğine karar vermesi halinde, davalı tarafın 2018 yılı mali tablolarında görünen 26.353,07 TL.’ sı Faaliyet Karına, dava konusu markanın katkısının 10.541,23 TL.’ sı ( 26.353,07 TL X %40 = 10.541,23 TL) olarak hesap edildiği, Davalı tarafın, 2011 yılı mali tablolarında satışlarının olmadığı, 2012 yılında satışa başladığı, Mahkeme tarafından, davalı tarafın 2012 yılından başlayarak, dava tarihine kadar olan süreçte mali tablolarında görünen Faaliyet Karının tamamı üzerinden hesaplama yapılmasının talep edilmesi halinde, 2012-2018 yılları arasında, davalı tarafın mali tablolarında 202.201,70 TL’ sı Faaliyet Karı beyan edildiği, dava konusu markanın beyan edilen toplam Faaliyet Karına katkısının 80.880,68 TL.’ si ( 202.201,70 TL X 40/100 = 80.880,68 TL) olarak hesap edildiğinin sonuç ve kaanatine ulaştıklarını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …,…, … ‘in 18/05/2022 tarihli Ek bilirkişi raporlarında; İtirazlar kapsamında yapılan değerlendirmeler sonucunda, kök raporda yapılan hesaplamaları değiştirecek bir husus bulunmadığını bildirmişlerdir.
OLAYA UYGULANACAK YASAL MEVZUAT :
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10.01.2017 yürürlük);
Madde 7 (Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları)
“(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
Madde 29 – (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.”
Madde 149/1 de Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden ; “Tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini , Araçlara elkonulması, Elkonulan araçlarda kendisine mülkiyet hakkının tanınması, araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya imhası, kararın ilanı ” şeklinde talepte bulunabilir.” Düzenlemeleri mevcuttur.
Bilindiği üzere Haksız rekabet, dürüstlük kuralına aykırı olara ekonomik düzeni bozan, ekonomik düzenin aktörleri aleyhine sonuçlar doğuran hareket ve fiillerin tümünü ifade eder.
ETTK m.56 haksız rekabeti: “aldatıcı hareket veya hüsniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimali” olarak tanımlamıştı.
TTK m.54’te ise, haksız rekabete ilişkin kanundaki hükümlerin amacının, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rakebetin sağlanması olduğu vurgulanmış ve “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya diğer şekillerdeki dürüstlük kurallarına aykırı davranışlar veya ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı” olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle haksız rekabeti dürüstlük kuralına aykırı olan ve rekabeti bozan davranışlar olarak tanımlayabiliriz.
Haksız rekabette korunan hak herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hak olup bu hakkın mutlaka ticari bir işletme ile ilgili olmasına gerek yoktur.
Haksız rekabet, genel olarak biririne rakip olanlar arasında ortaya çıkmaktadır. Ancak her haksız rekabet hali mutlaka rakipler arasında cereyan etmez. Bunun içindir ki ETTK, açıkça belirtilmemiş olsa da, haksız rekabet neticesinde fayda elde eden ile zarar gören arasında bir rekabet bağının varlığını şart koşmamıştır.. Zira haksız rekabet hükümleri sadece rakiplerin ekonomik çıkarlarını değil rekabete dayalı ekonomik düzeninde korunmasını amaçlar…”
Keza Haksız rekabetin gerçekleşmesi için fiili gerçekleştirenin kendi adına veya bir başkası yararına menfaat elde etmesi gerekli değildir. Burada önemli olan bir fiilin TTK’daki anlamında haksız rekabet fiili olarak değerlendirilebilip değerlendirilemeyeceğidir. Eğer fiil TTK m.54 (ETTK m.56) ve m.55 (ETTK m.57) anlamında dürüstlük kuralına aykırı bir fiil olarak nitelendiriliyorsa ortada bir haksız rekabet fiili de var demektir.
TTK m.54’de “dürüstlük” denilmeyip “dürüstlük kuralı” denilmek suretiyle, hareketin failin subjektif bakımdan kusur işlemiş olmasına veya kötüniyetli bulunmasına değil, hareketin normatif olarak “dürüstlük kuralı”na aykırı düşüp düşmediğine önem atfedilmiştir. Yapılan hareket nedeniyle oluşan neticenin veya fail tarafından amaçlanan gayenin önemi yoktur, bu nedenle de failin kastı ya da ihmali olup olmadığına bakılmaz. Yani haksız rekabetin varlığı için failin kusurlu olup olmaması şart değildir. Kusur, sadece haksız rekabete dayanan tazminat davalarının açılabilmesinde aranmaktadır.
Borçlar Hukukunda klasik haksız fiil sorumluluğunun doğması için zararın doğmuş olması şarttır, zarar tehlikesi yeterli değildir. Haksız rekabetin varlığı için ise failin kendisine bir yarar sağlaması ya da haksız rekabete uğrayanın zarara uğraması şart olmayıp zarar tehlikesinin yani zarar görme ihtimalinin bulunması yeterlidir.
TTK m.54’te “dürüstlük” denilmeyip “dürüstlük kuralı” denilmek suretiyle, hareketin failin subjektif bakımdan kusur işlemiş olmasına veya kötüniyetli bulunmasına değil, hareketin normatif olarak “dürüstlük kuralı”na aykırı düşüp düşmediğine önem atfedilmiştir. Diğer taraftan buradaki dürüstlük subjektif olmayıp MK.m.2 anlamında dürüstlük kuralıdır.
“Kanun koyucunun buradaki amacı, ekonomik alanda dürüstlük ilkesini hakim kılarak, bunun ihlal edilmemesini sağlamaktadır. Ekonomik ve ticari hayatta herke, ahlak ve objektif iyi niyet kurallarına uygun bir şeklide hareket ederek, ancak kendi emek ve gayreti ölçüsünde bir kazançla yetinmelidir. Bir tacirin, kendi emek ve gayretine dayanan kazancı, gerek ahlaki gerekse kanuni yönden meşrudur. Fakat, bir kimsenin en ufak bir yorgunluğa ve zahmete girmeden bir başkasının yıllar alın teri ve göz nuru dökmek suretiyle meydana getirdiği ve tamamen kişisel emek ve gayretinin ürünü olan çalışmasına ortak olması hali, hem ahlak kurallarına bir aykırılık oluşturur ve hem de haksız rekabeti meydana getirir..”
Davacıya ait … nolu şekil Markasının 18,25,35.sınıf için 1.10.2014 tarihinde tescil edildiği,… nolu … şekil Markasının 20,24,27,.sınıf için 4.4.2013 tarihinde tescil edildiği,…nolu … şekil Markasının ….sınıf için 6.4.2012 tarihinde tescil edildiği, … nolu … şekil Markasının 9.sınıf için 26.7.2012 tarihinde tescil edildiği, … nolu … şekil Markasının 25.,.sınıf için 23.3.2016 tarihinde tescil edildiği,… nolu … Markasının 14. sınıf için 7.4.2012 tarihinde tescil edildiği, … nolu … Markasının 35.,.sınıf için 1.11.2011 tarihinde tescil edildiği, …nolu …( ..) Markasının 3,18,,.sınıf için 22.3.2010 tarihinde tescil edildiği, … nolu … şekil Markasının …sınıf için 23.5.2013 tarihinde tescil edildiği, …nolu … şekil Markasının …,.sınıf için 27.6.2016 tarihinde tescil edildiği, … nolu … şekil ( … TESCİLİ …) Markasının … sınıf için 22.3.2010 tarihinde tescil edildiği, … nolu … Markasının ….sınıf için 27.6.2011 tarihinde tescil edildiği, … nolu … Markasının ..,.sınıf için 19.9.2011 tarihinde tescil edildiği, … nolu … şekil Markasının ….sınıf için 5.11.2014 tarihinde tescil edildiği, … nolu … şekil Markasının ..,.sınıf için 24.7.2014 tarihinde tescil edildiği,… nolu … şekil Markasının … sınıf için 24.7.2014 tarihinde tescil edildiği, Davacı …nin ticari sicile 2.6.2006 tarihinde tescil edildiği, davalı …nin ise 16.11.2011 tarihinde ticari sicile kayıt edildiği anlaşılmıştır.
Davacı yan tazminat seçim yöntemini 23.9.2020 tarihli dilekçe ile SMK 151/2-b kapsamında talep etmiştir.
Toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları, marka tescil belgeleri, taraflara ait mali kayıtlar, vergi dairesinden gelen yazı içerikleri, taraf ticari defter ve belgeleri, alan adı sahiplik belgeleri, 1.FSHHM’nin … D. İş sayılı dosyası, HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişileri raporları, hükme dayanak alınan Bilirkişiler …,…, … ‘in kök ve ek raporları bir bütün olarak incelendiğinde: Davalı tarafın kullanımdaki … markası ile Davacı tarafın tescilli … markalarının incelenmesinde markaların bütünsel olarak tüketici zihninde bıraktığı intiba nedeniyle iltibas yaratacak derecede benzer oldukları, keza , Davacı … ve Davalı … marka isimlerinin , etiket üzerindeki… marka kullanımının tüketici zihninde davacı tarafın markalarıymış gibi algılanmasının kaçırılmaz olduğu, Davalı tarafın kullanımdaki şekil markasının Davacı tarafın tescilli Şekil markası ile bire bir yakın benzerlikte olduğu, Davalı tarafın … yazımlarının Davacının … marka unsurlarına karıştırma yaracak düzeyde benzer olduğu; keza etiket üzerindeki … marka kullanımının davacı tarafın … markalarını çağrıştıracak düzeyde benzer oldukları, Davalı tarafın etiket kullanımının da davacı tarafın etiket kullanımıyla bire bir yakın benzerlikte olduğu, davalının bu kullanım ile iltibası daha da güçlendirdiği, Davalı tarafın kullanımdaki markalarının davacı tarafın tescilli markalarıyla iltibas yarattığı,davalı eyleminin 6769 sayılı SMK 29. Madde kapsamında marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete neden olduğu anlaşıldığından eylemlerin tespitine,durdurulmasına, ref ve men’ine dair talebin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Davalı yan her ne kadar sessiz kalma savunması ileri sürmüş ise de davalı savunmasının yerinde olmadığı, davacının yıllar içinde yarattığı marka değerini hiçbir çaba sarf etmeden markaların ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanarak haksız rekabete neden olduğundan , eylemin aynı zamanda TCK kapsamında haksız rekabet suçunu ve marka hakkını ihlal kapsamında ise marka ihlali suçunu oluşturması ve ceza zamanaşımı süresi gözetildiğinde davacının haklarını süresi içinde dermeyan ettiği gözetilerek davalı savunması yerinde görülmemiştir.
TAZMİNAT İSTEMİNİN İNCELENMESİ;
… 1.FSHHM’nin …D. İş sayılı dosyası, incelendiğinde; İşyerinde ve alt katta, tespit isteyen tarafa ait tescilli markaların iltibas yaratacak benzerlerinin kullanıldığı düşünülen ve karton etiket tasarımının benzerinin kullanıldığı düşünülen 490 adet çeşitli pantolon ve sadece … markasının kullanıldığı 45 adet pantolon tespit edildiği, Yine alt katta, karton etiket tasarımının benzerinin kullanıldığı düşünülen 1800 adet sallama karton etiket, sadece … ibaresinin ve … markasının kullanıldığı çeşitli renkte 5200 adet sallama karton etiket tespit edildiği, bilirkişi tarafından işyerinde, tespit isteyen tarafa ait tescilli markaların iltibas yaratacak benzerlerinin kullanıldığı karton etiket tasarımının benzerinin kullanıldığı 450 adet çeşitli pantolon ve sadece … markaşının kullanıldığı 250 adet pantolon tespit edildiğini, …” adresinde bulunan “…” ünvanlı işyerine gidildiğini ve işyerinin … Ltd. Şti” firmasına ait olduğunu, İşyerinde, tespit isteyenm tarafa ait tescilli markaların iltibas yaratacak benzerlerinin kullanıldığını yine bu işyerinde 320 adet çeşitli pantolon ve sadece … markasının kullanıldığı 150 adet pantolon tespit edildiğini, raf altında, tespit isteyen tarafa ait tescilli markaların iltibas yaratacak benzerlerinin kullanıldığı 1 koli taşıma poşeti tespit edildiğini ve karşı tarafa ait 3 işyerinde tespit edilen toplam 1260 adet çeşitli pantolonda arka cep düğmelerine takılı karton etikette ve kağıthanede bulunan işyerinde 1 koli içinde bulunan taşıma poşetlerinde kullanılan şekil ve ibarelerin tespit isteyene ait tescilli markalar ile benzerlik açısından iş yerlerinde tespit edilen “…” markalı 1260 adet pantolonda, 1800 adet sallama karton etikette ve 1 koli taşıma poşetinde; tespit isteyen firmaya ait … nolu şekil markasının ayniyat derecesinde benzeri, …nolu şekil markanın iltibas yaratacak derecede benzerinin kullanıldığı, İşyerlerinde tespit edilen 1260 adet pantolonda kullanılan sallama karton etiketlerin ve 1800 adet sallama karton etiketin, tasarım formatı olarak tespit isteyen yana ait sallama karton etiketler ile benzer olduğu, İşyerlerinde bulunan pantolonlarda, karşı yana ait … mo ile tescilli “…” markasının kullanılmadığı, sadece “…” markasının kullanıldığı 445 adet pantolon ve 5200 adet sallama karton etiket bulunduğu tespit edilmiştir.
Gerek değişik iş dosyasındaki inceleme raporu , gerek tahkikat aşamasında alınan bilirkişi raporu, marka tescil belgeleri, ticari sicil kayıtları bir bütün olarak incelendiğinde davacı adına tescilli markanın ve şekil unsurunun birebir iltibasa neden olacak benzerinin davalı yanca kullanıldığı , davacı markası ile davalı ürünleri aralarında bağlantı bulunduğu intibaının yaratılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Davalının eylemi kül halinde marka hakkını ihlal ve haksız rekabete neden olduğundan tazminat isteminin incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır .
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5) Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6) Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü amirdir.
SMK’nun 150. maddesi uyarınca, sınai mülkiyet hakkına tecavüz sağlayan fiilleri işleyen kişilerin, hak sahibinin zararını tazmin etmeleri gerektiği, 6769 sayılı SMK’nun 151. maddesinde ise hak sahibinin uğradığı zararın, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsadığı hüküm altına alındığı, davacının SMK Kanun’un 151/2-B maddesi uyarınca hesaplama yapılmasını talep ettiği, davalının tecavüze konu ürünlerden kaç adet sattıklarının ve bu ürünlerin satışından ne miktarda kar elde edildiğinin net olarak tesbiti mümkün bulunmadığı ancak Davalı tarafın şirket merkezinde tespit edilen 1.260 adet pantolon için bilirkişilerin son ek raporlarındaki tazminat hesaplama yöntemi mahkememizce de denetime uygun bulunmuş ve dava konusu markanın birebir benzeri etiket kullanımı yoluyla de gerçekleştiğinden ve davacı ise davalının net satışlarından elde ettiği geline göre bir tazminat hesaplanmasını talep ettiğinden , ihlal teşkil eden ürün satışlarına davacı markasının etkisi tartışmasız olduğundan davalının ticari sicile 2011 yılında kayıt olması, davalı tarafın 2012 yılından başlayarak, dava tarihine kadar olan süreçte mali tablolarında görünen Faaliyet Karının tamamı üzerinden hesaplama yapılmasının gerektiği, ayrıca davalı ticari unvanını işyeri tabelasında kullanmayıp bizzat tabela kullanımında da … ibaresini kullandığı, 2012-2018 yılları arasında, davalı tarafın mali tablolarında 202.201,70 TL’ sı Faaliyet Karı beyan edildiği, bu miktara, vergilendirme, ürün tedarik, pazarlama, işçilik gibi giderler BK hükümlerine göre düşüldüğünde dava konusu markanın toplam Faaliyet Karına katkısının 80.880,68 TL.’ sı ( 202.201,70 TL X 40/100 = 80.880,68 TL) olarak hesap edilmesi gerektiği anlaşılmış; 6769 sayılı SMK’nun 151/2-b maddesi kapsamında 80.880,68 TL nin … 1.FSHHM’nin … diş sayılı dosyasında bilirkişi tarafından işyerinde inceleme/ delil tespit tarihi olan 21.5.2018 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Zira marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre tespit çoğu zaman satış kodu, faturalarda marka ismi yazılmaması nedeniyle tespit edilemeyen bir unsur olmakla birlikte burada amaç somut olarak ortaya çıkan zararın tazmini değil, marka hakkı sahibinin maruz kaldığı zararın adil bir biçimde denkleştirilmesi olduğundan zarar miktarı dolaylı bir yoldan belirlenmektedir. Bu yöntemde marka sahibinin değil, mütecavizin malvarlığında markanın haksız kullanımı sonucunda artış hesaba katılmaktadır. Başka bir deyişle mütecavizin markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca ulaşabilmek için kazancın oluşumunda rol oynayan tecavüz konusu marka dışındaki bütün faktörlerin ayıklanması gerekmektedir. Buna göre yapılan hesaplamada, doğmuş olan veya elde edilmiş bulunan bir kazancın hesabı yapılmaktadır. Bu hesaplama yönteminde davalının vergi kayıtları celp edilmiş , ticari defterleri incelenmiş ve mütecavizin ticari faaliyetinin boyutu belirlenmiştir. Ancak markayı taşıyan ürünlerden ne kadar sipariş alındığı, ne kadar üretim yapıldığı, ne kadar stok bulunduğu, ne kadar satış yapıldığı, satış fiyatının ve kâr marjının ne olduğu gibi hususlar net olmamakla birlikte değişik iş dosyasında ele geçen sallama etiket sayısı, pantolon sayısı gözetildiğinde davalının belirli bir ticari kapasitesinin bulunduğunun göstergesidir. Dolayısıyla davalının markayı kullanmak yoluyla elde edilen kazanç, mütecavizin tecavüz fiiliyle ortaya çıkan brüt kazancını değil, maliyetlerin elde edilen gelirden düşürülmesiyle kalan net kazancını ifade etmektedir. Mahkememizce BK hükümlerine göre hammadde ve satış maliyetleri gibi işin doğası gereği oluşan giderler tecavüz yoluyla elde edilen gelirden mahsup edilmiş ve bilirkişilerce bulunan markanın toplam Faaliyet Karına katkısı 80.880,68 TL.’ sı ( 202.201,70 TL X 40/100 = 80.880,68 TL) olarak hesap edilmiş ve maddi tazminat yönünden hakkaniyete uygun olarak bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.
Diğer taraftan davacının marka hakkının ihlali nedeniyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 149/1-ç maddesine dayalı olarak manevi tazminat talebinde bulunabileceği pek tabiidir. Ancak özel durumlar göz önünde tutularak hükmedilecek manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut uyuşmazlıkta manevi tazminat koşullarının davacı yararına gerçekleştiği ,tarafların ticari kapasitesi, markalaşma yönünde davacının belirli bir emek ve zaman harcadığı, davalının marka üzerindeki emek unsurunu hiçbir çaba göstermeden kendi ürünlerine transfer etmek için ticari ahlaka aykırı hareket ettiği , , olayın oluş şekli, olay tarihindeki paranın satın alma gücü gözetildiğinde, 5.000 TL manevi tazminatın, somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmış , bilirkişi tarafından işyerinde inceleme/ delil tespit tarihi olan 21.5.2018 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, … 1.FSHHM’nin … diş sayılı dosyası kapsamında verilen 25.6.2018 tarihli ihtiyadi tedbir kararının kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırılan 5000 TL teminatın davacıya iadesine,Davanın etkinliğinin sağlanması bakımından davalı adına … alan adına HMK 389 vd maddeleri gereğince erişimin engellenmesine, hükmün ilanında davacının hukuki yararı gözetilerek Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1- Davalı eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine,durdurulmasına, ref ve men’ine,
2- Marka hakkını ihlal nedeniyle 6769 sayılı SMK’nun 151/2-b maddesi kapsamında 80.880,68 TL nin … 1.FSHHM’nin … diş sayılı dosyasında bilirkişi tarafından işyerinde inceleme/ delil tespit tarihi olan 21.5.2018 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3- 5000- TL manevi tazminatın … 1.FSHHM’nin … diş sayılı dosyasında bilirkişi tarafından işyerinde inceleme/ delil tespit tarihi olan 21.5.2018 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline
4- … 1.FSHHM’nin … diş sayılı dosyası kapsamında verilen 25.6.2018 tarihli ihtiyadi tedbir kararının kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırılan 5000 TL teminatın davacıya iadesine,
5-Davanın etkinliğinin sağlanması bakımından davalı adına … alan adına HMK 389 vd maddeleri gereğince erişimin engellenmesine,
6-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
7-80,70 TL ilam harcının peşin ve ıslah harçtan mahsubu ile eksik kalan 2.327,99 TL harcın davalıdan tahsiline,
8-Manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Kabul edilen Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 12.940 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Reddedilen tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 12.940 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 35,90 TL başvuru harcı 102,47 TL peşin harç, 3.436,04 TL ıslah harcı, 7.833 TL bilirkişi ücreti ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 11.407,41 TL yargılama giderinin taktiren 4/5 inin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davalı tarafın yargılama giderlerinden olan 400 TL’nin taktiren 1/5 inin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı ,gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.02/11/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸